> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Gaybi yardımlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gaybi yardımlar  (Okunma Sayısı 914 defa)
08 Ocak 2011, 15:48:37
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 08 Ocak 2011, 15:48:37 »



GAYBÎ YARDIMLAR


Allah’ın Dinine Yardım Etmek

“Ey iman edenler, eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” (Muhammed, 7)
Allah’ın dinine yardım etmek ne demektir? Tarihi inceleyen bir kimse şunu kesin bir gözle görecek ki Allah’ın dinine hizmet eden kavimler ve insan toplulukları, Allah’ın dini ile aziz olmuşlardır.
İslam’ın zuhurundan önce, Arap yarımadasının durumu bunu açıkça gösterir. Arabistan’ın verimli kuzey toprakları, Bizans egemenliğindeydi ve adeta talan ediliyordu. Hiçbir şekilde, Araplar o toprakların nimetlerinden yararlanamazlardı. Güney toprakları da Pers sömürgesiydi. Araplar, sadece o kupkuru çöle adeta mahkûm olmuşlardı.
Toplumsal yaşamlarında da sıkıntılar vardı. Mesela, putlara tapar, kuvvetli olan zayıfı ezer, kadınlarına zulmederlerdi. Kızlarını verasetten mahrum bırakır veya diri diri toprağa gömerlerdi. İç ihtilaflar yüzünden, o makûs talihlerine rağmen, kendi içlerinde harp ederlerdi.

Arapların durumu bu minval üzereyken, onlar İslam’a hizmetle, yeryüzünün en medeni, en aydın ve en aziz insanları oldular. Fethettikleri topraklara ilim, irfan ve medeniyet götürdüler. Bu durum, müslüman Türkler ve diğer kavimler için de geçerlidir. Osmanlılar, Allah’ın dinine hizmet ile 600 yıl yeryüzünün üç kıtasında izzet ve şerefle hüküm sürdüler.
Demek ki Allah’ın dininin bizim yardımımıza ihtiyacı yoktur; bizim izzet ve şeref ile asalet içinde bir dünya hayatı için İslam’a ihtiyacımız var. Asalet, ilim ve hür iradeyle olur. O hürriyeti de İslam’a hizmet insana bahşeder.

“Allah Bize Niye Yardım Etmiyor?”

Rivayet edilir ki 1960’larda, Lübnan’da bazı insanlar, o bölgede yaşayan mütakkî bir âlime giderler ve derler ki: “Efendim Allah bize niye yardım etmiyor?” Mübarek onların haline göre şöyle cevap veriyor: “Aslında Allah yardımını gönderdi ve gelen melekler, hangi ordunun İslam ordusu olduğunu fark edemedikleri için geri gittiler.”
Hz. Ömer (ra) ordu komutanına gönderdiği bir mektupta aynen şöyle der: “Sakın düşmanınızın yaptığı fiilleri yapmayın! Siz, ancak takvanızla galip gelirsiniz. Eğer siz günaha girerseniz unutmayınız ki düşmanınız adet olarak ve hazırlık olarak sizden üstündür. Takva zırhına bürünün ve Allah’tan korkun!”

Biz Müslümanlar, yalnız Allah’a güveniriz ve yalnız ondan yardım bekleriz. Ve inanıyoruz ki Allah (cc) bize yardım edecek ve bize nice zaferler kazandıracaktır. Ancak nasıl ki duaların kabul olmasını geciktiren fiiller varsa, gaybi yardımları da geciktiren sebepler vardır. Sahabe-i Kirâm’ın hayatı örneklerle doludur.
Onlar Bedir’de bir avuç insanla, kendilerinden adet olarak ve teçhizat olarak daha güçlü bir orduyu yerle bir ederken, sadece Allah’a güveniyorlardı ve Resulü Ekrem’in emirlerine mutlak itaat vardı.

İlahî-Gaybî Yardım Örnekleri

Peygamberimiz ve arkadaşları, tarihe Hendek Savaşı diye geçen savaşta, Medine’de düşmandan korunmak için hendek kazmışlardı. Önlerinde 10.000 kişilik Ahzap ordusu vardı, arkalarında kendileriyle anlaşma yaptıkları, ancak savaş sırasında ihanet etmiş olan Yahudi Beni Kureyza kabilesi vardı. Müslümanlar adeta iki ateş arasında kalmıştı. Buna rağmen onlar eşlerini, çocuklarını, mallarını, sevdikleri, evlerini, ticaretlerini düşünmediler. Sadece Allah’a güvendiler ve Resulüllah’ın etrafında kenetlendiler. Ve o koca orduyu bertaraf ettiler.
Allah (cc) onların o ihlâs ve samimi hallerini beğendi, büyük bir fırtına koptu ve karşı taraf anlaşmazlığa düşüp ağırlıklarını dahi bırakarak kaçtılar. Geride Arabistan’da “yüz atlıya bedeldir” diye nam salmış, Amr bin Abdilvıd gibi bir savaşçılarının cesedini bırakarak.

Allah (cc) onları gaybî yardımlarla mükâfatlandırdı. Ve o koca orduya karşı kesin bir zafer elde ettiler.
Selahaddin Eyyûbî, 30 bin askerle, koca Haçlı ordusunu denize dökmedi mi?... II. Kılıç Arslan, Haçlı ordusuna kıyaslarsak bir avuç akıncıyla, vur kaç taktiğini uygulayarak haçlı ordularını yıpratmadı mı?...
Velhasıl, İslam tarihi şunu bize açıkça anlatmaktadır ki eğer Müslümanlar liyakat gösterirlerse, Allah (cc) mutlaka onları gaybî yardımlarla destekler.

Tabi bu durumun tersi de mümkündür. Mesela, Mekke fethinden sonra müslümanlar adet olarak çoğaldılar. Huneyn savaşı için hazırlıklar yapıldı ve müslümanlar ilk kez 10.000 kişilik bir orduyla Huneyn’e doğru yola çıktılar. Bu arada ordunun içinde bazı insanlar; “Artık kimse bizimle baş edemez” dediler ve Huneyne vardıklarında, ani bir saldırı ile karşılaştılar. Büyük bir bozgun yaşandı, bir an ne yapacaklarını şaşırdılar.

Evet, müslümanlar Resulullahı yalnız bırakarak kaçtılar. Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de bu durumu şöyle açıklıyor: “Gerçekten Allah size birçok yerde, birçok olayda olduğu gibi Huneyn savaşı günü de yardım etti. Hani o gün sayıca çok oluşunuz hoşunuza gitmiş, böbürlenmenize yol açmıştı da bu kalabalık size hiçbir yarar sağlamamıştı; yeryüzü, onca genişliğine rağmen size dar gelmişti de sonra arkanızı dönüp kaçmıştınız. Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediğiniz ordular indirdi de kendisini tanımayan kâfirleri azaba uğrattı. Ve o kâfirlerin cezası işte budur” . (Tevbe, 25-26)

Kendimize Bir Bakalım

Evet, Allah-u Teala kendi dinine yardım ettiğimizde, bize yardım edeceğini vaat eder. Peki, biz İslam’ın yücelmesi için ne yapıyoruz? İslam’ı hayatımızda yaşıyor muyuz? İslam’ı tebliğ ve temsil edebiliyor muyuz? Yaşadığımız coğrafyadan kaynaklanan ve kök olarak İslam gibi görünen ama filhakika büyük oranda hurafe ve bidatlerle dolu olan kavmi/ulusal dini anlayışlarımızı bırakarak, Allah’ın ve Resulullahın razı olduğu, selef-i salihinin bize miras bıraktığı gerçek İslam dinini ne kadar biliyor ve yaşıyoruz?...

Biz, önce yapabileceklerimizi yapmalıyız. Kendi özel hayatımızda, eşimizle, çocuklarımızla, İslam’ı yaşama ve temsile gayret göstermeliyiz. Çevremizdeki insanlara nezaket, incelik ve güzel ahlakımızla örnek olmalıyız.
Elimizden gelenleri yapmalıyız ki yapamadıklarımızı da Allah’tan istemeye yüzümüz olsun.
“Elmu’minu leyyinun, lahun” (Mü’min yumuşak huyludur, ilahi düşünür.) Hadisinin emrettiği şekilde bir kişilik serdetmeliyiz. Ve şunu unutmamalıyız; Resulullaha Mekkeli Ebu Cehil, As bin Vail, Ümeyye bin Halef ve Ebu Lehep gibi büyük düşmanlar, istemedikleri halde “el-Emin” ismini vermişlerdi.

Başkalarının kötülük veya atalet içinde olması, bizim yanlışlarımızı ve gevşekliğimizi meşrulaştırmaz.
Müslümanların ferdi ve toplumsal sorumlulukları vardır. Bu iki sorumluluğu çok dengeli bir şekilde ifa etmeleri lazımdır. Kur’ân-ı Kerim’de; “Allah’a, Resûlüne ve sizden olan emîr sahiplerine itaat ediniz.” buyrulmaktadır. Bizden olan emir sahipleri kimlerdir? Elbette fâsık, fâcir, isyankâr kişiler değildir.

Müfessirler, bu ayetin tefsirinde, müslümanların gerçek ‘Ulu’l emr’ makamında bulunanları dışında, muttakî ulemayı da “Bizden olan emîr sahipleri” arasında zikretmişlerdir. Kendilerine itaat edilecek ulema, ilmini hayatına uygulayan, nûrânî bir silsile ile Resulullah Efendimize bağlı, muttakî, ahlâklı ve faziletli zatlar olmalıdır.





Allah’ın Yardımını Hak Etmenin Yolları

Müslümanlar ilahi yardıma mazhar olabilmeleri için maddi ve manevi anlamda büyük bir cehd içerisinde olmaları lazımdır. Bu rehavet ve cehalet içerisinde, Allah’tan hangi yüzle ve neyi isteyebiliriz ki!... Bazılarımızın ilimle, irfanla ilgilenip büyük çoğunluğun gaflet ve cehalet içerisinde gününü gün etmesi de ilahi yardımın önündeki en büyük engellerdendir. Müslümanlar bir bütün olarak, ilahi emir ve tavsiyelere uymaya gayret gösterirse, Allah’ın yardımını hak ederler.

“Kıyamet koptuğu vakit, birinizin elinde bir fidan varsa, dikebilecekse diksin onu.” “İki günü birbirine eşit olan zarardadır.” Hadîs-i şeriflerinin ışığında, her yeni günün bir öncekinden daha iyi, daha hayırlı olması için çalışmalıyız.
İlahi yardımın davetçisi olan sıfatların başında, müslümanların birbirlerini Allah rızası için sevmeleri gelmektedir. Resulullah (asv) bir hadis-i şerifinde; “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız.” Buyurmaktadır. (Ahmet bin Hanbel, Müsned)

Birbirini seven Müslümanların üzerine Rahmet-i İlahi yağar. Bunun tersi olan tefrikaya düşmememiz lazım, yoksa zelil olur gücümüzü kaybederiz. Fikir, görüş, mezhep-meşrep, bakımından aramızda farklılık, ihtilâf olan müslüman kardeşlerimizi de sevmeliyiz. Allah bütün müminleri, kesin Kur’ân âyetiyle kardeş kılmıştır. Görüş farkı olsa dahi, iman kardeşlerimizle uhuvvet içinde olmalıyız.

Âhirzamanda, çok fitne ve fesat içinde yaşıyoruz. Yeryüzü fitne, fesat, nifak, zulüm, tuğyan ve dalâlet ile dolmuştur. Böyle bir dünyayı kendimiz ve çocuklarımız için yalancı, sahte, şeytanî bir cennet haline getirmek cinnetine düşmeyelim. Çünkü imtihan dünyasındayız, bu imtihanı nasıl kazanacağımıza bakmalıyız. Şuurlu bir Müslüman, oyun ve eğlenceyle vaktini geçirme gafletine düşmemelidir.
Cennet başka bir âlemdir, dünya gelip geçici bir imtihan yeridir.
Yukarıdaki ayet, hadis ve tarihi olaylara bakarsak, özet olarak gaybî yardımların gelmesi için;

1- İlahi yardım, mü’minlerin Allah’ın emirlerine kesin itaatine bağlıdır, itaat olmadan yardım gelmez.
2- Kalpteki samimiyete bağlıdır. Samimiyet olmadan olmaz, çünkü din samimiyettir.
3- Mü’min ve Müslümanların imanlarının gereği olarak birbirini sevmesine bağlıdır.
Netice itibariyle, Resulüllahın hayatında da açıkça gördüğümüz şu gerçeği unutmayalım; Bedir’de Allah müslümanlara yardım etti, fakat Uhud ve Huneyn’de küçük...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gaybi yardımlar
« Posted on: 26 Nisan 2024, 12:24:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gaybi yardımlar rüya tabiri,Gaybi yardımlar mekke canlı, Gaybi yardımlar kabe canlı yayın, Gaybi yardımlar Üç boyutlu kuran oku Gaybi yardımlar kuran ı kerim, Gaybi yardımlar peygamber kıssaları,Gaybi yardımlar ilitam ders soruları, Gaybi yardımlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes