Konu Başlığı: Bir kalp meselesı bu Gönderen: Sümeyye üzerinde 13 Temmuz 2010, 21:43:27 Bir kalp meselesı bu Bir kalp meselesidir bu… İki kriz var ölümle sonuçlanan Biri kalpte, diğeri medeniyette yaşanıyor Kalp krizi Medeniyet krizi İkisi de insanın yenilmişliğinin sonucudur İkisi de kalbine yenilmişliğin, kendini unutmanın, gerçeğe duyarsız kalmanın sonucu… İrfandan, itidalden, marifetten, gayeden, düşünceden, basiretten, sorumluluktan, fıtrattan, şahsiyetlilikten, hürriyetten kaçarken yenilmişliğin sonucu… Bugün insanın eli her şeye değiyor, bedeni her yere ulaşıyor da nedense bir türlü mutlu olamıyor, krizlerden kurtulamıyor Muzdarip bir gönlümüz, ruhunu inşa edemeyen bir kalbimiz var Bir kalp sorunumuz var Kalbi atmayan bir medeniyetimiz var Medeniyetin içinde her şey var ve insanda “yenilmiş” olduğundan sadece basit bir eşyadan ibaretmiş gibi duruyor orada Hayatın ne gerisine düşüyoruz ne de ilerisine geçebiliyoruz Sadece bedenimizin temas ettiği anı yaşamaya takılıp kalmışlığın alametidir bu Orada çaresizlikten, hatıralarımızla gayelerimizin ikisine birden esir olmuşuzKaçamıyoruz hiçbir bir yere Pek idrak edemesek de kalplerimiz hem mahiyet hem de istikamet sorunu yaşıyor Kalp yani, içimizdeki süvari varlık esrarını ararken eşyaya ve mekana sabitlemiş kendini Katılaşmış, donmuş kalmış orada Mana ve mahiyeti değişmiş… Medeniyetin kalbini dinleyemiyor insan Kalbimizden uzak düşüp, yolumuza bir kalp sürgününü reva gördüğümüz için, esir düştük tanıdığımız zamana, mekana, eşyaya ve insanlara… Yapıp ettiklerimize, yani kendi eserimize esir düştüğümüz andan itibaren de kalbimiz teklemeye başladı… Dünya ve içindeki her şeye sahip olmak isteyince kalp; kirlenmiş, damarları tıkanmış, ritmi bozulmuş, ufkunu yitirmiş, ayarını kaçırmıştır artık… An meselesidir ölümle yüzleşmek… İnsan ile medeniyet ne kadar da iç içe şeyler Önce insan var oldu sonra medeniyet İnsan medeniyeti üretti, dünyayı mamur etti, sonra ürettiği medeniyet insanları şekillendirmeye başladı Bu medeniyet kimi zaman insanlığın esir çağı, kimi zaman da insanlığın diriliş ufku oldu Burada da ölçü hep kalptir İnsanlar kalplerini unuttuklarında, kalp krize girdiğinde medeniyet de insani olmaktan çıktı, krize düştü Tarih ölmüş medeniyet kalıntılarıyla doludur Ne kadar zaman oldu, ne kendimize ne de ürettiğimiz medeniyete hakiki, sarsıcı, bizi gerçekle yüzleştirici bir soru sormayalı Muhasebesiz, kalpsiz bir yola sapalı, yani yenileli Bizim helakimiz düşünmemekten, sormamaktan, kendimizi kalbimizden hesaba çekmemekten mi olacak yoksa! Alabildiğine dünyevileştirdiğimiz bir kelimedir muhasebe Aslı ne kadar da güzeldir onun, kalpte ve medeniyette kriz önleyici etki yapar İnsanın yapıp ettiklerinde muhasebe devreye girince, kalbin varlığı derinden hissedilir, belki de kalp keşfedilir, yolu açılır, hayatın ritmi değişir, bedenin hükmü normalleşir, varlık hiyerarşisinde olması geren olur ve her şey kalp ufkuna göre hizaya gelir Medeniyet krizden çıkıp, kalp de keşfine koyulduğunda insanın yeryüzü macerasında büyük bir inkılap olur, kalp ve medeniyet tertemiz ruhunu bulunca insanda da çağ değişir şekva biter, şükür hükmünü ilan eder Kalp bilgisi lazım bize İnşa edici, ruh verici, sorgulayıcı, düşündürücü, tecessüsü derinleştirici, diriltici, sevgiyi artırıcı, varlığı okuyucu, manaya açık, maddeyi çözücü, aşka kaçmış… Ben insanın kalbine göre yaşadığına inanırım Kalbine yakın durmak ya da kalbinden sürgün yemek İkisi de hayatı etkiler, ikisi de duygu, düşünce ve davranışları belirler Birinde kalp tutar insanı, ötekinde kalbin boşluğunu nefis doldurur Birinden hayır, diğerinden şer çıkar Krize girmemişse insana kalbi ihanet etmez Nefsini putlaştırıp, kalbinin sesini kesip onu basit bir mekanizmaya dönüştürmüşse, orada ihanetten asla kurtulamaz, ne yaparsa yapsın, neye sahip olursa olsun mutluluğu bulamaz, huzuru tadamaz insan… İnsanın huzursuzluğu ile medeniyetin huzursuzluğu birbirini besler Kriz hali ikisini de esir alır… İnsan gibi medeniyetlerin de kalbi vardır Medeniyetlerin kalbi insandır İnsan anlamına yabancılaşıp dünyada yolunu kaybettiğinde, diriliğini yitirdiğinde, esaretleri ve mahkumiyetleri arttığında medeniyetler krize girerler… Her bir insan kalp ufkuna açılıp, “kalp vazifesine” itaat ederse, içinde sevgiyi büyütür, merhamete derinlik katar, ızdıraplarını da dua dua insanlığın selametine yoğunlaştırırsa kriz dönemi biter… İnsan medeniyetin kalbi olduğu idrakiyle sorumluluğunu da müdrik olmalı İnsan bu, alabildiğine zayıf ve fani iken, hayata kalbinden tutunduğu andan itibaren kudret ufkuna değip beka alemine transfer oluyor Kalbinde ne biriktirdiğindir senin yolunu belirleyen Sevgi de nefrette hızla yerleşir kalbe Sevgiyi sevgiden, nefreti de nefretten ayır etmek lazım ki kalp krize girmesin Değerinden büyük sevgi de sevgisizlik de kalbi krize sürükler Kalp “hakiki sevgiyi” tatmayınca dünya ve içindekilere dair beslenen sevgilerin tanziminde derin sorunlar yaşanıyor ve o sevgilerin tümü insana acı veriyor Aşk-ı mecazi ile aşk-ı hakiki ayırt edilmeli ki, dünyaya kalben esir düşmeyelim Nefrette öyle, ölçüsünü kaçırırsa girdiği kalbi zehirler Burada ölçü dünyevi değil, kalbidir Dünyaya ait değildir kalbimiz… “Yaratılanı Yaratandan ötürü” severse, bir de sevgi kirliliği ile krize girmez kalp Kalp iman demektir Kalbi iman besler… Onu bir cesede dönüşmekten iman kurtarır… İçinde selim bir kalp taşıyan her insan bir abidedir… Hesabımız kalbimizden olacak Bütün kalplerin sahibi, vakit hitama erdiğinde yüzümüze değil kalbimize bakacak, ya kurtuluşumuza ya da helakimize hükmedecek… “İman hem nurdur hem kuvvettir Hakiki imanı elde eden adam bütün kainata meydan okuyabilir” diyordu bir ehl-i kalp Dünyaya yenilmemenin, buhranlara kapılmamanın yolu kalp sağlığından geçiyormuş… Faniliği bilip, bekaya talip olmaktan… Kalbimiz teklemeden onun yolunu teke indirmekten… Her kalpten bir medeniyet çıkar İnsan hayatın kalbinin kıvamına göre yaşar İçinde bulunduğumuz çağdaki medeniyet krizinin emelinde büyük bir kalp krizi vardır İnsanın ve insanlığın en büyük sorunu bence bu kalp krizidir Kalpsizlikle bir değer üretilmiyor, ölümler, acılar, sancılar, buhranlar, düşmanlıklar gittikçe çoğalıyor Hayat hızla tükeniyor… Kalbinden kaçan insanın eseridir dünyanın şu hazin hali… Erbab-ı kalp devreye girmezse insanlık felaketine doğru hızla yol alıyor Sorunumuz kalptedir, çözümü de orada… Kalbin keşfinde… Yeniden kalbe dönüşte… Bir kalp davasıdır adanmamız gereken… ALINTI |