Çekenlerden misiniz?

Çekenlerden misiniz?

Necla Günay

Bol çekimli bir hayatı paylaşıyoruz. Gözünü dünyaya açtığı anda annesinin memesini çekerek pratiğe başlıyor insanoğlu. Her geçen gün çekim alanları genişliyor. Düşünce korku, ağlarken burun çekmeye gücü yeterken; büyüdükçe hissesine düşen hayatın yükünü çekiyor. Eline fotoğraf makinesi, kameralı cep telefonu geçirdiğinde yaşadığı özel anları, sabun köpüğü gibi ömründen kayıp giden zamanı dondurmak için çekiyor. Seneler sonra baktığında ömür pilleri zayıflayan; yılların yüzünü kâğıt gibi buruşturduğu ihtiyar olduğunda bu kez kaçırdığı fırsatlara derinden ah çekiyor.

Çekmek eylemi hayatın her alanında herkes için farklılıklar arz ederek devam eder.

Dünya hayatının hikmetlerini düşünmeden kendine çizdiği yolu nefsi doğrultusunda günü birlik yaşamayı tercih edenler, küçük mutluluklara ebedi saadetleri verdiklerini fark edemiyorlar. Kimileri izbe köşelerde bali çekerken, kimileri kuytu yerlerde esrar çekiyor. Daha hallice olanları eroin ve kokain âlemlerinde meyhanelerde kafa çekiyor. Hedefleri üç günlük tabir edilen dünyadaki süfli emellerden nasiplenmek olanlar, sonra çekeceklerini hesaba katamıyorlar. Hayatın kendisine sunduğu sürprizlerle, gözlerden uzak varoşlarda dert çekenler, gurbet köşelerinde hasret çekenler, hastane odalarında da sancı çekenler, yaptıklarına pişman olduklarında vicdan azabı çekenler hiç eksik olmaz hayat sahnesinde. Hâsılı dünya, cefayı çekenlerle sefayı sürenlerin yeri…

Aynı zamanda çekmek yerine göre kârlı bir iştir.

Dünyanın sıkıntısına katlanıp sabır çekenleri, Rabbiyle baş başa kalmayı tercih ederek zikir çekenleri, bu guruptan sayabiliriz. Çekimi islama ayarlanmamış bir ömür; inancı parsellenmiş, şahsiyeti kemirilmiş, ahlakı darbe görmüş bir ruhun işaretidir. Hayat ipini çekerken nerede durduğunu bilen kararlı insan, iki tarafı keskin bıçağa benzer. Seçtiği hayata ters gelen ne varsa kendisine dokunur dokunmaz keser atar. Küçük uğraşılarla vakit kaybetmez azimle çeker ömür ipini. Bilir ki Allah için çekilen dert, tasa, zorluk, ızdırap, işkence, yokluk, samimi bir inancın temeline kuvvet katar. Gereği yerine getirilmeyen inancın, bir süre sonra sahibini terk etmesi muhtemel değil mi? Böyle bir insandan daha yalnızlık çeken kim olabilir?

Bütün çekimleri içine alan ilahi kameranın kayıtta olduğunu aklından çıkarmaz. Rabbinin: “Kim zerre kadar hayır ve şer işlediyse onu görecektir” fermanını kulağında bir küpe gibi taşırken yaşadığı hayattan hesaba çekileceğini çok iyi bilir.

Dünya hayatı mü’min için ebedi mutluluğa geçit veren bir kapı… Orada yaşayacağımız evinizin kumu, tuğlası, harcı ve iç dekorasyonuna gerekli olan malzemelerin tedariki için, tek yetkili bayii dünyadır. Malzememiz ne kadar sağlamsa, evimiz o kadar güzel olacaktır. Mevla Teala, yüce kitabında: “İnsan için kazandığından başkası yoktur” buyururken aldığımız malzemenin kalitesi kadar felaha çıkacağımıza işaret eder. İbadet bahçesinden toplanan güzellikleri, ahlak çantamıza yüklediğimiz değerleri, lekeden arınmış ömür ambalajına özenle sarıp götürelim Rabbimize. Gerekirse bu yolda sabır denizinde yüzerek sıkıntı, zorluk, acı çekelim; ama ömür sandalında ebediyete giderken boşa kürek çekenlerden olmayalım inşallah…
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın