๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 13 Kasım 2010, 15:06:06



Konu Başlığı: Gecelerin Kalbi
Gönderen: Zehibe üzerinde 13 Kasım 2010, 15:06:06
Gecelerin Kalbi


İbrahim Koç

“Geceler uykudan uyan,

Gizli sırlar olur ayan,

Mahrum kalmaz Allah diyen

Yalvar kul Allah’a yalvar.”

Geceler, sînesinde taşıdığı seherlerle ayrı bir rûhâniyet taşımakta ve onda yapılan amellere makbûliyet kazandırmaktadır. Zamanın altın parçası geceler ve gecelerin kalbi seherler, nice oluş ve erişlerin zamanıdır.

Hak âşıkları ve erenler için gecelerin bu erdirici değerini Kur’ân-ı Kerim, mûciz beyaniyle dile getirir ve gece sözünü 114 kez zikrederek, kendisinin de kutlu bir gecede inmeye başladığını bildirir.”

“Rahmet kapıları gecelerde açılır.”

“Gecenin bir kısmında kalk ve sana mahsus olmak üzere, nâfile namaz kıl; ola ki bu sayede Rabbin seni övgüye değer “Makam-ı Mahmûd”a ulaştırır.”1 (İsra, 79)

“Onların yanları yataklarından uzaklaşır, korku ve ümid içinde Rablerine duâ ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda infak ederler.” (Zâriyat: 17-18)

Yüce Rabbimizin, seherlerde dünya semasına nüzûl ettiğini ve bu zamanların duâlara icâbet demleri olduğunu Efendimiz (s.a.v.) müjdeliyor. Ve:

“Size geceleyin kalkmayı (teheccüd namazını) tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaşayan sâlihlerin âdetidir; Rabbinize yakınlık vesilesidir; günahlardan koruyucudur; kötülüklere kefârettir, bedeni hastalıktan kurtarıcıdır.” (Tirmizi, Deavât, 112)

“Her gece Tebâreke sûresini okumak, kabir azabından kurtulmaya ve cehennemden korunmaya vesiledir.”

İnsan ruhunu yüceltmede seherlerde kılınan teheccüdün yerini alacak başka bir değer yoktur denebilir. “Özellikle genç yaşlarda kılınan gece namazları, ruha İlâhî ilham kapılarını açmada kesin ve gecikmesiz bir yol gibidir. Çünkü gece namazı riyâ gibi kemirici ve öldürücü illetin hiç ulaşıp bulaşmadığı biricik ibadettir.”

“Şunu iyi bilin ki mü’minin şerefi, gece kıyamında, izzeti de insanlardan müstağnî olmasındadır.”

“Gündüzler şehâdet âlemine, geceler gayb âlemine bağlıdır.” (İbn Arabî, Fütühât, 1. 395)

İlim ve irfan semâmızın kutup yıldızlarından Prof. Kâmil Miras şöyle der:

“Teheccüd namazının, beşerin tasvir ve beyanına sığmayan feyiz ve fazileti hakkında vârid olan âyet ve hadisler, temiz ve imanlı gönülleri etkiler. Bunları sıdk ve ihlâsla okuyup öğrenen her mü’minin, gönlünde bu sevimli gece ibadetlerine bir ilgi duymaması mümkün değildir.

Seher vakti, kalbi uyanık, Allah’ın divanına duran her teheccüd sahibi, sakin bir bahar yağmuru gibi, kalbine ilâhî feyzin döküldüğünü sevinç içinde hisseder, o günü baştan başa neş’e ile yaşar ve yarının teheccüd vaktini özler.” (Kâmil Miras, Tecrid, c. 4, s. 33)

Teheccüd, berzah karanlıklarını aydınlatan namazdır. Bu sebeple berzah hayatının aydınlık olmasını isteyenler, bu namazı terketmemeli. Çünkü kabri aydınlatan nur, teheccüd namazıdır.

Bütünüyle dini eserler ve edebî şaheserler, gece ve seherlerin yüce ruhlara sağladığı rahatlık ve sunduğu erişilmez ilhamdan söz ederler.

Tasavvuf ehlinin gecelerin ihyasına çok önem verdikleri bilinmektedir. Erzurum’lu İ. Hakkı, Y. Emre, Mevlânâ ve daha nice gönül sultanlarının, gece ve seherler üzerinde çok durdukları görülür. Esasen gece ve seherlerden söz etmeyen tasavvuf ehli yok gibidir.

“Ey dîde nedir uyku gel uyan gecelerde
Kevkeplerin et seyrini seyran gecelerde

Dil beyt-i Hudâ’dır onu pâk eyle sivâdan

Kasrına nüzûl eyler ol Sultan gecelerde” (İ. Hakkı)

Efendimiz (s.a.v.): “Gecelerde öyle bir vakit vardır ki, bir Müslüman o saate denk getirir de, Allah’tan dünya ve ahiret hayrından ne isterse, Allah ona istediğini mutlaka verir. Bu da her gecede vardır.” buyurdular:

“Âdemoğlunun seherlerde kılmış olduğu iki rekat namaz, onun için dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Ümmetime zor gelmeyeceğini bilseydim, bunu onlara farz kılardım.”

“Bir deve yahut koyun sağımı kadar bile olsa, geceni namazsız geçirme. Yatsı namazının sonunda kılınan namaz da gecedendir.”

“Gece yarısı kılınan iki rekatlık namaz, günahlara kefaret olur.”

“Gece namazının gündüz namazına olan üstünlüğü, gizli verilen sadakanın, açıktan verilen sadakaya olan üstünlüğü gibidir.”

Gecelerin feyzinden istifadeyi ihmal edenler, sabaha yorgun ve uyuşuk çıkarak gündüzün bereketinden mahrum kalırlar.

Eğer mü’min, geceyi gayeli kullanıp ve zikrin ruhaniyetinden nasip alabilse, gecesi gündüzünden daha aydın olur.

Geceler, İlâhî azaptan kurtuluş için en önemli niyaz vakitleridir.

Hz. Süleyman’ın annesi oğluna şöyle dedi:

“Ey oğulcuğum! Geceleyin fazla uyuma! Çünkü geceleyin fazla uyumak, insanı kıyamet günü fakir bırakır.”

Efendimiz (s.a.v.), ayakları çatlayıncaya, baldırları şişinceye dek geceleri kıyamda durur, namaz kılardı.

O, (s.a.v.) başka değil, Şâh-ı dû cihan, cânlar içinde cân, gönüllere Sultan, Habîb-i Yezdân, Mahbûb-u Rahman idi. Hal böyle iken. Hz. Âişe annemizin kendisine:

“Yâ Resûlâllah! Allah senin geçmişte yaptığını gelecekte yapabileceğin bütün hatalarını bağışladı, kendinizi niçin bu kadar yoruyorsun?” dediğinde, Efendimiz:

“Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” diyordu. Yâni “teheccüdü bırakayım mı? O takdirde şükreden kul olamam” demeye getiriyordu.

Geceleri hepten uykuya kaptırmamak, kalkıp bir miktar namaz kılmak bir irfan işidir. Çünkü gece namazı, insanın cehennem azâbından kurtuluşuna vesiledir.
“Gece sevdâlı ruhların otağı

Gece âşıkların sırlı durağı.”

Uykuyu kabre, istirahatı cennete saklayan bahtiyarlardan olma duâ ve niyâzlariyle.

Dipnot: 1) Makam-ı Mahmûd; hamd, minnet ve teşekkürleri sunma makamı demektir. Bu yüce makam, Efendimiz aleyhisselâm’a mahsustur.”