> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Can kırığı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Can kırığı  (Okunma Sayısı 859 defa)
18 Eylül 2010, 20:20:34
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Eylül 2010, 20:20:34 »



Can kırığı



Ele avuca gelmiyor can. Dokununca dökülüyor parmak uçlarından Elimizde avucumuzda varlıktan yana ne varsa, parmak uçlarımızda yakınlıktan yana ne varsa, hepsi can dokunuşundan, hepsi can suyundan.

 

Söze sığmıyor, dile gelmiyor can. Şiire uymuyor, öyküde uyumuyor, film karesinde oynamıyor. Dilimize damağımıza değen ne varsa tatmak adına, hepsinin tadı can, hepsinin tuzu can. Söz etmeye değer ne varsa, kayda değer ne yaşarsa, hep can heyecanı, hepsi canın romanı.

 

Mezara inmiyor can, toprağa düşmek bilmiyor. Çamura düşen, toprakta biten ne varsa, hepsinin dürtüsü candan, hepsinin dirilişi candan. Mezarlar boyu gizlenen ne varsa, hepsi can tarlası. Ne varsa toprak üstünde kanayan ve sancıyan, hep can kavgası

 

Kokusu yok canın; sesi yok, nefesi yok. Çağıltısız ve uğultusuz, gürültüsüz, kavgasız kayıp gidiyor alnımızdan ve anımızdan. Bileğimizden akıp giden an, damarımızda kanayan dem, damağımızda tuzlu nem, dudağımızda gamlı ney, hepsi hepsi can kaygısı, hepsi can tortusu.

 

Tene değiyor can, ete kemiğe bürünüp öylece görünür oluyor. Tenin tenhasında, et kemik arasında gizli ne varsa, hepsinin libası can, hepsinin ayinesi can.

 

Nefese siniyor can, bakışta siliniyor, dokunuşta yitiyor, ateşte eriyor. Renkten yana ne varsa gülde, ateşi yakan ne varsa, kanı kaynatan her neyse, hep candan, hep can ocağından, hepsi can alevi.

 

Dağılıp çözülüyor can zamanın kıvrımlarında, kırılıp dökülüyor yüreğin odacıklarında. Anları birbirine ulayan ne varsa hepsi canın bağından; kırık ayinelerde, soluk sarı fotoğraflarda unutulmadık, umulmadık ne varsa, hepsi canın yumağından.

 

Yüzlere uğruyor can, bebek yüzlerden, güzel yüzlerden, masum yüzlerden, mahzun yüzlerden geçip gidiyor. İçin de içine sızan, sularda sızlayan, kalplere süzülen, şah damarında dolanan ne varsa, hepsi canın kuyusundan, hepsi canın kıyısından.

 

Yaralarda çoğalıyor can, kanda kıvranıyor, geceyi acılıyor, gündüzü kanatıyor. Karbeyaz soğukların göğsüne akan sıcak kanda azalan neyse, bir pıhtının özünde közlenen yangın neyse, gecenin acısını gündüzün yarasına dolayan ne hikmetse, hepsi can paresinden, hepsi can çaresinden.

 

Dağı yol eyliyor can, denizi çölde boğuyor, rüzgârı susturup, suları yakabiliyor. Dağdağanın ortasındaki Yunus’dan savrulan rüzgâr nereye estiyse, yangının orta yerindeki İbrahim’den sızan su nereye aktıysa, denizin göğsündeki Musa’dan artan çöl nereye taştıysa, hepsi canı dağladı, hepsi canlar yaktı, hep canlar ağlattı.

 

Can, paslı bir bıçak yarasıdır varlığın göğsünde. Tenin beyaz yüzünde bir kardelen hülyasıdır. Göğün en canlı yıldızı, yerin en kanlı çiçeğidir.

 

Yüreğimizin yayında gerili oktur can, ki buralı değildir, şimdiye de razı değildir; bizden önceleri ve bizden sonralarıdır. Gölgemizin kuytusunda saklı bir hayaldir can, ki bizden ama bizden olmayandır, bizimle ama bizimle kalmayandır. Alnımızda doğmuş bir şebnemdir can, ki bizde ama bize ait olmayandır, bizden ötelerde aşkları vardır.

 

Ve can Cânan’dandır. Semâda Ahmed muştusu, Hira’da Muhammed korkusu, Hicret’te Sıddık telaşı, Mekke’de mahbubiyet davası, Taif’de rahmet duası, Medine’de Ensar sevdası… Ne varsa, Cânan’dan yana, hepsi candan âlâ, hepsine can feda, hepsine canlar kurban olası.

Cânan yurdunun yeni canları, kevnin yüreğinde dolanıp temizlenen ümmetin taze kanları, hacılar bundan böyle taşraya akmalı, dışarı illere varmalı, herkesi aşk ile boyamalı, herkesi Canan ile oyalamalıdır.

Ne varsa yaşadığımız, tattığımız, sevdiğimiz ve var bildiğimiz; ne varsa yaşamaya değer bildiğimiz, anamız, babamız, yavrumuz, yurdumuz, vatanımız, dünyamız, göğümüz, gözümüz, elimiz, yüreğimiz… Hepsi Cânan’ın ayinesinde bir göründü bir kayboldu. Hepsi Cânan hatırına varlığa vardı. Hepsi hepsi Cânan uğrunda birer can kırığı…

Ol Cânan ki , cânın cânıdır. Canlar cânıdır. Yüreğimiz bir Cânan sevdasına kanmalı, canımız Cânan ile kanamalıdır.
bahçesinde yenilenir baharımız. Esma bohçasında ebedî çeyizler olur bu baharı seyranımız.   



Senai DEMİRCİ
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Can kırığı
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:45:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Can kırığı rüya tabiri,Can kırığı mekke canlı, Can kırığı kabe canlı yayın, Can kırığı Üç boyutlu kuran oku Can kırığı kuran ı kerim, Can kırığı peygamber kıssaları,Can kırığı ilitam ders soruları, Can kırığıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes