๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 02 Aralık 2010, 14:39:40



Konu Başlığı: Bir uyarıdır casiye
Gönderen: Sümeyye üzerinde 02 Aralık 2010, 14:39:40

Bir Uyarıdır Casiye




“Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır.

 O saat koptuğu gün,

işte o gün batıl ehli hüsrana uğrayacaktır.”

Casiye/27

 
O gün, her ümmet dizi üstüne çökmüş kendi hesabını bekler. Okunan kendi kitaplarıdır, görülecek olan kendi yaptıklarıdır. Pasif bir durumdadır her ümmet, sadece sonucu beklerler çünkü iş bitmiştir.

Ne düşünmeye zaman vardır artık ne eyleme, kalemler düşmüştür elden ve defterler kaldırılmıştır dizlerden... Sadece bir duruş vardır, önüne eğilmiş başlar ve ayakta duramayan ayaklar; işte Casiye’dir bunun adı, öyle geçer sürei celilede...

Bir sahnedir bu, kıyamet sahnelerinden, bir acziyettir bu, her şeyin bittiği dünya âleminden... Bir uyarıdır bu, daha yaşarken diz üstü çökmüş milletlere...

Bir uyarıdır bu, ümmet olma yolunda dökülenlerin, her hizbin kendi elindekiyle sevinmesinin acı sonu... Kıskançlığın kaderi, güç oluşturamamanın ana sebebi “...çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz rabbin kıyamet gününde ayrılığa düştükleri şeylerde onlar arasında hüküm verecektir…”

Bir tek, zaman karşısında mağlup olduğunu düşünen ve zamana hükmetmek için çabalayan batıl düşüncenin iflasıdır Casiye... “Onlar sadece zann’ediyorlar…” Hakikati görmek istemeyenlerin, kör olarak gezmeyi, görmeye tercih edenlerin hazin dramı...

Azanların ve azdıranların, hakkı tutup kaldırmak yerine onunla alay edenlerin akıbeti: Casiye... “Ve kendisini alay konusu edindikleri de onları sarıp kuşattı...”

Doğruları eğrilten, yanlışları doğrulayan, sürekli tersyüz edilen bir yaşamın hengâmesinde olanların; acziyetini hatırlatan her şeyi hayatında yok sayan, duyduğu halde işitmeye yanaşmayan, işittiği halde itaate yanaşmayanlar; “…Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi söze iman edecekler…”

Yemeğini yeyip hesap, diyen müşteri misali, kendisine sunulan rızkın faturasını ödemeyi basit zannedip, kıyametsiz zamanların çocuğunadır bu ikaz: “Gerçekten Allah’ın vaadi haktır, kıyamet saatinde hiçbir kuşku yoktur.”

Casiye, düşünmeyen zihinlere, akletmeyen yüreklere ulvi mesaj... Casiye bu dünyada diz üstü çöken ümmete:

“His yok, hareket yok, acı yok leş mi kesildin, hayret veriyorsun bana, sen böyle değildin / Kurtulmaya azmin niye bilmem ki süreksiz / kendin mi yoksa ümidin mi yüreksiz?” dedirten; Kazanılan ve kaybedilen şeylere dikkat kesilen, ardı sıra koşan bir cehennemin karşısında ‘halin nedir?’ diye sorandır Casiye...

Güvenilen, sığınılan sığınakların bir bir yıkıma uğraması; yapay velilerin, dostların hakiki dosta teslim olması; tek dostun sıcaklığının kaybedildiği yerdir Casiye… “Allah muttakilerin velisidir…”

Casiye, umut etmenin artık işe yaramadığı, gücün, sözün, enerjinin tükendiği; göğün, yerin ve içindekilerin acı figanı...

Elindeki fidanla kalakalmanın, esirgenilen bir tebessümün, okşanmayan bir miskinin, okunmayan bir kitabın, düşünmeyen bir aklın elim sonu; yapılan her işin kayıt altına alındığının göstergesi: “ Bu bizim kitabımız; sizin aleyhinize hak ile konuşuyor...”

Artık konuşmaların, susmaların, şikâyetlerin hiçbir anlam taşımadığı; Hakikatin gün gibi aşikâr olduğu an: “Gerçekten biz sizin yapmakta olduklarınızı yazıyorduk…”    Unutulmanın en acısı, terk edilmenin, yalnız kalmanın en korkuncu “…Bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi bizde sizi bugün unutuyoruz.”

Öyle bir unutuluş ki siz onu unuttuğunuz için; günlerin, ayların ve yılların içine onu sığdıramayıp yok saydığınız için şimdi siz unutuluyorsunuz… Şimdi siz yok sayılıyorsunuz. Bir hiç sayılıyorsunuz, hiç bir kıymeti harbiyeniz yok, hiçbir etiket ve rütbeniz yok. Ve en kötüsü sizi bu yokluğa iten dostlarınız da yok.

 Zaaflarınız, hevesleriniz ve gafletinizden dolayı unutuluş… Ve sonra öyle bir hatırlatış ki hatırlamanın artık faydasız olduğunu hatırlatan hatırlayış… Gecikmenin acı yüzü, inkârın, ertelemenin doğurduğu, felaketin yüreklere çarptığı dehşet anlar;

“Böyledir, çünkü siz Allah'ın ayetlerini eğlence yaptınız: dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün onlar ne ateşten çıkarılırlar ne de kendilerinden Allah'ı memnun etmeye çalışmaları istenir, (çünkü artık iş işten geçmiştir.)”

Casiye, bitiş noktası... Ardından hiç bir kelimenin cümle olmaya namzet olamadığı yer. Kalemin düştüğü, mürekkebin bittiği an. Ne güneşin, ne ayın aydınlatmaya cesaret edemediği zaman. Zifiri karanlığın iliklere işlediği vakit, bilin ki bir Casiye’dir o an yaşadığımız...

 

Ne mutlu diz üstü çökmeyip ayakta direnerek, Casiye’yi doğru okuyanlara...


       Yasemin Şüheda