> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Ezeli ayarlanış
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ezeli ayarlanış  (Okunma Sayısı 827 defa)
30 Mayıs 2010, 15:09:35
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 30 Mayıs 2010, 15:09:35 »



Ezeli Ayarlanış

Din, bizim fıtrî ihtiyâcımıza Rabbimiz tarafından verilen cevâptır. Din olmasaydı, târifesiz kullanılan makina gibi, bedenimizle rûhumuzla perişan olurduk. Din bizim dünyâmıza da âhiretimizi de cennete çeviren sistemin adıdır.

Din sâyesinde biz dağla taşla, kurtla kuşla, kardeş olduğumuzu öğrendik. Kardeşlik hukukunu kabûl ettik. Biz de, cümle zerrât-u cihan gibi Ulu Allah'a (c.c.) teslim olduk. Dış dünyamız da iç dünyâmız da genişledi. Fizik ötesi âlemler düşünce ve duygularımızın ilgi alanına girdi. Beşikten berilere de, mezardan ötelere de ilgi duyar olduk.

Din bize, en amansız ayrılık acılarının bile sürüp gitmiyeceğini, mahşerde ve Cennet'te dostların, sevenlerin, anaların evlâtların buluşacağını söyledi. Böylece yaralı gönlümüz ayrılık acılarına da, dünyânın kaygılarına da daha kolay katlanır oldu.

Biz bu evin (dünyânın) kendi evimiz olmadığını biliyoruz. Ölümlü dünyânın müsâfirleri olarak gurbet ve gariplik duygusunu hep yüreğimizde hissediyoruz. Aradığımızı bulamıyor, eksiklik duygusundan kurtulamıyoruz. Geçici mekânlara gönül bağlayamıyor, fânî olana ısınamıyoruz. Âhiret yolcusu olduğumuzun farkındayız. Öte dünyâya umut bağlamış insanlar olarak (29 / Ankebût, a. 36) sonsuzluk bizi cezbediyor.

Bizim çocuklarımız Kur'ansız, sünnetsiz, miraçsız, cennetsiz nasıl gelişsinler, ruh sükûnetlerine nasıl ulaşsınlar? Onlar peygamber kıssaları dinleye dinleye büyüdüler. Gönülleri peygamberlere, sahâbenin seçkinlerine hayran. Onlar miraç heyecânıyla ölümlü dünyanın acılarını unuturlar. Mezarı cennetin bahçesi olarak bilirler, "biraz ötede Cennet var" diye kabûl ederler. Onlar bu güzelliklerinden kopamazlar. Allah (c.c.) muhâfaza buyursun, koparlarsa solarlar ve savrulurlar.

Biz Yaratan'ın doksan dokuz ismine inandık iman getirdik. En güzel isimler, en güzel sıfatlar O'nun. O'nun gibi ilim sâhibi, O'nun kadar kudretli, O'nun kadar adâletli bir başka varlık yok. Hiç kimse bizim hâlimizi bilmedi, hiçkimse bizi O'nun kadar sevmedi.

Derdimize derman, yaramıza merhem olmadı. Ağladıysak güldüren, hastalandıysak sıhhât veren O oldu. Ölüleri dirilten, götüren ve getiren O oldu. O'nu unutmamak, anlayıp kavramaya çalışmak, huzûrunda secdelere kapanmak bizim temel vazîfemizdir.

Bu yerler bu gökler, bu dağlar bu denizler, yağmurlar karlar, çocuklar çiçekler, kurtlar kuşlar hep O'nun. O, yeryüzünü bize açık sofra hâline getirdi. Para pul istemedi. Karşılıksız ikrâm ve ihsanlarda bulundu. Çâresiz durumlarda imdâdımıza yetişti. Hata ettik, bağışladı; günahlarımızı sevâplara tebdil eyledi (dönüştürdü.) (25 / Fürkân, a. 70) Çamurdan insan, kara topraktan gül yarattı. Yumurtaya can, gönlümüze heyecân verdi.

Biz esmâ-i hüsnanın (99 güzel ismin) sevdâlılarıyız. Güzel isimlerin güzel yansımalarıyla dünyamız gülşen, âhiretimiz gülşendir. Rahman ve Rahim bizi nimetlere garketmiş, Mâlik-i yevmiddin (mahşer gününün karşı konulmaz sâhibi) zerre kadar iyiliğimizi zâyi etmemiştir. "Şekûrun Alîm" hâlimizi bilmiş, za'fımızı görmüş, az fedâkârlığımızı çok kabûl etmiştir.

Biz o Kahhâr-u Kadîr'in, o Habîrun, Basîr'in kullarıyız ki, zor zamanda hâlimizi bilen, fısıltı halindeki sözümüzü duyan O'dur. Yaratan O, yaşatan O'dur. Rahmetini gönderip rızkımızı veren, gönlümüzü serinletip yüzümüzü güldüren O'dur. Ölümsüzlük arzûmuza cevâp olarak, kalıcı eserler verme arzûlarımızı uyandıran, hayırlı evlâtlarla gelecek nesillere hayırlar bırakmamızı sağlayan ve nihâyet sonsuzluklar diyârını lutfedip bağışlayan O'dur.

O'nun isimlerini zikrede zikrede yaralı gönlümüz yarasına derman bulmuştur. Biz, O Sübhan'ın yüceliğini düşüne düşüne yücelme gayretine girmişizdir. Balçıktan Arş'a doğru tırmanışımız O Rafîu's-Semâvât (gökleri yükselten) sâyesindedir. Fakr-u zarûret içindeki insanlarımız "Allah" diye diye yaşama sevincine ulaşmıştır.

Karanlık vicdan önümüze çelik-çomak yığarak "yüzünüzü bunlara dönün, bunlara dönük yaşayın" diyor. Hayır Karanlık Vicdan, biz bu filmi görmüştük. Bu, koskoca bir hazîne karşılığında bir avuç arpadır. Ne biz Rabbü'l âlemîni unuturuz ne de Rabbû'l-Âlemin bizi.

Temel meselemiz bu zâten; O'nu tanımak, hayran olmak ve hiç unutmamak.

Cebrâil gelir insanlığımızı, müslümanlığımızı öğretir. Mikâil gelir, yağmurumuzu rüzgarımızı getirir, dağlarımızı bağlarımızı bereketlendirir. Azrâil gelir zâlimleri öldürür, sâlihleri güldürür. İsrâfil gelir pek güzel bir günün sabâhında bizi uyandırır. Sağımızda melekler, solumuzda melekler, önümüzde melekler, arkamızda melekler. Kimi sözümüzü işimizi kaydeder, kimi kâlbimize hayırlar ve güzellikler fısıldar. Miraç semâlarında uçup giden Peygamberimize arkadaş yine melekler.

Karanlık vicdan dedi ki; "Rasûlü ve izini unutun."

Ne mümkün Karanlık Vicdan, ne mümkün. Zirve insandır O, Ufuk peygamberdir. Yerlerin göklerin övdüğü Muhammed, dosta düşmana parmak ısırtan "Emin"dir O. Bedeni kalıbı bize arkadaşlık ederken, gönlü mâverada (ötelerde) dolaşandır. "Sizin dünyânızdan bana üç şey sevdirildi: Kadınlar, güzel koku ve gözümün nûru namaz" buyurdular. Dedik ki; ey âlemlere rahmet olarak gönderilen, bizim dünyamızı ayrıca belirttiğine göre, sizin dünyânız nerede? Buyurdular ki; "benim bildiğimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız." Nelerdir seni ağlatan, dedik, miraçta gördüklerini saymaya başladı. Bilenlerin yükünün ağırlığını, değerlerinin pek yüksek olduğunu anladık. Durmadan derinlikartıyordu. Görünen bir görünmeyen bindi. Başımız dönmeğe başlamıştı. Haremden başlamıştı yolculuk, Mescid-i Aksâdan, Beytü'l mâmûrdan, Sidretü'l müntehâdan aşıp çıkıp gitmişti. En son, vardığı yere varmıştı bizim şanlı yolcumuz. En büyük makamlara vardığı hâlde, yine bizi unutmadı. Biz O'nu nasıl unutalım.

O içimizden biriydi. Hem bizden üstün, hem bizim gibiydi. Şefkâtli bir baba, kolaylaştıran bir muallim, bir rahmet peygamberiydi. Şâhin gibi bir kumandan, âdil bir devlet reisi, göklerin Rasûlü, yerlerin yaşama sevinciydi. O sonsuzluk zincirinin son halkasıydı.

Unutmak mı? Ne mümkün. İzi sıra, topuklarını göre göre yürümek ne saâdet. "Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret."

Biz göklerden sarkıtılmış ipin meftûnlarıyız. Biz o hitâbı duymamazlıktan, o Rasûlü görmemezlikten gelemeyiz.

Karanlık Vicdan bize, kula kulluk teklif etti. Hayır, Allah (c.c.)'tan başkası önünde eğilmeme hakkımızı sonuna kadarı müdâfâ edeceğiz.

Hayır, insandan yukarıda insan değil, Allah Azîmüşşân var. Hamd (sonsuz güzellikteki sonu gelmez övgüler) O'na mahsustur. Çünkü isimlerinin ifâde ettiği mânâ ve delâletlerin sınırı yoktur. Bilendir. Neyi? Herşeyi. Gücü yetendir. Neye? Herşeye. v.b.

Kara Vicdanyaldızlı sözler söyledi. Pek çok söyledi. Sözler yaldızlıydı, lâkin yalan, yine yalandı. Yılan gibi eğri büğrü ve soğuktu.

Dinledik ve reddettik. Dedik ki:

Sizin hayat anlayışınız, yaşama tarzınız, kazanma ve harcama şekilleriniz eğlenceleriniz bizimkilere paralel düşmüyor. Sizin dünyânız nefsi güldürüp kâlbi ağlatıyor, bedeni doyurup rûhu aç bırakıyor. İnsanı ifsâd, imkânları isrâf ediyor. Allâh'ı hayâtın dışında bırakıyor. Bizim anlayışımızda hayat beşikte başlayıp mezarla bitmez. Bir ucu "elest bezmine" bir ucu mahşer meydanına ulaşır. Bu anlayış bizim iliğimize kemiğimize işlemiştir.

Ön ve son bağlantılarında koparılmış, üretim ve tüketim, oyun ve oyalanma, şehvet ve şöhretten ibâret bir hayat bizim îmânımızın neresine düşer Sayın Karanlık Vicdan? O tarz bir hayatta, rûhumuzun, ilk kaynağına duyduğu özlemleri nasıl dindirelim? Maddeyle avunamayan gönlümüzü nasıl susturalım?

İnsan İslâm'a, ahlâk Allah'a ayarlıdır. Bizim mayamız, arayış üzere yoğrulmuştur. Bu bir ezelî ayarlanıştır. Dünyâda işimiz gücümüz Allah'ı (c.c.) aramaktan ibârettir. Bulduktan sonra da hiç ayrılmamak. Ötesi midedir, şehvettir, şöhrettir. Onları da inkâr etmiyoruz, lüzumsuz saymıyoruz. Lâkin, herşey yerli yerine oturmalı, haddini aşmamalı.

İnsan ve akıl eksenli bir dünyâda fıtratımız kanar, rûhumuz ağlar bizim. Biz eserden müessire (Yaratılandan Yaratan'a) gide gide yaralarımızı sarıyor, sükûnetlere eriyoruz. Yaratan'la kurduğumuz irtibatlar bize can ve heyecan veriyor.

Ezeli ayarlanışı, rûhun bitmeyen özlemlerini, sonsuzlukları hesâba katmayan bir dünya nasıl bir dünyâdır sayın karanlık vicdan?

Mazlûm feryatlarıyla sarhoş nâralarının, edepsiz kahkahalarla bedduâların, aç çocuklarla aşırı beslenenlerin, sâdece hakları olanlarla sâdece vazîfesi olanların bir birine karıştığı bir dünyâda, insanları intihar ve cinâyet sularına çeken boğucu atmosferlerde biz ve çocuklarımız insanlığımızı, İslamlığımızı, kutsal duygularımızı nasıl koruruz, nasıl nefes alırız?

Bize yüksek duygulardan, metafizikten soyutlanıp beygir gücüne dönüşmemizi mi teklif ediyorsun? Hayır! Biz Rûhumuzu ve gönlümüzü yok sayamayız.

Dünya ve âhiret ikrârımız şudur:

İnsan insandır, Allah Allah'tır, Kur'an Kur'an'dır, sünnet sünnettir. Ne bir eksik, ne bir fazla.

Alıntı

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ezeli ayarlanış
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:10:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ezeli ayarlanış rüya tabiri,Ezeli ayarlanış mekke canlı, Ezeli ayarlanış kabe canlı yayın, Ezeli ayarlanış Üç boyutlu kuran oku Ezeli ayarlanış kuran ı kerim, Ezeli ayarlanış peygamber kıssaları,Ezeli ayarlanış ilitam ders soruları, Ezeli ayarlanışönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes