๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Haziran 2010, 15:42:57



Konu Başlığı: Burası daha aydınlık
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Haziran 2010, 15:42:57
Burası Daha Aydınlık



Telefonda iki gözü iki çeşme ağlamaklı bir ses tonuyla konuşan erkek adeta yalvarırcasına benden yuvasını kurtarmamı istiyor Karısının inadından, kararlılığından, vakit geç olmadan olaya müdahale etme zorunluluğundan, muhtemel boşanma sonrası başta çocuklar olmak üzere bu diyar-ı gurbetteki perişanlıklarından vs vs O kadar çok şey söyledi ki!

Bana konuşma firsatı verdiği ilk anda problem nedir diye sordum? Özetle anladığımı söyleyeyim; yaklaşık 10 yıllık evlilik hayatları boyunca bu ve benzeri türden çok tartışmalar yasamışlar ki artık ben her evlilik için bunun mukadder hatta kesin olduguna kanaat getirdim Çünkü ailevi sorunlarla sık ilgilendiğim şu iki yıllık sureçte gördüğüm, duyduğum, dinlediğim ve yasadığım şeyler bana bunu söylettiriyor Sonra aralarındaki sevgi ve saygı hatırına, çocuklar için vb nedenlerle gerçekleşen barışmalar ve işin garibi her seferinde barışma görüşmelerinde varılan kararları bozan kişinin kendisi olduğu ikrarı

Bu itiraf ve ikrarı dinleyince aklıma Nasreddin Hocanın bir fıkrasi geldi; Hoca kıymetli bir eşyasını kaybeder birgün Yaşadığı şehrin meydanlığında gündüz vakti onu aramaya koyulur Hocayı bu şekilde gören birisi gelir ne yaptığını sorar Hoca kıymetli bir eşyasını kaybettiğini soyler O şahıs da Hocaya yardım için aramaya durur Belli bir müddet sonra şahıs sorar; "Hocam! Sen bu eşyanı nerede kaybettin?” Hoca net bir şekilde; "Evde” der “Evde kaybettiğin şeyi neden şehrin meydanında arıyorsun öyleyse?” diye sorar şahıs şaşkın bakışlarla Hocanın cevabı oldukça enteransandır: “Burası daha aydınlık da ondan!!!”

Nasreddin Hoca'nın başından böyle bir şey geçti ya da geçmedi önemli değil Önemli olan bu fıkradan gerekli dersi çıkartabilmemiz Bence alabildiğine ince ve oldukça önemli bir ders ve alay var bu fıkrada Kaybedilen şey kaybedilen yerde aranmalı Başka yerde ararsan boşuna vakit ve enerji tüketmiş olursun

Konumuzla ne alakası var diyecek olursanız; evde kaybedilen huzur evde aranır, baska yerde değil Kaldı ki bu olayda sorun belli, taraflar belli, çözüm belli, mekan belli, hatta suçlu belli Belirsiz hiçbir şey yok ortada

Bu fikrayı anlattım, anlatmaya çalıstım ahizenin öbür ucundaki şahsa; sen huzurunu evde kaybetmiş, dışarıda başkalarından medet umarak boşuna vakit harcıyorsun Tabir caizse senin tevbe kapın eşin ve evin Git son bir defa daha de ve katiyen ortaklaşa ç özüm için verdiğiniz kararları uygulamaktan dur olma dedim ve telefonu kapattım

Bilemiyorum insanoğlunun genel karakteri mi, kaderi mi? Bazen oluyor ki ayanlardan ayan nesneleri ayağımızın altında olduğu halde göremiyoruz insanın en az gördüğü kendisidir derler Çünkü başkalarını gördügü ölçüde kendini görmek için aynaya bakmaz insanoğluKendisini sorgulama kapısını sürekli kapalı tutar Dini literatürdeki tabirle muhasebe ve murakabesini yapmaz, yapamaz Hz Ömer'e isnad edilen söz içinde hesaba çekilmeden önce kendi nefsini hesaba çekmez Başkalarının kusurlarını sorgulaması kendisini sorgulamasına engel olur ve bir ömür böyle geçer İş söz konusu problemi yaşayan ailede olduğu gibi son kerteye gelip dayanınca ahlar ve vahlar başlar, dost, düşman kim varsa sorunlarının çözümü için kapıları dövülür

Keşke demek bir anlam ifade eder mi bilmiyorum ama ifade edeceği zannıyla söyleyeyim; keşke kendimizi daha çok sorgulayabilsek! Keşke problemlerimizi radikal hale getirmeden çözebilsek! Keşke verdigimiz sözlerde durabilsek! Ve keşke kaybettiğimiz değerleri kaybettiğimiz yerlerde arayabilsek!


Ahmet Kurucan