Konu Başlığı: En Güzel Devrim İslamdır Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Temmuz 2010, 15:54:06 En Güzel Devrim İslam’dır “De ki: Yoğun çaba harcayınız Sizin bu çabaları nızı önce Allah, sonra Resulü ve nihayet inanmış olanlar yakında değerlendirecektir Sonra da hem bu bilinen dünyayı hem de bilinmezler dünyasını birlikte denetleyene iletileceksiniz de O, size harca dığınız emek karşılığında elde ettiklerinizi belgele riyle haber vermiş olacaktır” (Tevbe, 105) “Ey Allah’ım, bütün sıkıntı ve üzüntülerden sana sığı nırım Acizlik ve tembelikten de sana sığındığım gibi gi rişim yeteneksizliği ve cimrilikten de sana sığınırım Ni hayet ey Rabbim, dinin gücüne karşı üstün gelinmesin den ve kalburüstü kişilerin ezici baskısına sana sığını rım” Resûlullah Muhammed Mustafa (sav)’in dualarından örnekler Bu örneklerin insandaki şu zayıflık görüntülerine karşı devrim anlamı taşıdığını anlamıyor musun? Sıkıntı, üzüntü ve tembellik, girişimsizlik ve cimrilik, din duygusu nun yenik düşmesi ve kalburüstü kişilerin ağır baskısına kar şı devrim değil midir? Dün, Fransız Devrimi’nden söz ediyorlar ve ona çok ge niş yer veriyorlardı Anlayan ve anlamayan birçok kişiler o devrimi fakirler kesiminin zenginlerden intikamını aldığı, sos yal sınıflar arasındaki eşitlik kavramını yaygınlaştırdığı ve bü tün halk sınıfları arasında sosyal adaleti ilân ettiği anlamda görüyorlar Böylece: Fransız Devrimi insan haklarını ge-ıirip özgürlük, kardeşlik ve eşitlik ilkelerini ilân ettiğini vur guluyor Nihayet bu devrimi, güneşin doğuşu ve çağdaş batı nın kalkınması için tarihin sunduğu anahtar olarak niteli yorlar İyi-kötü dengesini kuran İslâm’ı anlatıyorlar Birçok halk kesimi onu sadece bir “din” olarak gösteriyor Ondan sonra da bu kavrama bir sürü şekil, portre ve hayaller yüklüyorlar Bu yüklemleri onların birbirine karşıt kültürlerinin ve birbi rine ters düşen anlayışların doldurduğu bir sürü anlamsızlık larla üretiyorlar Onların bir bölümü bu dini, zayıflıklar ve perişanlıklar biçiminde algılarken, bir bölümü de onu tem bellerin ve birbirinden geçinen kişilerin dini sanıyorlar! Ayrıca o müslüman toplulukların bir bölümü o dinin muskalar, üfürükler, göz boyamacılığı ve büyücülük çeşitle rinin dini olduğunu benimserken, bir bölümü de dini, ruh dü zeyinde kalan ibadetler ve biçimsel ve yavan din törenleri kav ramlarının dışına taşırmayan bir görüşe sahiptir Bunların en ideali, dini, hem ruhunu hem de gönlünü temiz tutmak ama cıyla kulun Rabbi ile arasındaki bağ olarak benimseyenleridir Sayıları çok az olan bir gurup da dini gerçek yapısında algılayıp amaç ve araçlarını betimlerken çok derinlere dalar lar Ayrıca o dinin, en gelişmiş ve en kapsamlı sosyolojik ya pılanmadaki öyle bir birlikteliğine âşinâ olurlar ki, bu yapı lanma iğneden ipliğe içine almadığı ve hesaba katmadığı hiç bir konu bırakmaz: “Biz sana bu Kitab’ı her şeyin tıbyanı (indeksi) olarak, hidayet ve rahmet, ayrıca müslümanların muştusu ola rak indirdik” (Nahl, 89) Hatta bir kısım insanlar İslâm’ı bilmemenin kendilerini kuruntuda en derin ve sapıklıkta dine en uzak düşen bir mezhep düzeyine götürdüğü kişilerdirler Böylece dini, yeni den yapılanma yoluna çengel atmak, direnme ve mücadele ruhunu kırmak, kendi haklarını tanımaktan cemaatları vaz geçirmek, yetkilerini geri istemekle bu yetkileri uğrunda sa vaş vermek bilinçlerini uyuşturucu biçiminde zannederler Bu zannetmeleri nedeniyle İslâm’a en çetin savaşları verirler, haketmediği suçların tamamını İslâm’a yük etmeye çalışırlar Müslümanların ve İslâm’a çağıran önderlerin; gericiliğe ve ger çek düzeni ertelemeye, ilerleme ve özgür olmanın düşmanlı ğına çağıran yobazlar olduklarını söylerler Allah Teâlâ’nın kendilerine tanımadığı yetkileri yeni vasıf ve sıfatlarda kul landıklarını ileri sürerler: “Onlar yalnız zanna ve nefislerin sevdasına uyuyorlar Halbuki onlara da Rabbleri katından bir hidayet (reh ber kişi) gelmiştir” (Necm, 23) Bunların tamamı, İslâm’ın, amaç ve araçlarında “En Bü yük Devrim Hareketi” olduğunu unutuyorlar Öyle bir dev rim hareketi ki, ister Fransız Devrimi, isterse Rus Devrimi nin eserleri hem tarihi, hem teorik hem de pratik olarak onun yanında solda sıfır kalır Bu kelimenin taşıdığı bütün kavramlarla gelen akımın adı devrim hareketidir: Kısır döngü içindeki bütün beşeri sistem leri sarsan bir devrimdir Taşkınlık ve düşmanlığın gökdelen lerini yerlere serer Hayatın bütün ünite ve simgelerini yeni lerken onları en kalıcı ilkelerle ve en değerli güçlendiricilerle besler Bilgisizliğe karşı devrimdir; bizzat insanın kendisine olan bilgisizliğine karşı devrimdir Çünkü İslâm insana, kendisi nin ne olduğunu öğretti İnsanın öz varlığıyla ilgili bilgisizli ğine karşı devrimi gerçekleştirdi Zira İslâm insanla bu olağanüstülüklerin evreni arasında en sağlam bir organizeyi sağ layarak bağlantı kurdu İnsanın sürekli araştırma yapmasını ve düzenli düşünce geliştirme yeteneğini, bilim ve kültür yo lu olarak nitelendirdi Ayrıca îslâm, insanın Rabbiyle ilgili bilgisizliğine karşı devrimdir; zira ceza gününün sahibiyle iliş kilerde İslâm, yolların en güçlü ve tutarlısının planının insan için çizmiştir İslâm, zulmün bütün kavramlarına karşı bir devrimdir; yöneticinin yönettiği halkına yaptığı zulme karşı devrimdir Çünkü İslâm, her ikisi arasında karşılıklı dayanışma, yardım laşma ve karşılıklı içtenliğe dayalı kardeşlik duygularını ge liştirmiştir Her ikisinin yetki ve sorumluluklarına tanım ge tirmiştir Yöneticinin vatandaşa karşı duyarlı ve haklarını ko ruyucu olması zorunluluğunu getirirken zorbaca davranmak ve despotluk yapmak, ayrıca zenginin fakire zulmedeceği dü zeni kurmak gibi kavramları ortadan kaldıracaktır Şöyle ki, zengin, kardeşinden sorumlu olduğu gibi malında, o karde şinin belirlenmiş bir ölçüde, zenginin inkâr edemiyeceği ya hut ödemesinden kaytaramayacağı bir hakkı vardır Artık bu düzenin arkasında hem devlet vardır, hem de kanunlar İlk halife şöyle diyordu: “Andolsun ki vatandaşlarım, Resûlullah (sav)’e ödedik leri herhangi bir malın yıllık zekâtını ödemezlerse, kılıcı elimde tutabildiğim sürece onlarla savaşırım Ayrıca güçlünün güç süze yaptığı zulmü önlemek de benim görevimdir İslâm’da güçlü-güçsüz dengesi hakkın terazisinden başkasıyla tartılmaz Alacak sahibi, hakkı kendisine verilinceye kadar güçlülerin en güçlüsüdür Haksız kazancın sahibi haksız kazancı kendi sinden alınıncaya kadar zayıfların en zayıfıdır Bunun ardın da hardal tanesi kadar iman söz konusu değildir” Zayıf düşmenin her türlüsüne ve her boyutuna karşı dev rimdir: a) Nefislerin kabadayılık ve günah işlemekle zayıfla masına, b) Hükümdarların kabalığı ve kısır görüşlülüğüyle za yıflamasına, c) Bedenlerin şehvet ve hastalıklarla zayıflamasına kar şı, devrim hareketidir Ey insaflılar; Bilgisizlik nedeniyle hakikatleri gözardı etmeyiniz Her zaman şunları hatırlayınız: Kuşkusuz Fransız Devrimi insan haklarını dile getirmiş se, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkelerini ilân etmişse, öte yan dan Rus Devrimi sosyal sınıflar arasını yakınlaştırmışsa, halk arasındaki sosyal eşitlik ilkesini ilan etmişse, İslâm’ın yaptığı en büyük süper devrim, bu sayılanları 1400 yıl öncesinden benimsemiş olmasıdır Fakat o devrim Öyle bir yanlışla öne geç miştir ki, bu işi güzel dengelemesinde ve doğruluğu yanında pratikliğiyle de onu süslemesinde sonraya hiçbir iş bırakma mıştır İslâm devrimi, sadece felsefi teoriler üretmekle kalma mış, bilâkis bu ilkeleri insanın pratik ve günlük hayatında uygulayarak yaygın duruma getirmiştir Bütün bunlardan son ra, bu devrim ona, insanın değerini yüceltmek, erdemlilikleriyle hem metapsişik ve hem psikolojik bütün dürtülerini en üst düzeylere çıkarmak ilkesini de buna eklemiştir Böylece her iki hayatta rahat hayat sürsün ve iki mutlulukla zaferini yaşasın diye bu eklemeyi nasip eylemiştir Bütün bunlar bir yandan vicdanının uyanıklığından ve marifetullahtan, öte yan dan karşılığını acımasız verişleri ve kanunların eşit uygulanı şı açısından çok güçlü ve çok duyarlı kolluk görevlileri ge liştirdi Daha fazlasını isteyen için bundan daha fazlası olabilir mi? Ey Allah’ım! Hayır! Hasan EL BENNA |