Gaflete Direniş

Gaflete Direniş

Başınıza çok defa gelmiştir; yorgun argın eve dönersiniz, canınız hemen yatıp istirahat etmek ister Fakat bir yerde bir İslami sohbet vardır, gitmeniz de gerekmektedir Tecrübelerinizle çok iyi bilirsiniz ki, eğer gitmezseniz, leş gibi yatar kalır, yatsı namazını bile zor eda edebilirsiniz Hâlbuki sohbete katılınca üzerinizdeki ağırlık kalkar ve sanki bir kuş gibi hafiflersiniz

Bunun sebebi, o gibi sohbetlerde Kur’an-ı Kerim ayetleri, hadis-i şerifler veya onların nurani tefsir ve izahlarının okunmasıdır Şafii ismine mazhar o mübarek kelimeler havayı şifalandırırlar O, nurlu ve şifalı havayı teneffüs eden insanlar da, böylece bu durumdan istifade ederler

Evet, Hucurat suresinin 12 ayetinin işareti ve pek çok hadis-i şerifin ifadesiyle, nasıl ki, gıybet kelimesi cife ve leş şeklinde misal ve mana âlemine aksediyorsa, hamd ve şükür kelimeleri de cennet meyvesi suretinde o âlemlere aksediyor Hatta kelimat-ı mübarekeden nurani varlıklar; habis kelimelerden de habisat var ediliyor “Güzel ketime kökü sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir Rabbi’nin izniyle her zaman meyvesini verir Allah, öğüt almak için insanlara böyle temsiller getirir Kötü kelimenin durumu da, gövdesi yerin üstünden koparılmış, kararı olmayan kötü bir ağaca benzer” (İbrahim suresi, 24-26 ayetler) “O’nun (yani Cenab-ı Hakkın) işi, birşeyin olmasını istediği zaman ona, sadece ‘Kün’ yani ‘ol’ demektir, hemen oluverir” (Yasin suresi, 82 ayet)

Kur’an, Arş-ı azamdan, ism-i azamdan, her ismin mertebe-i azamından geldiği için Sahib-i Zişan’ının irade ve kudretini tazammun ettiği gibi, esma-i hüsnadan olan şafi ismini de ihtiva eder Dolayısıyla maddi ve manevi tesir gücünü gösterir Evet İlahi kelamın harfleri, kudsiyet keyfiyetiyle, pek çok harici tesirlere ve maddi haysiyetlere mazhar olabilirler Bu mukaddes hurufat, hava zerreleri içinde gizli ve ince münasebet tellerini titreştirerek birer düğüm ve düğme gibi maddi ilaç tarzında şifa ve afiyete medar olabilirler

Öbür taraftan müsbet ve menfi yönden zaman ve mekânın farklı durumları vardır Hassas kalbler farklılıkları hemen hissederler Efendimiz (say) Ad, Semud gibi kavimlerin harabelerinde oyalanmamayı, süratli geçmeyi, hatta ağlayarak oralardan uzaklaşmayı tavsiye buyurmuştur Üç aylarda bilhassa ramazanda tuttuğumuz oruçlarla, onların dışında tuttuğumuz oruçlar arasındaki farkı bütün âmiliklerimize rağmen biz bile hissedebiliyoruz

Bir adım daha ileri giderek diyebiliriz ki; asırların, çağların, İslam ülkeleri ile diğer ülkelerin, hatta aynı İslam ülkelerinin bir şehri ile diğer bir şehrinin arasındaki farkı, uyanık ruhlar hisseder Almanya’dan dönerken kendi hava hattımıza girildiği anda, daha nereye geldiğini bilmeden gözleri yaşaran hassas gönüller vardır El-İbriz isimli eserde anlatıldığı gibi daha engin bir gönül ve derin bir basirete sahip büyükler, henüz küffar diyarı olduğu halde ileride diyar-ı İslam olacak yerleri bile, zaman ve mekânları aşarak bir hiss-i kablel vuku ile fark ederler Bu bakımdan Külliyat’ta çok düşündürücü ifadelerle karşılaşırız: “Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada, İslam’ın sadası olacaktır”

“Nasıl bir uzv-u insani hastalansa, yaralansa, sair aza, vazifelerini kısmen bırakıp onun imdadına koşar Öyle de, hırs-ı hayat ve hıfzı, zevk-i hayat ve aşkı taşıyan ve fıtrat-ı insaniyede dercedilen bir cihaz-, insaniye, çok esbab ile yaralanmış, sair letaifi kendiyle meşgul edip sükût ettirmeye başlamış; vazife-i hakikiyelerini onlara unutturmaya çalışıyor Hem nasıl ki, bir cazibedar, sefihane ve sarhoşane, şaşaalı bir eğlence bulunsa, çocuklar ve serseriler gibi, büyük makamlarda bulunan insanlar ve mesture hanımlar dahi o cazibeye kapılıp hakiki vazifelerini tatil ederek iştirak ediyorlar Öyle de, bu asırda hayat-ı insaniye hususan hayat-ı içtimaiyesi öyle dehşetli fakat cazibeli ve elim fakat meraklı bir vaziyet almış ki, insanın ulvi latifelerini ve kalb ve aklını, nefs-i emmaresinin arkasına düşürüp, pervane gibi o fitne ateşlerine düşürtüyor”“Maddi hava bozulduğu vakit nasıl ki, sıkıntı veriyor,
asabi sinelerde inkibâz hali başlıyor Öyle de, bazen manevi hava bozuluyor Hususan maneviyattan yabanileşmiş bu asırda ve bilhassa hevesat ve müştehiyat-ı nefs saniyenin yaygınlaşmış olduğu memleketlerde Bilhassa şuhur-u muharreme ve şuhur-u mübarekede (üç aylar) manevi havayı tasfiye eden, Âlem-i İslam’ın intibah ve teveccüh-ü umumisi, o mübarek şuhurun (ayların) gitmesiyle tevakkuf etmesinden fırsat bulup havayı bozan dalaletlerin kesirleri zamanında Ve bilhassa kış tazyikatı altında, bir derece hayat-t dünyeviyeye ve hevesat-ı nefsaniyenin tasallutlarının noksaniyetinden, ehl-i İslam ve ehl-i imanda, hayat-t uhreviyeye çalışmak iştiyakı; baharın gelmesiyle hayat-ı dünyeviyenin ve hevesat-t nefsaniyenin inkişafiyle o iştiyak-ı uhreviyeyi gizlemesi anında elbette böyle kudsi evradlarda zevk, şevk yerinde, esnemek ve fütur gelir”

Her türlü şarta dayanıklı olabilmek için mukaddes dinamiklerimize sımsıkı sarılmamız böylece zaman ve mekânın hatta hastalıklı bir çağın da illetlerine karşı direnç kazanmamız gerekiyor

Safvet SENİH
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın