> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Dilin Menşei Meselesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dilin Menşei Meselesi  (Okunma Sayısı 1520 defa)
23 Kasım 2010, 18:36:49
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 23 Kasım 2010, 18:36:49 »



Dilin Menşei Meselesi

Yrd. Doç. Dr. Cüneyt EREN*
 

 

Dilin Tanımı


Dil, düşünce ve meramı ifade ederken kullanılan ses işaretlerinin bütünüdür.1“Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli anlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimai bir müessesedir. İnsanlar duygularını düşüncelerini birbirlerine nakletmek meramlarını birbirlerine anlatmak için, dil denilen vasıtaya başvururlar.” 2Yaratılma hadisesinin gerçekleşmesinden beri de insanın iç duygularının yansıması şeklinde tezahür eder. Kısaca insanların düşünce, duygu ve isteklerini ifade edebilmek için kullandıkları seslerden oluşan konuşma düzeni, düşünmenin sonucu sesin anlamlı bir form halinde kullanılması durumudur. Büyük filolog İbn Cinnî (392/1001) dili; ‘fertlerin, milletlerin arzularını, maksatlarını, düşüncelerini ifade ettikleri seslerden oluşan konuşma düzeni’ olarak tarif eder.

 

Dilin Doğuşu

Bu konu filoloji ve ses değişikliliklerinin tarihini inceleyen fonetik bilimciler tarafından incelenmiş, ilk dilin nasıl meydana geldiği ve günümüzdeki dillerin kaynağının tek bir dil mi olduğu tartışıla gelmiştir.

Dilin doğuşu hakkında iki farklı temel görüş vardır. 3Bunlardan ilki dilin beşeri kaynaklı olduğu, yani mantık yürütülerek dilin evrime uğradığı, uzun bir zaman süreci içerisinde kesbî olarak kazanıldığı pozitifçi görüştür. Bu görüşü ilk defa Theodore ve Çicero (c. 106-43 B.C) ortaya atmış, Ebu’l-Ali el-Farisi (ö. 377-987 ) ve öğrencisi İbn Cinnî ve bir grup Mutezilî ulema da savunmuşlardır. Bu görüşe göre insanın yaratılışından günümüze kadar süre gelen dünya hayatındaki serüvenini Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç devirlerine ayırarak bu dönemlerde yaşayan insanların birbirleriyle bağırarak veya işaret etmek suretiyle anlaştıkları, toplu yaşayışa geçtikçe de el, kol, yüz, gövde ve ses işaretleriyle iktifa etmeyip bu seslerin sembolleri olan sözcükler meydana getirerek uzun bir zaman dilimine yayılan bir süreç içerisinde diller doğmuştur.

Bu gelişimin serüveni ise özetlenecek olursa şu şekilde cereyan eder: İnsan ruhu çevresinde var olan seslerden ilham alır. Sonra mantığıyla bu işaretlerin manalarını kavrayıp, aralarındaki farklılıkları ayırarak anlamaya doğru gider. Daha sonra konuşulanları tekrar etmek suretiyle etrafındakileri taklit etmeye başlar. Bunların tekrarı ile de çıkardığı sesler kendisinde bir meleke halini alır. Bu görüşü iddia edenler tabii olarak, tarihin ilk dönemlerinde insanın ilkel bir yaşam sürdüğü, hiç konuşmadığı ve mutlak bir sessizlikle çevrili olduğu kanaatine ulaşmışlardır. Ve yine bu anlayışa göre o dönem içinde insanlar kendi aralarında dilsizler gibi işaret yoluyla anlaşmakta, öfkelenildiğinde kaşlar çatılmakta, yüz hatları gerilmekte, bakışlar değişmekte; bunun aksi mutluluk anında ise yüz gülmekte ve bakışlar düzelmektedir.

Diğer görüş ise dilin, mükemmel olarak yaratılan insanların aralarındaki iletişimin sağlanması, meramlarının ifade edilmesi için kendilerine Allah (c.c) tarafından bahşedilen ilahi bir nimettir. Bu anlayışa göre Allah (c.c), insanlığın atası Hz. Adem’e konuşmanın da yer aldığı bütün isimleri tanıma, bilme kabiliyeti vermiştir. Bu çerçevede kendisine (a.s) indirilen suhufta da bazı bilgiler olması mümkündür. Bu görüşe göre diğer diller tarihî süreç içerisinde o tek dilden koparak gelişmiş, günümüz dilleri meydana gelmiştir. Başta Eflatun olmak üzere İbn Fâris (395/1004) ve İmam Eşarî gibi dil bilimcilerinden bazıları konuşma olgusunun insana Allah (c.c) tarafından verildiği kanaatindedir.

El-Keyâ el-Herrâsî'nin (504/1110) dilin ortaya çıkışının hikmetini Usûlu'l-Fıkh haşiyesinde ifade ettiği ve İmam es-Suyûtî'nin (911/1505) el-Müzhir'inde bu konudan bahsederken İnsanın doğal olarak medenî olduğunu vahşiliğin yırtıcı hayvanlara mahsus olduğunu, dillerin ortaya çıkışının da medenîliğin bir lüzumu, dolayısıyla Allah'ın öğretmesine bağlı olduğunu söylemişler. 19. asır Fransız filozofları İslam alimlerinin görüşüne daha çok yaklaşmış ve belki de o görüşe aynen tâbi olmuşlardır. 4

Bu görüşe delil olarak da “Allah (c.c.) Adem’e (a.s) bütün isimleri öğretti” 5ayeti zikredilir. Zaten isim kendisiyle isimlendirilen şeye ad olmuştur. İsmin mahiyetini öğrenip de adını bilmemek mümkün olmasa gerektir. Müfessirler burada öğretmekten kast olunanın ilham olduğunu zikrederler. İlham da bilgi edinmenin bir yoludur. Ayetin devamında yer alan, “sonra onlara arz etti” ifadesi de Hz. Adem’in (a.s) öğrendiklerini tekrar yoluyla tâdat etmesi şeklinde anlaşılmaktadır.

Bu görüşe diğer bir delil de, “Gökleri ve yeri yaratması ve dil ve renklerinizin farklı olması Allah’ın delillerindendir” 6ayetinde yer alan “elsine” lafzıdır. Burada kastedilen dil uzvu değil, çeşitliliğiyle birlikte bütün dillerdir.

 

Sonuç

Bu hususta ortaya konulan görüşlerin temelinde dilin vehbî mi (ilâhî) yoksa kesbî mi (beşerî) olduğu iki temel görüş vardır. İlk görüş yukarıda izah edildiği üzere dilin doğrudan insanlığın atası Hz. Adem’e (a.s) Allah (c.c) tarafından ilham yoluyla öğretildiği görüşü olup kanaatimizce doğrusu da budur. Zira insan yeryüzüne, bütün yaratılmışların halifesi olarak mükemmel vasıflarla indirilmiştir. Yani insan yaratıldığı andan itibaren en mükemmel vasıflarıyla donanmış olarak yaratılmıştır. Allahu Teâla bu hakikate işaret ederek, “Biz insanı en mükemmel sûrette yarattık” 7buyurmaktadır. Konuşma da, diğer yaratıklardan farklı olarak meramı ifade etme yolları içinde mükemmelliğin bir gereğidir. Zira insanın sahip olduğu ses tellerinin hayvanlarınkinden farklı bir hususiyeti vardır. ‘Konuşma, Rabbimizin insanoğluna bahşettiği önemli bir nimettir. Kelimeler çıkararak kompleks konuşma, hayvanlarda olmayan, sadece insana has bir fonksiyondur. Hayvanlar arasında da ses çıkarma ve kendi varlık seviyelerine has, hatta bazı hususlarda insandan daha ileri haberleşme sistemleri vardır. Ancak bu kelimelere mânâlar yükleyerek ve bunları sembolleştirerek duygu ve düşüncelerini ifade edecek tarzda insanlara has konuşma kabiliyeti ile kıyaslanamayacak kadar farklıdır. Kompleks süreçler neticesinde ortaya çıkan konuşma fiilinin yürütülmesinde mühim bir merkez olarak beyin kabuğumuz (korteks) vazife görür. Konuşma işinin sebeplerinden birisi olan beyin kabuğu alanı, insanlarda hayvanlara göre çok daha geniş yaratılmıştır. Bu geniş sahadaki nöronlar, insana has entelektüel vazifeler için hususî olarak programlanmıştır. Bilginin depolandığı beyin bölümlerinden biri bu kısımdır. Kelimelere dayanan hafızamızın mühim bir kısmı burada olduğundan, düşünce burada üretilmektedir, diyebiliriz.” 8Buradan hareketle insanın yaratıldığı anda ilkel bir devir yaşamış olması ve kendi aralarında anlaşabilmek için hayvanlar gibi sesler çıkarıyor olması ne akla, ne mantığa ve ne de insanın mükemmel yaratılışına muvafık bir durum olamayacağı açıktır.

Ayrıca birçok ayet konuşmama veya konuşamamayı bir kusur ve hayvanların bir vasfı olarak takdim eder: “İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler.” 9“Çünkü Allah katında yerde gezinen canlıların en kötüsü, o düşünmeyen sağır ve dilsizlerdir.” 10

Burada izah edilmesi gereken bir diğer husus ise, insanoğlunun zaman içerisinde ihtiyaca binaen dilleri çeşitlendirmesi ve kompleks ama kurallı hale getirmesi neticede halihazırdaki duruma taşımasıdır.

Dilin ilâhî kaynaklı olmayıp pozitif bir değerlendirme ile insanın kendi gayret ve çabası sonucu keşfetmesi olarak takdim eden diğer görüş ise dilin menşeini yine yaratıcıya hamletmeyi netice verir. Zira keşif akıl nimeti olmaksızın gerçekleşmeyeceğinden, insana aklı bahşeden Allah’dır (c.c). Diğer bir ifadeyle Allah (c.c) insanlara dil öğrenme yeteneği vermiş, insanoğlu da bunu uzun bir zaman dilimi içerisinde değişik form ve sisteme koyarak günümüze kadar gelişen farklı dilleri meydana getirmiştir. Yani insana bahşedilen bu yeteneğin sahibi Allah (c.c) olduğuna göre, insandan bu yeteneğini kullanarak sudur eden keşiflerin de yegâne müsebbibi Allah’ın (c.c) kendisinin olacaktır. Dolayısıyla bu görüşe göre de dil ilâhî kaynaklı olduğu gerçeğini netice verir.

 

 

*Yrd. Doç. Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

1Konu ile ilgili bkz. İbn Cinnî Ebu’l-Fadl Osman, el-Hasâis, Mısır, 1952, I, 33; Cemalüddin b. Muhammed İbn Manzur, Lisanu’l-Arab, Beyrut 1990, XV, 251 vd.

2Ergin Muharrem, Türk Dil Bilgisi, İstanbul, 1962, s. 3.

3Diğer görüşler bu iki temel görüşün açılımları mesabesinde ve onların ekseninde şekillenmiş olduklarından ayrı ayrı zikretmek istemedik. Örneğin ünlü filozof Johann Gottfried von Herder (1744-1803) insanların konuşmayı hayvan seslerini taklit ederek öğrendiklerini ileri sürer. Bu görüş dilin ortaya çıkışı hakkındaki iki temel görüşten pozitifçi görüşün farklı bir takdimidir. Ayrıca Ro­malı Lucrece'in meşhur De natura rerum manzumesinin beşinci kitabın­da, kâinatın oluşumundan söz edilirken, dilin menşei hakkında şu sözlere rastlanır: ‘Tabiat, insanı dilin çıkardığı farklı sesleri denemeye sevk eder ve bu suretle eşyanın isimleri icat edilmiş olur. Bu deneme ve çırpınıp uğraşmalar, tıpkı küçük çocukların söz söylemeye muktedir olamayış­larının onları birtakım davranış ve tavırlara sevk etmesine benzer.’ Bkz. Yıldırım Celal, İlmin Işığında Asrın Kur’ân...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dilin Menşei Meselesi
« Posted on: 28 Mart 2024, 13:56:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dilin Menşei Meselesi rüya tabiri,Dilin Menşei Meselesi mekke canlı, Dilin Menşei Meselesi kabe canlı yayın, Dilin Menşei Meselesi Üç boyutlu kuran oku Dilin Menşei Meselesi kuran ı kerim, Dilin Menşei Meselesi peygamber kıssaları,Dilin Menşei Meselesi ilitam ders soruları, Dilin Menşei Meselesi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes