๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Nisan 2010, 17:12:50



Konu Başlığı: Bir Yeminin Ettiği
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Nisan 2010, 17:12:50
Bir Yeminin Ettiği

Hedefe kilitlenmiş adam, değerler adamı derler ya, işte öyle bir adam... İman etmiş, yola baş koymuş, budaktan gözünü sakınmamış bir adam, Osman b. Maz’un r.a.

Peygamber s.a.v. Efendimiz’in akrabası. İlk müslümanlardan. Habeşistan’a hicret eden ilk kafilede bulunanlardan. Bir ara Kureyş’in İslâm’a girdiği haberini almışlardı da, muhacirlerin bir kısmı dayanamayıp ta Habeşistan’dan geri Mekke’ye dönmüşlerdi. İşte Osman b. Maz’un r.a. onlardan.

Mekke’deki çileli yılları, Rasul-i Ekrem s.a.v.’le birlikte geçirmişti. İbadetine düşkün mü düşkün, Efendimiz s.a.v.’e sevgi ve itaatte engin mi engin bir hali vardı.

Hicret emri verilince hazırlığını yapıp, ev halkıyla birlikte hemen yola koyuldu ve nihayet Medine’ye varıp yerleşti.

Medine, artık müşrik baskısının bulunmadığı, gönüllerince kulluklarını yapabildikleri güzel bir memleketti. Doyasıya Efendimiz s.a.v. ile beraber olabiliyor, birlikte namaz kılıyor, sohbetlerini dinliyorlardı. Anlatılması imkansız manevi bir atmosferi soluyorlardı.

Kulluğa yemin

Osman b. Maz’un, Hz. Ali, İbn Mesud ve Mikdad (Allah hepsinden razı olsun) gibi bazı Sahabiler, aralarında sohbet ediyorlardı. Kendilerini beğenmiyorlardı. Dünyaya aldandıkları kanaatini taşıyorlardı. Buna dur demenin zamanının geldiğini düşünüyorlardı. Geceleri ibadetle geçirmek, gündüzleri ise devamlı oruç tutmak... Bunun yanında, layıkınca kulluk yapmalarına engel olduğunu düşündükleri et yemekten uzak durmak, eşleriyle beraber olmamak ve iyi elbiseler giymemek...

Osman b. Maz’un ve arkadaşları, aldıkları bu kararı bir de yemin ederek iyice perçinlemişlerdi. O günden sonra da dediklerini hayata geçirmeye başlamışlardı. Hepsi zaten ibadetlerine düşkün oldukları halde artık gecelerinin tamamını ibadetle geçiriyor, gündüzleri oruç tutuyorlardı. Hanımlarıyla ilgilenmiyor, et yemekten uzak duruyorlardı.

Gizli karar açığa çıkıyor

Bir gün Osman b. Maz’un r.a.’ın hanımı, Hz. Aişe r.a. validemize uğradı. Genellikle derli toplu giyinir, ellerine kına yakardı. Hz. Aişe validemiz onun her zamanki halini görmeyince sebebini öğrenmek istedi. O da kocasının dünyayı ve kadınları arzulamadığını söyleyerek ilgisizliğinden şikâyet etti. Aişe r.a. validemiz bu durumu Efendimiz s.a.v.’e bildirdi. Bundan sonraki gelişmeleri Hz. Aişe r.a. validemiz şöyle anlatıyor:

Nebi s.a.v., Osman b. Maz’un’a haber saldı. O da çıktı geldi. Efendimiz s.a.v. ona dedi ki:

- Ey Osman! Benim sünnetimden (yolumdan) yüz mü çevirdin?

Osman:

- Hayır, vallahi ya Rasulallah! Benim tek isteğim senin yolundur.

Efendimiz s.a.v. buyurdu:

- Ben hem uyurum, hem namaz kılarım, hem oruç tutarım, hem de tutmam. Hanımlarımla da beraber olurum. Allah’a karşı takva sahibi ol ey Osman! Bilesin ki ailenin senin üzerinde hakkı var, misafirinin üzerinde hakkı var, vücudunun senin üzerinde hakkı var. Oruç tut, ama bazen tutma; namaz kıl, uykunu da al!

(Ebu Dâvud, Salât 317; Ayrıca bkz: Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 268, el-Mektebetü’ş-Şamile CD.)

Osman b. Maz’un ve arkadaşları aldıkları kararın yanlış olduğunu anladılar ve hemen vazgeçtiler. Ama bir şey daha vardı; yemin etmişlerdi.

Yemin ne olacak?

İşte Yüce Mevlâ tam bu sıralarda şu ayetleri inzal buyurdu:

“Ey iman edenler!

Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) ölçüleri aşmayın. Allah, ölçüleri aşanları sevmez.

Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin; kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı takvâ sahibi olun (O’nun ölçülerini aşma konusunda içinizde derin bir endişe bulunsun).

Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile ettiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on fakiri yedirmek yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin kefareti budur.

Yeminlerinizi tutun. Allah, size ayetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.” Maide, 87–89.

Peygamber’in gözyaşları

Osman b. Maz’un r.a. ve arkadaşları ayetlerdeki hükümleri harfiyen yerine getirdiler. Rasul-i Ekrem s.a.v. ile birlikte Bedir savaşına katıldılar. Osman b. Maz’un r.a., bu savaş esnasında bir hastalığa yakalandı, bir türlü iyileşemedi. Hicretten otuz ay sonra Medine’de vefat etti.

Hz. Aişe r.a. validemizin anlattığına göre Rasulullah s.a.v. Efendimiz, Osman b. Maz’un r.a. vefat edince yanına geldi ve onu öptü. O esnada Efendimiz s.a.v.’in gözyaşları yanaklarından akıyordu. (Ebu Davud, Cenâiz 40; Tirmizî, Cenâiz 15). Osman b. Maz’un r.a.’ın cenazesine hitaben şöyle buyurdu:

“Dünyadan bir şeye bürünmeden gittin!” (Muvatta, Cenâiz 16)

Cenaze namazını Efendimiz s.a.v. kıldırdı. Baki kabristanlığına defnedildi.

Allah ondan razı olsun ve muhabbetini gönlümüze yerleştirsin…