> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Er Eteğin Tuttun ise
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Er Eteğin Tuttun ise  (Okunma Sayısı 971 defa)
27 Ağustos 2011, 13:00:07
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Ağustos 2011, 13:00:07 »



Er Eteğin Tuttun ise


Mayıs 2008 - 113.sayı

T. Ziya ERGUNEL kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Yüksekler çoğu insanın başını döndürür. Birazcık malumatla kanatlanıp yukarılara çıkanlar her şeyi gördükleri, her şeyi bildikleri zehabına kapılırlar. Kibir ve gurur böyle zamanlarda musallat olur adama ve önlenemeyen bir düşüş başlar. Onun içindir ki “bir şeyin sürekli irtifa kaybına uğrayarak yok olması, ortadan kalkması” manâsına gelen “zevâl” kelimesi, “güneşin yükseldiği en üst nokta”yı da ifade eder. İrtifaın sonu, düşüşün başlangıcıdır çünkü.

Bağdatlı Ruhi, Osmanlı’nın zeval vakti olan 16. asır şairlerinden. Kudret ve ihtişamın zirveye çıktığı, insanların artık olacağımızı olduk deyip kendilerine çok güvendiği bir asırda dünyaya gelmiş. Böyle devirlerin gel-gitlerini kendi hayatında da yaşayan, zaman zaman yalpalayan bir şair Bağdatlı Ruhi. Belki de bu sebeple bu kadar kesin bir dille, “Bildiklerinizi unutun, ben daha doğrusunu bilirim inadından vazgeçip, bir mürşid-i kâmil’in eteğine tutunun!” ikazında bulunuyor. “Meâd”ın, yani öldükten sonra gideceğimiz âlemin sırrına ancak böyle vâkıf olunabileceğini söylüyor.

İnsan, kendisi farkında olsa da olmasa da bu dünyadan geçen bir yolcu. Yolun başına “mebde”, sonuna “meâd” deniyor. Mebde ve meâd, dünya hayatının sınırları dışında kaldığı için beşerî donanımla, beş duyunun idrakiyle, eşyanın kanunlarından mürekkep akılla, zannî bilgi ile vâkıf olunacak meselelerden değil. Fakat öte yandan insanın imtihanı yolda olduğunun şuuruyla, yol tutuşuyla alakalı ve bütün bunlar yolun sonunu bilmeyi, varılmak istenen bir hedefi gözetmeyi gerektiriyor. Dönüp varılacak o son menzil, yani “meâd”, layıkı veçhile idrak edilemiyorsa, insan niçin bir “yol” arayacak, niçin ve nasıl yürüyecek, bu dünyadan salimen nasıl geçecektir öyleyse? Din bunun için var işte. Cenab-ı Hak rahmetinin bir nişanesi olarak ayetleri, peygamberleri, veli kulları ile insanlara doğru yolu, sırat-ı müstakimi böylece gösteriyor. Bunun içindir ki “şeriat” yol demektir, “sünnet” yol demektir, “tarikat” yol demektir.

Meâd’ın sırına ermek, onun hakikatine vâkıf olmaktır. Fakat ahiretin varlığı en azından müslümanlar için meçhul mü ki beyitte ancak insan-ı kâmil vasıtasıyla ulaşılacak bir sır olarak takdim edilmiştir? Öldükten sonra dirilmeye ve ahirete iman elbette dinin cüzüdür. Lakin bir şeyin varlığını dil ile söylemek onun hakikaten bilindiği manasına gelmez. Bir bilgi veya kabulün delili, bilinen ve inanılana riayettir. Sorsanız her insan ölümü bilir, mutlaka öleceğini söyler. Ama aynı insanların çok büyük bir ekseriyeti ölüm diye bir hakikat yokmuş gibi davranmaya da devam eder. Ahiretle alakalı meâd bilgisinin varlığı da kişinin yolda ve istikamet üzere olmasıyla gösterir kendini. Zaten sırr-ı meâda ermekten maksat, ahiret hakkında malumat sahibi olmaktan ziyade yola gelmek, yoldan çıkmamak, istikamet kazanmak ve yol almaktır. Çünkü vaat edilen ebedi saadete ancak böyle ulaşılır.

Şairin “pîr” dediği, Allah dostu mürşid-i kâmillerdir. Her daim yegâne dost olan Allah’a yönelmişlerdir; istikamet üzeredirler. Onların ayak seslerine gitmek, izlerini takip etmek, eteklerinden tutup yedeğinde yürümek yolda olmanın, dolayısıyla hedefe varıp nihayetinde sırr-ı meâda ermenin imkanıdır. “El ele, el Hakk’a” dedikleri budur.

Sâlikin veliyullaha sıkıca tutunması yahut beyitteki ifade ile “yapışması”; mürşidine muhabbet ve itimadının, ahiret saadetine nailiyet ümidinin olduğu kadar “sırr-ı meâd”ı kendi kesbi ile bilemeyeceğini bilmesinin de iktizasıdır. Onun için “bildiğini unut” denilmiştir. Unutulması istenen bilgi ya insanı kibire düşüren dünyevî ilimlerdir, ya faydasız malumattır ya da ahiretin hakikatine dair zannî bilgidir. Bunlardan herhangi birinden hareketle “ben ledünnî bir hakikati biliyorum” demek, bilmediğini bilmemek demektir, cahilliktir. Cahil inat eder. Şairin “inada düşme” ikazı bunun içindir. Ancak çok bilmiş inatçı tiplerdir ki daha önce tecrübe etmedikleri bir yolda, o yolun âşinası kılavuzlar yerine kendi tahmin yahut zanlarına uyar, sonra da telef olup giderler.

Meâd sırrı, bir bilgi değil ama marifet mevzuudur. Beyit her ne kadar meselenin bu tarafıyla alakalı değilse de yukarıdan beri söylediklerimizden sırr-ı meâd’a bu dünyada vâkıf olunamayacağı hükmü çıkmaz. Zira meâd, aynı zamanda bizim başlangıçta kopup geldiğimiz yerdir; sılamızdır. Oraya dair marifet âdemiyetimizde mündemiçtir. Bunu da ancak kendimizi bilmekle, arınmakla, masivadan kurtulmakla, dünyevî bilgiler de dahil, bütün sonradan olmaları atmakla fark edebiliriz. Meâd’ı fark etmek “hâl”dir; söz ile tarife gelmez, yaşanır. Ve madem ki terazi kendini tartamaz, o halin hakikatini tayin edecek bir mürşide ihtiyaç vardır.

Öte yandan meâd bu dünya için sırdır; öldükten sonra ayne’l yakîn ile fâş olacaktır. Bu sırrın ayne’l yakîn ile keşfi “ölüm”le tahakkuk ediyorsa “ölmeden evvel ölmek”le de hakikate vakıf olmak mümkün demektir. Neticede insanı hakikatine döndürüp kendine getirmenin de ölmeden evvel ölmesini temin etmenin de usulü, yine ehlinin tasarrufunda olan vehbî sırlardandır. Sır, sahibinindir. Sırra talip olanlar sözü ve iddiayı bırakıp bütün bildiklerini yok sayarak sır sahibinin eteğini aramalıdır.

Eninde sonunda dönüp gideceğimiz yeri gözetip hesaba katmayan hiçbir bilgi değerli değildir çünkü.

Neticede insanı hakikatine döndürüp kendine getirmenin de ölmeden evvel ölmesini temin etmenin de usulü, yine ehlinin tasarrufunda olan vehbî sırlardandır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Er Eteğin Tuttun ise
« Posted on: 24 Nisan 2024, 19:38:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Er Eteğin Tuttun ise rüya tabiri,Er Eteğin Tuttun ise mekke canlı, Er Eteğin Tuttun ise kabe canlı yayın, Er Eteğin Tuttun ise Üç boyutlu kuran oku Er Eteğin Tuttun ise kuran ı kerim, Er Eteğin Tuttun ise peygamber kıssaları,Er Eteğin Tuttun ise ilitam ders soruları, Er Eteğin Tuttun ise önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes