> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Bir insanlık suçu işkence
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bir insanlık suçu işkence  (Okunma Sayısı 561 defa)
16 Ekim 2010, 15:28:31
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 16 Ekim 2010, 15:28:31 »



Bir İnsanlık Suçu: İşkence


1. İşkencenin Mahiyeti ve Beşerî Hukuk

Sistemlerindeki Yeri

Aslı itibariyle Farsça olan “şikence” kelimesi Türkçe’ye “işkence” şeklinde geçmiştir. İşkence eziyet etmek, incinmek, incitmek, ıstırap vermek gibi anlamlara gelir. İşkence Arapçada “azap”, “ta’zîb”, “müsle”, “eza” gibi kavramlarla ifade edilir. Terim olarak ise işkenceyi, bir şahsa, işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle bilgi elde etmek veya itiraf ettirmek ya da herhangi bir sebeple acı çektirmek için uygulanan ve fizikî veya mânevî bir şekilde ağır acı ve ıstırap veren bir fiil şeklinde tanımlamak mümkündür. Nitekim TCK. nun 94. maddesinde işkence başlığı altında şöyle denilmektedir: “Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” Yani işkence, bazen bir kişiye bir fiili itiraf ettirmek veya bir fiili işlediğinden dolayı ona acı çektirmek ya da bir fiili yapmaya zorlamak meselâ bir çeki imzalatmak gibi maksatlarla uygulanır.

Tanımından da anlaşıldığı üzere işkence, maddî ve mânevî olmak üzere iki kısma ayrılır. Maddî işkence, insanın vücuduna bizzat uygulanan işkencedir: yakmak, dağlamak, askıya almak, zincire vurmak, elektrik vermek... gibi. Mânevî işkence, fizikî olmayan ancak insanı etkileyen, ruhî yapının bozulmasına sebep olan işkencedir: hakaret etmek, kişinin kendisine veya sevdiği bir kişiye sövmek, sövdürmek, kişiye, inandığını inkâr ettirmek, kişinin, özellikle kadının çocuğunu elinden almak gibi.

Bütün hukuk sistemlerinde her suça somut bir ceza düzenlenmiş veya söz konusu ceza hâkimin içtihadına bırakılmıştır. Bu cezalar, âdil yargılama sonucunda ve somut delillere dayanılarak verilir. Delil, ya şahit ve belge gibi haricî unsurlar veya kişinin ikrar ve itirafı şeklinde olur. Kişinin ikrarı, ancak özgür iradesiyle olduğu takdirde geçerlilik kazanır. İşkence ve baskı ile yapılan bir ikrarın hiçbir değeri yoktur. Bu muhakeme tarzı çağdaş hukuk sistemlerinde evrensel bir boyut kazanmıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3. maddesinde şu ifadeye yer verilmiştir: “Herkesin hayat, özgürlük ve güvenlik hakkı vardır.” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktadır: 1954 tarihli “İnsan Hakları Ve Temel Özgürlüklerini Korumaya Dair Sözleşme”nin 5. maddesinde işkence yasağına açıkça vurgu yapılarak “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı uygulamaya tâbi tutulamaz.” hükmü getirilmiştir. Bunlara benzer daha birçok Birleşmiş Milletler ve Avrupa sözleşmelerinde işkencenin gayr-i insanî bir muamele olduğu vurgulanmış ve kimsenin bu muameleye maruz bırakılamayacağı açıkça ifade edilmiştir ki, Türkiye de bu sözleşmeleri onaylamıştır.

1876 tarihli ilk Kanun-u Esasî’nin (anayasanın) 26. maddesinde şu hüküm yer almaktadır: “İşkence ve sair her nevi eziyet, kat’iyen ve külliyen memnûdur.” 1924, 1961 ve hâlen yürürlükte olan 1982 anayasalarında da işkence yasaklanmış, 1961 ve 1982 anayasalarında ayrıca insan haysiyetiyle bağdaşmayan cezaların da verilemeyeceği hükmü eklenmiştir. Hâlen yürürlükteki anayasaya paralel olarak T.C. Kanununun üçüncü bölümü işkence ve eziyete ayrılmış ve 94-96. maddelerde; ölümle sonuçlanmayan işkencenin türüne göre 3-30 yıl arasında hapis cezası verilebileceği, ölümle neticelenen işkenceye ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir.
Gerek ülkemizde gerekse dünyanın birçok ülkesinde yapılan bu hukukî düzenlemeler, dünya toplumlarının artık insan onurunu ve insan haklarını koruma konusunda duyarlı hâle geldiğini göstermektedir.

2. Yahudilik ve Hristiyanlıkta İşkence


Malum olduğu üzere Yahudilik ve Hristiyanlık da asılları itibariyle semavî dinlerdir ve bunların menşei de vahiydir. Dolayısıyla bu dinlerin esas itibariyle işkenceye cevaz verdiğini düşünmek mümkün değildir. Hz. İsa’nın (a.s.) “… ben size derim: Kötüye karşı koyma; ve senin sağ yanağına kim vurursa ona, ötekini de çevir.”1 şeklindeki tavsiyeleri, Hristiyanlıkta hoşgörü anlayışının ne derece hâkim olduğunu göstermektedir. Ancak bu anlayışın pratiğe yansıdığını söylemek mümkün değildir. Nitekim ortaçağda, 13. Yüzyıldan itibaren kurulan ve 19. yüzyıl ortalarına kadar etkisini gösteren Engizisyon Mahkemelerinde, genelde dinden dönenlere karşı, insanlık dışı birçok işkence yönteminin uygulandığını hattâ işkencenin kurumsallaştığını görüyoruz. Bu çağda, “Kanonik2 hukukun, suçlulardan koparılacak ikrarı delillerin sultanı sayması ve mahkûmiyet için yeterli görülmesi, sanıktan ikrarı elde etmek için akla gelmeyecek vahşi usullerin icad edilmesine ve uygulanmasına sebebiyet vermiştir.”3 Hristiyanlıkta işkenceyi önleyici tedbirlere veya bu konuda düzenlenmiş cezalara rastlanmamaktadır.

Engizisyon mahkemelerince uygulanan vahşi işkence türlerinden bazıları şunlardır: Ateşe atmak, mahkûmu, metalden yapılmış boğanın karnına koyup kapağı kapattıktan sonra boğayı yakıp karnındaki mahkûmu diri diri kavurmak, mahkûmun başına kızgın yağ dökmek, mahkûmu baş aşağı çarmıha gerip diri diri derisini yüzmek, köle ve esirleri yırtıcı aç hayvanlara yedirmek, kişinin dizlerine demir çakıp ellerini bileklerden bu demirlere bağlamak, mahkûmun vücuduna ağırlık bağlayarak onu başparmağından asmak, mahkûmun ağzına kor ateş sokarak onu dilsiz hâle getirmek, mahkûmu suda boğmak, kızgın kerpetenler, çivili sandalyeler, büyük huniler, parmakları sıkıştıran mengeneler, ölüm askıları gibi aletlerle işkence yapmak vs.

3. İslâm’da İşkence

İslâm’ın doğduğu 6. Asırda Arap yarımadasında, engizisyon mahkemelerince uygulananlar kadar değilse de birçok işkence türünün uygulandığı ve bunların İslâm’ın yayılmaya başlamasından sonra da devam ettiği görülmektedir. Nitekim Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), peygamberliğinin ilk yıllarında birçok işkence türüne maruz kalmış; taşlanmış, ibadet ederken üzerine işkembe atılmış, kendisini koruyan Abdulmuttalib ailesi ile birlikte tecrit edilerek ambargoya maruz bırakılmış ve sonunda kendi öz yurdundan Medine’ye hicret etmeye zorlanmıştır. İleride zikredeceğimiz üzere Bilal-i Habeşî gibi birçok sahabi, Allah’a iman ettikleri için ağır işkencelere uğramışlar, defalarca hicret etmek zorunda bırakılmışlardır. Rahmet dini olan İslâm ise, gelmesi ile birlikte, insanlar arasında adaleti, huzuru, barışı tesis etmiş, insan haklarını ihlâl edici, insanı küçümseyici maddî-mânevî her türlü zulmü, işkenceyi, haksızlığı yasaklamıştır. Hiçbir dinî veya beşerî sistem, insan haklarına, insanın onur ve haysiyetinin korunmasına İslâm kadar hassasiyet göstermemiştir. İslâm dini bu çerçevede hem genel hem özel anlamda işkenceyi yasaklamış ve işkenceyi önleyici tedbirler almıştır:

A. Genel Anlamda İşkence Yasağı

1. Kur’ân-ı Kerîm’de Allah (celle celâlühü) insanı kâinatın en güzeli şeklinde yarattığını,4 insanı mükerrem (saygın) kıldığını,5 yerdeki ve göklerdeki her şeyi insanın hizmetine âmâde ettiğini6 ifade etmektedir. Allah’ın, bu kadar değer verdiği bir varlığa işkence yapılmasını hoş görmesi mümkün değildir. Onun için Allah (celle celâlühü), insan hayatını veya insanın organlarından birini yok etmeye karşı en ağır cezaları koymuştur.

İslâm, insanın sadece bedenî varlığını korumakla kalmamış onun mânevî şahsiyetini de koruma altına almış, onurunu, kişiliğini zedeleyen tavır ve davranışları önlemeye yönelik caydırıcı somut müeyyideler koymuştur. Nitekim zina iftirasında (kazif) bulunan kişiye 80 kırbaç vurulması Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça emredilmiştir7 ki hiçbir hukuk sisteminde böyle bir ceza türüne yer verilmemiştir.

2. İslâm Hukuku, işkence ve zorlama sonucu kişinin, cinayet, hırsızlık, zina vb. suçlarlarla ilgili ikrarını geçersiz saymış, bu tür ikrarın geçerli olması, kişinin, zorlamadan sonra, serbest ortamda ikrar etmesine bağlanmıştır.8 Böylece işkence, hukukî açıdan sonuçsuz bırakılmış, maksadına ulaşması önlenmiştir.

3. Kuşkusuz ki işkence büyük bir hak ihlâlidir. İslâm dini ise kul hakkına büyük önem vermiştir. Allah (celle celâlühü), kul hakkını affetme yetkisini tamamen hak sahibine bırakmıştır. İslâm’da hiçbir kişi veya organın kul hakkını affetme yetkisi yoktur. Kul hakkına tecavüz etmenin uhrevî sonucu da vahimdir. Nitekim Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), buna dikkat çekmek için bir defasında sahabeye “Biliyor musunuz müflis kimdir?” diye sormuş. Sahabe “Yâ Rasulallah! Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir” şeklinde cevap verince Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Benim ümmetimden müflis o kimsedir ki, kıyamet gününde namaz, oruç, zekâtla gelir. Ancak (diğer yandan) şuna küfretmiş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını akıtmış, ötekini dövmüş… Dolayısıyla şuna buna iyilikleri verilir. Şayet borçları bitmeden iyilikleri tükenirse hak sahiplerinin günahları ona yüklenir ve sonunda cehenneme atılır.”9

4. İşkence büyük bir zulümdür. Zulüm ise İslâm’da şiddetle yasaklanmış, zalimlere ağır cezalar vaad edilmiştir.

5. İşkence büyük bir adaletsizliktir. İslâm ise adalete büyük önem vermiştir. Her hafta cuma hutbelerinde adalet ayetinin okunması da İslâm’ın adalete ne kadar önem verdiğini göstermektedir.

B. Özel Mânâda İşkence Yasağı

Özel mânâda da İslâm, başta insan olmak üzere bütün canlılara işkence ve eziyet etmeyi yasaklamıştır...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bir insanlık suçu işkence
« Posted on: 24 Nisan 2024, 03:19:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bir insanlık suçu işkence rüya tabiri,Bir insanlık suçu işkence mekke canlı, Bir insanlık suçu işkence kabe canlı yayın, Bir insanlık suçu işkence Üç boyutlu kuran oku Bir insanlık suçu işkence kuran ı kerim, Bir insanlık suçu işkence peygamber kıssaları,Bir insanlık suçu işkence ilitam ders soruları, Bir insanlık suçu işkence önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes