> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İntihar saldırıları ve islâm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İntihar saldırıları ve islâm  (Okunma Sayısı 831 defa)
14 Ekim 2010, 12:59:33
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 14 Ekim 2010, 12:59:33 »



İntihar Saldırıları ve İslâm


İslâm’ı iyi anlayamamış bazı Müslüman kişi veya kuruluşların, dünyanın değişik yerlerinde cereyan eden terör hadiselerine karışmalarının altındaki sebepleri İslâm’da değil, onların kendilerinde, onların yanlış yorumlarında ve daha başka faktörlerde aramak gerekir. Zira İslâm, terör yanlısı bir din olmadığı gibi, İslâm’ı iyi anlamış bir Müslüman’ın da terörist olması düşünülemez..
 
İntihar saldırılarına geçmeden önce mevzunun anlaşılmasına yardımcı olabilecek genel bir iki hususa işaret etmekte fayda olacağı kanaatindeyiz. İslâm'a göre insan, insan olması itibarıyla üstündür. Kur'ân bu hususu şu şekilde ifade etmiştir; "Doğrusu Biz insanoğlunu çok şerefli yarattık." (İsra sûresi, 17/70) Kadın-erkek, genç-ihtiyar, siyah-beyaz her insan muhteremdir, masûndur ve dokunulmazlığı söz konusudur. İslâm, insan hayatına çok önem vermiştir. Birçok ayet ve hadisle "zaruriyat-ı hamse" (olmazsa olmaz şartlar) denilen beş aslî değerin korunmasını emretmiştir.1 Bunlar; din, nefs, nesil, akıl ve maldır. Bu itibarla insanın hayatına kastedilemez, ırzına el uzatılamaz, malına tecavüz edilemez, yurdundan-yuvasından çıkarılamaz, hürriyeti elinden alınamaz, inançlarını yaşaması engellenemez. İslâm her bir insanı, başka varlıklara göre bir tür olarak gördüğü için tek bir insanı öldürmeyi bütün insanları öldürme, bir insanın hayatını kurtarmayı da bütün insanların hayatını kurtarma olarak kabul etmiştir. (Bkz. Mâide sûresi, 5/32) Bu değerlendirme, hiçbir din ve modern sistemde olmadığı gibi, insan haklarıyla alâkalı hiçbir komisyon ve kuruluşta da insana bu seviyede değer verilmemiştir. Hatta bir insanın kendisinin bile kendine karşı bu olumsuzlukları irtikap etmesine, Allah tarafından kendisine bahşedilmiş hayata son vermesine müsaade edilmemiştir. Bir insan başka birisini öldüremeyeceği gibi kendi hayatına da son veremez yani intihar edemez. İslâm, intihara katiyen cevaz vermemiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de intihar yasaklanmış, (Nisa sûresi, 4/29) Peygamber Efendimiz de birçok hadislerinde intihar etmenin haram olduğunu ve âhiretteki cezasının ne kadar tüyler ürpertici olduğunu bildirmiştir. (Buhâri, Cenâiz 84; Müslim, İman 175)

İslâm'da sulh esastır

İslâm, sulh güven ve esenlik demektir. O, hep sulh ve salah soluklamıştır. Onu inanarak yaşayan Müslüman da herkese hatta her şeye güven vaat eden, elinden-dilinden rahatsızlık duyulmayan kimse demektir. İslâm, yeryüzünde fitneye, fesada, çatışmaya, zulme ve teröre savaş ilan etmiştir. Birçok ayet ve hadiste bildirildiği üzere İslâm'da sulh esas, savaş arızidir. Müslüman'ın diğer insanlarla münasebetlerinde de yine sulh esastır. Emniyetin ve dünya barışının esas olduğu bir dinde, savaş ve çatışma gibi şeyler arızidir. Sağlam bir bünyeye arız olan mikropları savmak için bünyenin kendisini savunması gibi istisnaî bir durumdur. İslâm, bir insanlık realitesi ve beşer tarihinin en göze çarpan bir vakası olmasına rağmen savaşı da -ki bu da belli prensipler çerçevesinde cereyan etmektedir- hoş görmemiş, onu öncelikle müdafaa maksadına bağlamış, sonra da bizzat Kur'ân'da geçen "Fitne katilden beterdir." (Bakara, 2/191) prensibi çerçevesinde savaşları ve temelde savaşa yol açan kargaşaları, düzensizlikleri, zulmü, bozgunculuğu önlemek için meşru saymış2 ve onun için insanlık tarihinde ilk defa çok önemli sınırlamalar ve prensipler getirmiştir.3

İslâm, savaşı dengelemek için de kaideler koymuştur: "Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun! Bir topluluğa karşı içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur. Allah'a karşı gelmekten sakının! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır." (Maide sûresi, 5/8) buyurarak adaleti ve cihan sulhunu esas almıştır.

Bütün bu temel esasların yanında İslâm her Müslüman'a dinini, canını, malını, neslini, ırz ve mukaddesatını koruma hakkı tanımıştır. Hatta bu uğurda gerektiğinde ölmeyi şehitlikle payelendirmiştir. (Buharî, Mezalim 32; Müslim, İman 226) Bu şekilde genel bir bakıştan sonra intihar eylemleri üzerinde durmak istiyoruz. İntihar eylemlerini barış ve savaş ortamında yapılanlar diye iki ayrı grupta ele almak gerekir.

A-Barış Ortamında İntihar Eylemleri

Öncelikle ifade etmek gerekir ki, İslâm'ın ârizî bir durum olarak kabul ettiği savaş ile ilgili nasslarını barış ve sivil ortamına alıp uygulamak doğru değildir. Savaş ile ilgili hükümler savaş durumu ve şartları ile kayıtlıdır, sivil ortamda ve barış halinde ise İslâm, her Müslüman'a imanî ve ahlakî değerleri seviyeli temsil ederek, insanlara şefkat ve merhametle muamele etmesini ve yaşadığı toplumda sulhun ve emniyetin temini için çalışmasını emreder.4 Bu yüzden barış ortamındaki herhangi bir ülkenin ister sivil isterse askeri herhangi bir yerinde bombalı intihar eylemi yaparak masum insanları hunharca katletmeyi İslâm dininin hiçbir şekilde onaylaması mümkün değildir.

İnsanlara hatta bütün varlığa şefkatle, merhametle muamele edilmesini emreden Kur'ân-ı Kerîm, "haksız yere bir insanı öldürmeyi, bütün insanlara karşı cinayet işleme" şeklinde değerlendirmiştir. (Mâide sûresi, 5/32) Evet, İslâm nazarında, bir insanın haksız yere öldürülmesi bütün insanların öldürülmesi gibi büyük bir cinayettir. Zîrâ bir insanın öldürülmesi, hem herhangi bir insanın öldürülebileceği fikrini vermekte, hem de topyekün insanlığın hayat haklarına karşı hürmetsizliği terviç etmektedir. Ve böyle bir cinayeti işleyen kimse, Allah nezdinde çok büyük değeri olan insanı, tüyler ürperten menfur bir cinayetle katletmekle çok kötü bir çığır açtığından bütün insanları öldürmüş gibi Allah'ın gazabına ve büyük bir azaba müstahak olmuş olur.

Kur'ân-ı Kerîm, bir insanın haksız ve kasıtlı olarak öldürülmesi suçuna getirdiği ağır tehdidi, diğer suçlara getirmemiştir. Gerçekten de bu ifade ve tehditler tüyler ürperticidir: "Kim bir mü'mini kasten öldürürse onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere gireceği cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır." (Nisa sûresi, 4/93)

Kasten bir mü'mini öldüren insanın cezası, Allah affetmezse ebedî cehennemdir. Ümmetin allâmesi İbn Abbas ve bazı âlimler bu ayeti kasten bir mü'mini öldüren kimsenin tövbesinin kabul olunmayacağı ve ebedi cehennemlik olduğu şeklinde tefsir etmişlerdir.5 Kur'ân'ın tefsir ve yorumunda en önde gelen otorite bir insanın bu yaklaşımı gözden uzak tutulmamalıdır.

Ayette kasten bir mü'mini öldüren insanın cehennemle cezalandırmasının yanında Allah'ın ona gazap edeceği, onu lanetlediği ve ona büyük bir azap hazırladığı bildirilmektedir. Allah'ın hiçbir suça böylesine ağır, tüyler ürperten bir tehdidi söz konusu değildir. Ayrıca masum bir insanı öldürmek Allah'a şirk koşmakla birlikte zikredilmiştir. (Bkz. Furkan, 25/68; Enam, 6/151) Bu da meselenin dehşetini göstermesi bakımından önemlidir.

Diğer taraftan böyle bir vahşeti İslâm dininin kaynakları ile temellendirmek de söz konusu değildir. Değişik ilaçlar ve tekniklerle beyni yıkanarak veya robotlaştırılarak intihar eylemlerine sürüklenmesi dışında iman ve İslâm sıfatları olan şuuru yerinde bir Müslüman'ın böyle bir şeyi yapması düşünülemez.

B. Savaş Ortamında İntihar Eylemleri

Yukarıda kısaca İslâm'ın barış ortamına yönelik genel tavrını ifade etmeye çalıştık. Şimdi de mukaddesatını, ülkesini, varlığını koruma uğrunda savaşmak durumunda kalanların, masum insanlara ve sivil hedeflere yönelik intihar saldırılarını İslâmî kriterler açısından ele almak istiyoruz:

1. Savaş halinde iken "muharip olmayanlar" öldürülmez

Bir Müslüman'ın, iradesinin hakkını vererek hayatını Cenab-ı Allah'ın gönderdiği mesajın prensiplerine göre yaşaması, inancının gereğidir. Müslüman, ibadet hayatından muamelata, ondan öfke, nefret gibi hissî fiillerine kadar hayatının her karesini ilahî emirler çerçevesinde şekillendirmek durumundadır. O, koruması gereken haklarını savunma mücadelesi verirken de bu prensiplere uymakla yükümlüdür. Savaş süreci dahi getirilen ilke ve prensipleri ihlal etmeyi meşru kılmaz. İslâm, savaş durumunda dahi, savaşa katılmayan yaşlı, kadın, çocuk vb. kimselerin öldürülmesini onaylamamıştır. Bu gibi kimseleri "muharip" vasfını haiz kabul etmemiştir. Ve bu şekildeki bir yaklaşım, savaş hukukuna İslâm'ın getirdiği yeni ve orijinal bir ilke ve prensiptir.

Savaş durumunda genel bir prensip olarak "muharib olmayan"lar öldürülmez. Kur'ân'da; وَقَاتِلُوا فِي سَبِيل اللّٰهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلاَ تَعْتَدُوا إِنَّ اللّٰهَ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ "Sizinle Savaşanlarla (savaşmaya ehil ve kudreti olup da bizzat savaşanlarla) siz de Allah yolunda savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın, haddi aşmayın. Muhakkak ki Allah haddi aşanları sevmez." (Bakara sûresi, 2/190) buyurulmaktadır.

Âyetteki "يُقَاتِلُونَكُمْ" kaydı çok önemlidir. Bu kip teknik ifadesiyle "müşareket" bildirir ki bunun mânâsı "sizinle savaş eden", "muharip statüsünde olanlar" demektir. Demek ki muharip olmayanlar yani savaşma statüsünde olmayanlarla savaşılmayacaktır.

Bu âyetten anlaşılan "muharip olmayanların öldürülmemesi" hususu Peygamber Efendimiz tarafından gerek sözlü gerekse fiili olarak izah edilmiştir: Bu konuda birçok hadis vardır.6 Biz bunlardan birkaç tanesini nakletmekle iktifa etmek istiyoruz:

Gazvelerden birinde öldürülmüş bir kadın bulunması üzerine Allah Resûlü böyle bir davranışı "Bu kadın savaşan birisi değil ki niçin öldürüldü?" buyurarak kesinlikle tasvip etmemiş (Ebu Davud, Cihad...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İntihar saldırıları ve islâm
« Posted on: 19 Nisan 2024, 16:35:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İntihar saldırıları ve islâm rüya tabiri,İntihar saldırıları ve islâm mekke canlı, İntihar saldırıları ve islâm kabe canlı yayın, İntihar saldırıları ve islâm Üç boyutlu kuran oku İntihar saldırıları ve islâm kuran ı kerim, İntihar saldırıları ve islâm peygamber kıssaları,İntihar saldırıları ve islâm ilitam ders soruları, İntihar saldırıları ve islâm önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes