๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 21 Eylül 2010, 15:13:49



Konu Başlığı: Dünya ahiret dengesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Eylül 2010, 15:13:49
DÜNYA AHİRET DENGESİ

Kur'ân-ı Azimüşşanın birçok âyet-i celile-sinde beyan edildiği gibi bütün eşya ve madde, kıyamet-i kebir ile son bulacaktır. Bu nihayet, kaçınılmazdır. Çünkü; mebdei olan her şeyin, nihayeti de mutlaktır. Tüm mevcudat Cenâb-ı Hakk'ın Vahdet-i Vücud'una, bütün varlığın meyvesi olan zîhayat ise, onun "Hayy" ismine muhtaçtır. Yani başka bir ifade ile âlemlerin rabbi Allah (cc), esmasını bir an için varlığın üzerinde tecelli ettirmese, eşya ve varlık adına hiçbir şey kalmayacaktır. İnsanoğlu, şu âlemi hiç yoktan var eden Zât'ın, ezelî ve ebedî kudreti karşısında ne derece aciz ve fakir olduğunu anlaması ve idrak etmesi gerekmektedir. Ayrıca kul, varlığının ve nimetlerin bekası için, kendisinden beklenen bir eda ve edep içerisinde, şükrünü ve zikrini vird-ü zeban etmesi lazımdır. Evet bu şükür ve zikir ona ebedî saadet getirecektir. Fakat kişinin ebediyetle kucaklaşması için bir kapıdan geçmesi, tebdil-i mekan etmesi gerekmekledir. Bu kapı ise kabir kapısıdır. "El-Mevtü Hakkun" sırrıyla, her nefis bu kapıdan geçecektir. Fakat her kulun geçişi diğerinden farklı olacaktır. Çünkü, insan; "ahsen-i takvim" sırrıyla yaratılmış ve kendisine bir cüz'î irade ihsan edilmiştir. Bu iradeye; içten nefs, dıştan da şeytan ilâve edildiğinde, insan için en derin kuyuların dibinden, âlâ-yı illiyine kadar bir sürü meratib bahis mevzuu olmaktadır. İşte abd'in ölüm kapısından geçişi, bu mertebelere göre değişmektedir. İyi kullar berzah âleminde hesap günü için beklerken, tıpkı kıymetli misafirlerin şeref salonlarında bekletildiği gibi; kötü kullar da canilerin nezarette bekletildikleri gibi bekletilirler. Binaenaleyh, kabir, mahkeme-i kübranın bekleme salonudur. Hesap günü gelip çattığında da, zerre kadar hayrın ve zerre kadar şerrin karşılığını görmemiş kul kalmayacaktır. Evet âlem-i şahadette olsun, âlem-i gaybta olsun yaratılmış olan her zîhayat ölümü tadacaktır. Fakat mevt, sadece canlılar için mukadder değildir. Sani-i Zülcelal'in halkettiği her şey, (canlı-cansız) ölecektir. Yani Rabbul-Âlemin'in takdir ettiği bir zamanda kainat dahi fena bulacaktır. İşte, kainatın mevti kıyametin ta kendisidir. Bu kaçınılmaz sonun geleceğine, bütün semavî kitaplar, binlerce enbiya ve milyonlarca evliya şehadet ettikleri gibi, müsbet ilimler dahi şahitlik etmektedir. Kâinattaki bütün maddelerde bir denge ve ahenk vardır. Bu denge, Cenâb-ı Allah'ın vaz'ettiği dört temel güç sayesinde sağlanmaktadır. Bunlar nükleer güç, elektro manyetik güç, zayıf güç ve cazibe, yani çekim güçleridir. Atomların dağılmamaları, sistemlerin birbiri etrafında bir intizam ile dönmeleri hep bu temel güçler sayesinde gerçekleşmektedir.
Kâinat, bilim adamlarının tesbitlerine göre, bezelye tanesi büyüklüğünde bir maddenin, "Big Bang" adı verilen büyük bir patlaması ile meydana gelmiştir. Kâinattaki bütün sistemler ve galaksiler, yaratıldıklarından beri sürekli olarak birbirinden uzaklaşmaktadırlar. Yani, Kur'ân-ı Kerim'de, Zâriyat sûresinde bildirildiği gibi; kâinat genişlemektedir. Fakat bu genişlemedeki sürat devamlı azalmaktadır. Ve yavaş yavaş, bütün maddelerde tesirli olan çekim gücünün etkisi altına girmektedir. Zamanla bu etki, genişleme işlemini tersine çevirecektir. Ve bir zamanlar sayfalan açılmış olan kitab-ı kâinat, tekrar dürülecektir. Tekvir sûresinin ilk iki âyeti bu hakikati en güzel şekilde anlatmaktadır: "Güneş dürülüp toplandığında, yıldızlar döküldüğünde" (Tekvir, 1-2). İşte ey insan! Kıyamet günü binler delillerle sabittir ve hesap zamanı yakındır. Öyleyse aklını başına al ve amel defterlerinin uçuşacağı, hayır ve şerrin tartılacağı o güne hazır ol...


Ömer Atilla Ergi


Konu Başlığı: Ynt: Dünya ahiret dengesi
Gönderen: Hadice üzerinde 21 Eylül 2010, 15:32:23
Allah razı olsun kardeşim Rabbimizin huzuruna mahçup olarak değilde biz hazırız diyerek çıkanlardan oluruz inşaallah