> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Bir istikamet testi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bir istikamet testi  (Okunma Sayısı 730 defa)
26 Kasım 2010, 12:30:00
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 26 Kasım 2010, 12:30:00 »



Bir İstikamet Testi


İstikamet, Arapça bir kelime olup doğru yol demektir. Terim olarak müslüman için inançta, davranışta ve uygulamada Allahın öğrettiği şekilde hareket etmek anlamına gelir. Onun için yüce Allah Peygambere ve müminlere seslenerek “Sen ve seninle beraber tevbe edenler emrolunduğun gibi dosdoğru olunuz”(11 Hud/112) der.

Bu yol, her Fatiha okuduğumuzda kendisine yönlendirmesini Allah’tan istediğimiz Sırat-ı Müstakim’dir. Bütün peygamberler bu yolu insanlara öğretmiş ve onu izlemeye çağırmışlardır.

“Allah, Nuh'a teşri ettiklerini size de din olarak teşri etmiştir. Sana vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da buyurduk ki: "Dine bağlı kalın, onda ayrılığa düşmeyin." Putperestleri çağırdığın şey putperestlere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir.

Kendilerine bilgi geldikten sonra ayrılığa düşmeleri, ancak birbirini çekememekten dolayıdır. Eğer Rabbinin “belirli bir süreye kadar” şeklindeki sözü olmasaydı, hemen işleri bitirilirdi. Onlardan sonra Kitaba varis olanlar da ondan derin bir şüphe içindedirler. Onun için sen bu yola çağır ve emrolunduğun gibi doğru ol, onların heveslerine uyma ve şöyle söyle: "Allah'ın indirdiği kitaba inandım; aranızda adaletle hükmetmekle emrolundum; Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir; bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz kendinizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş onadır”(42 Şura(13-15, yine bakınız, 6 Enam/83-90).

Bu yolu izleyenler kurtulur, izlemeyenler dünyada sefil, ahirette rezil olurlar. "Kendilerine yazık edenlere gelince; onlar, cehenneme odun olurlar. Doğru yol üzerinde olurlarsa sınamak için onlara  bol bol nimet veririz. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, onu gittikçe yükselen bir azaba uğratır”(72 Cin/15-17).

Rabbimiz Allahtır, deyip bu yolu izleyenlerin kurtuluşunu ahirette melekler müjdeleyerek bildirirler.

"Rabbimiz Allah'tır" deyip doğru yol üzerinde olanları melekler, "Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünya hayatında da, ahirette de size dostuz. Burada, canlarınızın çektiği, umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan Allah katından bir ziyafet olarak size sunulur" diyerek inerler”(41 Fussilet/30-32; 46 Ahkaf/13). Ana hatlarıyla Kur’an anlayışında istikamet/doğru yol budur.

Bu yol, işin lafını veya edebiyatını yapmak değil, samimiyet ve dürüstlük ister. Hz.Peygamberin “Din Allah’a, Resulüne, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara karşı samimi olmaktır”1 dediği gibi, inançta ve davranışta istikameti ve dürüstlüğü gerektirir. Dini Allaha halis kılarak yaşamak budur.

Bunun aksi, dini oyun ve eğlence yapmak, kendisini ve başkalarını aldatmaktır. Böyle yapanları da Allah kınamakta, Peygamber’in onlara değer vermemesi gerektiğini belirterek cezalandıracağını söylemektedir:

“Dinlerini oyun ve eğlence yapanları, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Kur’an ile öğüt ver ki, bir kimse kazandığıyla helake düşmeye görsün, o takdirde Allah'tan başka ona ne bir yardımcı, ne de bir kurtarıcı bulunur; her türlü fidyeyi de verse kabul olunmaz. Kazandıklarından ötürü yok olanlar işte bunlardır. İnkar etmelerinden dolayı kızgın içecek ve can yakıcı azap onlaradır.” (6 Enam/70).

 Şüphesiz bunun en güzel örneği bütün peygamberler ve onlarla beraber tevbe etmiş olan müminlerdir. Bize en yakın örnek olarak da Hz.Peygamber ve beraberindeki müminlerdir. Bu insanlara baktığımız zaman, ne pahasına olursa olsun istikamet üzere olmayı ve inandığı gibi yaşamayı ilke edindiklerini görürüz. Bunu dünya hayatının hiçbir şeyine değişmemiş ve kendilerine en ağır bedeller ödeten müşriklerle  inanç  ve istikametleri üzerinde pazarlığa gitmemişlerdir.

Şüphesiz bunlar birer insan olup Allahın istediği istikamet üzere olmak yerine Kureyş’in uzlaşma tekliflerini kabul ederek evlerinde ve yurtlarında rahat ve huzur içinde yaşamak için, şahıslarının veya evladu iyalinin maddi çıkarlarını ve geleceğini düşünmek, korumak ve geliştirmek için vahiy üzerinden onlarla pazarlık yaparak uzlaşma yoluna gidebilir ve kitabı işlerine uydurabilirlerdi. Onlar da “Kureyş kabileciliğini/ulusçuluğunu/ulusalcılığını benimsiyoruz, Hübel’in yüceliğine inanıyoruz, Kureyş oligarşisi’nin değerlerini kabul ediyoruz, herkesin tanrısı kendisine, din ve inanç olarak, yol ve yaşam olarak atalarımız güzel insanlardı” deselerdi veya din üzerinden uzlaşma tekliflerini kabul etselerdi, hiç  şüphesiz özel alanlarında bir Allah’a inanmalarına, namaz kılmalarına, oruç tutmalarına, Kabe’yi tavaf etmelerine, evlerinde veya ölülerinin kabirleri başında yahut kandil gecelerinde(!) bol bol Kur’an okumalarına, müzik eşliğinde solo veya koro halinde ilahiler söyleyip düzenledikleri dinsel âyinlerde coşmalarına veya dönmelerine, hatta kendilerinden geçmelerine, şu veya bu şekilde giyinmelerine, şurada burada ticaret yapmalarına, vs. kimse karışmaz, herkes gibi yaşar giderlerdi. Onlar da muhataplarını yahut güç ve iktidar sahiplerini hoşnut etmek için dinlerini oyun ve eğlenceye çevirselerdi İsa’yı da Musa’yı da hoşnut edip Mekke’de müşriklerle, daha sonra Medine’de Yahudilerle uzlaşarak yaşayabilirlerdi. Bunu yapabilirlerdi ama âlemlerin Rabbinin istediği istikamet üzerinde olmaz ve onu memnun edemezlerdi. Onun için-canlarını kurtarmak için değil, çünkü Kureyşlilerle uzlaşıp isteklerini kabul etselerdi zaten kimse onlara ilişmez ve canlarını tehlikelerden korumuş olacaklardı-inançlarını koruyarak istikamet üzere yaşamak için iki kez ver elini Habeşistan, en sonunda da ver elini Medine deyip yeri yurdu, evi barkı, akrabayı ve yakını, eşi ve dostu, işi ve aşı, ticareti, meslek ve sanatı, nihayet kutsal Kabe’yi bırakıp  göç ettiler.

Bir örnek olarak Hz. Ebu Bekir’in davranışına bakalım. Bilindiği gibi Hz. Ebu Bekir ilk Müslümanlardan olup Müslüman olduğu için müşriklerden ölesiye dayak yemiş ve eziyetler görmüş, ezilen korumasız Müslümanları işkencelerden ve zulümden kurtarmak için varını yoğunu feda etmiştir. Müslümanlığından dolayı müşriklerin artan eziyetleri karşısında artık dayanamayıp malum hicretten önce bir gün Mekke’den göç etmeğe karar verir, eşyalarını deveye yükler ve yola düşerek Berku’l-Ğimad denilen yere kadar gider. Halkın ileri gelenlerinden olan İbnu’d-Değine yolda kendisine rastlar ve nereye gideceğini sorar. Hz. Ebu Bekir, namaz kılmasına ve inancına göre yaşamasına kavminin tolerans göstermediği için artık yapılanlara dayanamadığını ve Rabbine ibadet edebileceği başka bir yere göç edeceğini söyler. Bunu dinleyen İbnu’d-Değine, Ebu Bekir’in iyi komşuluğunu ve erdemlerini anarak böyle bir şeye izin vermeyeceğini, bundan böyle kendisini koruması altına alacağını ve evine dönüp ibadetlerini güvenlik içinde yapabileceğini söyleyerek geri çevirir. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir geri döner. İbnu’d-Değine o gece Kureyş’in ileri gelenleriyle görüşür ve Ebu Bekir’in erdemlerini sayarak böyle bir adamın sürülemeyeceğini söyler. İleri gelenler de İbnu’d-Değine’nin söylediklerini kabul ederler ama “Ebu Bekir’e söyle, namazını evinin içinde kılsın, açığa vurmasın, (kamusal alana taşımasın!), istediğini evinde okusun ve bizi rahatsız etmesin, çoluk çocuğumuzu baştan çıkarmasın” derler. Ebu Bekir bu şekilde evinde gizlice namaz kılmaya ve Kur’an okumaya devam eder. Sonra evinin avlusunda namaz kılmak ve Kur’an okumak için mescit gibi bir yer yapar. İçinde kıldığı namazdan ve sesli okuduğu Kur’an’dan Kureyş’in kadın ve çocukları etkilenince, ileri gelenleri İbnu’d-Değine’ye gelirler ve Ebu Bekir’in ancak evi içinde  gizlice namaz kılıp Kur’an okumasına izin verdiklerini, (kamusal alanda bunları yapamayacağını), aksi halde (kaydını silerek veya meslekten yahut kamu görevinden çıkararak) verdiği emanı/güvenceyi geri almasını  isterler. İbnu’d-Değine’nin Ebu Bekir’e “Ya namazını ve okumanı evinde gizlice yapıp yanımda kalmayı seçersin veya başka yere gidersin” demesi üzerine, Ebu Bekir Allah’ın yanında olmayı seçtiğini söyler ve Rasulullahla beraber Medine’ye hicret edinceye kadar bu şartlar altında Mekke’de yaşamaya devam eder2.

Bütün peygamberlerin ve onlarla beraber olanların yolu budur. İstikametin lafını veya edebiyatını yapmak değil, insanların yaptıkları önemlidir. Gökteki küçük rahmet bulutları gibi istikamet üzere olan insanlar ve kitleler dışında, toplumun geneli açısından yolumuzun istikamet olduğunu söyleyebilir miyiz? Bunu görmek için 28 Şubat sürecinin İmam Hatip Liselerine yaptığı karşısındaki tavrımızı  bir örnek olarak değerlendirebiliriz.

Bilindiği gibi 28 Şubat sürecinde İmam-Hatip Okullarına ideolojik bir linz girişimi oldu. Bu süreçteki tavrımıza baktığımızda gördüğümüz manzara şudur: Bilinen gerekçeleri ve uygulamalarıyla sürecin sahipleri, orta kısmını kapatarak, katsayı engeli ile üniversite puanlarını düşük kurdan hesaplayarak, istihdam alanını daraltarak ve başörtüsünü yasaklayarak  İmam Hatip Liseleri’nin önünü keserken veya uzun vadede işini bitirmeyi planlarken kendilerince ne kadar haklı (!) ve tutarlı (!) bir iş yapmışsa, maddi gelecek endişesiyle orada okuyan çocuklarının kaydını başka okullara aldıran yahut okuyacak çocuklarını bu okullara yazdırmayan Müslümanlar da süreç sahiplerinin zıt kutbunda inançlarıyla o kadar çelişkili, kendilerinin ve halkın/ülkenin geleceği açısından o kadar isabetsiz ve basiretsiz bir iş yapmışlardır. Çünkü şu veya bu şekilde gelecek endişesiyle çocuklarını bu okullardan aldırmak veya oraya yazdırmamakla, tıpkı son Endülüs sultanı Abdurrahman’ın bırakıp kaçtığı Gırnata’yı savunmak yerine, düşman tarafından yakılmasını uzaktan seyrederek ağlaması gibi, peşin olarak kaleyi terketmiş ve “Hayır, hayır! Sizler, acil olanı tercih edersiniz ve ahiret...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bir istikamet testi
« Posted on: 27 Nisan 2024, 05:42:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bir istikamet testi rüya tabiri,Bir istikamet testi mekke canlı, Bir istikamet testi kabe canlı yayın, Bir istikamet testi Üç boyutlu kuran oku Bir istikamet testi kuran ı kerim, Bir istikamet testi peygamber kıssaları,Bir istikamet testi ilitam ders soruları, Bir istikamet testiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes