๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 06 Eylül 2010, 19:36:12



Konu Başlığı: Bir hastalık bir ikram
Gönderen: Sümeyye üzerinde 06 Eylül 2010, 19:36:12
Bir hastalık, bir ikram

Gözlerine bakıyorum…

“Babam biraz hasta da efendim, dua buyursanız. Vaziyeti biraz ciddi! Galiba kanser! Amel cihetinde de çok eksikleri var. Yani namaz kılmıyor... Yok, yok onu söylemeyeyim…” gibi kurgularla geçen hafta mübarek bir zatın huzurunda idik. Tam karşısına oturmuştum ve gözlerinin içine bakıyordum. Hazırladığım cümleleri de herkes çıktıktan sonra sormaktı niyetim.

“Yalçın baban nasıl?” sorusuyla gözler Yalçın’a yöneldi.

- İyi efendim ama namaz kılmıyor.

-  Namazlarını kılsalar inşaallah kurtulurlar.

Ben içimden diyorum, “Benimki de namaz kılmıyor.”

Hatta itikatları sağlam olsun Rabbimin izniyle yine de kurtulurlar.

Bir taraftan yüreğime su serpiliyor. Fakat fikrim yine sorularla doluyor. Neden ben bu iman hakîkatleriyle bunca zamandır meşgul iken babama bir tesirim olmadı? Neden ona anlatamadım?

Cevap yine Yalçın’a geliyor:

- Anne babanın gözünde çocuklar hiç büyümezler. Sizlerin sözlü olarak yapacağınız nasihatler onlara tesir etmez. Ancak güzel davranışlarınızla onları etkileyebilirsiniz. Onlara hürmette kusur etmeyin. Her türlü ihtiyaçlarını sorun ve gidermeye çalışın. “Tıp fakültesi hastanesi mi yahut falanca hastaneyi mi istersin?” diyerek, tedavilerini yaptırın.

Cevaplar Yalçın’a geliyordu ama neredeyse bütün cümleler benim sorularımı cevaplıyordu. Fakat ilginç tarafı şu ki; henüz sormadığım soruların cevaplarıydı. Evet, kalpten kalbe bir yol varmış gerçekten.

Şimdi bir üniversite hastanesinin, ortopedi kliniğinde dört kişilik bir odadayım. Yataklardan üçü dolu. Bense babamın tedavisi için bekliyorum. Bacağındaki kisti bir operasyonla alacaklar. Babam az önce uyumak istedi ve uzandı. Diğer iki hastadan biri dokuz yaşında bir çocuk. Bacağındaki ağrı yüzünden getirmişler. On gün olmuş. Tetkikler, tahliller devam ediyor. Ama yavrucak sıkılmış burada olmaktan. Babası etrafında pervane. Masası cips, meyve suyu, oyuncaklarla dolu. Diğeri otuz yaşlarında bir genç. Belediye işçisi imiş. İş kazasıyla gelmiş. Her üçünün de bugün ameliyatı var. Hiçbir şey yemesinler ihtarına uyuyorlar. Gencin refakatçisi babası. Oğlunun şifa bulması için dua ediyor. Evine ekmek getiren, üç baş horantanın babası, evinin direği, oğlu için duada. Aczi tam olarak anlamışçasına.

Acz. İşin aslı; ne zaman âciz değiliz ki? Kadir olan Allah’dır. Gani-i Mutlak odur, fakiriz biz. Ne kadar büyük bir hakîkat ama nedense hiç normal zamanlarda hatırlamayız bu hakîkatı. Hastalıklar yahut musibetler hatırlatır. Belli ki bu da onların en mühim vazifesi. Her şeyin bizim etrafımızda döndüğünü sandığımız, biz olmasak hayat duracakmış kadar kendimizi beğendiğimiz bir anda, küçücük bir mikroba yenik düşmek, bir hastalıkla yatağa mahkum olmak. Kudret O’nun elindedir, her şey O’nun emriyle hallolunur, gerçeğini zerrelerimize kadar hissettirmek. Bu tarafından bakılınca kârı zararından çok görünüyor.


Sıkıntılara gelince, onlar da Rahmet-i Rahmân’a kavuşmamıza vesile olur inşallah. Maddî, manevî hastalıklarımızın hayırlı şifalarla son bulması ümidiyle…



Kerem GÜNDOĞAR