๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 25 Mayıs 2010, 11:06:17



Konu Başlığı: Dicle nin hüznü firat in acisi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 25 Mayıs 2010, 11:06:17
DİCLE'nin HÜZNÜ FIRAT'ın ACISI

"Dicle kenarında bir kurt aşırsa koyunu / Gelir de adl-i İlahî Ömer'den sorar onu"

DİCLE KENARI, koyunun kurda kapılmasını bile haksızlık görecek denli huzur yurdu, barış iklimi O gün bugündür Ömer'ce bir duru(lu)şun kıyısını bekliyor Dicle Ömer'ce bir dirilişin yatağında kıvranıyor Dicle Kardeşi Fırat da kadim medeniyetlerin akıl emeği, gönül nuru kütüphanelerindeki derin okuyucularının kulağında huzur veren bir çağıltı olarak aktığı günleri özlüyor
***
Dicle'den haber alıyorum ara sıra "Fırat parmaklarını kıpırdattı" diyor "Anlamıyoruz ama bazı kelimeleri heceliyor" diye heyecanlanıyorDicle ve Fırat, herkes gibi bu iki nehrin arasına gönlünü koymuş bir babanın hasreti Kızının adı Dicle; merhamet nehri olsun diye Oğluna ise doğar doğmaz Fırat demiş; kurak topraklara serin umutlar taşısın diye
Gelin görün ki, Fırat "iki nehrin arası"nda, ne idüğü belirsiz, galibi belli olmayan, kayıpları rakama sığmayan, kaybettirdikleri dile gelmeyen bir savaşta şakaklarından vurulmuş Batı'da yaşayan bir babanın Doğu'dan devşirdiği ümitleri uğursuz bir şarapnelin ucunda parçalanmış Dicle ise ne zamandır kardeşine yanıyor Baştan ayağa felç Fırat'ın dudağının belli belirsiz kıpırtılarına asıyor hayallerini Fırat'ın puslu geleceğine bir ışık sunmak üzere çırpınıyor, çırpınıyor
***
Bizim unutkanlığımızla kapattığımız yaralar, duyarsızlığımızla susturduğumuz çığlıklar Fırat ve Dicle kadar canlı ve dipdiri akıyor Fırat'ın vuruluşunu haber yapan gazeteleri çoktan çöpe attık ama Fırat'ın yarası hâlâ Dicle'nin hayatının sürmanşetinde kanıyor Biz "yaralı kurtulan asker", "ölü ele geçirilmiş terörist", "memleketlerinde törenle toprağa verilen şehitler" gibi şablon haberlerin ardından yine kahkahalarımızı bastık Ama Fırat'ın tebessümü hâlâ yarım Ama "jandarma ile örgüt arasında sıkışmış" Kürt ananın dağa çıkmaktan alıkoyamadığı oğlu için yaktığı ağıtlar hâlâ daha ateşliTörenle de olsa toprağa verilmiş eşlerin yuvada bıraktığı boşluk hâlâ daha yakıcı Aslan oğlunun parçalanmış bedenine bile bakamadan "Vatan sağ olsun" tesellisiyle susturulan babaların gücenikliği hâlâ daha uyanık Unutturmuyor acı kendiniUyutamıyor bizim gibi "acı kaybı"nı
***
Biz Unutuyoruz Kapatıyoruz Örtüyoruz Yok sayıyoruz Hafife alıyoruz Kulak asmıyoruz Göz yumuyoruz Ama Dicle'nin kenarında, Fırat'ın dokunduğu yerlerde, gerçek hâlâ çıplak, açıkta bekliyor, bağırıyor, yanıyor, yakıyor Gecenin örtüsü bile saklayamıyor kalplerin yangınını Bayramlar bile çaresiz kalıyor acının çığlığını susturmada
Ülkenin batısında pek huzurluysak, etten kemikten duvar olarak kullanılagelen Mehmetçiğin canı sayesindedir Ülkenin başkentinde birileri alıştıklarının değişmesine, kabullenmelerinin yerinden ırgatılmasına "esastan ve usulden" karşı çıkıyorsa, hepimizin paylaştığı o vurdumduymazlığa sığınmaktadır Ülkenin bir köşesinde, "şehit" ve "ölü ele geçirildi" haberlerini çelişkisiz seyredebiliyorsa analar babalar; Diyarbakırlı babayı varoşlara sürükleyen, Hakkarili gelini dilim dilim parçalayan çelişkiye uzaklığına aldanıyordur
 


Senai demirci