> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Din ve toplumsal duruş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Din ve toplumsal duruş  (Okunma Sayısı 607 defa)
29 Kasım 2010, 17:26:08
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Kasım 2010, 17:26:08 »



Din Ve Toplumsal Duruş


Din, toplumu derinden ve geniş çaplı biçimde etkileyen, beşeri edinimlere istikamet tayin eden ve toplumun varlığını sürdürmesinin imkânlarını hazırlayan bir özelliğe sahiptir. Bağlılarına belli bir zihniyet yapısı, dünya görüşü, bir değerler ve semboller sistemi kazandıran din, iman edenleri bir cemaat halinde disipline etmekte ve doğal olarak bir sosyal organizasyonu gerçekleştirerek fertleri ortak bir ideal ve düşünce etrafında birleştirmektedir. Bu organizasyonun en temel amacı temel ilkeler etrafında birliktelik sağlayıp, kendi değerler manzumesi içinde sistemleştirdiği ahlaki ilkeleri yaşanabilir kılmaktır. Örneğin bir Müslüman topluluğun en temelde amacı iyilikte yarışmak, kötülükle mücadele etmek, emaneti korumak, doğru olmaktır. Bu tanımıyla İslam öteki dinlerden farklı olarak hayatın her alanını kapsayıcı bir özelliğe sahiptir. Öteki din ve inanç sistemlerinde ise din, hayatın belirli noktalarına müdahale hakkı bulunan ya da ideolojisi/siyasi boyutu içselleştirilememiş bir değerler manzumesi olarak soyut kalmaktadır. Watt’ın deyişiyle “…Bir Müslüman için din, hayatın her yönünü içine aldığı halde, sıradan bir Avrupalı Hıristiyan için religion (din), hayatın ancak küçük bir bölümünü içine almaktadır. Bu duruma göre dinlerin bazılarında peygamberlik müessesesi, ruh-beden ayrımı gibi bir takım benzeşen yönler olsa da birçok dinin İslam’la ortak noktasının, sadece “din” kelimesinden başka bir şey olmadığı görülmektedir.” Burada asıl olan temel prensibin veya ayrılıkların “din” kavramına verilen mananın etrafında şekillendiği gözlemlenebilir. Elbette ki din kavramını her bilim dalı kendi metodolojisi içinde tanımlayacaktır. İslam’ın din kavramına verdiği mananın, hayatın her alanında görülebilecek sosyolojik ve psikolojik olarak bireyi kendine ve toplumuna yaklaştıracak bir olgu olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin bir Yahudi’nin dine bakış açısı kendi içinde toplumsal beraberliği saylayacağı halde toplumlar arası münasebetlerde faşist eğilimlere kayan çatışma güdüsünü destekleyecek bir anlayıştır. Bu anlayış aynı zamanda Yahudi toplumunun diğer cemiyetlere duruşunu belirleyen öznel bir kimliktir. Bu aynı zamanda toplumsal bir değişimin ve dolayısıyla toplumlar arası değişimin bir müsebbibi olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumsal değişimi gözlemlerken dışa yönelik bir referans noktası değişimin temel ölçütlerini ortaya koyar. Yani bir toplum kendi içinden bakıldığında durağanlığa eğilim gösterir. Ama bu topluma referans noktası tamamen kendi dışında bir toplum seçilirse değişim daha sağlıklı gözlenir. İslam’ın toplumsal değişimdeki gücü vahyin ilk yıllarında temeli tevhidi duruşa bağlı bir dönüşüm ağı oluşturmuştu. Tek ilah inancı toplumda kendinden başka ötekiler yaratarak kendini onların yaşam tarzından sürekli ayrı bir kabuğa sokuyor ve değişiyordu. Bu aynı zamanda bir kimlik inşa sürecidir. Değişim ve değişime bağlı yeni mevzi bir yaşam tarzı/duruş kazandırır.

 

Toplumsal Duruşa Bir Örnek: Kıble Değiştirme

 

Kuranı Mübin’in Bakara Süresi’nin 142–150. ayetleri arası Müslümanların toplumsal duruşlarını aslen ilahi olup bozulmuş diğer dinlerden ayıran bir emir içermektedir. Bu emir müminleri o güne kadar kıble yaptıkları Kudüs’ten, mescidi harama çevirmelerini öğütlüyordu. Esed’e göre Hz. Peygamber, nübüvvetten önce ve risaletin ilk yıllarında kendine uyanlarla birlikte namazlarında Kâbe’ye yönelirlerdi. Bu, belli bir vahiy tarafından tavsiye edilmiş değildi. Kâbe o dönemde Arap müşriklerin bir mabet haline getirmelerine rağmen ALLAH’a adanmış tek mekân olarak görülmesinin bir yansıması idi. Nitekim Kuran’ı Kerim daha sonra bunu “ Şüphesiz insanlar için kurulan ilk ev, Mekke de bulunan âlemlere mübarek ve hidayet üzere kurulan evdir” ayetiyle onaylamaktadır. Yine Esed’e göre Hz. Peygamber, Kudüs’ü tevhid inancının bir başka kutsal merkezi olarak bildiğinden Kâbe’nin güney duvarı önünde durup yüzünü kuzeye doğru namaz kılarak hem Kâbe’yi hem de Kudüs’ü karşısına almaktaydı. Fakat daha sonra vahyin kesin hükmü ile müminler insanlığın tarih boyunca merkezi olan Kâbe’ye yüzlerini çevirmişlerdi. ALLAH ile birlikte olanlar, İslam’ı dert edindikleri için ALLAH’ın dertlerini satın aldığı kişiler tevhidi düşüncenin kalesi Kâbe’ye döndüklerinde bunun basit bir emir değil de toplumsal bir varoluşun tepkisi olduğunu biliyorlardı. Onlar insanlığın örnek aldığı bir peygamberin ardında insanlığa örnek olacak şahsiyetler topluluğu olduklarını ve bunun ahlaki anlayışlarıyla, siyasal yaşantılarıyla, adalet uğraşlarıyla en önemlisi ALLAH’a ve Resul’üne bağlılıklarıyla elde edilen bir kazanım olduğunun farkındaydılar. İnsanlığa örnek olacak bir ümmet, insanlığın önderliğini yapanların hep mabet yaptığı adaletin, ahlakın ve insanlığa dair kazanımların merkezi Kâbe’ye dönüşünün, ümmetsel bir direniş hareketinin, siyasal bir tepkisi olduğunu farkındaydılar. Bu dönüş tarihte olduğu gibi bugünde ve kıyamete kadar sömürüye, putperestliğe, haksızlığa, adaletsizliğe, fuhşa ve münkire sırt çevirip, ALLAH’ın emrettiği egemenliği dünyaya inşa etmenin ilk kıpırdamalarıydı. Her dinin, her ideolojinin kendine kıble yaptığı merkezler ya da metalar vardır ve olacaktır. Bir materyalist maddeyi referans kabul edip ideallerini ve varoluşunu ona bağlar ve bu ideal uğruna yaşar. Bir kapitalistin ya da bir emperyalistin din edindiği şey gereği, hayattan beklediği sömürülen insancıklar ve sınıfsallaşmış bir sosyal yaşamdır. Bütün bunları emreden yönelme eyleminin merkezinin, karakterize ettiği insan prototipidir. O Halde kendini ALLAH’a, tevhid inancının yıkılmaz bayrağına, hayra ve hayırlarda yarışa adayan müminlerin Kâbe’ye yönelmesi bir öznellik taşımaktadır. Bugün ekonomik egemenliğinin sömürgeci zihniyetin eline bırakmış, yaşam tarzı olarak Yahudileşmeyi şiar edinmiş Müslümanlar bu ayete her daim muhatap olmak zorundadır. Bugün sokakları ahlaksızlığın mekânı hale gelmiş insanlar Kabe’yi değil modern Batıyı kıble edinmişlerdir. Topraklarında adaletsizlikten kaynaklanan çatışmanın olduğu devletler Kâbe’yi değil sömürü düzenini kıble edinmiştir. Peygamberin devrim ruhunu görmezden gelenler ezilmişlik ve teslimiyet psikolojisini kıble edinenlerdir. Örnekleri çoğaltmak mümkün lakin aslolan zihniyeti sorgulamaktır. Hayat tarzı olarak gayri Müslimlere zerre kadar benzemeyen ama aynı kıbleye döndüğü zamanlarda bile rahatsız olup yüzünü sık sık göğe çeviren bir peygamberi örnek aldığını iddia edenler, bu zulme ve sömürüye karşı zerre kadar vicdanı sızlama duymuyorlarsa peygamberini ve kıblesini kaybetmişler demektir.

 

Bugün bizlere düşen batılın her türlü kirine karşı yüz çevirmek ve asıl kıblemize dönmektir. Kuranın verdiği hayat tarzı ile insanlığa karşı suçlara yüzümüzü Kâbe’ye dönerek baş kaldırmaktır. Direnmek, sabır ve namazla ALLAH’tan yardım dilemektir. Bireysellikten kurtulup topluca ALLAH’ın ipine sarılıp bedenimizi, kalemlerimizi ve sözlerimizi bir ve biz olma ruhu ile batıla karşı kullanmaktır. Bir Yahudi’den tek farkı namazı (!) olanlar Hz. Şuayb’ın namazının neresinde olduklarını sorgulamalıdırlar.

 

 “Herkesin yüzünü kendisine döndürdüğü bir kıblesi vardır. Öyle ise sizde hayır işlerinizde birbirinizle yarışın. Nerede olursanız olun, ALLAH tümünüzü bir araya getirir. Şüphesiz ALLAH her şeye güç yetirendir.” (Bakara 148)    



Mücahid Sağman

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 29 Kasım 2010, 17:26:56 Gönderen: Sumeyye »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Din ve toplumsal duruş
« Posted on: 30 Nisan 2024, 05:10:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Din ve toplumsal duruş rüya tabiri,Din ve toplumsal duruş mekke canlı, Din ve toplumsal duruş kabe canlı yayın, Din ve toplumsal duruş Üç boyutlu kuran oku Din ve toplumsal duruş kuran ı kerim, Din ve toplumsal duruş peygamber kıssaları,Din ve toplumsal duruş ilitam ders soruları, Din ve toplumsal duruşönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes