> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Birlik ve beraberliğimizin tesisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Birlik ve beraberliğimizin tesisi  (Okunma Sayısı 528 defa)
21 Ekim 2010, 21:42:01
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 21 Ekim 2010, 21:42:01 »



Birlik ve Beraberliğimizin Tesisi


Günümüz İslam dünyasının durumunu değerlendirdiğimizde dikkatimizi çeken ilk şeyin, Müslümanlar arasında ki parçalanmışlık ve düşmanlığıdır. Kimi İslam ülkeleri, milletleri, cemaatleri ve cemiyetleri arasında derin anlaşmazlık ve ihtilaflar vardır.
Müslüman ülkelerin bazılarında çoğunlukla etnik ve siyasi sorunlar nedeniyle iç savaş ve çatışmalar yaşanmaktadır. Maalesef bu ayrılık ve çatışmalardan da en fazla istifade edenler, İslam düşmanlarıdır. Yani Müslümanları vurmaya çalışanlar, bir Müslüman gurubu kendine alet edip, diğer Müslüman gurubu onunla ezmeye çalıştıklarına, sonrada kullandığı o aleti de kırdıklarına tarih şahittir.
Bu konuda asrımız alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi, Osmanlıyı asıl yıkanın düşmanın kuvvetinin değil, bizzat yavruları ve kardeşleri hükmündeki Müslümanların olduğunu şöyle ifade etmektedir:
“İşte Hind, düşman zannederek halbuki pederini öldürmüş ayak ucunda oturmuş bağırıyor. İşte Kafkas ve Türkistan, öldürülmesine yardım ettiği şahıs biçare valideleri olduğunu “ ba'de harabil Basra” ( iş işten geçtikten sonra ) anlıyor, baş ucunda ağlıyor. İşte Afrika, kahraman kardeşini bilmeyerek öldürdü, şimdi vaveyla ( ağıt ) ediyor. İşte Arap, kardeşini tanımayarak öldürdü, şimdi hayretinden ağlamayı da bilmiyor.”( Sünuhat)
Evet İngilizler Hintli Müslümanları kullanarak Osmanlıyı vurdular, ama Hindistan'ı da kırdılar. Ruslar Kafkaslı kardeşlerimizi aleyhte kullandılar ama onları da ezdiler. İtalyan ve Fransızlar Kuzey Afrika'yı bizden ayırdılar, ama onlar oradan ayrılmadı lar. Arapları alet ettiler, ama Arapların her yönden rahat etmedikleri ortada. İşte Filistin, işte Irak, işte Suriye
Diğer yandan İslam dünyasının dört bir yanında birbirinden farklı dini yorumlar, görüşler ve modeller hakimdir. Bu yorum, görüş ve modellerin birbirinden farklı oluşu, Müslümanların birbirine düşman olmasına değil, aksine birbirlerine yardım etmelerine vesile olması gerekir. Nasıl ki, vücut azalarının birbirinden farklı olması, ruhun ihtiyacını karşılamak- tadır. Bir uzvun olmaması veya sakat olması tüm vücudun hareketini sınırlandırmaktadır. Aynı şekilde “ Milliyetimiz bir vücuddur, ruhu İslamiyet aklı iman ve kur'andır” ( münazarat ) hakikatinden hareketle ruhumuz hükmündeki İslamiyet'e, her millet ve cemaat bir uzuv gibi hizmet etmekte ve bir vazifeyi icra etmektedir. O millet ve cemaatin olmaması veya sakat olması durumunda, herkesin zarar göreceği muhakkaktır.
İttihâd-ı İslâmın, yani İslam birliğinin varlığı ve devamı için:
1-İslâm milliyetini ümmetçiliği - esas alıp, ırkçılık fikrini bırakmak;
Böylece her millet kendi nüfusu ve gücü kadar değil, İslam dinine mensup olan fertler ve milletler kadar güç ve kuvvet kazanacaktır. İşte o zaman dünyaya hakiki adaleti yerleştirebilecek ve gücün nerede kullanılması gerektiğini gösterebilecektir. Yoksa “Ne hayatımızı muhafaza ve ne de hukukumuzu müdafaa edebiliriz.” ( Mektubat )
2-İslâm dünyasındaki dini cemaatler, tarikatlar ve mezhepler gayede ve dinin esaslarında ittifak edip teferruat meseleleri münakaşa etmemek;
Çünkü, İslam toplumu; büyük bîr ordu gibidir, bu orduda da her türlü kısımlar ve guruplar mevcuttur. Fakat bu kısımların ve gurupların ayrılığı sadece isim olarak vardır. Yani Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri v.s. gibi isim almaktadırlar. Ama bunların binler tarzda ve şekillerde birlikleri var. Devletleri bir, vatanları bir, bayrakları bir, orduları birdir.
Aynı şekilde Müslüman milletlerin ve cemaatlerin sadece isimleri farklıdır. Ama Halıkları bir, Rezzakları bir, Peygamberleri bir, kıbleleri bir, kitapları bir, bir, bir, bir, bir., binler kadar bir, bir... İşte bu kadar bir, birler; kardeşliği, sevgiyi ve birliği gerektirir. Yoksa “Müslümanları birbirine bağlayan manevi rabıtaları bilmemek” ( Hutbe-i Şamiye ), bir Müslüman için en büyük bir talihsizlik ve felakettir.
3-İslâm devletleri arasında, meşvereti yaygınlaştırmak;
Meşveret etmek manevî bir cihattır. Meşveret, tıptaki koruyucu hekimliği andırıyor. Hastalığın vuku bulmaması için gerekli tedbirleri almak en büyük tedavidir. Bunda başarılı olmadığımız zaman diğer tedavi yollarına ve en sonunda da ameliyata sıra gelir. Her ne kadar koruyucu hekimlik uzun zaman ve büyük sabır istese de ameliyattan kurtulmak gibi büyük bir faydayı temin ettiği için bu zor yola severek girmek gerek.
Bu maddeler, Müslümanların birlik ve beraberliği için ehemmiyet arz eden sebeplerden sadece üç tanesidir.
Müslümanların bu dinî kardeşliğinden gelen ve birbirlerine tesanüt etmekten hâsıl olan bu muazzam kuvvetle, dinimiz, milletimiz, vatanımız her türlü tehlike ve düşmanlardan muhafaza edilir ve toplumsal barışa vesile olur.
Bunun içindir ki, bu maddî ve mânevi kuvvetin karşısında dayanamayacağını çok iyi bilen din düşmanları, bu kuvvetin dağılıp parçalanması için her çeşit hîle ve plânlarla Âlem-i İslâm'ın birlik ve beraberliğini bozmağa çalışmaktadırlar.
İşte bu bozguncuların aldatmalarına karşı uyanık olmağa ve dinimizin çok ehemmiyetle emrettiği İslâm kardeşliğinin mâna ve ehemmiyetini bilmeğe ve icaplarını yapmağa gayret göstermek gerektir. Bu konuda tüm İslam milletleri, devletleri ve özellikle Türk ve Araplara büyük işler düşmektedir. Çünkü İslam ordusunun iki mühim kanadını, bu iki hakiki kardeş ve bahadır millet oluşturmaktadır.
Bu konuda Bediüzzaman Said Nursi Şam'da verdiği meşhur hutbede; "Hakikî milliyetimizin esası, ruhu ise Îslâmiyet'tir. Ve Türk Ordusunun o milliyete bayraktarlığı itibariyle, o İslâmiyet milliyetinin kalesi hükmünde Araplar ve Türkler hakiki iki kardeş olarak, o kudsi kalenin nöbetçileridirler.
İşte, bu kudsî İslam milliyetinin manevi bağlarıyla, umum Müslümanlar bir tek aşiret hükmüne geçiyor. Aşiretin fertleri gibi İslâm milletleri de, birbirine manevi bağlar ile irtibat ve alâka kurarlar. Birbirlerine manen (lüzum olsa maddeten) yardım eder. Güya bütün İslâm milletleri bir nurani zincir ile birbirine bağlıdır.”
Aşağıdaki ayet, Müslümanlar arasında yardımlaş- ma ve dayanışma olmaması halinde büyük fesatların meydana geleceğini haber vermektedir.
“Dini inkâr edenler de birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız, birbirinize yardımcı olmazsanız, dünyada bir fitne kopar, müthiş bir bozukluk, bir fesat ortaya çıkar.” (Enfal suresi,73)
Bu ayetin ne kadar doğru olduğunu, dünyadaki kaos ve zulüm ateşine, hakkın değil kuvvetin esas olduğuna bakarak anlamak mümkündür.
İslam alemi hangi sıkıntıyla sancı çekiyorsa, vatanımız da aynı hastalıkla muzdariptir. Burada da birlik ve beraberliğimizi bozacak tarzdaki çalışmalar bütün şiddetiyle devam etmektedir.
Bu vatan hepimizin ve hepimiz bir vücut gibiyiz. Beğenmediğimiz ve hasta olan organlarımız da bizim. Bunları bünyemizden söküp atamayız.
Hastahanelerde, sıra sıra dizilmiş kalabalıklar bize bu dersi vermiyorlar mı? Bunların her birisi vücudunun bir yerinden, bir organından rahatsız değiller mi? Ama niçin tedaviye koşuyorlar? O hasta uzvu iyileştirmek için değil mi? Biz de hastalara değil hastalıklara düşman olsak ve sosyal bünyemizin sıhhate kavuşması için elimizden gelen bütün gayreti göstersek, erişemediğimiz ve güç yetiremediğimiz sahalarda Rabbimizin lütuflarına erecek, yardımını göreceğiz. Ama biz hastaları daha da hasta edecek bir yola koyulmuşsak ve bunu da sıhhat adına yaptığımızı zannediyorsak, yanıldığımızı anlayıncaya kadar çok kan kaybedecek ve kuvvetimiz her geçen gün biraz daha azalacak. Bunun ise, daha önce de belirttiğimiz gibi sadece ve sadece düşmanlarımızın işine yarayacağında şüphe yok.
“Zararın neresinden dönülse kârdır” derler. Geliniz, kendimizle kavgayı bırakalım. Birbirimizi tedaviye gönül verelim.
Zira, âlemlere rahmet olarak gönderilen iki cihanın şanı yüce efendisi Peygamberimiz (sav), bir hadis-i şeriflerinde: "Müminler bir binanın taşları gibidirler. Birbirlerini yıkılmaktan muhafaza ederler," buyurarak müminler arasındaki muhabbet ve kardeşliğin önemini en veciz bir şekilde ifade etmiştir.



Dr. Burhan SABAZ
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Birlik ve beraberliğimizin tesisi
« Posted on: 28 Nisan 2024, 22:37:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Birlik ve beraberliğimizin tesisi rüya tabiri,Birlik ve beraberliğimizin tesisi mekke canlı, Birlik ve beraberliğimizin tesisi kabe canlı yayın, Birlik ve beraberliğimizin tesisi Üç boyutlu kuran oku Birlik ve beraberliğimizin tesisi kuran ı kerim, Birlik ve beraberliğimizin tesisi peygamber kıssaları,Birlik ve beraberliğimizin tesisi ilitam ders soruları, Birlik ve beraberliğimizin tesisi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes