> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  >  Biz suçluyuz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Biz suçluyuz  (Okunma Sayısı 674 defa)
22 Temmuz 2010, 14:09:24
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Temmuz 2010, 14:09:24 »




 Biz suçluyuz

Söylediklerim acı, sivri ve inciticidir Eğer görüşlerimde hakikat payı olduğuna inanıyorsanız, lütfen, bu acıtıcı sözlerimden dolayı beni affedin Zira maslahata göre konuşmak, insanların hoşuna giderYalan, hile ve pohpohlama tatlı, hakikat ise acıdır Ağrının olduğu yeri uyuşturmak ve hastalığın varlığını inkâr etmek hastayı sakinleştirir Ancak biz, hasta ile karşı karşıyayız ve acı da olsa şu gerçeği açık ve net bir şekilde ona söylememiz gerekir: "Kanser, kanında, beynin derinliklerinde ve kalbinin merkezinde büyük hasarlara neden olmuştur Hastalık ilerlemiş, zaman kısıtlı ve musibet ağırdır"

Bir kimse, yukarıda sözünü ettiğimiz geleneksel ve kapalı dinî muhitte dinin esaslarına inanır ve dindar olursa; İslâm, Şiilik ve Allah gibi dinî konulardan söz ederse, halkın teveccühünü kazanır, eli öpülür, geçimi temin edilir, saygı görür ve nur yüzlü, âlim ve manevî bir lider olarak telakki edilir Hatta din yoluyla ve din adına bir servet de kazanır

Ben ve benim gibilerin yaşadığı ortamda ise tam tersine, dine inanmak büyük bir suçtur Bir öğretim üyesi, bir öğrenci, bir mütercim, bir yazar, bir sanatçı, bir şair, bir düşünür, bir filozof, bir sosyolog ya da bir psikolog dinî bir eğilime sahip olursa, bu durum, onun için sosyal, ilmî ve fikrî bir zaaf olarak kabul edilir Bizim yaşadığımız ortam, geleneksel dinî muhitin tam tersi bir özelliğe sahiptir Zira geleneksel dinî muhitlerde bir kişi, dua edip farz namazları kaçırmıyorsa, hele hele bazen nafile namazlar da kılıyorsa, hem maddi hem de manevi hayatını temin etmiş olur Oysa bizim camiada, iyi eğitim gören, çağdaş okulları tanıyan, çağın kültürünü ve dünyaya bakışını bilen bir ilim adamı dinî, İslâmî ve Şiî inançlara sahip ise fikrî ve ilmî bütün kariyerlerini kaybeder Eğer ilmî kişiliği, inkâr edilemeyecek bir güçte ise bu sefer ahlakî ve sosyal bakımdan eleştiriye ve ithama maruz olur ve onun hakkında şöyle sözler sarf edilir: "Bilimi, dinin hizmetine sokuyor ve şunun bunun menfaati için kullanıyor; böylece de insana ve zamana zarar verip halkın duraklamasına ve gerilemesine neden oluyor!"

İster sosyolog, ister psikolog, ister felsefeci, isterse mütercim olsun Avrupa'dan gelen bir kişi, aydın olmanın sorumluluğunu taşıyıp ilerlemeden yana olur ve bilimsel değerleri savunursa; bunun sonucu olarak da J P Sartre ya da Bertolt Brecht gibi asrımızın aydın ve bilim adamlarından bir çeviri yaparsa toplumda evrensel bir şahsiyet ve ilerici bir aydın olarak kabul edilir

Eğer aynı kişi, dinî bir eser yayınlarsa, bu, onun için talihsizliğe atılmış olan ilk adım olur Zira geleneksel dinî çevreler, onun kitabını dinî bir eser olarak telakki etmez ve onu anlayamazlar Dolayısıyla kitabı okunmaz, sözü dinlenmez ve anlaşılmaz olur; böyle de kalmaz, küfür ve fasıklıkla itham edilir Bu, işin bir yönü…

Batı kültürü ile yetişen, o havayı teneffüs eden, günümüzdeki hakim ekollere ve düşüncelere göre düşünen ilerici ve yenilikçi aydınlar ise bu kişiyi şöyle eleştirirler: "Eski saplantılardan kurtulamayan, gerici ve marjinal bir kişi!" Nitekim bu tür aydınlardan biri 'Şirket-i Siham-i Âyende-gân' adlı gazetede benim hakkımda şöyle yazdı: "Bilgin biridir, ama beynindeki dinî kalıntılar, onun ilmî kişiliğini felç etmiştir ve aldığı ilk eğitim, onun, geri düşünceli olmasına neden olmuştur"

