> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Dem Bu Demdir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dem Bu Demdir  (Okunma Sayısı 855 defa)
01 Kasım 2010, 16:16:30
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 01 Kasım 2010, 16:16:30 »



Dem Bu Demdir...

Ahmet Taşgetiren


Bir yaşı daha tamamlıyoruz bugünlerde... 49'lar 50 oluyor, 70'ler 71. Acaba daha kaç yıl ömrümüz var? Uzaklarda arıyoruz sınırları değil mi? "Acaba daha kaç kere nefes alıp vereceğiz?" diye de sorulabilir bu soru oysa. Çünkü ne yılları biliyoruz, ne de nefes sayılarını...Bir sonraki nefes alınıp verilebilecek mi? Derin bir bilgisizlik söz konusu orada... Bir çocuk dünyaya gözünü açıyor, bir insan gözlerini kapıyor dünyaya...Hayat ve ölüm, insan için ucu ucuna bitiştirilmiş bir kader çizgisi...

Hayat, İslâm anlayışında, insana verilmiş ödünç bir süre... Bir başka hayat için içi doldurulacak bir kaneviçe... Eğer ikinci bir hayat olmasaydı gerçekten, ve şu an yaşadığımızın, o hayata yönelik bir mahiyeti bulunmasaydı, taş üstüne taş koymanın, ya da ne bileyim, ileri bir adım atmanın anlamı olmazdı. İnsan, en sığ inanç yapısında bile, bir ahiret tohumu taşıdığı için yüreğinde, insan olarak kalır. Değilse, en vahşi hayvandan daha yırtıcı olabilirdi. Çünkü hiçbir eylemi yazılmazdı insanın, geçmişi ve geleceği olmazdı, her şey yazılır ve silinirdi. Medeniyet olmazdı. İnsanlar, birbirini yiyen dişlilere dönerdi. Ahireti, bir gen halinde taşıyor insanoğlu...ve o, en aşınmış yüreğe dahi bir inşa edicilik özü veriyor. İnsan, ne kadar kendini aksi istikamette zorlarsa zorlasın, yaptıklarının bir yerlere yazıldığını ve bir gün değerlendirileceğini biliyor, hissediyor.

Onun için yaşadığı hayat bir anlam taşıyor. Onun için dünü, bugünü ve yarınına ilişkin kaygılara düşüyor. Onun için, ömrün, elinin altından gün gün kayması, yarınların azalması telâşlandırıyor. Onun için ölüm, bir tedirginlik halinde yansıyor yüreklere...

En kolay eriyen sermaye ömür. Akıp giden...Akışı unutulan..."Sermayesi eriyen adama acıyın" demiş güneş altında buz satan bir Allah dostu onun için... Ömrün nefes nefes eriyişini kastederek... Sermayesi erimeyen adam var mı? Bir kelimecik yazarken, bir nefeslik ömür azalıyor. Bir kelimecik söylerken bir nefes daha...

Bir tek nefesin ömrünü düşünebilseydik, nasıl telâşlanırdık kimbilir. Bir tek nefese emek vermemiz istenseydi bizden, nasıl bir kuyumculuk mahareti göstermemiz gerekirdi. Hani, halı dokumasında, bir santimetrekareye düşürülen ilmek sayısı önemli derler. Bir nefese verilen emek üzerinde düşünseydik bir...

"Dem bu demdir, bu demin kadrini bil, âgâh ol. Bin demin kıymet ü mahiyyeti bir demde yatır" demiş bir gönül eri.

Binlerce ânın değeri ve mahiyyeti bir anda yoğunlaşmış. Bir ânı anlayan, bin ânı anlar yani...Bir ânı bin an gibi yaşayan, hayatı anlamıştır...Ya da tersinden bakılırsa, bir ânın değerini ve mahiyetini anlamayanın, on yıllarca ömrü anlaması da mümkün değildir.

Ahiret penceresinden bakıldığında, dünyada yaşanan ömrün tümü "bir saat" gibi gelir insana...Kur'an böyle bildiriyor. Dünya yılları, saniye gibi sayılıyor bir başka hesapta...

Ashab-ı Kehf, üç yüz yıl uyutuldu mağarada, uyandıklarında, geçen zamanın bir gün veya daha az olduğunu sandılar. Uykudan uyanır gibi doğacağız Ahirete anlaşılan...Ve sanki bir saatlik sürenin dosyası ile karşılaşacağız.

Geçen ömre baktığımızda her birimiz "Göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş" gibi hissetmiyor muyuz?

"Ed-dünya sâa...F'ec'alhâ tâa... Dünya bir saatten ibarettir, onu da sen, tâatle, yani Allah'a bağlı olarak geçir." denilmiş. Demek zaman, dürülüp, bükülüp bir saat içine, belki bir an içine yoğunlaştırılabilir.

Onun için "Heleke'l- müsevvifûn-Erteleyenler helâk oldu" denilmiş. Çünkü orada, ömrü hiç bitmeyecekmiş gibi bir algılama hatası var. Yarın hep varmış gibi, hep olacakmış gibi, nefes alış verişlerimiz kendi elimizdeymiş gibi, ömrümüze mutlak biçimde hükmediyormuşuz gibi bir algılama hatası...

Şöyle bir Ahiret iklimine gidildiğinde, her insanın önünden ömür dosyası geçirildiğinde... kimbilir hiç kullanılmamış ne kadar sayfa olacak. Başkaları tarafından kullanılmış sayfalar olacak. Bizim gelişigüzel kullandıklarımız olacak...Ömrün brütü nete çevrildiğinde 70 yıldan ( ya da 100 veya 40 yıldan) elimizde kala kala ne kalacak? Acaba "Keşke 10 yıl dolu dolu yaşasaydım" mı diyeceğiz? Keşke dolu dolu bir günüm olsaydı, bir ayım olsaydı mı diyeceğiz?

Belki de, namaz vakitleri, Ramazanlar, kurtarılmış zaman fırsatları bizim için... "Yılda bir ayı kurtarın" çağrısı... "Her gün bir zaman parçasını kurtarın..."

Bir Kadir Gecesi'ne, "bin ay"ın değeri yüklenmiş. Demek bir "eşref saat" yakalandığında, nerdeyse bir ömürlük kesafet yüklenmiş oluyor. "Eşref saat", yaradılış gayesinin yakalandığı saattir belki de...

Doğuş, Rabbin bir rahmetine mazhar oluştur. Alınan her nefes, bu rahmetin devamının işaretidir. Ömür, Rabbin insanoğluna yönelik "kulluğu idrak" mühletidir. Yaratırken, insana, kulluğu bulma misyonu yüklemiştir. Her nefeste kulundan böyle bir misyonu idrak etmesini bekler Allah Teâlâ...

Ömrü, bu ilâhî lütfa, rahmete lâyık hale getirmektir insan olmak. İnsanın insanlığını idraki de budur. İnsanın ömrü, belki yarın, bu idrake mazhar olan ve olmayan anlar diye ayrıştırılacak, brüt ve net böyle ortaya çıkacaktır.

Rasûlullah Efendimiz, sanki günler ve geceler mübarek ellerinden uçup gidiyormuşçasına, onları, Rabbi ile buluşma ânına dönüştürmek için çaba gösterirmiş. Secdeler, hiç kalkmayacakmışçasına uzarmış, kıyamlar, ayaklar şişinceye kadar devam edermiş...Dualar, kumları ıslatırcasına göz yaşı yüklenirmiş...Her âna bir güzellik sığdırmak için gayrete getirirmiş etrafındaki mü'minleri..."Tebessüm sadakadır" diyerek, bir Müslümanın âtıl gibi görünen anlarını bile kulluk şuuru ile yüklermiş.

Onun yolunu yol edinenler de, zaman içinde "El kârda gönül yârda" diyerek, el eylemi ile gönül eylemini aynı ânın içine teksif etmek suretiyle zamanın içinde zaman bulmaya yönelmişler...

İş gelip bir zaman disiplininde toplanıyor elhasıl... Ömrün bir ebedi hayat azığına dönüştürülmesi dâvâsı bu. Belki ömür bir bütün olarak değil de, nefes nefes, gün gün, ay ay ve her biri, önceki hakedildiği ölçüde verilseydi, farklı bir duyarlık içinde olurduk. Ama aynı zamanda farklı bir yürek çarpıntısı içine de düşerdik. Sanki her an, yenilenmemesi mümkün bir sözleşme ile karşı karşıya kalırdık ve bu bizi perişan ederdi. Rabbimiz, lütfu sebebiyle, bizim hem her an gelebilecek bir son duygusu yaşamamızı istedi, hem de rahmeti sebebiyle süre sonunu gizledi. İmtihanı da, bu ikilemde sakladı. Yaratılış misyonunu kavrayan, "süre sonu" duyarlığını öne alacak, her nefesin son nefes olabileceği duyarlığı ile yaşayacak, buna karşılık, rahmete olan sonsuz teslimiyetle de, güven duygusu yaralanmayacak.

Ana gaye, hayatı Allah için kılabilmek elbet. Giden her an hayata veda etmiş oluyor. Onu geri getirmek mümkün değil. Öyleyse, giderken, yaratılış misyonu ile yüklenmiş olup olmadığına bakmak gerekir. Allah'a ulaşacak armağanlar haline getirebilirsek yaşadığımız her ânı, gözümüz arkada kalmaz. Yüreğimizi pişmanlıklar kuşatmaz. Aksine yaşadığımız her an, yeni bir dünyada, ebedî bir mutluluk ülkesi inşa edecek bir bereket iksiri ile yüklenir. Bir ânın yüreğine, bir ebediyyet tohumu ekilmiş olur.

İşte Ramazan. Önümüzdeki ömre, yeni bir başlangıç mevsimi... Sanki yeni doğuyormuş gibi hayata, kaneviçenin gözelerini, ebediyyen solmayacak renklerle dokuyabiliriz. Bir ayı kurtaran, bir ömrü de kurtarabilir. Bir ânın şuurunu idrak eden, bir ömrü anlamlı kılabilir.

"Dem bu demdir, bu demin kadrini bil, âgâh ol..."

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dem Bu Demdir
« Posted on: 16 Nisan 2024, 14:09:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dem Bu Demdir rüya tabiri,Dem Bu Demdir mekke canlı, Dem Bu Demdir kabe canlı yayın, Dem Bu Demdir Üç boyutlu kuran oku Dem Bu Demdir kuran ı kerim, Dem Bu Demdir peygamber kıssaları,Dem Bu Demdir ilitam ders soruları, Dem Bu Demdirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes