๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Ocak 2011, 15:41:39



Konu Başlığı: Çölün harika kamburu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Ocak 2011, 15:41:39
Çölün Harika Kamburu




İlk bakışta sevimsiz bir şeytandan fark edilmeyen deve, karamsar ve hantal bir görünüm vermesine rağmen, çölde bedevinin tek kelime ile hayatıdır. Her yanı eğrilerle dolu bu melankolik; yıllık yağışın birkaç santimetreyi geçmediği sahrada sahibi için gerçek bir pırlantadır. Bu eğriliği ile çöl fiziğine gerek anatomik ve fizyolojik gerekse ruhsal olarak tam bir uyum içindedir.

Beş yüz kiloyu bulan ağırlığını cılız incikleri taşır. Ayakları ise kalın ve geniştir. Bu durumu onu çöl için en iyi binek ve taşıyıcı yapmıştır. Çivi gibi toynakları, silahlı tırnakları vardır. Güzel gözlerini çevreleyen çift katlı kirpikleri, burnu, ağzı ve kulakları kapanınca kum fırtınasında bir tek toza dahi geçit vermez.

Hiç de yakışıklı olmayan bu hayvanın yaşayışı ölçülü ve iktisatlıdır, Geniş bir meraya dahi rastlasa doyduktan sonra yemez. Gerisine de zarar vermeyerek bitkilerin gelişmesine engel olmaz. Bitkisel olarak fakir yerlerde yaşadığından erzakı ihtiyatlı kullanır. Günde 30–40 kilo ot yemesi gerekirken çoğu zaman bunun yarısı kadar bir miktarla aylarca vazifesini aksatmadan yapar. Deveye günde ortalama 20 l. su gereklidir. Bunun % 70’ini besinlerden alır. 10–15 gün susuz yaşayabilen bu hayvanlar, birkaç dakikada kendi ağırlığının 1/49 kadar su içebilir.

Saatte 5 kilometre giderek günde 80 kilometre yol alır. Çok sıcak olmayan aylarda hiç su içmeden 1000 kilometre gidebilir. Kamburundaki yağ depoları, ayarlı idrar atılımı ve az terlemesi susuzluğa dayanmasında en önemli üç faktördür.

Sürü halinde yaşayan ve sahibine sadık olan bu hayvanların, kin bağlaması, yem verenin elini ısırması, çok yük atılınca homurdanması (bazı çeşitlerinin sahibine tükürmesi, 40–50 kilometreden yeşilliği ve yağmuru hissedip oraya doğru gitmek istemesi, ağır başlı ve somurtkanlığına rağmen ürkek olması gibi garip huyları vardır. Özellikle hafızaları çok kuvvetli olup kendilerine kötülük yapanlara kin bağlarlar. Hiç unutmadıkları bu kimselerden bir fırsatını bulup intikam alırlar. Bu genellikle ölümle neticelenen bir olaydır.

Güneşli havalarda vücutlarını güneşten en az etkilenecek şekilde tutarlar. Gölge oluşturup sıcaklığı düşürmek için de cemaat olur öyle gezerler. Yol tayininde usta oldukları kadar yön bulmada da hiç şaşırmazlar.

Deve, etinden sütüne, yününden derisine ve taşımacılığına kadar tam bir istifade hayvanıdır. Arazi araçlarının zorlandığı mevkilerde, at kadar sürati, bir işleği öldürecek kadar yüküyle bıkmadan sabırla yol alır. Sağır eden gürültüsü, bezdiren masrafı, bıktıran arızaları ve dumanıyla zehirleyen bir asfalt otomobilinin sahibinden; bir çöl bedevisi daha karlı ve daha huzurludur. Tezeğinden dahi istifade ettiği devesiyle...

Saymakla bitiremeyeceğimiz harikalarına bakarak «Deveye nazar etmezler mi nasıl yaratılmıştır»(1) uyarısına kulak kesiliyor ve ustasının sanatını tefekkür imkânı elde ediyoruz.



Dr. M. AYVALI