๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 21 Eylül 2010, 10:18:27



Konu Başlığı: Bir gece kalsın yanında dinlensin gönlüm
Gönderen: Eflaki üzerinde 21 Eylül 2010, 10:18:27
Bir gece kalsın yanında, dinlensin gönlüm

(http://img14.imageshack.us/img14/9580/87824901.png)

Bir insan taşa benzetilse nasıl olur? Yani: "İpek gibi” deriz, "gül gibi” deriz, "ceylân gibi” deriz... Bir insan için "taş gibi” deyince kalbinin ne denli katı olduğu anlaşılır... Ben, şimdi o müthiş âyet-i kerîmeyi de eklemek istiyorum taşın tedâîleri arasına:
"Ama bütün bunlardan sonra kalpleriniz katılaştı, kaya gibi hatta daha da sert oldu. Çünkü unutmayın, öyle kayalar var ki, içinden ırmaklar fışkırır ve öylesi de var ki, yarıldığında içinden su çıkar; bazısı da Allah korkusuyla (yerinden kopup) aşağı yuvarlanır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir!”2
Bana dokunan asıl benzetme, Hızır -aleyhisselâm-'ın talebelerinden birine verdiği taş örneği:
"-Bu taşın neresini görüyorsun? Bu yüzünü... Bütün yönlerini göremiyorsun. Arkasını, sağını, solunu ve içini göremiyorsun. Nasıl görünüyor? Gri, mat, soğuk... Ama kıralım taşı, bak, içinde rengârenk kıvrımlar, çizgiler var. Şaşırtıcı değil mi? Hadiseler de böyledir... Bir sana görünen yönleri vardır, bir de asılları, başka yönleri...”
Meşhur Hızır dersi... İnsana, Kur'ân'ı ve hikmeti öğreten Rahmân'ın gönül rızkı...
* * *
Senin hakkında ne çok konuşan var, Rabbim! Senin hakkında ne çok konuşuyoruz! Bilmediğimiz hâlde... En yakınlarımız için bile gün gelip: "Hiç tanımamışım...” dediğimiz hâlde... Kâ'bına varılmaz bir ummânı küçücük yüreğimize tıktığımızı sanarak...
İnsanlar birbirini seviyor. İnsanlar birbirini terk ediyor. Terk edilen, edeni özlüyor Rabbim... Hem öyle özlüyor ki, uykusu, rüyası, bakışı, bekleyişi, arayışı, gülüşü, ağlayışı o oluyor. Hep bekliyor, döner ümidiyle, geçmiş güzel günlerin hayâliyle tesellî ve güç bularak, destek alarak bekliyor. Bir gün dönecek...
Ve ben günlerdir, aylardır, yıllardır Sen'sizim. Böyle namazdayken de Sen'sizim. Sen'i anlatırken de, anarken de...
Hemen duyduklarım ve okuduklarım hücum ediyor hâlimi izah için... Ben Sen'i çok özledim! İşte o insan taşa benzer ki, üstüne yağmur yağar da suyu, damlası yüreğine sızmaz. Yağmurun güzeli, yüreğe yağandır. Neyleyim camlarımdan süzülüp inen damlayı? Yüreğime sızsa ya...
Seher rüzgârı mahzûn ve yetimce sokuluyor perdelerime. Gece bana hiç görünmeden kayboluyor arka sokaklarımda. Güneşin başı dik, gözleri ufuklarda, küskün bana... Nicedir yüzünü ağartmadım insanlığın!.. Günlerin bereketi yok, sohbetin bereketi yok, yaşamanın bereketi yok... Biraz temizlikte ferahlık var, biraz tebdîl-i mekânda, seyahatte... Her gittiğin yere, kendini de götürdüğün için ne ibadette, ne hizmette, ne gözyaşında incelme ve derinleşme görülüyor.
Ben Sen'i özledim Rabbim!.. Bütün insan yanımla, bütün rûhumla özledim. Zihnimi öyle yüklüyorum ki, uyanıkken, rüyada bile kaçamıyor rûhum nefsimden.
Ben Sen'i özledim Rabbim, diyorum kalbim gözlerime sarılıp ağlıyor hıçkırarak! Ben Sen'i özledim Rabbim... Sana Âdem'in irfânıyla sığınmayı: "Zalemnâ enfüsenâ: Biz nefsimize zulmettik” demeyi, Nûh'un gemiyi hazırlarken büründüğü hâli (Bir azabı beklemek ne müthiş bir rûh kuvveti ve iman gerektirir; ey depremi bekleyen şehirliler, biz biliyoruz değil mi?!), Davud'un zikrini, Süleyman'ın dengesini, İbrahim'in teslimiyetini, Mûsâ'nın âidiyetini, İsâ'nın merhametini, Cenab-ı Ahmed-i Muhammed Mustafâ'nın muhabbetini... Onların ve sahabe-i kiram hazarâtının, altın silsilenin her bir halkasının Sana lâyık amellerini, hizmetlerini, ibadetlerini, zikirlerini, şükürlerini sunmak mümkün olsaydı biraz...
"Âlemin ortasında, kimsesizliğin sesinde
Buğusunda sabahın”
Ve ben, rûhum bir an önce sana yükselsin isterdim, böyle garip ve yalnız bu çöllerde... Bana mahkûm... Her şey bir sembol olsa bile aranızda, kulak nefsimse eğer, duymuyor... Seni bütün rûhumla özledim Rabbim!.. Mûsâ peygamber, mukaddes Tûr Dağı'na nasıl iştiyakla tırmanıyordu kim bilir?.. Özlemin böylesine can fedâ; neticede vuslat mümkün...

 Ben de özledim ey bir gün bana:
"-Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diyen Rabbim,

özledim...