> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Diriltici Ruh
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Diriltici Ruh  (Okunma Sayısı 712 defa)
17 Temmuz 2010, 15:04:39
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 17 Temmuz 2010, 15:04:39 »



Diriltici Ruh




Bu ülkenin insanını, ayakta tutup yaşatacak ma'na ve hakikatlar nelerdir? Düne kadar, onu idare eden ve dinamizmini koruyan ma'na, onun düşünce dünyasından ve içyapısından geliyordu Hattâ onun, değer hükmü atfedilecek biricik yönü sayılan, aksiyoncu olması dahi, zamanın itibariliği gibi, ona has bu iç-buutlaşmadan kaynaklanıyordu Her sahada en mükemmel ve en olgun insanların yetiştirilmesini tekeffül eden bu ma'na, yüzlerce misâliyle, âdeta bir gergef gibi tarihimizin ruhuna nakşedilmiştir

Salahaddîn'in, "Arslan Yürekli Rişar'a" karşı civanmertliği, kibir ve gösterişten kendini göremez hale gelmiş bu mağrur hükümdarı, hayretten hayrete sevk etmiş ve fevkalâde utandırmıştı Alparslan'ın, "Romen Diyojen'i" hüngür hüngür ağlatan mürüvvet ve âlicenâplığı; Antalya Kal'ası'nda, barbar haçlılara karşı göğüs göğüse erkekçe döğüştükten sonra, elde ettiği esirlerin bütününü hürriyete kavuşturan Kılıçarslan'ın asalet ve insanlığı hep bu yüce ruhun zaferleriydi

Fatih'in Bizans surları önündeki -o devre göre- en muazzam ve modern ordusunun gücüne güç katan ve ona çağının kilit ve anahtarlarını kazandıran ve en önemli kuvveti de, yine, Akşemseddinlerle temsil edilen bu ruh iman kuvvetiydi Fatih, azgın maddî gücün temsilcisi değildiO, askerî dirayet, dehâ ve iktidarıyla bu yüce ruh ve inancı temsil ediyordu Öyle olmasaydı, onun İstanbul'a girişi de, Sezar'ın Roma'ya girişi gibi olmayacak mıydı? Halbuki o, Bizans'ın bu eski pay-i tahtına, Mekke'yi fetheden kudsî ruhun, afvediciliği, müsamahası ve mağlûplara sonsuz haklar bahşetme civanmertliği ile giriyordu

Ya o, bir hamlede, Mısır'ı fethedip İslâm âleminin tek temsilcisi ve yeryüzünün biricik Halifesi olma ünvanını kazanan Yavuz'un; bu büyük zafer dönüşünde, onu tanımıyanlarca, halkın nümayişleri içinde ve zafer takları altından geçeceği beklenirken, Üsküdar'a kadar gelip geceyi orada geçirmesini ve henüz İstanbul halkı uykudan uyanmadığı bir saatte de, sessizce "pay-i taht'a girmesini, bu ruh ve ma'naya vermedikten sonra başka neyle izah edebiliriz?

Göklerin selâm durduğu, ruhanîlerin alkış tuttuğu ve her türlü gösterişten uzak böyle bir zafer dönüşü, ne mübecceldir! Kendini aşmış ve gönlünde binbir zafer cümbüşünü bir anda yaşayan böyle babayiğitler için, fâniler tarafından alkışlanmasının; gülbanklarla karşılanmanın; mehterin "kös vurup", selâm durmasının ne ehemmiyeti var!

Bizi ayakta tutan bu ruh, damarlarımızda, kanımıza karışıp kaynaştığı, beyin guddelerimize taht kurup oturduğu dönemlerde, bir taraftan gönül dünyamızda derinleştikçe derinleşiyor; diğer taraftan da, dünyanın kaderiyle alâkalı, devletler muvazenesinde, bize ait yerimizi sımsıkı korumaya çalışıyorduk Ah, nasıl oldu da, bir zerresini dahi fedâ etmeyi düşünemiyeceğimiz o yüce ruh, böyle çürüdü ve delik deşik oldu!Herhalde bu fâciayı, bir solukta, birkaç ülkeyi birden fethedip, sonra da kendi insanının alkışlarından kaçarak, gururunu Üsküdar topraklarına gömen hasbî ruhlarda aramamak gerektir Faciayı, yumurta kadar zaferini bayraklaştırarak, dünyayı velveleye veren ve "pay-i taht'a" bir "Amnofis" gibi giren, kendini ululuğa kaptırmış gururun kapıkullarında; özü-sözü, karakteri belirsiz ölü ruhlarda aramak gerekdir Birincilerin diriltici soluklarıyla, milletin hayat kâsesini ellerinde taşımalarına karşılık; ikinciler, toplumun beyninin içine yerleşmiş birer "tümör" gibi onu her kesimiyle bütün bütün felce uğratmışlardır

Evet, ilim adamlarıyla, vüzerâsıyla, ricâl-i devlet ve teb'asıyla bütün bir milletin hayat ve bekâsının teminatı olan millî değerleri yıkıp geçen bu devşirme ruhdur ki; insanlık ve mürüvvet yerine sun'iliği; yiğitlik yerine nâmertliği; rûhî düşünce yerine kaba kuvveti; keramet yerine hokkabazlığı; inanç yerine ilhât ve "reybîliği" (1) koyarak toplumu can evinden vurmuştur Ve artık, tamamen kendini boşlukta hisseden yığınlar, fevkalâde bedbin, fevkalâde ümitsiz ve dermansızdırlar Böyle bir toplumda; ruh, kolsuz kanatsız; vicdan ledünnî zevklerden mahrum; gönül bir kısım hasis menfaatler uğruna binbir uğursuz heyecanın kaynağı haline gelmiştir Nihayet böylesine gerilerden geri bir hayat dekoru içinde, tembellik, plânsızlık ve cehâletin kolları arasında yetişip gelişen; aşksız, heyecansız yığınlar, ses sanatkârlarının; ama, tamamen ilâhiliğini kaybetmiş nefes ve soluklarıyla kudsîlerden kudsî kelimelerin ticaretinin yapılmasını, kanaat ve düşünceleri adına çok büyük şeyler zannederek, hep alkışlayıp uykuya devam etmişlerdir

Ah, o istismârcı yaramaz hokkabazlar! Vah, o, aldatılan mazlumlardan daha mazlum yığınlar!

Bütün bunlar oldu ve olacaktı da Zira toplum, kendini yenileme kertesine gelmiş olmasına rağmen ışıktan yoksun ve yol gösterici fikir adamından mahrum bulunuyordu Garb, kendisini yenilerken, onun o günkü felsefî düşüncesini temsil eden "Descartes", hür olmayan düşünceye düşünce nazarıyla bakmamasına karşılık; bizde tefekkür çoktan, sarılıp sarmalanıp bir kenara konmuştu O devirde batılı düşünür, eşyâ ve hâdiselere nüfûzda, kâinat kitabına olan aşkından Yaratıcıya giden yollan araştırırken; bizde inkılâb diye binbir şenaâtin kol gezdiği "Lâle Devri" daha doğrusu milletçe çakırkeyf olma devri yaşanıyordu Dünyanın bir kesiminin, "âyât-ı tekvîniyyeyi" (2) düşünce menşûrundan (3) geçirerek kâinatları fethetmeye koyulmasına karşılık; beri tarafta bir girdap halini almış ve bütün değerlerimize meydan okuyan bir nefsânilik ve ruh sefâleti

Ve, işte böyle, hasımlarının, gulyabânîler gibi uyanıp üzerine saldırması ve dostlarının "Binbir Gece Masalları" nevinden zevk ü safâ, hatta gaflet içinde bulunmasında zavallı insanımız her gün biraz daha kendinden uzaklaşıyor ve o güne kadar varlığının en büyük te'minatı olan millî değerleri, birer birer tarihe gömüyor ve ortadan kaldırıyordu Zira artık, büyük başarıların, cihan hakimiyetine ulaşmaların, insan ruhunda estirdiği gurur ve kendini beğenmişliği Anadolu yakasında gömüp "pay-i taht'a" giren, en büyük zaferini müteakip geceyi bir dehlizde geçirerek nefsini hırpalayan ve halkın alkışlan karşısında buram buram ter döken yiğitler yoktu görünürlerde Onların yerini, bir kısım günübirlikçiler; sefil arzularının esiri toy ruhlar; başkaları için var olma zevkinden mahrum dermansız gönüller almıştı

O gün bugün kendini arayıp duran nesiller, tekrar tekrar iğfal edilip, tekrar tekrar saptırıldılar Görmedikleri ezâ, çekmedikleri cefâ kalmadı Eğer bir inayet eli imdada yetişip de, fikir ve ruh cebhesinde, iman ve ahlâk cephesinde, ona diriliş yolunu göstermeseydi o; bugün, bütün bütün zâyi olup gitmişti Hem de devlet ve irfan yuvalarıyla; ahlâk ve hukukuyla; ilim ve sanatıyla

Şimdi bütün iş, ona kendini idrak ettirip, ruhuyla bütünleşmesini sağlamak, onu maddeye esâretten kurtarıp gönlünü yüksek ideallerle donatmaktır Ah, keşke! Bu yüce vazifeyi arızasız yerine getirebilseydik!




(1) Şüphecilik
(2) İlâhî Kanunlar
(3) Düşünce süzgeci

ALINTI

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Diriltici Ruh
« Posted on: 28 Mart 2024, 12:55:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Diriltici Ruh rüya tabiri,Diriltici Ruh mekke canlı, Diriltici Ruh kabe canlı yayın, Diriltici Ruh Üç boyutlu kuran oku Diriltici Ruh kuran ı kerim, Diriltici Ruh peygamber kıssaları,Diriltici Ruh ilitam ders soruları, Diriltici Ruhönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes