๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 24 Mayıs 2010, 12:24:55



Konu Başlığı: Dünyanın güzel yüzü
Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Mayıs 2010, 12:24:55
Dünyanın Güzel Yüzü


Güzel içimizde akıp giden şirin bir ırmaktır geceleri ve gündüzleri Kalp haritalarımızı bir yoklarsak orada kötülüğe ve çirkinliğe yer olmadığını görürüz İçimizi dolduran güzellikleri içimizde yaşamamız, bizi dışarıdan yalnız ve tuhaf gösterse de alabildiğine mutlu eder Yalnızlığın ve hüznün insanı sarhoş eden güzelliği bu incelikte yatmakta: içimizin güzellikler denizi olmasında Yalnızlığın aslında bu denize doyasıya dalabilme imkanını sınırsızca tanımasında
Güzelle yoğrulmuş bir kalp ne görür etrafında? Güzel bir iş, güzel insanlar, güzel bir eş, güzel çocuklar, güzel bir dünya ve güzel bir gelecek Güzelliğin paylaştıkça arttığını idrak eden güzel insan, güzelliğini paylaşabileceği insanlar arayacak ve onlara kalbinin bütün güzelliklerini hiç bir karşılık beklemeden altın bir tepsi içinde sunacaktır
"Güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler "sözüyle tarif edilen güzel insanlar, bu inceliğe vâkıf insanlardır "Güzel gören, güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır" demiyor muydu asrın büyük insanı
Bizlere her gün sayısız tuzaklar kurup bizi bu tuzaklara çağıran ve geleceğimizi karartan dünyanın kaba, karanlık ve çukur yüzünün tersi, ince, nahif ve güzeldir İki yüzlü bir dünyada yaşıyoruz yani ve bu dünyanın iki yüzü her daim değişebilmektedir ve iç içe girmiş durumdadır
Dünyanın her an bir tarafı ışıktan mahrum ve karanlıktır, gecedir, zalâmdır, koyu ve bilinmezdir Her an bir tarafında da güneş ışınları kalbi ısıtan ışıklarıyla insanlara aydınlık bir yeryüzü sunuyor
Dünyanın ince yüzünde güzel görüp güzel düşünerek hayatımızı anlamlı bir çizgiye oturtabiliriz Bunu bize söyleyebilecek tek güç yine kendimizdedir; çünkü insana yaşamayı hiç kimse öğretemez, kendi öğrenir
Sabah, rahmet melekleri arza bereketi saçarken buz gibi suyla arınıp Yüce Yaratanın emrine boyun eğerek eşiğine yüz sürmenin hazzını kim ve ne verebilir Güneşin ilk ışıklarını alnına düşüren insandan daha bahtiyarı kim olabilir?
Henüz uykunun tatlı kollarında mini mini çocuklarınızın yanağına konduracağınız buselerle onları kahvaltıya kaldırmanın, onların sizi o küçücük kollarıyla sarmasının zevkini nerede bulabilirsiniz
Aile huzuru ancak cennet köşelerinden alınabilecek bir parça huzurdan başka bir şey olamaz
Sabah erken saatlerde kendinizi yollara vurdunuz Şehre pırıl pırıl bir güneş düşmüş Gece yağan yağmur sokağı tertemiz yapmış Kuş sesleri duyuyorsunuz ve derken ağaçtan sarı bir yaprak düşüyor önünüze Hüzün sarıp sarmalıyor sizi "Merhaba hüzün!" diyorsunuz Telâşlı adımlarla giderken bir de türkü düşüyor dilinize ve türkünüzü söyleye söyleye gidiyorsunuz işinize
İşinizde, gücünüzde günün bereketi, sabahın dinçliği ve gönlünüzün genişliği Herşey güzel ve gülümseyen bir zaman Koşuyor, koşturuyor, umut dağıtıyor ve geleceği büyütüyorsunuz Kafanızı rahatsız eden husus yok Her şey bir ırmakta akan su gibi dingin ve tabiî seyrinde akıp gidiyor
Bu eksilmeyen huzurunuz ve neşeniz etrafınızda fark ediliyor ve insanlar size gıpta ediyor Onlara da kalbinizden güzellikler sunuyorsunuz Halka genişliyor ve onlar da güzelin kapsama alanına dahil oluyor
Akşam olup evinize döndüğünüzde kapıda sizi karşılayan ve tepenize sıçrayan çocuklarınız var Yorgunluğun uçup gittiğini fark ediverirsiniz hemen oracıkta
Gecenin bir yarısı, bütün herkesin uykuya teslim olduğu, gafletin insanı sımsıkı yakaladığı anlarda nefsinizi yenip gecenizi namaz ve dua ile süsleyebiliyorsanız; kendiniz ve insanlık adına miracınızda Yaratıcınıza inim inim inleyerek dua edebiliyor, gözyaşı döküp kalbinizi eritebiliyorsanız, namazınızla dünyanın küçüldüğünü ve insanın yüceldiğini fark edecek ve huzura gark olacaksınız
Dua, kapıları açacak, namaz sizi kanatlandıracak ve gece, bir bereket yumağı olacaktır Bir de ağlayabilirseniz eğer gözyaşının acziyet değil de rahmet olduğunu kavrayacaksınız İbadetin, gecenin, hayatın ve dünyanın melekî güzelliğini bütün benliğinizde yaşadığınız zaman hayata sımsıkı sarılacaksınız
Köpek ölüsündeki dişlerin güzelliğini ön plana çıkaran Ulu Rehberimizin yolunun nice güzellikler barındırdığını anladığınız zaman, bir ezanın kalbinizi erittiği zaman, davanız adına gözyaşı döktüğünüz zaman ve tomurcukların çiçek açtığını müşahede ettiğiniz zaman, güzel düşünmenin ve güzel görmenin lezzetini doyasıya tadacaksınız demektir
Dünyadan kaçma yerine dün
yaya doğru gümrah bir açılıma evet diyorum ben Dünya benim için çok önemlidir İşim, mesleğim, davam ve ebedî gençliğim dünyada kazanılmaktadır zira Ben bu dünyada yürüyen, gezen, öfkelenen, kazanan ve kaybeden birisiyim Bütün bunların üstünde ebedî sınavı kazanabilmenin yollarını bu dünyada ve dünyanın güzel yüzünde buluyorum Dünyaya bu açıdan bakınca kainat kitabını bu gözle okuyunca dünyayı seviyorum O’nun adına, kendi kazancıma Dünya beni kendine çekmek, tuzaklarına düşürmek için varsın gülümsesin Ben bunların hepsini bildiğim için dünyanın bana kazandıracaklarını düşünerek dünyaya gülümsüyorum ve her sabah doğan güneşle beraber "Merhaba Dünya!" diyorum
BİR GÜLSÜNÜZ EFENDİM
Bir gül olarak duruyorsunuz karşımızda Efendim
Suyu ve güneşi kendinden olan
Hatta güneş olansınız Efendim
Bize ulaşan gülün kokusu
Güneşin ışıklarıdır
Bir gül olarak duruyorsunuz karşımızda Efendim
Kimi zaman arınırım
Denize fırlatılan bir şapka gibi kurtulurum kendimden
Gelir bir otağ kurarsınız kalbime
Ve yerleşirsiniz Efendim
Ah elimi tutsaydın bırakır mıydım Efendim
Ah elinizi tutsaydım
Ve değseydi bakışlarınız gözlerime
İstanbul’u fetheden ben olmaz mıydım Efendim
Bu yunuş ve arınışlar
Gülün kokusunu koklamaktır Efendim
Ya gül avuçlarımda olsaydı
Gül olsaydım gül koksaydım
Çarşı pazar gül olsaydı
Yağmurlar gül yağsaydı
İnce bir akşam bereketi yüklenseydi zamana
Zaman gül olsaydı Efendim
Size gelseydim size ge le bil sey dim
Efendim
Şimdi deniz kararıyor
Birazdan ışıkları yanacak şehrin
Bir ulu geceye kapı açacağız
Biz yetim çocuklarıyız zamanın
Biz gülden uzak çocuklarıyız ümmetin
Bizi uzak kılmayın kendinize
Bizi uzak kılmayın kalbimize Efendim


 Mustafa OĞUZ