Neden böyledir? Neden? Her zaman ki gibi bu gece de karşınıza dinî bir konuşma, ilmî ve ahlakî bir konferans ile çıkmadımBir hoca, bir yazar, bir İslâm âlimi, bir sosyolog, bir vaiz, bir din adamı ya da bir mürşit olarak da huzurunuzda değilim Zaten böyle bir iddiam da yoktur Hâlbuki ben, beni eski kafalılık, gericilik, tutuculuk ve dincilikle itham eden kendi sınıfımın ve grubumun temsilcisi olarak karşınızdayım, onları savunuyorum, siz dindar ve inançlı insanlardan onların hakkını istiyorum, onlar adına size itiraz ediyorum ve sizi suçluyorum

Ben onlara bağlıyım Ömrüm boyunca öğrenci ve öğretmen oldum Şayet mütercim, yazar ve hatip olduysam da bu atmosferde ve bu ortamda oldum ve bu kültür ile büyüdüm Bu insanlara mensubum, onların konuşmalarını anlıyorum ve onları tanıyorumİlkokula gittim ve eğitimin bütün aşamalarından sınıf sınıf geçtim Üniversitedeki fakir, köylü ve şehirli, her tabakadan insan ile gece gündüz ilişkim oldu ve onlarla hayatı paylaştım Tam 18 yaşında iken öğretmenliğe başladım, bütün ömrümü öğretim ile geçirdim Ömrüm boyunca hem öğrenci oldum hem de öğretmen Hem eski medreselerde okudum hem de yeni okullardaHem İran'da bulundum hem de İran dışında Köy ilkokulunun birinci sınıfından üniversitenin son sınıfına kadar okudumKüçüklükten beri, çevremdeki olayların, toplumsal değişimlerin ve fikrî çalkantıların ortasında olmuşumdur Aynı şekilde, günümüzün itikadî, manevî ve ideolojik tartışmalarını takip ediyor ve onları biliyorum Gece gündüz elimden kitap ve kalem düşmez Batı kültürünün saldırılarını ve egemenliğini, buna karşılık aydınların acz içindeki teslimiyetini ve dindarların bağnaz direncini anlamaya çalışıyorum Din referanslı eski kültür ile medeniyet referanslı yeni kültür arasındaki geçişi düşünüyorum ve gelenekten modernizme doğru gerçekleşen bu geçiş sürecindeki toplumumuzu izliyorum Bu süreçte hayat, ahlak ve düşüncede gerçekleşen ‘değerler’ deki değişime tanıklık ediyorum Köye dayanan köklerim olduğu için 'halk'ın ne demek olduğunu iyi biliyorum Aldığım dinî eğitim, beni toplumumun vicdanı, fıtratı ve maneviyatına derinden bağlıyor Batılı tarzda eğitim gördüğüm için çağımı tanıyorum Dünyanın gündeminde olan ve insanları etkileyen meselelerin içindeyim Dindar toplumumuzun, günden güne artan, kök salan ve güçlenen Batı kültürü karşısındaki halini görüyorum Geleneksel bir öze, atalardan kalma değerlere ve taklidî bir imana sahip olan toplumumuz, kendisini tanımıyor Buna karşılık Batı kültürü, yaratıcılık ve yenilikçiliği, aklî değerleri, bilimsel inkârı, maddî bilinci, hayatta gerçekçiliği ve burjuvaziye ait bayağı arzuları öne çıkarmakta ve bu değerleri her tür ahlakî ve dinî bağdan kurtarma aracı olarak kullanmaktadır Tüketim, güç, hareket ve maddî ilerlemeye dayalı bir yaşam biçimi önermekte ve dayatmaktadır Anladım ki, sadece ailevî adetler ve toplumsal geleneklerle korunan mevcut din, taşlaşmış zihnî kalıplarla takdim edilmektedir Yaşayan bu dinin bilgi ve düşünce kaynağı ise önceki nesillerin bilgisi ve ön kabullerdir

Uyanış, hareket, aklî ve ilmî yenilenme demek olan ve zamanın önünde giden İslâm’ın yolunu kesip tarihteki olaylara bağladılar ve peşlerinden sürüklemeye başladılar Bu gün İslâm, kendi dağınık ve yönsüz mensupları arasında manevî kutsallar ve inançlardan ibaret hale getirilmiştir Yaşayan kimi ameller ve semboller ise tahakküm ve köleleştirme aracı olarak kullanılmaktadır İşte böyle bir ortamda, uzak ve bilinmeyen bir yerden yeni soluklu, uyanık, güçlü, egemen ve evrensel bir rakip, bilim, teknoloji, felsefe, edebiyat, sanat, büyük bir ekonomi, tecrübe ve tarihî başarılar ile dini, hayattan kovmak ve yok etmek için saldırmaktadır Üstelik bu rakip, İslâm’a karşı ezelî kini olan Batı sömürgeciliği ile el ele çalışmaktadır Bu rakip, İslâm toplumlarına ulaşmak ve oraya yerleşebilmek için, kapıda duran ve yolunu kesen İslâm dinini ortadan kaldırmak için çaba göstermektedir Zira İslâm’ı tanıyan, onun tarihini bilen herkes ve son iki yüz yıldaki Batı sömürgeciliğini araştıran, İslâm’ın, tarih boyunca uyuyan ve duraksayan toplumları harekete geçirdiğini, zillet ve zaaf içine düşenlere izzet ve güç verdiğini bilir Aynı şekilde İslâm’ın, sadece dinî bir duygu ve kalbin tasdik ettiği bir iman değil, ‘zengin, köklü ve yenilenen bir kültür’ ve sömürgeciliğe karşı en büyük engel olduğunu da bilir Yani gelişmiş devletleri etkisiz hale getirecek ve fikrî sömürgecilik, tahakküm, fakirlik ve kimlik kaybına karşı mücadele vermesi gereken aydınlarımıza insanî duyguyu ve özgürlüğü bahşeden ve onları kimliksiz hale gelmekten koruyacak en önemli faktör İslâm’dır

Ben, bu tesbitleri, bir entelektüel olarak şiir, tiyatro ve ebebî kitaplardan ya da entelektüel mahfillere mahsus araştırma ve tartışmalardan hareketle değil, sıradan halkımın bir ferdi olmam hasebiyle yapıyorum Zira ben pek çok bağ ile bu halka bağlıyım Aydınların, yazarların, ilim adamlarının ve ideologların, düşündüklerini ve anladıklarını ben, vicdanımın derinliklerinde hissettim Onlar için bilimsel, zihnî ve nazarî olan gerçekleri ben, tenim ve etimle duyumsadım Bu toplumsal geçekler ve dönüşümlerin aynısını yaşadım Burada olup bitenler hakkında dolaysız bilgiye sahip oldum Bu günün kültürü ile dünün dini arasındaki çatışmada hazır bulundum Mevcut gelenek ile kültürel sömürgecilik, toplumsal dönüşüm, maddeci tahakküm ve burjuvazi arasındaki ilişkiler ile geleneğin saldırılara nasıl karşılık verdiğini biliyorum İşte bütün bunları, böyle biliyorum!

Eğitimli tabakası, yeni nesil ve aydınlarımızın, ne zamandan beri, neden, nasıl ve hangi güç ve çevrelerin etkisi ile dinden, özellikle de İslâm’dan uzaklaştıklarını, hatta nefret ve düşmanlık ile ondan kaçtıklarını ve nihayetinde nereye varacaklarını, kime sığınacaklarını ve hangi tuzağa düşeceklerini de biliyorum

Sadece bu sebepler, dinin toplumdaki durumu, kültürel sömürgecilik, dindar toplumun esaslarını sarsan durumlar ve toplumun dinden uzaklaşmasının nedenleri üzerinde durma hakkını bana vermiyor; bununla birlikte, eğitim, ilmî araştırma teknikleri hatta eğitim müfredatları hakkında sahip olduğum ihtisas da, bana bu konuda konuşma hakkını veriyor Medeniyet tarihi, sosyoloji, dinler tarihi, fikrî uyanışlar, toplumsal ayaklanmalar, üçüncü dünyanın emperyalizme karşı ayaklanışı, çağdaş ideolojilerin tanınması, İslâm tarihi, sömürgecilik tarihi, İslâm toplumlarındaki değişim-dönüşümler ve halk tabakasında ortaya çıkan pek çok fikrî, siyasî ve toplumsal hareket, bize, aydınlarımızın, sosyologların topluma bakışları ve dine öze...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Biz suçluyuz
« Posted on: 25 Nisan 2024, 18:54:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Biz suçluyuz rüya tabiri, Biz suçluyuz mekke canlı, Biz suçluyuz kabe canlı yayın, Biz suçluyuz Üç boyutlu kuran oku Biz suçluyuz kuran ı kerim, Biz suçluyuz peygamber kıssaları, Biz suçluyuz ilitam ders soruları, Biz suçluyuzönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes