๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 26 Aralık 2010, 19:27:18



Konu Başlığı: Dünya kaybolan bir gölge gibidir
Gönderen: Hadice üzerinde 26 Aralık 2010, 19:27:18
Dünya, kaybolan bir gölge gibidir


Dünya, kaybolan bir gölge gibidir. Nimetleri geçicidir. İnsana verilen ömür ise çok kısadır. Geçici ve yok olan bu nimetleri ele geçirmek için dinini vermek ahmaklıktır. Peygamber efendimiz; (Dünyaya, burada kalacağınız kadar, ahirete de, orada kalacağınız kadar çalışınız!) buyurmuşlardır.

Bu dünya nimetleri geçicidir ve aldatıcıdır. Bugün senin ise, yarın başkasınındır. Ahirette ele girecekler ise sonsuzdur ve dünyada iken kazanılır. Bu birkaç günlük hayat, eğer dünya ve ahiretin en kıymetli insanı olan Muhammed aleyhisselama tâbi olarak geçirilirse, ebedi saadet, sonsuz kurtuluş umulur. Yoksa Muhammed aleyhisselama tâbi olmadıkça, her şey, hiçtir. Ona uymadıkça, her yapılan hayır, iyilik, burada kalır, ahirette ele bir şey geçmez.

Mal, mevki arkasında koşanlardan hiçbiri muradına kavuşamamıştır. Malı, mevkiyi hayır için arayan ve hayır işlerde kullanan, rahata, huzura kavuşmuştur. Mal, mevki gaye olmamalı, hayra vasıta olmalıdır. Mal, mevki, bir deryâya benzer. Çok kimse, bu denizde boğulmuştur. Allahü teâlâdan korkmak, bu deryânın gemisidir. Hadis-i şerifte; (Dünyada, kalıcı değil, yolcu gibi yaşamalı! Öleceğini hiç unutmamalı!) buyuruldu.

İnsan, dünyada bâki değildir. Dünya zevklerine daldıkça, dertler, üzüntüler, güçlükler artar. Bunun için Ahmed Siyâhi hazretleri oğluna nasihat ederken buyurur ki:
“Ey oğul! Dünyaya sarılmış ona gönül vermiş olanlarla bulunma. Onlarla sohbet ve beraberlik gam, keder ve üzüntü getirir. Bu, tecrübe ile sâbittir. Onlar senden faydalanırlar ise de sen onlardan faydalanamazsın. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymayan, nefsinin arzu ve isteklerine uymuş kimselerle beraber olma. Böyle kimseler gizli düşman olup, insanın yüzüne karşı dalkavukluk yaparlar, gıyabında, arkadan ise aleyhinde bulunurlar. Onların yanına gelerek oturmalarına bakıp aldanma. Maksatları senden manen faydalanmak olmayıp dünyalık maksatlarına, mal ve mevki elde etmeye seni vesile, âlet etmek içindir. Bir kusur ettiğinde, hakkında kötülük düşünenlerin ve düşmanlarının en azılısı olurlar. Zamanındaki insanları tecrübe ettiğinde, onlarda bundan başka bir özellik bulmayacaksın.”

Dünya haraptır. Şerbetleri serâbdır. Nimetleri zehirli, safâları kederlidir. Bedenleri yıpratır. Emelleri arttırır. Kendini kovalayandan kaçar. Kaçanı kovalar. Dünya bala, içine düşenler de sineğe benzer. Nimetleri geçici, hâlleri değişicidir. Fudayl bin İyâd hazretleri, insanlara dünyanın fâni geçici ve değersiz, ahiretin bâki, kalıcı ve paha biçilmez olduğunu anlatır ve; "Dünyanın tamamı altından olsaydı, yine yok olurdu. Ahiret ise, çanak-çömlek gibi topraktan olsaydı, yine bâki olurdu. Akıllı kimse, geçici olan dünyayı, altın da olsa reddeder. Bâki olan ahireti, çanak çömlek gibi topraktan da olsa kabul eder. İşin aslı, ahiret bâki ve altın gibi kıymetlidir. Dünya ise, fâni ve çanak-çömlek gibi kıymetsizdir" buyururdu.

Abdülaziz Dirini hazretleri, bir talebesine hitaben; “Sakın dünyanın parlaklığına, cazibesine ve onun dışı tatlı, içi zehir olan hilelerine aldanma. Onun inci gibi görünen ön dişlerinin arkasında, parçalayıcı dişler saklıdır. Çünkü dünyanın sağı solu belli olmaz. Bakarsın bazen suda ateş parçası olsun ister. Bazen insana yapamayacağı şeyleri teklif eder. Böylece insan, boyundan büyük işlere girer de helak olur gider” buyurmuştur.

Dünyaya ve buna düşkün olanlara inanılmaz. Çünkü, bunlarda vefâ ve safâ bulunmaz. Fâni, geçici olanın sevgisini kalbden çıkarmadıkça, bâki, sonsuz olana kavuşulamaz. Kendini bilen kişinin bu dünyaya düşkün olmasına şaşılır. Şakiler dünyaya sarılır. Saidler ise, bâki, sonsuz olana sarılır. Peygamber efendimiz; (Dünya, geçilecek bir köprü gibidir. Bu köprüyü tamir etmekle uğraşmayın. Hemen geçip gidin!) buyurmuşlardır.

İmam-ı Gazâli hazretleri, Selçuklu sultanı olan Sultan Sencere yazdığı bir mektupta buyuruyor ki:
“Dünyanın kıymetsizliği, açık ve ortadadır. Büyükler buyurdular ki: Dünya kırılmaz altın bir testi, ahiret de kırılan toprak bir testi olsa, akıllı kimse, geçici olan ve yok olacak olan altın testiyi bırakır, ebedi olan toprak testiyi alır. Kaldı ki dünya, geçici ve kırılacak toprak bir testi gibidir. Ahiret ise hiç kırılmayan ebediyen bâki kalacak olan altın testi gibidir. Öyleyse, buna rağmen dünyaya sarılan kimseye nasıl akıllı denilebilir? Bu misâli iyi düşününüz ve daimâ göz önünde tutunuz.”

Amr bin Mürre hazretleri, dünyayı sevip onun peşinde ömrünü tüketenler hakkında; "Kim dünyaya yönelip dünyalık peşinde koşarsa ahiretini yıkar. Kim ahirete faydalı amel yaparsa, dünyaya düşkün olmaktan kurtulur. Böylece fâni geçici olanı verip bâki, kalıcı olanı alır" buyururdu. Hadis-i şerifte; (Dünya sizin için yaratıldı. Siz de ahiret için yaratıldınız! Ahirette ise, Cennetten ve Cehennem ateşinden başka yer yoktur) buyuruldu.

Ve:
Kimseye bâki değildir, mülk-i dünya simü zer,
Bir harâb olmuş kalbi, tamir etmektir hüner.
 
 
ALINTI