> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Dikkatli Yaşama
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dikkatli Yaşama  (Okunma Sayısı 579 defa)
20 Temmuz 2010, 13:59:04
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 20 Temmuz 2010, 13:59:04 »



Dikkatli Yaşama



İslam, genel olarak anlaşılması ve yaşanması gayet kolay bir dindir Herkesin yapabileceği, herkesin hayatına tatbik edebileceği esaslar içerir Hemen her zorluğun arkasından bir kolaylık gelir Zorluklar üstesinden gelemeyene hafifletilir Ancak, bu temelde böyle olmakla beraber, daha dikkatli, takva eksenli, sahabe misal bir hayat sürmeye niyet ederseniz, işte o zaman bu her kişinin değil er kişinin işi haline gelir Eskiler, hayatın şifresini bir açıdan şöyle dillendirerek “mağrem nisbetinde mağnem” demişlerdir Yani, çekilen sıkıntı, yapılan fedakarlık, ortaya konan kulluk, göğüslenilen mehâlik, duyulan ızdırap ölçüsünde mükafaat vardır

Bu dinin büyüklerinin hayatları hep ızdırap, çile, yokluk ve mahrumiyetlerle geçmiştir Buna rağmen hiçbirisi halinden şikayet etmemiş, hiç kimseye kahredip beddua etmemişler Birisi, “ben Allah’ı çok seviyorum” deyince “o halde belalara hazır ol” denmiş kendisine Bir diğeri “ben Rasûlullah’ı çok seviyorum” deyince ona da “ o halde fakirliğe hazır ol” denmiş Evet, hadis-i şerifte var: “Cehennemin etrafı nefsin hoşuna giden şeylerle, Cennetin etrafı da nefse zor gelen şeylerle çepeçevre kuşatılmıştır” Allah’ın has kullarına bakılınca, bütün hayatları çile, ızdırap, sürekli mücadele ve türlü türlü mahrumiyetlerle, yokluklarla geçmiş başına uzun müddet bir imtihan gelmeyenler, “Siz dünya hayatında bütün zevklerinizi yaşayıp bitirdiniz” (Ahzâb, 33/20) ayetinin tehdidinden korkup titremişler Bütün bunlardan sonra, insan ister istemez şunu düşünmeden edemiyor: “Bu yolun encâmı bu olsa gerek Allah en çok sevdiklerini herkesten çok imtihana tabi tutuyor rızasını hak etmelerini istiyor O’na yaraşır bir kul olma eda ve tavrını sergilemelerini istiyor o halde görülen o ki, hayatı kılı kırk yararcasına yaşamadan Cennet’e ehil olmak çok zor İnce duymalı, ince düşünmeli, ince hissetmeli ve bütün bir hayatı çok dikkatli yaşamalı Aksi takdirde de akibetten endişe edilmeli”

Allah dostlarının bu yoldaki kahramanlıkları birbirinden harika, birbirinden başdöndürücü ve insanı hayretten hayrete salacak ölçüde güzeldir

Meselâ hayatın en güzelini yaşayan Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm’ın bütün bir hayatı incelik, güzellik ve dikkatli yaşama adına enfes örneklerle doludur Bir küçük misal olarak şunu arzedeyim Bir adamdan kendisine menfi bir söz ulaştığı vakit: "Falan niye böyle söylemiş?" demezdi Fakat: "İnsanlara ne oluyor da şöyle şöyle söylüyorlar?" derdi Kimsenin ayıbını insanların içinde iken onun yüzüne vurmaz, herkese değer verirdi

Hz Ebu Bekir, Allah’ın Habibi’nden aldığı terbiye ile yeyip içtiğine çok dikkat ederdi Bir gün kendisine şüpheli bir yiyecek getirildiğinde, bilmeyerek yuttuğu bir iki lokmayı çıkarmak için elini tâ gırtlağına kadar sokarak istifra etmiş ve onun kanına karışmasına müsade etmemiştiBir seferinde de, kendisine takdim edilen soğuk suyu yudumlamış ve hıçkırıklara boğulmuştu Sebebi sorulduğunda, Allah Rasûlünün mahrumiyet içindeki hallerini hatırladığını, bir gün O’na da böyle soğuk bir su ikram edilince, “bu soğuk suyun dahi hesabının sorulacağını” buyurduğunu, bu yüzden ağladığını ifade etmişti

Hz Ömer bütün heybetiyle beraber incelerden ince bir kalbe sahipti Bir gün, pazarı teftişe çıkmıştı O günlerde ciddi kuraklık vardı, hayvanlar yiyecek ot bulamıyordu Hz Ömer’in oğlu Abdullah da devesini satmak için o gün pazara gelmişti Halife Ömer, elinde bastonu pazarı dolaşırken bir kalabalık gördü ve oraya doğru yürüdü Kalabalık, halife geliyor diye açıldı Halife yaklaştı, bir de baktı ortada semiz mi semiz bir deve, satılmak üzere arz ediliyor Halife Ömer “Bu kimin devesi? Herkesin devesi arık iken bu deve nasıl böyle semirmiş?” diye sordu, kimseden ses çıkmadı Herkes “senin oğlunun” demeye çekinmişti Soruyu bir kez daha tekrarladı Nihayet oğlu Abdullah, “bu benim devemdir, satmak için pazara getirdim” dedi Halife Ömer, “peki nasıl oluyor da senin deven böyle, elâlemin develeri arık kalmış?” deyince Hz Abdullah bu suale cevap veremedi Hz Ömer, başını eğdi biraz düşündü ve tarihin kulağına küpe şunları söyledi: “Ben sana söyleyeyimMillet, bu halifenin oğlunun devesidir diye, kendi develerini sulamamış seninkini sulamış, kendi develerine ot vermemiş, seninkine vermişlerŞimdi deveni satarsın, asıl fiyatı ne ise alırsın, geri kalanını getirip beytü’l-mâle teslim edersin Zira, fazlası senin değil, milletin malıdır” HzAbdullah da söylenenin aynısını yaptı

İmam-ı Azam, ilmi kadar, takvası ile de imamdır Zaten İslam alimlerinin diğer bilim erbabından farklı olan yanları, bildikleriyle amel ediyor olmalarıdır Bildiği ile amel etmeyen kimselerin, ilmine itibar edilmez İmamın hayatında da bizim için bir çok güzel örnekler vardır Bir keresinde, Kûfe’de birinin bir koyunu çalınır İmam bunu duyduktan sonra, etrafına bir koyunun ortalama ömrü ne kadardır diye sorar Aldığı cevap neticesi, olur da o hayvan bir kasabın dükkanına girer, ben de onu yerim diye 15 yıl koyun eti yemez

İmam-ı Azam arkadaşlarına, talebelerine pek düşkündü Bir gün İmam mescidde iken ona, “ashabından filan damdan düştü” denmişti O anda öyle bir feryat etti ki, mescidin dışındakiler bile duymuştu Ayakları çıplak bir vaziyette doğru damdan düşen kişinin evine koştu O evden, ağlayarak dışarı çıktı İyileşinceye kadar da onun ziyaretini terketmedi

İmam-ı Azam, annesine çok hürmet ederdi Kendisi arzu etmediği halde annesinin isteği üzerine, onu merkebe bindirir, Kûfe’nin meşhur vâizi Amr b Zerr’in vaazına götürürdü Annesi her istediğinde onu bu vâize götürür, annesinin sorularını sorar, sonra da şöyle şöyle dersin diye cevaplarını da söylerdi Annesi, oğlunun fetvalarının aynısını vâizden işitince iknâ olurdu Vâiz, İmam-ı Azam’a: “Siz bu soruları benden daha iyi biliyorsunuz” deyince, İmam: “Annemi kırmamak için, hürmetimden dolayı getiriyorum Böyle mesele olduğunda ben size verilmesi lazım gelen cevapları söylerim” demişti

Bugün de Hakk dostları aynı yolun yolcusu Bir Hakk dostunun, görev yaptığı Kur’an kursunda, yıllarca, “bu erzak talebeye geliyor, benim bundan yemeye hakkım yoktur” deyip bir bardak çayını bile içmediğini görüyoruz Aynı zat, bir gün Eskişehir’de (temsîlî mekandır) görev yaparken Hasan Bey (temsîlî bir isimdir) Hüseyin Bey’e (bu da temsîlî bir isimdir) bir takım kitap verir Hüseyin Bey de “siz bu kitapların hakkını benden daha çok verirsiniz” diye Hakk dostuna getirir hediye eder Gün gelir, Hüseyin Bey vefat eder Cenazenin arkasından Hasan Bey’le Hakk dostu karşılaşır ve Hasan Bey kitaplardan bahseder “Acaba ne oldu o kitaplara” diye de soruverir Hakk dostu, “Hüseyin Bey vefat etmeden onları bana bırakmıştı” der Hasan Bey: “Ohh, çok güzel olmuş, tam yerini bulmuş” der Aradan kırk küsür yıl geçer, Hakk dostu hep muhasebededir ve yıllar önceki bu hadiseyi hatırlayarak “Acaba, Hasan Bey, o kitapların bana intikalinden memnuniyetini, gönülden mi söyledi, yoksa utancından mı öyle dedi O zat vefat etmiştir ama siz götürün o kitapları Eskişehir Müftülüğüne, o zatın ismiyle bağışlayıverin” der

Evet, bir dönemde, bizim insanımız ciddî İslâmî terbiye ile yoğrulmuş ve hayatı çok dikkatli yaşamışlardır Özellikle, hak ve hukuka riayette tıpkı sahabe inceliği sergilemişlerdir Hatta açık hak ve hukukun terettüp ettiği yerlerin ötesinde töhmet mahallerinden dahi uzak durmuşlardır Şu son misalle bu fasla da hitâm çekelim

Bir güzel insanın, bir güzel babasından bahsedeceğim Güzel insan kendisi şöyle bir hadiseden bahsediyor “Babam beni gece sünnet ettirmişSebebini sorduklarında da, “Kimsenin haberi olmadan bu vazifeyi görelim” demiş “Zira, gündüz yaparsak, insanlar meclise gelme ve hediye getirme telâşesine girer Getireni olur, getiremiyeni olur Kimseyi müşkül bir duruma sokmayalım” demiş”

Yaşanması epey zor bir hayat ancak herkes elinden geldiğince bu yolda gayret sarfetse herhalde tıpkı ondört asır önceki gibi bir asr-ı saadet numunesi yaşanabilir Cennet misal bir hayat burada da bizim için söz konusu olabilir Mevlâm, hayatımızı çok dikkatli, hassas ve kılı kırk yararcasına yaşamayı, bu suretle rızasına ermeyi nasip eylesin




Ali Ünsal
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dikkatli Yaşama
« Posted on: 18 Nisan 2024, 10:06:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dikkatli Yaşama rüya tabiri,Dikkatli Yaşama mekke canlı, Dikkatli Yaşama kabe canlı yayın, Dikkatli Yaşama Üç boyutlu kuran oku Dikkatli Yaşama kuran ı kerim, Dikkatli Yaşama peygamber kıssaları,Dikkatli Yaşama ilitam ders soruları, Dikkatli Yaşamaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes