> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Eğrilerek dosdoğru olunur mu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Eğrilerek dosdoğru olunur mu  (Okunma Sayısı 677 defa)
30 Temmuz 2010, 11:33:03
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Temmuz 2010, 11:33:03 »



Eğrilerek “Dosdoğru” olunur mu? 


“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar Hak ve adalet ölçülerini aşmayın Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür”
(Hud Suresi: 112)
Peygamber Efendimiz (asm) kendisine indirilen bu ayetin ağır sorumluluğundan ötürü, “Beni Hud Suresi kocalttı” buyurmuşlardır(1) Bizler ise bir yandan, önümüzde, yanı başımızda duran bu ve benzeri hakikatleri okuyor, diğer yandan ise nefsimize ve dünyaya yaranmak için bin bir kılıf buluyoruz, ayetteki emre zıt işlerimize Ya “Bu bir zaruret” diyoruz, ya da “Şu ayette, hadiste buna cevaz var,” “Şu mezhep imamı bu böyle olur diyor,” “Allah nimetini kulun üzerinde görmek ister,” “Müslüman her şeyin en iyisine lâyık” diyerek benzeri savunmalara geçmiyor muyuz hemen her gün dini hükümleri dünyaya uyacak şekle getirmek için Bununla birlikte, namazlarımızda her gün kırk defa Cenab-ı Haktan bizi “sırat-ı müstakim”e ulaştırmasını istiyoruz
Günümüz Müslümanlarının modern, seküler (din dışı) akıntıya kapılıp da nasıl değiştiğine, dönüştüğüne İmaj ve Takva adlı kitabında ayna tutan Sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Hz Ebu Bekir’in (ra), “Haram faslından olan bir şeyi işlemiş olmayalım diye helâl faslından yetmiş faslı terk ederdik” sözünü hatırlattıktan sonra, bugün “haramları helâl kılacak fetvaların peşinde” oluşumuza dikkat çekiyor Bu isabetli tespitinin ardından ise, “Sahip olunması gereken (modern) imajlar için, takvanın dindarların gündeminden çıkması şart Çünkü takva varsa imaj yok, imaj varsa takva Biri kulların bakışında değer kazanacak görüntüye teşne, her gün yeni bir hayalin peşinde koşarken, diğeri sadece Yaratıcının göreceği bir konumda saklıyor kendini” sözleriyle devam ediyor durduğumuz ve durmamız gereken noktaların arasındaki uçurumu anlatırken(2)
Hayatın bizlere emanet olarak verildiği, halife-i arz olma vazifemizin endişesinin taşındığı, bu dünyanın imtihan meydanı olduğu, asıl yurdumuza hazırlığın esas alınması gerektiği hakikatleri artık satırlardan ve dillerden bile silinmeye meyletti görünüyor, maalesef Çünkü artık bir kere geleceğimiz bu dünyayı en konforlu, en şık, en kariyerli yaşamak derdindeyiz On dakikaya sığdırdığımız namazlarımız, daraltabildiğimiz kadar daralttığımız, bazılarımızca tamamen çıkarılan dış kıyafetlerimiz, âdeta markasız olmazsa ve mendil kadar örtülmezse örtüden sayılmayacağını düşündürten başörtülerimiz, yayınlarımızda yer işgal eden “tesettür!” reklâmlarımız bize, o hakikatlerin artık “mazi” olduğunu söylemiyor mu? Ya da “iki arada bir derede” kaldığımızı?
90’ların İslâmî kesiminde, geçmişteki halinin eleştirisini yapan, elbise değiştiren “bireysel Müslümanlar”ın arttığını akademik çalışmalarında ifade eden bazı sosyologlar da, bu “Müslüman özne”lerin, “evrensel seküler değerlerle uzlaşabilir olduğu sürece” Türkiye’nin çoğulcu yapıya kavuşmasına katkı yapma potansiyeli taşıyacağını ifade ediyor(3) Oysa Bediüzzaman Said Nursî Sözler’de yer alan İçtihad Risalesi’nde, “Şu münkerat zamanında ve âdât-ı ecanibin istilâsı ânında ve bid’aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahribatı hengâmında, içtihad namiyle, kasr-ı İslâmiyetten yeni kapılar açıp duvarlarından muharriplerin girmesine vesile olacak delikler açmak, İslâmiyete cinayettir” diyor(4)Bu satırları bir kez daha müdakkik nazarlarla okumaya ihtiyacımız yok mu?
Ahmet Hamdi Akseki, Ali Haydar Efendi, Bediüzzaman Said Nursî, Mehmet Akif Ersoy aynı devirlerde yaşamış, bizim ise henüz yakın tarih dediğimiz dönemin insanları Onlar, içinde bulundukları fırtınalı zamanları mümkün olduğunca “dosdoğru” yaşama derdinde idiler Bazısı, taviz vermemek için kendisine teklif edilen makam ve görevleri elinin tersiyle iterken, bazıları ise bulunduğu görevde İslâm için elinden geleni yapma gayreti gösterdi Bu zevattan Sahn Medresesi müderrisi, “huzur dersleri” baş muhatabı, Nakşibendi silsilesini devam ettiren bir mutasavvıf olan Ali Haydar Efendi için bir yazar, “Ali Haydar Efendi’nin mürşit olarak asıl hizmeti, sorumsuz hayatın ve tüketim hastalığının İslâm coğrafyasını istilâ ettiği bir zamanda, mü’minlere yeniden dünyada ‘köprüden geçen’ ya da ‘gurbette yaşayan’ kişiler olarak nasıl kalabileceklerini öğretmesidir” diyor(5) Hemen yakınımızdaki bu insanları ve eserlerini tanımaya çalışmamız gerektiği kanaatindeyim Her birinden alacağımız derslere çok ihtiyacımız var
Sözlerimin sonunda, Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin Avrupa’nın şahs-ı manevîsi ile girdiği muhaverenin sonunda bize yönelik hitabını aktarmak istiyorum Şöyle sesleniyor Nursî: “Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız Âyâ, Avrupa’nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittiba değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz Agâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık ediyorsunuz Çünkü şu surette ittibaınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzadır”(6)Moda, liberal ahlâk, dinin safdışı bırakıldığı modernizm gibi kavramlar bâtıl efkârdan değil de masum birer araç mı yoksa bizi Cennete ulaştıracak? Eğrilerek “dosdoğru” olunur mu? Bunlar üzerinde düşünüp gayretimizi sırat-ı müstakime ulaşmaya yoğunlaştırabilmemiz ümidiyle


Dipnotlar:
1 Tirmizî, Tefsîru Sure (56) 6
2 Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, İmaj ve Takva, İstanbul: Timaş Yayınları, 2006, s 19
3 Kenan Çayır, Türkiye’de İslâmcılık ve İslâmî Edebiyat, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2008, s 172
4 Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, Yirmi Yedinci Söz, İstanbul: Yeni Asya Neşriyat,1996, s 44
5 Kamil Şenocak, İki Devrin Ulu Hocası Ali Haydar Efendi, İstanbul: Yasin Yayınevi, 2007, s 172
6 Bediüzzaman Said Nursî, Lem'alar, On Yedinci Lem’a, Beşinci Nota, İstanbul: Yeni Asya Neşriyat, 1998, s 172

 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Eğrilerek dosdoğru olunur mu
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:07:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Eğrilerek dosdoğru olunur mu rüya tabiri,Eğrilerek dosdoğru olunur mu mekke canlı, Eğrilerek dosdoğru olunur mu kabe canlı yayın, Eğrilerek dosdoğru olunur mu Üç boyutlu kuran oku Eğrilerek dosdoğru olunur mu kuran ı kerim, Eğrilerek dosdoğru olunur mu peygamber kıssaları,Eğrilerek dosdoğru olunur mu ilitam ders soruları, Eğrilerek dosdoğru olunur muönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes