๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 27 Aralık 2010, 18:21:49



Konu Başlığı: Dereyi bulandırmak!
Gönderen: Sümeyye üzerinde 27 Aralık 2010, 18:21:49
Dereyi Bulandırmak!


Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Hureyre; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işitmiş:

"Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir dere olsa da, o kimse her gün bu derede beş defa yıkansa, kirinden bir şey kalır mı?"

Sahâbîler: "O kimsenin kirinden hiçbir şey kalmaz, dediler." Resûl-i Ekrem: "Beş vakit namaz işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder." buyurdular. [Buhârî, Müslim]

Namaz ahirette cennettir, dünyada kötülüklere engeldir; tam bir korunmadır

Namaz, günde beş defa bir derede yıkanmak, kirlerden arınmaktır. Namaz, günahları biriktirmeden eritip, ahirete gitmenin en mükemmel fırsatlarındandır. Namaz kabalıklar arasında eriyip gitmeden, ruhu arındırarak yaşamak, Allah'ın rızasına ermektir.

Namaz mümin olmanın hakkını vermek, kulluğun zevkine ermektir. Namaz derelerde yıkanıp paklanmaktır. Kesinlikle kurtuluştur. Günahlardan, ağırlıklardan, fasit çevreden kurtuluştur. Namaz kılan paktır. Namaz kılan nurludur. Namaz kılan mirac ehlidir. Namaz kurtarır. Namaz korur. Namaz farktır. Namaz yaşatır.

Namazı kılmak başka ikame etmek başka!

Namazı Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin kıldığı gibi kılmak birinci şart.

Şartlarına uygun ve hatasız kılmak ikinci şarttır. O yüzden namaz kılıyor görünmek, namazla oyalanmak başka şey, namazın hakkını vermek, onu ikame etmek başka bir şeydir.

Dikkatimizden kaçan; ama namaz fıkhı içinde 'kerih görülen' veya namazı kökten silen hatalar vardır. Namazı, namaz ciddiyetiyle eda etmek için, hatalardan korunmuş bir namaz kılmak esastır. Hadis-i şerifte tarif edilen ihsanın 'Sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor.' olduğunu bilerek namaz kılınırsa o namaz, menhiyattan, kötü sözden alıkoyar. Öyle bir namaz derelerde yıkanmış gibi berrak bir ruh sahibi olmayı sağlar.

Git gide normalleşen hatalar yüzünden namazlarımız, beklenen hazzı vermeyen, kılanı ile kılmayanı arasındaki farkı belirtmeyen namazlar oldu. Bid'atlerden arındırılmış, hatalara karşı dikkatle korunmuş, farzları, vacibleri, sünnetleri hatta müstehabları eksiksiz yerine getirilmiş bir namaz, miracla bağlantılı bir namazdır.

Namazı korumaktan iki şey anlaşılmalıdır:

1) Namazı vaktinde ve aslı gibi kılarak varlığını korumak.

2) Namaza dışarıdan bulaşabilecek hatalardan onu koruyarak, var gibi göründüğü halde yok olup gitmesine karşı koruma yapmak.

Her halükârda namaz bize bir emanettir. Bu emanete riayetimiz Müslümanlığımıza bağlılığımızı, samimiyetimizi göstermektedir. Gözümüzde büyütüp önemli gördüğümüz için kabaran dünyalık meşgalemiz arasında namaz gibi bir ibadetimizin eriyip gitmesinden Allah'a sığınırız. Namaz dindir. Namaz bir ölçüdür.

Namazın hassas noktaları,

Namaz etrafında sakıncalı işler,

Namazı eriten yanlışlar,

Deremizi bulandıran hatalar:

1) Önce necasetten temizlenmek gerekir. Bedende ve namaz kılınacak yerde insan ve hayvan pisliği, alkol eseri bulunmamalıdır. Bilhassa idrar temizliği çok önemlidir. Bedene ve elbiseye sıçrayan idrar namaz için engeldir.

2) Büyük veya küçük abdest sıkışıklığı varken namaza durulması mekruhtur. Bu namazda huşuya engeldir. Namaz vaktinin çıkması ve namazın kazaya kalması gibi bir tehlike varsa her şeye rağmen namazı kaçırmayız; o halde de olsak kılarız.

3) Namaz için ona uygun bir ortam oluşturmak gerekmektedir. Zihni meşgul eden konulardan, namaz kılınan yerin kıble cihetini göze çarpacak şeylerden arındırmak namazdan daha çok haz almaya yardım edecektir. Namaz esnasında gözü, kulağı ve kalbi kollamak zorundayız.

4) Namaz cemaat ibadetidir. Camide kılınır. Sadece kadınlar için evde kılma ruhsatı vardır. İlke olarak namazın muhakkak camide kılınmasına özen gösterilmelidir. En azından camiye gidilmemiş gün geçirilmemelidir. İmamların ve camilerin durumu bahane edilmemelidir. Camilerin heybetini, ibadet edenlerin huzurunu kaçıracak işlerden uzak durmak gerekir. Camide konuşulması, hatta namaz kılanların dikkatini dağıtacak şekilde yüksek sesle Kur'an okunması, cep telefonunun açık unutulması cami adabı açısından yanlıştır. Namazda cep telefonu çalan telefonunu kapatmalıdır. Eğer telefon kapatması namazı bozacak uzunlukta bir 'amel' oluşturuyorsa yeniden namaza dönmelidir.

5) Mescidde yer ayırmak yoktur. Kirli elbiseler ve kokan bir ağızla mescidlere girmek ahlaki de değildir, caiz de. Ayakkabı ve çanta gibi zihne takılıp meşgul edecek şeyleri önceden gidermek gerekir.

6) Ezan okunurken camide bulunan bir Müslüman namaz kılmadan camiden çıkmamalıdır.

7) Camilerin birinci safı ve imamla beraber iftitah tekbiri en değerli bölümüdür. Camiye yetişmek için, cami içinde imamı rükûda yakalamak için koşmak yoktur. Namazda 'amel-i kesir' sakıncalıdır. Dereyi bulandırır. Özürsüz olarak namaz içinde üç adım yürümek namazı bozar. Vücudunu bir rekâtta üç defa kaşımak da namazı bozacak çapta hatadır. Yere düşen takkeyi ve benzerini alıp koymak da sakıncalıdır.

8) Namaz kılanın önünden geçilmesi vebaldir. Namaz kılanın da önünden geçilip geçilmeyeceğini dikkate alarak namaza durması gerekir. Önünden geçilebilecek yerlerde namaz kılanların seccadenin ön kısmına küçük de olsa bir engel koymaları gerekir. Buna 'sütre' denir.

9) Cemaatle namaz kılarken kadınlarla erkeklerin aynı hizada namaz kılmaları halinde Hanefi mezhebinde erkeğin namazı fasittir. İmamdan bir ayak kadar öne geçmek namazı bozar. Cemaatle namaz kılarken safların sık ve düz olması 'cemaatten beklenen ecrin' önemli bir nedenidir. Safların seyrekliği ve eğriliği şeytanın müdahale ettiği bir namaz anlamına gelmektedir. Cemaatle namaz kılarken imamdan önce rükûya gitmek, secdeye gitmek veya kalkmak namaz için zarardır.

10) Cuma namazında okunan hutbeyi dinlemek mühimdir. Hutbe irad edenlerin bir ibadeti eda ettiklerini unutmamaları gerektiği gibi, dinleyenler de hutbe esnasında ses çıkarmanın dahi Cuma'nın sevabını silebileceğini unutmamalıdırlar. Cuma namazı için özel hazırlık yapmak, temizlenip, hoş ve latif kokular sürünmek mühim sünnetlerdendir. Aksi ise mekruhtur.

11) Namazın vaciplerinden veya sünnetlerinden birini terk etmek mekruhtur. Farzlardan birinin terki ise namazı ifsat eder. Namaz kılarken gözleri yummak mekruhtur. Esnemek şeytan etkisinde olmayı gösterdiği için kerih görülmüştür. Dikkati canlı tutan, huşuu zedelemeyen hazırlığı yaparak namaza başlanmalıdır.

12) Namaz için hususi giysi yoktur. Ancak, vücut organlarını teşhir eden sık veya şeffaf elbise ile namaz kılmak erkek için kerih görülmüştür. Kadınların namazında ise, namazın ifsadına neden olabilir. Baş açık namaz kılmak da başı örtmenin İslam'dan alınmış bir kültür olarak görüldüğü toplumlarda kerih görülmüştür. Üzerinde canlı resmi bulunan elbiselerle namaz en azından mekruhtur. Namaz kılınan yerde kıble tarafında canlı resmi, yanan ateş bulunması da namaz kılan için mekruhtur.

13) Bilerek veya hata ile de olsa 'dünyalık söz' namazı bozar. Bu söz, iki harf kadar olduğunda namazı bozucudur. 'Aah, ooff' da bir sözdür. Yemek ve içmek de -az veya çok- namazı bozar. Göğsün kıbleden dönmesi ile de namaz bozulur. Namazdaki kıraatin manayı bozacak şekilde yanlış okunması, tecvid kaideleri dışında teganni yapılması namazın sıhhatini zedeler.

14) Namaz vakitli bir ibadettir. Vakti çıktıktan sonra kılınmış olmaz. Artık o namaz 'kaza' namazıdır. Onun için namazı, ilk vaktinde ve cemaatle kılma prensibine dikkat edilmelidir. Mesela sabah namazını kılarken güneşin doğması halinde, namazın vakti bittiği için namaz da bozulmuştur. Namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler de vardır. Bu vakitlerde namaz kılmak kaş yaparken göz çıkarmak gibi bir şeydir. Özellikle de şu üç vakitte namaz kılınmamalıdır. Sadece ikindi namazı sıkışmış ise, onun farzı güneş tam batarken bile olsa kılınır: a) Güneş doğarken, b) Güneş öğleyin tam tepede iken, c) Güneş tam batarken,

15) Ezan namazla beraberdir. Şu kadar ki, bir caminin ezanını duyanlar ezan okumayabilirler. Ezan duymayanlar kendi ezanlarını ve ikametlerini eda etmelidirler. Kaza namazı için de aynı şey geçerlidir.

16) Ta'dil-i erkân namazın vaciplerindendir. Farz diyen âlim de olmuştur. Terk edilmesi halinde namaz ifsat olabilir. Secdeye inerken sırayla dizler, eller ve alın yere konur. Kalkarken de tersi. Erkek secdede kollarını karnına ve yere değdirmez. Kadın ise kollarını karnına yapıştırır.

17) Namazda 'sehiv secdesi' gerektiğinde ihmal edilmemelidir. Tilavet secdesi ayeti de namazda okunan ayetlerde geçerse namaz içinde eda edilir.

18) Namazı kaç rekât kıldığında şüphe eden şu şekilde davranır: Eğer böyle bir şüphe ilk defa vuku bulduysa namazı bozup yeniden kılar. Eğer sık sık vuku buluyorsa, hangi sayı daha ağır basıyorsa o sayıdan devam eder.

19) Bir rükün miktarı kadar avret yerinin açılması namazı bozar.

Öksürüğü olmayanın zorla öksürmesi namazı bozar. Secdede iken iki ayağını aynı anda yerden kaldırmak namazı bozar.

20) Ve dereyi bulandıran en yoğun çamur cehalettir. Kulaktan dolma bilgiyle kılınan namaz, kurtaran namaz olmayabilir. Kaynaklara dönüp köklü bir namaz fıkhı sahibi olmak zorundayız.

.


ALINTI