๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 06 Kasım 2010, 21:02:26



Konu Başlığı: Cennet Yarân mı Ateş Yarânı mı?
Gönderen: Zehibe üzerinde 06 Kasım 2010, 21:02:26
İşte ebediyyet sorusu: Cennet Yarân mı, Ateş Yarânı mı?

Ahmet Rüstemoğlu

Allah teala, yarın huzuruna vardığımızda, “Benim haberim yoktu” demememiz için, Sadık Haber­cilerle uyarılar göndermiş.

Kur’an’a baktığımızda hemen tüm ayetlerin, insanoğlunu ahiret hayatına hazırladığını görüyoruz.

-Nereye gideceksen ona göre yürü.

Cennet veya cehennem.

Selam yurdu ya da ateş.

Hangisini tercih edeceksin?

Cenneti iliklerinde duy!

Ya da ateşi avuçla, yut, yutabilirsen...

Cennet yolcusu ol, ya da ateş yarânı...

Ashabü’n-nar... Ateş yarânı...

Kur’an’da “Ashabün’-nar – Ateş Yarânı” na yönelik o kadar uyarı var ki...

Gelin bazı ayetlere bakalım, acaba Kur’an nazarıyla kim “Ateş yarânı” olmaya aday?

“İnkar edip, ayetlerimizi yalanlayanlara gelince , işte onlar ateş yarânı (ashabü’n-nar)dırlar. Orada ebedi olarak kalacaklardır.” (Bakara, 39)

İnkar edip, ayetleri yalanlayanlar...

“Evet, kim bir kötülük işler ve hataları kendisini kuşatırsa, işte onlar, ateş yarânı (Ashabü’n-nar) dırlar. Orada ebedi olarak kalacaklardır.”) Bakara, 81)

Kötülük işleyip, kötülüğü kendilerini kuşatanlar...

“Şüphesiz, Allah’ın indirdiği kitaptan bazı şeyleri gizleyenler ve onları az bir bahaya (değere) değiştirenler, işte onlar, karınlarına sadece ateş doldururlar. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacaktır......” (Bakara, 174)

Allah’ın ayetlerini gizleyip, sonra da onları az bir bahaya değiştirenler.... Bunlar, karınlarına ateş doldurmuş oluyorlar. Allah, kıyamet günü bunlarla konuşmuyor.

“Bunlar, sapıklığı hidayetle, azabı da mağfiretle değiştirenlerdir. Ateşe sabretmeleri ne acaiptir!” (Bakara, 175)

Sapıklığı hidayete, azabı mağfirete tercih edenler, acaba ateşe sabredebilicekler mi? Bunu dünya hayatında bir deneseler ya...

“...Mü’min bir köle, hür olan müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Müşrik olan erkek hoşunuza gitse bile. Bu müşrikler insanları ateşe davet ederler. Allah ise, izni ile, cennete ve mağfirete davet eder. ...” (Bakara, 221)

Şirk ve ateş iç içedir... Müşriklerle beraberlik, ateşe doğru yürümektir. Kur’an bildiriyor ki, bir aile kurarken bile, ateşle yaran olmamak gerekir.

“Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa (zulümattan nura) çıkarır. İnkar edenlerin dostları ise putlardır. Onları aydınlıklardan karanlığa düşürürler. İşte onlar ateş yarânı (ashabü’n-nar)dırlar. Orada ebedi kalacaklardır.” (Bakara, 257)

Zulüm mü nur mu? Tercihimiz ne? Nura çağıran Allah’tır, karanlığa çağıran putlardır. Putların dünyası ateşin dünyasıdır.

“Şüphesiz, inkar edenlerin malları ve evlatları Allah’a karşı kendilerine hiçbir şey sağlamaz. İşte onlar, ateşin yakıtıdırlar.” (Ali İmran, 10)

Allah’a iman çerçevesine girmeyen mal ve evlat, ancak ateşe yakıt olur. Kim malının ve evladının ateşe yakıt olmasını ister?

