๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 24 Kasım 2010, 17:05:23



Konu Başlığı: Evliyaullah ve gayb
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 24 Kasım 2010, 17:05:23
Evliyaullah ve gayb


Kur’an’da geçen “hikmet” kavramının “gaybî bilgiye ulaşma”yı da içermesi, hatta “vahiy” kavramının yine Kur’an tarafından sadece peygamberlere mahsus olarak kullanılmaması gayb bilgisinin sadece peygamberlere verildiğini söylemenin mümkün olmadığını göstermektedir.

Peygamberler dışındaki insanların gaybî haberlere muttali kılınma vasıtalarından biri “ilham” ise, diğeri de, bizzat Efendimiz s.a.v. tarafından “nübüvvetin kırk altıda bir cüzü” olarak ifade buyurulan (Buharî, Tirmizî) rüya (sadık rüya/mübeşşirat)’dır.

Allah Tealâ tarafından gerek rüya, gerekse ilham, hads vb. bir vasıtayla muttali kılınan gaybî bilginin müslüman bilincindeki yeri ve etkisi konusunda pratik tecrübelerden hareketle çok şey söylenebilir. Bugün İstanbul’un sadece manevi atmosferinde değil, bulunduğu mahallin fizik görüntüsü üzerinde dahi silinmez bir etkisi bulunan Ebû Eyyub el-Ensarî r.a. hazretlerinin kabrinin yerinin, Akşemseddin hazretlerinin keşfi ile tesbit edilmesi, üzerinde düşünülebilecek örneklerden sadece bir tanesidir.

Şurası açık ki, Sahabe neslinden itibaren bu ümmetin salihlerinden aktarılan ve kuşaktan kuşağa intikal eden kerametler tevatür seviyesindedir. Gerektiğinde bu noktanın detaylarına girebileceğimizi belirterek konunun bir başka boyutuna temas etmek istiyorum.

Günümüzde bu ve benzeri birçok konu tartışma gündemine sokulurken, “birtakım çevreler tarafından istismar edildiği” gerekçesinin sıklıkla kullanıldığı dikkat çekiyor. Doğru olsa bile bu noktanın meselenin özüne etkisi olmadığı açıktır. Diyelim ki günümüzde bazı sahtekârlar gaybı bildiklerini iddia ederek cahil halkı aldatıyor ve bu nokta üzerinden çıkar sağlıyor. Bu sakıncanın önüne geçmenin yolu, “mevcut” bir şeyin “nâmevcut (yok)” olduğunu söylemek midir?

Bunun doğru bir tutum olmadığını ayrıca belirtmeye gerek yok. İnsanların şu veya bu şekildeki telakkisi ne Hakk’ı Hakk olmaktan, ne de bâtılı bâtıl olmaktan çıkarır.

Ebubekir SİFİL