๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 17 Kasım 2010, 18:42:57



Konu Başlığı: Daha kaç kuşak
Gönderen: Sümeyye üzerinde 17 Kasım 2010, 18:42:57
DAHA KAÇ KUŞAK



Resmi bir bilgi ve kültür belgesi yoktu belki, ama birçoklarından daha bilgiliydi, daha vakurdu, daha onurluydu, daha insandı. Hoş, insanı insan ve onurlu yetiştirecek, sevginin ve vekarın dozunu öğretecek bir eğitim sistemi geliştirilememişti henüz, olamazdı da. Çünki bu vasıflar elbise giydirilir gibi giydirilemezdi insanlara ve bir kurumca da belgelenemezdi. Kendini medenileşmeye aday gören, oysa üçüncü dünya ülkesi bile olamayacak, halkını sınıflara ayıran, halkına üvey evlat muamelesi yapan, halkına düşman bir devletin mensubuydu, ama gene de bilgiliydi...

Canım annem.. Çocukluğumun hayatı tanımaya başladığım yıllarında her soruma makul bir cevabı olur, hiçbir sorumu  cevapsız bırakmazdı. Bense her seferinde daha zor olduğunu düşündüğüm sorularımı sorar; onu çocukca bir heyecanla bocalatmaya çalışırdım. Aynı zamanda, ilerideki yıllarımda bu kadar sorulara verecek cevapları nasıl öğreneceğim diyerek karamsarlığa düşerdim.

Çocukluğa ait o çook uzun geçen günlerin birinde okulu tanıdım. Annem her gün erkenden kalkıp ablalarımı yedirip saçlarını örüp kolalı beyaz kurdelelerle siyah önlüklerini giydirip kolalı yakalarını takarak okula gönderirdi. Hergün bunca uğraşıyla onları muntazaman gönderdiğine göre oldukça önemli olmalıydı. Annem, öğretmenlerin çocukların bilgilenmelerine yardımcı olduğunu, okulda farklı bilgiler öğretildiğini söyledi. İçim rahatlamıştı bilgiyi kaynağından öğreneceğim diye.

Ve nihayet ben de başlamıştım, sevmiştim okulu. Beşinci yılın sonlarına doğru öğretmen, hepimize ilerde hangi mesleği seçeceğimizi sordu. Istikbale ait hiçbir ışık yoktu ki. Devlet polisiyle askeriyle karşımda, bana, küçücük bana, yaşam biçimime, inancıma karşı yolları kapamış, sen kendi düşüncelerinle değil, benim dikte ettiğim şekilde varolabilirsin ancak diyor.

Ne diyebilirdim ki... Yıllar sonra sınıfımızın en başarısızlarından olan birini öğretmen olarak gördüm. Içimde bir şeylerin yıkılıp yuvarlandığını hissettm. Sistem, benim yolumu tıkamıştı, şimdi de çocuklarımın... Bilgiye talip, ilme susamış, başarı grafiği oldukca yüksek çocuklarımın... Neden mi? Aslında başörtüsü bahane. İlim adamı değil, diplomalı cahiller ordusu üretmekte oldukca başarılı bir milli eğitim. Neyin niçin yapıldığı herkesin malumu. Bütün bunları düşünürken Ebu Leheb sembollaşti bir an. Ebu Lehebler öylesine çoğaldı ki, odun taşıyıcılarıyla birlikte... Onların o günahkar perçemlerinden yakalandıklarını görür gibi oldum adeta. Oysa onlar bilmiyorlardı ki sabredenler müjdeleniyor. Ve mümin her halde kazançlı...



ALINTI