“Kafirler için hazırlanan ateşten korunun.” (Ali İmran, 131)

Ateş küfrün karşılığıdır. Küfür ikliminde dolaşmak, ateşin içinde gezinmeye benzer.

“Rabbimiz, Sen kimi ateşe koyarsan şüphesiz onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.” (Ali İmran, 192)

Ateşe atılmak, rezillik, rüsvaylıktır.

“Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına sadece ateş doldurmuşlardır. Onlar yakında alev alev yanan bir ateşe sokulacaklardır.” (Nisa, 10)

Yetim malı yemek ve karnını ateşle doldurmak... Ya da alev alev yanan ateşin içine atılmak... İçerden ve dışardan yanmak... Nasıl bir şey bu?

“Şüphesiz münafıklar, ateşin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara bir yardım edecek de bulamazsın.” (Nisa, 145)

Küfürden sonra nifak...Ateş yarânı olmanın bir başka sebebi... İki yüzlülük, imanla küfür arasında gidip gelmek... İmanı sahte, küfrü gerçek olmak... Ateşin en alt tabakası onlar için...

“Kim Allah’a ortak koşarsa Allah ona cenneti haram kılmıştır. Ve onun varacağı yer ateştir. Zalimlerin hiçbir yardımcısı da yoktur”  ( Maide, 72)

Küfür, nifak ve bu defa şirk... Allah’a ortak koşmak... Cennet onlara haram, son durakları ateş...

Şeytan “beni ateşten onu çamurdan yarattın” (Araf, 12)

Küfürde, nifakta ve şirkte, ya da hududullahı aşan her şeyde bir Şeytan – ateş damarı var.

“Ateş yarânı cennettekilere ‘Bize biraz su akıtın veya Allah’ın size verdiği rızıktan bize de verin’ diye seslenirler. Cennettekiler de, ‘Allah bunların ikisini de kafirlere haram kıldı’ derler.

“Onlar, dinlerini oyun ve eğlence edinenler ve dünya hayatına aldananlardır. Bugüne kavuşacaklarını unuttukları ve ayetlerimizi inkar ettikleri gibi Biz de onları unutacağız.” (Araf, 50-51)

Ateş yarânı: Dinlerini oyun ve eğlence edinenler... Dünya hayatına aldananlar... Mahşer ortamına varacaklarını unutanlar ve Allah’ın ayetlerini inkar edenler... Cennetin suyu ve rızkı onlara haram.

“Müşrikler... Allah’ın mescidlerini imar edemezler. İşte onların yaptıkları (amelleri) boşa çıkmıştır. Ateşte ebedi kalacak olanlar da onlardır.” (Tevbe, 17)

Ateş yarânı: Allah’ın mescidlerini imar etmeyen müşrikler... Ahiret penceresinden bakıldığında onlar boşuna yaşıyorlar.

“Münafık erkek ve kadınlar birbirinin aynıdırlar. Kötülüğü emredip iyiliği yasaklarlar. Ellerini sıkı tutup mallarını hayır yollarında harcamazlar. Onlar Allah’ı unuttular, Allah da onları unuttu. Şüphesiz ki münafıklar fasıkların ta kendileridir.

“Allah, münafık erkek ve kadınlarla, kafirlere, içinde ebedi kalacakları ateşi vadetmiştir. Bu onlara yeter. Allah onlara lanet etmiştir. Onlar için devamlı azap vardır.” (Tevbe, 67-68)

Nifakın kişilik çerçevesi: Kötülüğü emredip iyiliği yasaklamak. Cimrilik, hayır yollarında harcamamak, Allah’ı unutmak... Onların payına da ateş düşüyor. Ve ilahi lanet... ve azap...

“Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olup, onunla rahat edenler ve ayetlerimizden gafil olanlar, işte onların yaptıklarından dolayı varacakları yer ateştir.” (Yunus, 7-8)

Son durak ateş: bu defa, Allah ile buluşmayı ummayan, dünya hayatına fit olup, onunla rahata eren ve ayetlerden gafil olanlar...

“Firavn , kıyamet gününde kavminin önüne düşecek ve onları ateşe götürecektir. Varılacak o yer ne kötü yerdir.”

“Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lanete uğratılmışlardır. Yapılan bu ikram ne kötü bir ikramdır.” (Hud, 98-99)

Firavn: İşte ateşe doğru yolculuğun kılavuzu.. Yolu ateşe düşsün isteyenler, Firavnlardan kılavuz edinecek, dünyada ve ahirette lanetlenmeye razı olunacak, demektir bu.

“Zalimlere asla meyletmeyin, yoksa ateş size dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. Sonra yardım görmezsiniz.” (Hud, 113)

Zalime meyletmek, ateşe dokunmak gibi...

“Biz onları dünyada ateşe çağıran önderler yaptık. Kıyamet günü de yardım edilmeyeceklerdir.

“Bu dünya hayatında Biz onları lanete uğrattık. Kıyamet günü de onlar, hor ve hakir kimselerden olacaklardır. (Kasas, 41-42)

Allah bildiriyor ki, ateşe çağıran önderler bulunabilir. Onlar, dünyada ilahi lanete uğramışlar, Kıyamet gününde de hor ve hakir olmuşlardır.

“Allah İbrahim’i ateşten kurtardı.” (Ankebut, 24)

Çünkü İbrahim Halilullah – Allah’ın dostu idi. Dünya hayatındaki bütün imtihanları vermiş, hepsinden yüzünün akı ile çıkmıştı. İbrahim a.s.m. Ahiretteki lütfu daha bu dünyada iken bulmuştu. Allah ona, ateşin dokunmasına izin vermemişti.

“Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve herkes yarına ne gönderdiğine bir baksın. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

“Allah’ı unutan, Allah’ın da kendilerini, kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte doğru yoldan çıkanlar bunlardır.

“Ateş yarânı ile cennet yarânı müsavi değildir. Kurtuluşa erenler sadece cennet yarânıdır.” (Haşr, 18-20)

Sır bu: Takva, Allah Teala’nın rızasını kaybetmekten korkmak ve yarına ne gönderdiğinin farkında olmak. Çünkü Allah yaptıklarımızdan haberdardır. Dünya hayatında Allah’ı unutmak insanoğlunun asla yapmaması gereken şeydir. Çünkü o, ateş ile cennet arasındaki tercihte ölçüleri kaybetmektir. Doğru yoldan çıkarak cennete varılmaz. Oysa “Cennet yarânı ile Ateş yarânı müsavi değildir. Kurtuluşa erenler ancak cennet yarânı olanlardır.”

Ve son bir ilahi ikaz:

“Ey iman edenler, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi ve ailenizi koruyun.” (Tahrim, 6)

Çocuğunuz günah işliyor ve göz yumuyorsunuz. Namaz kılmıyor ve göz yumuyorsunuz.

Söyler misiniz?

-Çocuğunuz ateşin içine doğru yürürken de göz yumar mıydınız?

Musa Topbaş Efendi hazretleri -kuddise sirruh- şöyle derdi:

“-Bazıları, çocuğuna kıyamadığı için sabah namazlarına kaldırmaz. Biraz daha uyusun zavallıcık, diye düşünür. Oysa onun ateşe atılmasına sebep olduğunun farkında değildir. Çocuğa şefkat göstermek, onun Allah’ın emirlerini yapma konusunda gösterdiği ihmale göz yummak değildir. Onun cennet ehli olmasını temin etmektir.”

Evet, dünyada en büyük yiğitlik bu:

-Kendimizi ve ailemizi ateşten korumak. Bunu başaramayanın, yani ebediyyet yurdunu kaybedenin vay haline!