๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 04 Aralık 2010, 13:12:11



Konu Başlığı: Ebedî yolculuğa her an hazır mıyız?
Gönderen: Ekvan üzerinde 04 Aralık 2010, 13:12:11
      Ebedî yolculuğa her an hazır mıyız?  

Ölüm haberlerinin, feci kazaların yaşanmadığı gün yok nerdeyse Her gün yeni bir facia ile sarsılıyoruz Her misafir haberli gelmez Biz istemesek de gelen bir misafir var; o da ölüm meleği
Ebedî yolculuğa her an hazır mıyız? Ne zaman, nasıl, nerede geleceği belli değil Belli olan tek şey var ki o da, mutlaka geleceğidir İnanın da inanmayanın da, dinlinin de dinsizin de bunda şüphesi yok



Hal böyle olunca ölüme inanan ve bir gün onun mutlaka kendisine de geleceğini bilen kimsenin, ona hazırlanması gerekir Akıl da, mantık da zeka da bunu emredir Birkaç saatlik yolculuğa çıkan bile az çok hazırlık yapar Sonsuz yolculuğa çıkmak hiç hazırlıksız olur mu? Bu hazırlık, hayatta iken sâlih ameller işlemek ve kötü amellerden, işlerden uzak durmakla olur

Bunun için gerçek bir müslüman, hayatının her ânında, sâlih ameller içinde bulunmalıdır Zîrâ, ölümün ne zaman ve nerede geleceği hiç bir sûretle belli olmaz Hiç kimsenin bir dakika sonrası için garantisi yok; hatta bir saniye sonrası için

AKILLI KİMSE!

Akıllı bir kimseye yaraşan, bu fânî, geçici hayatı boşa geçirmemek ve sonsuz hayata hazırlanmaktır Hikmet ehli bir zât şöyle der:

- Ey insan! Çocukluğun oyunla geçer, gençliğin gafletle İhtiyarlayınca da zayıf düşersin Acaba sen, şanı yüce olan Allah için ne zaman sâlih ameller işleyeceksin?

Ekin ekme, tohum atma yeri dünyadır Ekin ekmeden mahsûl beklemek, akıllı kimsenin yapacağı iş değildir İnsanın, öldükten sonra Allahü teâlâya ibâdet etmesi mümkün olmaz Ne yapılırsa hayatta iken bu dünyada yapılır Ölüme ve ölüm meleğinin gelişine ancak bu dünya hayatında hazırlanılabilir Öyleyse onu dâima hatırlamaktan hiç bir an geri kalmamalı Çünkü o, bizden gâfil değildir

Resûlullah efendimiz, Ensâr'dan bir kimsenin başı ucunda ölüm meleğini gördü Ona hitâben dedi ki:

- Ey ölüm meleği! Dostuma rıfk ve iyilikle muâmele et Zîrâ o bir mü'mindir

Ölüm meleği cevâben dedi:

- Müjdeler olsun yâ ResûlAllah! Ben her bir mü'mine rıfk ve yumuşaklıkla muâmele ederim Ben insanoğlunun rûhunu kabzederim Rûhunu aldığım şahsın âile efrâdından birisi, yüksek sesle bağırır, çağırır ağlarsa, vâh ederse, derim ki:

- Bu feryâd niye? Allaha yeminle söylerim ki, biz ona zulmetmedik Ecelini geriye bırakmadığımız gibi öne de almadık Onun rûhunu almakta bizim bir günâhımız yoktur Sizler, ey bu ölünün yakınları! Eğer Allahın hükmüne rızâ gösterirseniz, ecrini alırsınız Yok, O'nun hükmüne râzı olmaz, âhu figân ederseniz günâha girersiniz

Sizin bize bir kapınız, bir merdiveniniz yoktur Fakat biz size mutlak yine geleceğiz Sakının, sakının İster karada olsun, ister denizde, ister kalın duvarlı evlerde bulunsun, isterse çadırlarda Hiç bir âile efrâdı yoktur ki, mutlaka onların yüzüne dikkatle bakmış olmıyayım Hattâ öyle ki, onların küçüklerini de büyüklerini de tanırım Her birini şahsen tanırım

ÖLÜMÜ ÇOK HATIRLAYINIZ!

Bir defasında Peygamberimiz, gülüp oynamakta olan bir topluluğu gördü Onlara hitâben buyurdu ki:

- Eğer sizler, zevk ve eğlenceyi yok eden şeyi çok çok anmış olsaydınız, bu gördüğüm durumda olmazdınız O, sizi meşgul ederdi Böyle gülüşüp durmazdınız

Sonra buyurdular:

- Zevk ve eğlenceleri yok eden şeyi, yanî ölümü çok anınız

Daha sonra da buyurdular ki:

- Kabir, ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur

Süfyân-ı Sevrî hazretleri, yanında ölümden bahsedildiği zaman, bunu tâkîb eden günlerde uzun müddet kendisine gelemez ve bir şey sorulduğunda:

- Bilmiyorum, bilmiyorum derdi

Bir hikmet ehli zât şöyle der:

Akıllı olan üç şeyi hatırından çıkarmaz:

1- Dünyanın fâniliğini, zevklerinin geçici olduğunu,

2- Ölümü,

3- Mârûz kalmaktan emin olmadığı felâketleri


Mehmet Oruç