> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Çizgileri Net Bir Tasavvuf
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Çizgileri Net Bir Tasavvuf  (Okunma Sayısı 610 defa)
03 Kasım 2010, 12:35:32
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 03 Kasım 2010, 12:35:32 »



Çizgileri Net Bir Tasavvuf

Abdurrahman Candan


İmam Rabbanî hazretleri hem hayatı hem de eserleri ile Sünni tasavvufun sınırlarını net bir şekilde çizmiştir. Her fırsatta sufilerin düşebileceği hataları mektuplarında gündeme getirmiştir. İmam’ın tasavvuf anlayışı Kur’an ve sünnet merkezli olup kırmızı çizgileri nettir. Başka bir deyişle İmam Rabbanî, tasavvufun ne olduğunu anlattığı kadar, ne olmadığını da açıkça ortaya koyar. İmam, tasavvuf adına söylenen yanlış veya yoruma açık muğlâk fikirlere “lâ” demekten kaçınmaz.  Uzunca bir mektup olan 266. mektuptan özetle aldığımız satırlar, tasavvuf konusunda onun “lâ” ve “illâ”larını (evet ve hayırlarını) göstermesi açısından önemlidir:

İşe akideden başlayan İmam Rabbanî, ehl-i sünnet ulemasının görüşleri dışındaki inançlara hayır der: Akıllı kimselere farz olan ilk vazife ehl-i sünnet ve l-cemaat inançlarına göre akidelerini düzeltmektir. Onlar fırka-i Naciye yani kurtuluşa ermiş olan kesimdir. (266. mektup)

Gerek felsefecilerden, gerekse de sufilerden bu görüşlere zıt bir inanç ortaya atılırsa o açık bir şekilde bunlara hayır der. Mesela, felsefecilerin yıldız ve gezegenlere kâinatın yönetiminde bir pay veren fikirlerine açıktan karşı çıkar. Peygamberlerin sözlerini bırakıp da İslam’a aykırı felsefelerin peşinden gidenleri Eflatun şahsında şöyle azarlar:

Felsefeciler (peygamberleri) taklit bağını boyunlarından çıkartarak, hakikati ispat için kendi başlarına delil getirmeye kalkıştılar. Böylece onlar hem kendileri sapıttılar, hem de peşlerinden gelenleri saptırdılar.

İsa’nın (a.s) daveti kendine ulaştığı halde, dönemin filozoflarının öncüsü olan Eflatun: ‘Biz hidayete ulaşmış kimseleriz, bizim hidayete ulaştıracak kimseye ihtiyacımız yok’ diyerek bu daveti reddetmiştir.

Aman Allahım! Bu adam ne kadar bedbahtmış ki ölüleri diriltmekle, alaca ve cüzzam hastalıklarını iyileştirmekle, onların felsefelerinin fersah fersah üstüne çıkan bir peygambere ulaştıkları halde, ona tabi olmamış ve böyle haddini bilmeyen talihsiz bir cevap vermiştir. (266. mektup)

Ona göre peygamberlik müessesesi olmadan hiçbir şekilde manevi arınma gerçekleşmez, hiçbir felsefe veya mistik akım bu yüce kurumun yerini tutamaz. Daha önceki mektuplarında görüldüğü gibi İmam Rabbanî aynı ölçüyü meşhur sufilere de uygulamaktan kaçınmaz. Mesela İbn Arabî ona göre makbul bir sufidir, kendisini sever ve sayar ama Ehl-i Sünnete ters düşen görüşlerini içtihat hatası sayarak bunları reddeder:

Sufilerden bir grup İbn Arabî’yi acımasızca eleştiriyor ve onun bütün marifetlerini yok sayıyor. Diğer bir grup ise onu körü körüne taklit ediyor ve bütün marifetlerini doğru sayarak onların doğruluğuna deliller bulmaya çalışıyor. Kuşkusuz bu her iki grup ta aşırıya kaçmıştır. Makbul evliyadan olan bir şeyh, nasıl kökten inkâr edilebilir, yine nasıl olur da kuru taklit uğruna onun Ehl-i Sünnete uymayan görüşleri kabul edilebilir! (266. mektup)

İmam Rabbanî’ye göre salik öncelikle itikadını düzelttikten sonra amellerini de fıkhi ölçülere göre yerine getirmelidir. Ancak bu merhalelerden sonra tasavvufa girerek maneviyatta yol almalıdır. Tasavvufa girerken de salik İslam’da olmayan yeni bilgiler öğreneceğini zannetmemeli, zaten dinde olan amelleri ihlâs ve ikan ile yapmayı hedeflemelidir:

İtikat ve amele dair iki kanat elde ettikten sonra, Hak Teâlâ’nın tevfiki ile tasavvuf yoluna girmek gerekir. Bu yola girmenin gayesi itikad ve amel hususunda fazladan ve yeni bir şey elde etmek olmamalıdır. Zira böyle bir arzu, ayak kaymalarına sebep olan uzun emeller ve başka maksatların peşinde koşmak olur. Tarikata girmekten amaç itikad edilen şeyler hakkında yakîn ve itminan elde etmektir. Öyle ki salikin imanı şüphecilerin bulandırması ile sarsılmayacak hale gelecektir… Tasavvufun bir diğer maksadı da amelleri rahat ve kolay bir şekilde yapmak, nefs-i emmareden kaynaklanan tembellik, inat ve zıtlaşmaktan kurtulmaktır. (266. mektup)

Başka bir deyişle İmam, insanlara üstünlük sağlamak, karizmatik görünmek gibi sebeplerle tarikata girmeye “lâ” demektedir.

İmam’ın tasavvufun sınırları ile ilgili bir diğer hassasiyeti ise onun fıkıh ile ilişkisinde görülür. Ona göre haramları ve helalleri belirleme yetkisi sufilerin görevi değildir, bu konuları fakihler belirlemelidir. Bu sebeple salik fıkhî konularda sufilere bakarak yanlış uygulamalar yapmamalıdır:

Sufilerin uygulamaları bir şeyin helal veya haramlığı noktasında delil olmaz…Bu sahada muteber olan İmam Ebu Hanife’nin, İmam Ebu Yusuf’un ve İmam Muhammed’in sözleridir. Şibli’nin ve Ebu Hüseyin Nuri’nin sözleri değildir. Allah Teâlâ hepsine rahmet etsin.

Bugünün bazı nakıs sufileri sema ve raksı dinleri ve şeriatleri haline getirmişlerdir. Bu noktada şeyhlerinin uygulamalarını delil kabul etmişler ve bu işleri kendileri için itaat ve ibadet olarak kabul etmişlerdir. “onlar, dinlerini boş iş ve oyun edinmiş kimselerdir” (Enam, 70)

İmam Rabbanî’nin bu sözleri özellikle tasavvufu müzik ve raks haline getirmek isteyen akımlara karşı bir uyarı niteliğindedir. Her ne kadar Bahauddin Nakşibend hazretleri musiki konusunda “ne dinleriz, ne de reddederiz” demişse de, özellikle günümüzde tasavvufu sadece hoş vakit geçirme vasıtası kılma gayretlerine karşı İmam’ın bu sözleri önemli bir uyarıdır.

İmam’a göre Nakşîlikte asıl olan sünnete uymaktır, sünnete uyulmadan elde edilen manevi hallerin ona göre bir kıymeti yoktur. İmam’a göre Nakşîlik tercih edilecekse esas bu Kur’an ve sünnet duyarlılığı sebebi ile tercih edilmelidir:

Bu tarikatın büyükleri sünnet-i seniyyeye uymayı, çirkin bidatlerden kaçmayı düstur edinmişlerdir. Bu sebepledir ki sünnete uyma nimetini kendilerinde gördüklerinde, manevi hal adına hiçbir şeyleri olmasa da buna üzülmezler. Sünnete uydukları için bilakis sevinirler. Sünnete uyma konusunda bir gevşeklik gördüklerinde ise bazı manevi hallere sahip olsalar bile bundan razı olmazlar.

İşin özeti maneviyat yoluna giren salik, Kur’an ve sünnetin rehberliğinde yol almalı, kendi indi ve nefsanî görüşlerine uymamalı, her kimden gelirse gelsin bu tür işlere “lâ” demelidir.

Hakk ile batılın birbirine karıştığı günümüzde çizgileri net bir tasavvuf anlayışı her günden daha önemli hale gelmiştir.  Hâcegan büyükleri bu konuda her zaman dikkatli olmuş ve Nakşîliği her tür bulanıklılardan korumuşlardır. Ne mutlu Kur’an ve sünnet istikametinde manevi bir hayat yaşayanlara…

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Çizgileri Net Bir Tasavvuf
« Posted on: 26 Nisan 2024, 15:09:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Çizgileri Net Bir Tasavvuf rüya tabiri,Çizgileri Net Bir Tasavvuf mekke canlı, Çizgileri Net Bir Tasavvuf kabe canlı yayın, Çizgileri Net Bir Tasavvuf Üç boyutlu kuran oku Çizgileri Net Bir Tasavvuf kuran ı kerim, Çizgileri Net Bir Tasavvuf peygamber kıssaları,Çizgileri Net Bir Tasavvuf ilitam ders soruları, Çizgileri Net Bir Tasavvufönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes