Fikir pusulası

Fikir Pusulası

İnsanı misyon, sorumluluk ve kendini yetiştirmeyi gerekli kılmaktadır. Bunun için insan kendi öz cevherini iyi tanımlamalı ve gelişimini sağlayacak beslenme kaynaklarını doğru olarak belirlemelidir. Ruhun açlığı, biyolojik açlıkla kıyaslanamayacak kadar hassas ve derin bir yapı arz eder. İnsan ruhu aperatif şeylerle doymayacağından, kendisini derinden sarmalayan öğretilerle/ prensiplerle tatmin olamaz. Ruhsal sakatlıklar insanı sıkan zindanlar oluştururlar. Böylece düşünsel manada yönünü kaybeden bireyler, bu zindanların müebbet esiri olmaktan kurtulamazlar

İslam’ın prensiplerini çarpıtmak amacıyla oluşturulmuş fikirsel sapmalar özellikle haclı seferleriyle başlatılmıştır. Entelektüel yıkım olarak değerlendirilecek bu savaş Batı dünyasında İslam’ın aleyhine batılı zihinlerde propagandalar geliştirmiştir. Maneviyatlarında müzmin denilecek boyutta ruhsal boşluklar ve saplantılar meydana getirmiştir. İnancın geçerliliğini yitiren bu toplumları, zehirleyici düşüncelerin ağında kurtuluşu ölümde göstererek onları bir uçuruma doğru sürüklemiştir. Böylece nesilleri yok eden bir canilikle dünyaya egemen olmanın sınırlarını hep zorlamış ve hala zorlamaya devam etmektedir

Batının bu etkisinden kişisel korunmalarını sağlayanlar olmakla beraber, kahir bir ekseriyet bu yanıltıcı ve cezp edici düşüncelerin tutsağı olmaktan beri duramamışlardır.“İslam toplumu son yüz yıllardan önce inancı yavaş yavaş ihmal etmeye başlamış. Sağlam bir düşünce temeli kuramamış, bu yüzden gelgeç duyguların saman alevi duyarlıkların, yıkıcı davranış ve eylemlerin içine yuvarlanmıştır.”Dinin düşünce tarzını iyi kavrayamayan Müslüman bireyler her an gerilemeye mahkûm olabilirler. Çünkü anlayışları, ölçüleri ve gündemleri Kur’an’a dayanmayanların ciddi manada bir ilerleme göstermeleri mümkün görülmemektedir. Şimdi yaşadığımız düşünsel fakirlik en büyük ıkıntılarımızdandır. Hakikati yalın haliyle görüp kavrayamamak, kalplerde ve zihinlerdeki bulanıklığın bir göstergesidir. Bizim için hidayet kitabı olan Kur’an yaşamak niyetiyle okunmadığından olsa gerek kendisini muhataplarına bir rahmet /şifa olarak açmamaktadır

Hayata yön veren ve yaşam şeklini belirleyen unsur, bir inançtan neşet etmiş fikirlerdir. Müslüman’ın yaşam çizgisini oluşturan fikirlerin pusulası Kur’an olmalıdır. Muhtelif düşünce sistemleri içerisinde, Müslüman insan fikirlerini Kur’an ile test etmeli ve onun düşünsel yönünü takip etmelidir. Kişileşmiş kavramların bağnazca savunucusu olmamak için tefekkür dünyasını basiretle, yani baktığını ve duyduğunu kavramakla geliştirmelidir. Sıloganik kavramların sağlam bir düşünceden yoksun his ve heyecanların yeryüzü ölçeğinde geçerliliği artık kalmamıştır. Çünkü bu zihniyet sahipleri fikirleri söndürdüğünden muhakeme kabiliyetlerin zayıflattıklarından dolayı savaşı başlamadan kaybetmişlerdir. Tarih sayfaları arasında bir hevesle ayağa kalkıp meydanlara revan olanların hazin akıbetlerini görmek hiç de zor değildir. Hakiki bir iman akli tenkit usulünü zorunlu kılarken bunun dışındakiler hep yetersiz kalacaklardır

Fikri kargaşa yaşayan insanların günlük hayatlarındaki dağınıklık ve sakatlıklar aşikârdır. Kimileri inançlarını izbe köşelere hapsedip, sosyal yaşamın hariciyle sınırlandırıyor. Daha başkaları yaptıkları İslami bir temele dayanmadığı halde bununla adlandırılıp gündemin ana konusunu teşkil edebiliyor. Bazıları ise inançları üzerinden bilgi ve buna bağlı olarak gelişen kültür prestijinden yaralanmanın mutluluğuyla avunuyorlar. Oysaki bu dinin emirleri belli bir mekân ve zamanla sınırlandırılmaması yaşanması dışında farklı bir amaç taşımaması gerekirken zihniyette oluşan hatalarla çelişkili bu tablolar var olmaya devam ediyor. Düşünce kaosunun içinde insanları ayırt etmek ve buna göre yaslandığı temeli göre bilmek bu gün müşkül bir hal almıştır. Sanırım bunun için,“Bilge kişilerin binlerce yıllık ölçülerine uyarak insanların ne söylediğine değil ne yaptığına, neye inandığına değil nasıl yaşadığına, hangi safta olduğuna değil neyden yana olduğuna, nasıl göründüğüne değil kim olduğuna bakmak gerekiyor.” Bunu da ancak Kur’an –i metotla sağlayabiliriz.

Müslüman Kur an ile düşünme alanlarını kendisi bulmalı ve karanlıklarını bununla aydınlatmalıdır. Düşünce ve duyguların birbirine karıştığı demlerde, Kur an ile fikirlerini arıtmalı ve eylemlerini buna göre şekillendirmelidir. Çünkü Müslüman etkileyen olmalıdır. Salt tepkisel değil, çevresine fikri ve fiili olarak etki yaymalıdır. Bundan dolayı fikrini besleyici inancının esasları dışında, başka ideolojik akım ve uğraşılardan uzak durmaya özen göstermelidir. Çünkü “Müslüman sadece kendi davasına dalmalıdır. “Bu alanda Müslümana yalnız iman, ya da yalnız fikir yahut yalnız aksiyon yeterli değildir. Bu üç mühim unsurun bir arada olmasıyla ancak Hakkı anlatmak ve batıla karşı esas duruşu sergilemek mümkün olur. Donkişot’ların ve Hamlet’lerin çoğalıp büyüdüğü bir dünyada, kavi bir iman ve sağlam fikirleriyle sadece Müslüman insan toplumun maslahatını ve huzurunu sağlayabilir.

Bir ummanda nasıl ki pusulasız yol almak tehlikeli ise, gelişigüzel ya da sefih düşüncelerin şekillendirdiği bir hayatı yaşamak da o kadar tehlikelidir. İnsanların hareketlerine yön veren fikirlerin doğruyu gösteriyor olduğundan emin olunmalıdır. İnsan için en doğru en faydalıyı onu yaratan Allah bildirmiştir. Bugün savunulan fikirler, Allah’ın istediği meyanda ise doğru istikamet üzerinledir. Eğer ki, bu fikirlerin pusulası Kur’an ise hayat denizinde yönünü kaybetmeden ya da daha başka zayiatlar vermeden karaya çıkmak mümkündür. Beşer kaynaklı bütün fikir akımlarını reddederek sadece vahiy kaynaklı düşüncelerden beslenmeli ve fikri pusulamızı da sadece Kur’an oluşturmalıdır.

Raziye Tekgül
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın