> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Diriliş aynasinda doğan güneş 4
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Diriliş aynasinda doğan güneş 4  (Okunma Sayısı 714 defa)
18 Eylül 2010, 13:51:24
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Eylül 2010, 13:51:24 »



DİRİLİŞ AYNASINDA DOĞAN GÜNEŞ(4)

MEHDİNİN YARDIMCILARI VEYA ASHAB-I KEHF
Diriliş, Ashab-ı Kehf uykusunu şöyle yorumluyor: "Bu uyku bir ölüm uykusu değil, bir neşvünema, içinde en canlı hayatın çağıltıları kaynayan bir diriliş uykusudur. Evet, Ashab-ı Kehf'in uykusu, yeni bir zamanın açılışını sağlayan bir diriliş uykusuydu. Sanki, ölü bir kentin üzerinde, sağlık fışkıran bir bahar uykusuydu. Mağara. O mağaradan geceleri sızan sıhhatli uyku, kentin uyuyanlarının uykusuna karışıyor ve derken o uykular insanı yavaş yavaş ve içten diriltiyordu. İlkin insanın düşü düzeliyordu. Nasıl ki ülküler düşlere benzer ve bir bakıma bir düş cinsindendir. Nasıl ki vahiy, ilk sıralar daha çok bir düş olarak gelmişti. Düşün sağlamı, vahyin gölgesini taşır üzerinde. Ashab-ı Kehf, gerçek bir mit gibi, bir düş gibi, bir ülkü gibi kentin üzerine ağmıştı. Geceleri düş, şehre iniyor, şehri yavaş yavaş arıtıyordu, taslarını beyazlatıyordu, sularını aydınlatıyordu, şehrin kalbini diriltiyordu.
Ashab-ı Kehf insanı, genç ülkü adamının sembolüdür. Genç ülkü adamı, haklı olarak, yüksek duygularından, heyecanlarından ötürü, öyle bir çağrının cezbesinde ve öyle bir düşün çağıltısındadır ki tayin edilmiş günü eliyle koymuş gibi bilse de bekleyemez. Ama çare yoktur, bekleyecektir. Kimi zaman zindanlarda bekleyecektir. Kimi zaman şehit olarak, toprağın rüyasında ve toplumun masalında, destanlarda.
Destanların gücü işte buradan gelir. Destanlarda ilerde gerçekleşecek toplum düşü için can vermiş ve o düşü özlemle bekleyen genç kahramanlar yükselir.
Hz. Yusuf'un zindanda öğrendiği düşlerin hakikatına erme bilgisi ve oradan devletin, toplumun ve insanın hayatına tuttuğu ışıkla, yedi genç ermişin mağarasının aynasına vurup oradan yansıyarak şehri aydınlatan ışık arasında bir kan yakınlığı vardır. Biri, hemen gününde başlamıştır tesirini göstermeğe. Biri tohumunu geleceğe atmıştır. Uzak tarlalara. Zindan, kendi ölümüne hırsla koşan zulmün, bilmeyerek, kendi eliyle oyduğu Kehf'ten başka bir şey değil. Zindandaki adam, elleri kolları bağlanarak, günlük hayattan koparılarak saf bir ülkü sembolü haline gelmiştir. Ruh için bir zincir yoktur. Zincir et ve kemik içindir. Halkın uyuyan şuuru, kader saatinin çınlamalarıyla, sabandaki direnişe, Ashab-ı Kehf'in uykusundan bir diriliş bulaşmış zindandaki hür ruhlara, böylelikle çevrilecektir.
Peygamberliğin başlangıcında bir mağara (Hira), Hicret yolunun üzerinde bir başka mağara (Sevr) bulunuşu da, Ashab-ı Kehf tecrübesinden bir iz, bir benek taşır.
Bu mağaralar aydınlığa çıkmak içindir, bu uykular uyanmak içindir. Bu uykular, kader saatinin gelişi içindir, kader saatinin gelişini beklemedir. Köpek de, Kıtmir de, bu uykunun zan, onu dıştan ayıran, onu koruyan, bekleyen sadakattir. Onun haberi, onun varlığını hatırlatan muştu sesidir. Toplumun derin katlarında âdeta bir kader şartı halinde kendiliğinden gelişen çıkış yolunun kıyısındaki koruyucu kabuk ve onun realiteye olan bağıntısının işareti, sembolüdür. Toplumun iç gelişme sesine kulağı alışık olanlar, Kıtmirin, o sadık bekçinin sesini duyarlar ve sevinirler. Kent hangi ihtilal, devrim, sarsılış, yıkıntı, çürüyüş içinde olursa olsun, hangi umutsuzluğa ve karamsarlığa saplanırsa saplansın, yukarıdaki dağın ucunda kuvvetli bir uyanışa döneceği günü sabırla beklemektedir.
Belki o kahramanlar, o ülkü gençleri, bir gün döndüklerinde şehrimizi ve paralarımızdaki resmi yadırgayacaklar, tekrar kaçıp mağaralarına kapanacaklardır. Fakat olsun, değil mi ki, onları, hayâl meyal de olsa, bir defa daha görmüş olacağız, içimizde hiç uyumadan sağa sola dönen o canlı semboller, mağaraları, "esrarlı uykuları, kıtmirleriyle birlikte, ebedi bir a özü, mayası olarak, her gelip çatan var olmak veya olmamak saatinde, bizim dirilişimize bir ışık tutacaklar. Bir meşale. "(23)
"Ayağını tekrar Arza basacak", "dini tekrar arza indirecek" gençlikle, Ashab-ı Kehf ülkü gençliği aynı gençliktir. "Kader saatinin gelişi" bu gençlikle olacaktır. Bu gençlik, bir sembolün altın hâlesidir. O sembol de Mehdidir. Diriliş'in "Hızırla Kırk Saat"inda Mehdi şöyle tablolaştırılır:
Göründü sancakların en yeşili
Ve ordusuyla birlikte Mehdi
Belirli bir süre geciktiren kıyameti
Kıyamet elinde bir belge
Bir tüy gibi hafifleten kıyameti Mehdi
Bereketin geri gelişi
Kıyametin birinci fecri
Hızırın ete kemiğe kavuşması
Bir kadir gecesinde
Seçilenler seçildiler (24).
Bir gül ansızın patlayıp açılacak bir saksıda
Ve kalkacak bir insan ayağa
Ve ışık ışık ışık
Arkasında solunda ve sağında
Ve uzatacak ellerini dışarıya
Ah bu ne beyaz ne beyaz
Musa'nın elleri Ve yüzü
İsa yüzünün benzeri
Sonra bir değişim daha
Bir değişim daha
Kendinde özetleyen bütün peygamberleri
Son peygamberin kendisi sanki
Hızır da işi bitip de aradan çıkan köprülerin en yükseği Mehdi (25).
Hızırla Kırk Saat'in dışında hemen hemen diğer yazılarında Mehdi 'den söz edilmez Dirilişin. Ama, gelecek bir kahramandan söz edilir. Hep sembollerle anlatılır Mehdi Diriliş, bir kahramanlık çağrısıdır.
"Kahraman, ilkin kendi iç savaşını yapmış, bunu başarmış, içinde iç zaferden bir dünya kurmuş, bu iç zaferi dışa vuran, iç dünyasının dışta tecellisini arayan üstün kişidir.
Kahraman, umutsuzlaşmış milletleri bir anda iyi eden bir elektrik şokudur.
Kahraman, şuurlu elektriktir. İyiyi aydınlatır ve işitir, kötüyü çarpar ve yakar (26).
"Müslümanlık aslında kahramanlık mesleğidir. Ama bu kahramanlığı ün için olan kahramanlıkla karıştırmamak lazımdır.
İslâm toplumunun kahramanı, Eflatun'un Devletindeki kahramana benzemez. İslâm toplumunda kahraman, müslüman oluşunu gerçekleştirmekten başka bir şey yapmış değildir. O, kahraman olmaya çalışmaz, kendisi olmaya çalışır. Bir yandan da kahramanlaşır ama kahramanlaştığının farkına bile varmaz.
İster korku rüzgarları essin, ister rahmet rüzgarları, o, hep kendi içindedir. Elbet kolay değil hep ödev üzre olmak. O da insandır. Onun da hataları olur. O da yıpranır. Fakat, sürekli olarak dışıyla savaştığı gibi içiyle de savaşmaktadır.
Korkuyu umuda çevirmeğe çalışmaktadır o. Gereğinde toplumu korkutarak, tehlikeleri belirterek, gereğinde umut verip umutsuzluklardan kurtararak belli bir hedefe doğru kendini ve kendisiyle birlikte olanları ilerletir.
Toplum, kahramanlaşmış fertleri çoğaldıkça ayağa kalkar, ayakta durur. Kahramanları azalmaya yüz tutmuş toplumsa çökmeğe başlamış demektir.
Kahraman, özel hayatını ikinci plana atmıştır. Ön plâna, toplumun, hatta insanlığın hayatı, daha doğrusu hakikatla aydınlanmış insanlığın alınyazısı geçmiştir. O da ona anlam ve kendi kalbinin anlamını, rengini vermeğe çalışmaktadır.
Allah'ın boyasıyla boyamağa çalışmaktadır insan kaderini, Allah'ın solmayan boyasıyla.
Bir vakitlerin toplumu, silme kahramanlardan oluşan bir toplumdu. Şimdi yine de İslâm dünyasını az çok ayakta tutan, o toplumun içindeki bu meçhul kahramanlardır.
Ancak, bir zamanlar kahramanımız sadece cephe kahramanından ibaret değildi. Toplum hayatının her alanında o kahramanlar temel taş ödevini görürlerdi. Fikir, ilim, ahlâk, iş, sanat kahramanları bu olağanüstü toplumu örüyorlardı.
Sabır, tevekkül, merhamet, disiplin, dikkat, çıraklık ve ustalığın gereklerine uyuş, kısaca hayatın her anını değerlendirmede müthiş bir titizlik ve sadakat, hakka uygunluk ve doğruluk bu kahramanların prensibi idi.
Medeniyetler, kültürler, devletler böyle doğar, büyür, gelişir ve yaşarlar. Toplumun iliklerine kadar işlemiş olan kahramanlıktır hayat özü. Toplum hayatının ab-ı hayatı.
İslâm âlemini bu ab-ı hayatı içmiş olanlar yeniden diriltecekler, ayağa kaldıracaklar. Ruhun karanlığını delip ışığa çıkmış olan ab-ı hayat kahramanları, korku rüzgârlarının yolunu kesecekler, ta o rüzgârlar, toplumun iliklerine ulaşıncaya ve oradaki kahramanlık özü hücrelerini uyandırıncaya kadar. "(27).



Mehmed Tahiroğlu


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Diriliş aynasinda doğan güneş 4
« Posted on: 26 Nisan 2024, 11:53:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Diriliş aynasinda doğan güneş 4 rüya tabiri,Diriliş aynasinda doğan güneş 4 mekke canlı, Diriliş aynasinda doğan güneş 4 kabe canlı yayın, Diriliş aynasinda doğan güneş 4 Üç boyutlu kuran oku Diriliş aynasinda doğan güneş 4 kuran ı kerim, Diriliş aynasinda doğan güneş 4 peygamber kıssaları,Diriliş aynasinda doğan güneş 4 ilitam ders soruları, Diriliş aynasinda doğan güneş 4önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes