> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Tedrisi Ulûm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tedrisi Ulûm  (Okunma Sayısı 1183 defa)
04 Kasım 2010, 11:27:51
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 04 Kasım 2010, 11:27:51 »



Tedris-i Ulûm

Prof. Dr. Abdulkerim Abdulkadiroğlu



Cumhuriyet öncesi, Osmanlı'nın son dönemlerinde Ders Vekâleti, Dersiâmlık ve Dersiâmlar hakkında zaman zaman bazı tereddütler olmaktadır. Bu tereddütlerin başlıca sebebi müessesenin tam olarak bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Halkımızın bu konularda yeterli bilgiye sahip olması zaten beklenemez; ama ilmî çalışmalar yapanların Ders-i âm, Kürsî Şeyhi, Ders Vekâleti, Ders Vekîli, Meşîhat, Ruûs, Meşihat-ı İslâmiyye, Tevcîh-i cihât, Dâru'l-hilâfe, Dâru'l-hilâfeti'l-aliyye, İlmiyye Medreseleri, Şeyhü'l-kurrâ, Ders Halîfesi, Mûciz Ders-i âm, Hâric, Dâhil, Mahreç Pâyesi... gibi kavramların neler ifade ettiklerini; haklarında bunlar ve benzeri kelimelerin söylendiği zevâtın, dönemlerinde nasıl birer konumda olduklarını bilmeleri ve onlara göre gerçek kişiliklerini ortaya çıkarmaları kaçınılmazdır. Bu konularda ve daha fazlası için Sayın Prof. Dr. Mehmet İpşirli Bey'in TDV. İslâm Ansiklopedisi'nde (c.9, s. 183-186) çıkan Ders Vekâleti ve Dersiâm maddeleri önemlidir. Ancak anılan maddelerin, bibliyografyalarından da anlaşılacağı üzere, bu konularda kayıtlara geçmiş, kitap sayfaları arasına girmiş bilgilerin derlenerek yeniden yazılmasından ibarettir.

Bu yazıda anılan kurumların içinden yetişmiş ve bazı mühim görevlerde bulunmuş bir zâtın, eski bir dersiâmın, 36 yıl önce bana gönderdiği mektubun metnini ve okunuşunu yayımlıyorum. Böylesi bir kaynağın ilk defa neşredildiğini ve ikincisinin de bulunamayacağını rahatlıkla ifade edebilirim. Mahfûzâtı ve hafızası oldukça gizli olan bu zâtın, mektubunda verdiği bilgiler, bundan sonraki çalışmalara bazı bakımlardan ışık tutacak, kaynaklık edecektir. Metni aynen veriyorum. Hiçbir açıklamaya ihtiyaç göstermemektedir. Mektup metninden, son devir ihmallerin acı tabloları da anlaşılacaktır.

Mektubu yazan zât Muhammed Necati Gönül (d.Kastamonu, 01.07.1889 - öl.İstanbul, 1974 / Beşiktan Yahya Efendi Kabristanı'nda)'dür. İstanbul / Süleymaniye Medresesi'nden aldığı 13.03.1335 ( -- 1919) tarihli icazetnâmesinin, M.E.B. Talim ve Terbiye Kurulu'nca denkliği yapılmış ve 15.12.1951 tarih ve 4649 sayılı yazıları ile altı yıl yüksek öğrenim görmüş olarak kabul edildiği Diyanet İşleri Başkanlığı'na bildirilmiştir.

Necati Efendi merhûmun hayatı içinde 22 yıllık Singer kumpanyası müfettişliği vardır. İlmiyye kıyafetini mecburen çıkarınca, muhtemelen o anki psikolojik bir durum gereği, artık bu mesleğin itibarı kalmadı, düşüncesine kapılarak bu işe başlamıştır. Yüksek tahsilden dönem arkadaşı Ahmet Hamdi Akseki (d. 1887 - öl. 19.01.1951)'nin Diyanet İşleri Başkanı olması üzerine, onun "Necati artık ocağına dön." emrine uyarak 22.07.1947 tarihinde Beyoğlu Müftü Müsevvidi olarak göreve başlamıştır. Daha doğrusu tayini gerçekleştirilerek kendisine emri vaki yapılmıştır. Kendisi bizzat 22 yıl Singer Kumpanyasında çalıştığını söylerdi. Buna göre onun 1924-25 ilâ 1947 yılları arası teşkîlatın dışında kaldığını söyleyebiliriz.

Necati Efendi'nin ünlü şairlerden Behçet Necatigil (d. İst., 16.4.1916 - öl. ist, 13.12.1979) merhûmun babası olduğunu da bu vesile ile ifade edelim.

M. Necati Gönül ile ilgili hiçbir yazı çıkmadı. Bu, bizim onun hakkında yazdığımız ikinci yazıdır. En azından iki yazı daha planlanmaktadır. Onun, merhum babam Abdullah Abdulkadiroğlu (d. Kastamonu, 13 17(1901) - öl. İstanbul 05.08.1960) ile dostluklarının ne zamana uzandığını bilememekle beraber (en azından 70 yıl öncesi), ben kendimi tanıdığım günden beri, aileler arası, akrabalıktan daha ileri bir dostluk halkası içinde bulunduk. Bu halka aile fertlerinin dünyadan çekilmelerine kadar devam etti. Şimdilerde ise, eksiksiz olarak Fâtihalarımızda ve hâtıralarımızda yaşamaktadırlar.

Kendilerinden İstanbul'da tedrîs-i ulûmu tanıtan bir hâtıra yazısı istemiştim. O zaman fakülte ikinci sınıfta idim. Bir ara eğitim ağırlıklı bir lisans tezi hazırlamayı da düşünmüştüm. Söz konusu yazının kaleme alındığı 20-23.02.1966 günlerinde ise son sınıf öğrencisi bulunuyordum; 28.06.1966 tarihinde mezûn oldum.

Sözü daha fazla uzatmadan, bir kısım bilgileri de takip edecek yazılara bırakarak, şimdilik dört sayfalık mektubu okuyucuların ve erbabının görüşlerine sunuyorum. Yalnız onun kütüphanesi ile ilgili bazı hususları da, bu vesile ile açıklamak istiyorum: Necati Efendi'ye biz Müftü Amca derdik. Miktar olarak fazla olmasa da düzenli, aynı tip ciltli, kaynak eserlerin takım olarak bulunduğu zengin bir kütüphanesi vardı. Vefatı üzerine, ailesi bana, "Bunlardan istediğini al.." dediler. Aynı branşta olmam hasebiyle onların tamamını bile evime nakledebilirdim. Bunun dışında, oğlu merhûm Behçet Necatigil Bey ile kızları rahmetli Sabahat ve Fahamet ablalar ise o kütüphanenin, aynen Süleymaniye Kütüphanesi'ne bağışlanması taraftarı idiler. Bunun bir sebebi de, anılan kütüphanenin emekli müdürü Muammer Ülker Bey'in babasının, Müftü Amca'nın, İstanbul'da tahsilde iken sınıf ve sıra arkadaşı olmasıydı. Kendilerine, orasının koleksiyon bakımından zengin bir kütüphane olduğunu, depolarda birden fazla nüshası bulunan kitapların yıllarca kapaklarının açılmadığını; Süleymaniye yerine Haseki Eğitim Merkezi'ne bağışlamalarının daha isabetli olacağını ve orada her gün, belki her saat kitaplar ele alındıkça babalarının rûhunun da bundan memnun kalacağını; rûhuna devamlı okunacağını anlatmam ve ikna etmem kolay olmadı; üç yıl gibi bir süre geçti. Neticede kabul ettirdim. İstanbul dışında bulunduğum bir zamanda, Behçet Bey daktilo ile listeleri hazırlamış. Sonra bir araya gelerek kontrol ettik. Zamanın İstanbul Müftüsü Selahaddin Kaya Bey, elemanları ve bir minibüs ile geldiler ve aldılar. Böylece kitaplar Haseki Eğitim Merkezi'ne bağışlanmış oldu. Oranın yetkilileri güzel kitaplıklar yaptırdı ve üzerlerine, adına bağış yapılanın ismi yazıldı. Daha sonra kızları gidip görmüşler; çok memnun kaldıklarını ve babalarına yakışan bir iş yapıldığını söylemişlerdi.

Necati Efendi'nin eseri yoktur. Yanlış hatırlamıyorsam 1960-1965 arası yıllardan birinde, bir gün sohbet esnasında, neden kitap yazmadığını sormuştum da, "Şu kitaplara bakıyorum, yazılmayan hiç bir konu kalmamış; ecdad bizlere zengin bir hazine bırakıp gitmişler. Lüzumsuz tekrarın da manâsı yok; bunları anlayıp tatbik edelim yeter..." demişti. Hoca merhûmun mahfûzatı ve kitâbeti fevkalâde idi. Bizlerin yaptığımıza eser yazmak denirse, o ve emsali bunun alâsını yaparlardı. Biraz da edeb meselesi galiba... Onun neşrettiğimiz şu mektubu vesilesiyle, onda verdiği bilgiler eseri hükmünde olur. Çünkü bu metinde satırlara ve kitap sayfalarına girmemiş bir kısım malûmat mevcuttur.

O, son derece onurlu ve ciddî; fakat o kadar da mütevazî biri idi. Temiz ve ölçülü giyinmesiyle tanınmıştı. Meselâ, bastonu, enfiye kutusu tesbihi... takım olurdu. Zevk sahibi biri idi. Mektubunun sonlarındaki ifadelerinde adının geçmesini bile istememekte ve bu konuda sıkı tembihlerde bulunmaktadır. O, şayet hayatta olsaydı, adından söz edemezdim. Rûhu şâd, mekânı Cennet-i a'lâ olsun.   

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tedrisi Ulûm
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:07:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tedrisi Ulûm rüya tabiri,Tedrisi Ulûm mekke canlı, Tedrisi Ulûm kabe canlı yayın, Tedrisi Ulûm Üç boyutlu kuran oku Tedrisi Ulûm kuran ı kerim, Tedrisi Ulûm peygamber kıssaları,Tedrisi Ulûm ilitam ders soruları, Tedrisi Ulûmönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes