> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi  (Okunma Sayısı 568 defa)
05 Aralık 2010, 08:23:19
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 05 Aralık 2010, 08:23:19 »



Çağın büyük düşünürü’nün ahiret endişesi

İnsan yaratılış itibariyle cennete aşıktır. Onun sevdasıyla tüter. Tıpkı bir mecnun gibi hep onu arar. Öyle bir dünyam olsun ki orada ayrılık olmasın, ölüm olmasın, ihtiyarlık olmasın, acı olmasın, sancı olmasın. Öyle bir servetim olsun ki hiç tükenmesin. Arzu ettiğim her şey anında yerine gelsin. Genç ve güzel kalayım. Hep güzellerle olayım. Hiç bir şey beni üzmesin, hep değişik zevklerle ömür süreyim. İşte insanın içindeki bu arzular ve bu duygular onun cenneti aradığının izah ve isbatıdır.

 

Evet insan ebedî saadeti, cenneti arıyor, bu doğru; ama çoğu kere yanlış yerde, fani dünyada arıyor.  Ve fani dünyasını cennetleştirmeye çalışıyor. Fakat heyhat! Ne mümkün? Her şeyi olanların bile dünyalarında kıyametler kopuyor. Sam yelleri esiyor. Hastalık, ihtiyarlık, gurbet ve firkat insanların iflahını söküyor.

 

Biz, yaşlanıyoruz ama içimizdeki arzular yaşlanmıyor. İçimizdeki “ebed=ölümsüzlük” arzusu, bir başka âlemde bir ebed ülkesinin olduğunu haber veriyor. Bizi, sevdiklerimizle beraber olacağımız bir vuslat dünyasının varlığına inanmaya mecbur ediyor. Çünkü fıtrat yalan söylemez. Madem içimizde bir ebediyet yani devamlı yaşama arzusu vardır; öyleyse bir “Ebed Ülkesi” olacaktır. Ki o da Ahirettir. Eğer Allah ahireti yaratmamış olsaydı ve insanın “ebed=ölümsüzlük” arzusunu cevapsız bırakacak olsaydı, o arzuyu onun içine koymazdı. “Eğer vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi.” hakikatı da, her halde bunun için söylenmiş olsa gerek.

 

Eğer insan, Kur’an’a kulak vermez, Allah dostlarına, nuraniler kafilesine yar ve yaren olmazsa içindeki o cennet aşkı, yani iyi yaşama arzusu, bazen onu helalden uzaklaştırıp, haram ve günahların tuzağına düşürebilir. Hatta dalalete ve küfre de götürebilir. Böylece o adam cenneti ararken cehennemin en derin derelerinde kendini bulabilir. “Deveyi yardan atan bir tutam ottur ” demiş atalarımız. İnsanı da cehenneme atan üç kuruşluk menfaat veya üç dakikalık haram lezzet ve eğlenceler değil mi?

 

İnsanoğlu çok garip bir varlık. Bazen akılsızların dahi yapmayacağını yapmaktadır. Dertli, yaşlı, ve fani bir dünyanın hakimiyet ve saltanatını elde etmek için bütün güç ve kuvvetiyle çalışmakta; hatta bu uğurda hayatını bile feda etmektedir. Fakat ebedi hayatı ve ebedi saltanatı için ciddi bir gayret göstermez; ciddi bir yatırım aklına gelmez. Yüce Rabbimiz: “Siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz; halbuki ahiret çok daha hayırlı, çok daha süreklir.”[1] demesine ve dikkatimizi çekmiş olmasına rağmen.

 

DÜNYA SAVAŞINDAN DAHA ÖNEMLİ OLAN


 

Bu gerçeği hakkalyakin derecesinde anlayan ve kabrin öbür tarafını bu dünyadan daha net bir şekilde gören ve gösteren çağın büyük mütefekkirini dünya savaşı gibi büyük bir olay kendisiyle meşgul edememiştir. Talebeleri sormuşlar:

 

- Üstad ! Yeryüzünü altüst eden ve islam’ın mukadderatiyle alakalı olan şu dehşetli dünya savaşından – 50 gün oldu – hiç sormuyorsun, merak da etmiyorsun. Halbuki bir kısım dindar ve alim insanlar cemaati ve camiyi bırakıp radyo dinlemeğe koşuyorlar. Acaba bu dünya savaşından daha büyük bir olay mı var? Veya onunla meşgul olmanın zararı mı var?

 

Çağımızın mürşid ve müceddidinin cevabı şu olmuştur:


 

- Evet, bu dünya savaşından daha büyük bir olay ve bu yeryüzüne hâkim olma davasından daha önemli bir dâvâ var. O dava herkesin ve bilhassa Müslümanların başına açılmış. O öyle bir hadise ve öyle bir dava ki: Her adamın, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek davayı kazanmak için tereddütsüz sarfetmesi gerekir.

 

-Nedir o dava?

 

-İnsanlık âleminin yüz binlerce meşhur yıldızları, yani peygamberler kâinatın sahibi Yüce Allah’ın sözlerine dayanarak ittifakla haber verip diyorlar ki: Eğer iman eder ve imanınızı korumaya muvaffak olursanız, imanınızın karşılığında her birinize yeryüzü kadar bir tarla ve mülk verilecek. O mülkün içerisinde köşkler, saraylar, bağlar, bahçeler olacak. Ne size, ne de devletinize, servetinize, sıhhatinize, gençliğinize, lezzetinize, zevk ve saadetinize son olmayacak. İşte sizin başınıza böyle bir mülkü ve böyle bir saadeti kazanma, kaybetme davası açılmış.

 

Eğer iman biletini sağlam elde edemezseniz bu saltanat ve saadeti kaybedeceksiniz. Bu asırda birçok insan, maddeden başka bir şey tanımayan materyalizm hastalığıyla o davasını kaybediyor. Hatta ehl-i keşif ve tahkik uzmanlarından biri bir yerde 40 insanın öldüğünü bunlardan sadece birkaç tanesinin sekeratta imanını kurtarabildiğini müşahede etmiş. Ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği davanın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?

 

İşte biz Kur’an talebeleri, dünyada ebedi kalacak gibi lüzümsuz ve afâki şeylerle meşgul olmayı tam bir akılsızlık bildiğimizden, her birimizin yüz derece aklı da olsa ancak bu vazifeye sarfetmek lazım geldiğine inanıyoruz. Zira ömür sermayesi pek azdır. Lüzumlu işler ise pek çoktur.[2]

 

VE WİKİLEAKS DEDİKODULARI

 

Hakikat bu iken, siz hâlâ wikileaks dedikoduları üretmeye ve o dedikodularla yatıp-kalkmaya devam edin. Siz hâlâ üç kuruşluk menfaatinizin arkasından koşmaya, makam ve mevki kavgası vermeye, birbirinizi yemeye devam edin. Siz, hâlâ sizin olmayacak dünyaya her şeyinizi harcayın, ama sizin olacak ebedî dünyaya hiçbir yatırımda bulunmayın. Yakında ne boş kavgalar verdiğinizi, dünyevî makam ve mevkilerin kabir kapısına kadar olduğunu anlayacaksınız. İman ve Kur’an hakikatlerine hizmet etmeyen bir dünyanın malayani ve lüzumsuz olduğunu yakında göreceksiniz. İslamiyet’e, iman ve güzel ahlaka hizmet etmediğiniz için iki dünyanın cennetini kaybettiğinizi, gayya kuyusuna düştüğünüz zaman anlayacaksınız. Allah Teala başta bana, sonra gaflet ve dalalete düşmüş herkese erken uyanmayı, ahirette bizi kurtaracak işlerin peşine düşmeyi nasip eylesin. Amin.

Vehbi KARAKAŞ

[1] A’lâ, 87 / 17

[2] Nursî, Said, Asay-ı Musa, 4. Mesele, s. 20-21


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi
« Posted on: 28 Mart 2024, 11:37:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi rüya tabiri,Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi mekke canlı, Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi kabe canlı yayın, Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi Üç boyutlu kuran oku Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi kuran ı kerim, Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi peygamber kıssaları,Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesi ilitam ders soruları, Çağın büyük düşünürünün ahiret endişesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes