๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 11 Aralık 2010, 12:27:54



Konu Başlığı: Dünyaya düşkün olma ki
Gönderen: Hadice üzerinde 11 Aralık 2010, 12:27:54
Dünyaya düşkün olma ki

İslamiyet’te, dünyalık kazanmak için çalışmak, günah değildir. Dünyalık sevgisi, dünyaya gönül bağlamak günahtır. Dünya malı peşinde koşmak, nefsinin şehvetleri, arzuları peşinden koşmaktan daha fenadır. Mal, para peşinde koşmak, Allahü teâlânın emirlerini unutturursa, buna dünya muhabbeti denir. Hadis-i şerifte; (Dünya sevgisi arttıkça, ahirete olan zararı da artar. Ahiret sevgisi arttıkça, dünyanın ona zararı azalır) buyuruldu.

Allahü teâlânın zikri, muhabbeti bulunmayan kalbe şeytan yerleşir. Şeytanın en büyük hilesi ise, insana hayırlı işler yaptırarak kendisini salih, iyi zannettirmesidir. Böyle kimse, kendisinin kulu olur. Hadis-i şerifte; (Geçen ümmetlerin her birine fitneler verildi. Benim ümmetimin fitnesi, mal, para toplamak olacaktır) buyuruldu. Yani dünyalık peşine düşerek, ahireti unutacaklardır. Hazret-i Ali buyurdu ki:
“Dünya ile ahiret, doğu ile batı gibidir. Birine yaklaşan, diğerinden uzaklaşır.”

İnsanı ölmekten, bir uzvunu yok olmaktan ve şiddetli ağrıdan kurtaracak şeye Zaruret denir. İnsanın ruhi ve bedeni rahatlığı için, sadaka vermek, hayrat ve hasenat yapmak, zekat, hac, kurban, ödünç vermek için lazım olan şeylere İhtiyaç denir. İhtiyaçtan fazla olup, tatlı gelen, hoşa giden şeylere de, Ziynet denir. Zaruret miktarında kazanmak için çalışmak farzdır. İhtiyaç miktarında kazanmak, sünnettir. Ziynet olan şeyleri kazanmak ise, mubahtır. İhtiyaç ve ziynet eşyasını İslamiyet’e uygun olarak kazanmak ibadet olur. Bunları kazanmak için, İslamiyet’in dışına çıkmak, haram olur. Böyle ele geçirilenler ise, dünyalık olur. Dünyalık olan şeylerin, Allahü teâlâ indinde hiç kıymeti yoktur. Hadis-i şerifte; (Dünyalık olan şeylerin Allah indinde sivrisinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfire bir yudum su vermezdi) buyuruldu.

Bir kimsenin, kendisinin ve çoluk çocuğunun ihtiyaçlarını helalden kazanmasına, kimseye muhtaç kalmamak için çalışmasına, cihad sevabı verilmektedir ve birçok ibadetlerden daha sevaptır. Resulullah efendimiz, bir sabah, Eshab-ı kiram ile sohbet ederken, kuvvetli bir genç, erkenden dükkanına doğru geçer. Orada hazır bulunanlardan bazısı; Böyle erkenden dünyalık kazanmaya gideceğine, buraya gelip birkaç şey öğrenseydi daha iyi olurdu, deyince, Peygamber efendimiz; (Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak ve ana, baba, çoluk çocuğunu da muhtaç etmemek için gidiyorsa, her adımı ibadettir. Eğer, herkese öğünmek, keyf sürmek niyetinde ise, şeytanla beraberdir) buyurmuştur.

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
“Dünya işlerine çok düşkün olmamalıdır. Mesela, çarşıya herkesten önce gidip, herkesten sonra çıkmamalıdır. Tehlikeli ve uzun yollara gitmemelidir. Mu’az bin Cebel hazretleri, buyuruyor ki:
“Şeytan, pazarda, yalan, hile, hıyanet ve yemin ettirerek Müslümanları günaha sokmaya çalışır. Önce gidip, geç çıkanlara daha çok asılır.” Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Tüccarın, esnafın en kötüsü, erken gidip, geç dönenlerdir.)

Sabah namazını kılmadan ve kitab okuyup birkaç şey öğrenmeden işe gitmemeyi âdet edinmelidir. İhtiyacı kadar dünyalık kazanınca, ahireti kazanmakla meşgul olmalıdır. Çünkü, ahiret hayatı sonsuzdur ve ona ihtiyaç daha çoktur ve ahiret ticaretinde iflas etmek üzeredir. İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretlerinin hocası hazret-i Hammad, ticaret yapar, baş örtüsü satardı. Her gün, iki habbe kazanınca eşyayı toplar pazardan çıkardı. Büyüklerden bazısı dükkana, haftada iki gün giderdi. Bir kısmı da, cumadan başka her gün gider, öğle namazında geri dönerdi. Bir kısmı nihayet ikindiye kadar alışveriş ederdi. Hepsi ihtiyacı kadar kazanınca camiye gider, ibadetle, ilim öğrenmekle akşamı yapardı.”

Dünyalık ele geçirmek için ilim öğrenmek yani dini dünyaya vesile etmek, altın kaşıkla necaset yemeye benzer. Dini dünya kazancına alet edenler, din hırsızlarıdır. Hadis-i şerifte; (Din bilgilerini dünyalık ele geçirmek için edinenler, Cennetin kokusunu duymayacaklardır) buyuruldu.

Dünya peşinde koşan kimse, şüpheli şeylere, sonra mekruhlara, sonra haramlara, hatta küfre dalar. Geçmiş ümmetlerin, Peygamberlerine inanmamalarına sebep, dünyaya düşkün olmaları idi. Musa aleyhisselam, Tur Dağına giderken, birinin çok ağladığını görür ve Allahü teâlâya; Ya Rabbi! Kulun, senin korkundan ağlıyor, diye arz eder. Cenâb-ı Hak da; (Kan ağlasa dahi, onu affetmem. Çünkü o, dünyaya düşkündür) buyurur.

Netice olarak dinimizde, mal, mülk, makam değil, dünyalık olan bu şeylere düşkünlük yani muhabbet kötülenmiştir. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Dünyaya düşkün olma ki, Allahü teâlâ seni sevsin. İnsanların malına göz dikme ki, insanlar seni sevsin!)

Osman Ünlü


Konu Başlığı: Ynt: Dünyaya düşkün olma ki
Gönderen: Ekvan üzerinde 11 Aralık 2010, 12:45:16

    ALLAHü teâlânın zikri, muhabbeti bulunmayan kalbe şeytan yerleşir. Şeytanın en büyük hilesi ise, insana hayırlı işler yaptırarak kendisini salih, iyi zannettirmesidir. Böyle kimse, kendisinin kulu olur.

    Bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir herhalde bu..Rabbim Bizi riyadan, kibirden ve ücbdan muhafaza buyursun  İnşaallah..

   Allah razı olsun.. güzeldi..