> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Bir Arada Yaşama Ahlakı
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bir Arada Yaşama Ahlakı  (Okunma Sayısı 2396 defa)
29 Nisan 2010, 19:07:31
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 29 Nisan 2010, 19:07:31 »



Bir Arada Yaşama Ahlâkı



Farklılık dinamizmdir. Daha iyiyi üretmek, iyide yarışmak için bir fırsattır. İslâm tarihinin en parlak başarıları, farklılıkların olduğu şehirlerde, kültür havzalarında elde edildi. Üstelik biz farklılıklarla yaşamayı, onlarla zenginleşmeyi bilen bir medeniyetin vârisleriyiz.

Çağımız “çoğulculuk” çağı. Her şeyin farklılaştığı, sayısının arttığı bir devran. Kadim bilgeler farklılıkları azaltmak, insanı tevhide ulaştırmak için çaba sarfederken, biz her şeyi farklı kılmaya çalışıyoruz. Sayısı artan her şeyin özgürlüğümüzü arttıracağını düşünüyoruz. Öyle ya, özgürlük, “seçme hakkı” demek değil mi? Seçme hakkınız ne kadar çoğalırsa, özgürlük alanınız da o kadar artar!

Tüketim alışkanlıklarımız da bu zihniyete göre şekilleniyor. Kapitalizm daha iyi ürün vermek için değil, daha fazla çeşit üretmek için çalışıyor. Bunun da sebebi insanları özgür kılmak değil, onlara daha fazla
seçme hakkı sunmak değil. Sebep tek ve basit: Daha fazla para kazanmak. Oysa bir “adam zengin olmaz” çünkü bütün maddi istekler gibi zenginliğin de sınırı yoktur. Adam “zengin” olmaz, çünkü insan hep daha
fazlasını ister. Zengin olmanın bir doygunluk noktası yoktur.

İhtiyaçlarıyla arzularını birbirine karıştıran modern birey, hep daha fazlasına talip. Aslında bunda bizatihi kötü bir şey yok. Çünkü insan, dua edebildiği için isteyen bir varlıktır. Talep etmek, aslında fakr’ın yani Cenab-ı Hak karşısındaki fakirliğimizin, ona olan ihtiyacımızın bir sonucu. Talep etmek, kula mahsus. Dua da bir talepte bulunmaktır.

Sorun istemekten, hatta daha fazlası nı istemekten değil, istediğimiz şeylerden kaynaklanıyor. Neyi istememiz gerektiğini bilmediğimiz için, her şeyin daha fazlasını istemenin erdem olduğunu zannediyoruz. Oysa insan sadece hayrın daha fazlasını istemeli. Her istediğinde hayır, yani “mutlak iyi” referans noktamız olmalı. İnsan uzun ömür isterken bile bunu hayır için istemeli. Mal, mülk, makam, ilim, saadet, huzur isterken de hep bu mutlak iyiyi referans alarak istemeli.

İSLÂM VE ÇOĞULCULUK

Bu manada İslâm çokluğa karşı değildir. Zira yaradılış alemi çokluk ilkesi üzerine kuruludur. Dünya, tanımı gereği çoğuldur. Cenab-ı Hakk’ın mutlak birliği karşısında bu alemde her şey mutlak tevhidin dışındadır. Mutlak birlik, biriciklik sadece O’na mahsustur. Kendi kendine yeter olan, her şeyi var ederken kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan tek bir O’dur. O’nun dışındaki her şeyin bir başka şeye ihtiyacı vardır. Yani çokluk içindedir. Çokluk olmadan yaşayamaz.

Fakat çokluğun amacı kaos üretmek değil, aslına rücu etmek yani tevhidde yeniden birleşmektir. Çokluğu anlamlı kılan, bütün varlıkların aynı kökten gelip, aynı yere döneceği gerçeğidir. Bu yüzden İslâm, alemdeki çokluk ile tevhid ilkesi arasında bir çelişki görmez. Çokluğa bakarak kaosu onaylamaz. Çokluğu gerekçe gösterip tevhidi, yani mutlak merkezi gereksiz ya da anlamsız bulan rölativizme şiddetle karşı çıkar.

Modern çoğulculuğun temel sorunu burada çıkıyor karşımıza. İslâm çokluk içinde bir temel referans noktası olması gerektiğini söylerken, çağdaş plüralizm çokluğun kendisinin bir ilke olduğunu ileri sürüyor. İslâm çokluk içinde kaybolma tehlikesine karşı bizi tevhide, yani birliğe ve birlemeye davet ederken, modern çoğulculuk her şeyin aynı düzlemde, eşit olduğunu söylüyor. İslâm iyi ile kötü, doğru ile yanlış, adalet ile zulüm, aydınlık ile karanlık arasında kategorik bir ayrım yaparken, günümüz çoğulculuğu eşitlik ve hümanizm adı- na her tür hiyerarşiyi reddediyor. “Değerler hiyerarşisi”ni bir baskı sistemi olarak görüyor ve yerine alt üst edilmiş, dengesini ve merkezini yitirmiş bir değer sistemi koyuyor.

ÇOĞULCULUK VE KAOS

Oysa bir referans çatısı, bir merkezi, dayanak noktası olmayan bir çoğulculuk bizi “çokluk içinde birliğe” değil, ancak zihin karışıklığına ve bir değerler kaosuna götürür. Bu yüzden pek çok kişi Hz. Mevlâna’nın “ne olursan ol, yine de gel” çağrısını ilkesiz, temelsiz, omurgasız bir hoşgörü mesajı olarak anlıyor. Oysa Hz. Mevlâna “gel” derken “gel ve nasılsan öyle kal” demiyor. Tam tersine “gel ve bu dergâhta yan, piş, olgunlaş” diyor. Yani bu hoşgörü dergâhına insan olmak için gel. Kendini ve başkalarını dönüştürmek, adalet ve hakkın şahidi olmak için gel.

Farklılıkları kucaklayarak bir arada yaşamak ancak böyle bir referans çatısı, bir dayanak olduğu zaman mümkün olabilir. Ucu açık, sınırı olmayan, ilkesiz bir çoğulculuk bizi ahlâkî kaosa sürüklemenin yanı sıra sosyal düzeni de bozar.

İslâm, bu dünyanın bir çokluk alemi olduğunu, insanların farklı özellik ve ihtiyaçlarla yaratıldığını bir veri olarak kabul eder. Kur’an-ı Kerim’de kabile ve toplulukların farklı şekillerde yaratıldığı, bundan amacın da “iyilikte yarış” olduğu ifade edilir. Bu yüzden klasik İslâm medeniyeti, kültürel, sanatsal ve sosyal manada muazzam bir renklilik ve çeşitlilik arz eder. Fakat bu zenginliğin altında derin bir birlik yatar: tek bir ideal ve hedef doğrultusunda yarışmak... Yani inançlı ve erdemli bir hayat inşa etmek için çaba göstermek...

Farklılıkları bir çatışma ve kavga sebebi haline getirmemek için böyle bir ilkeye ve referans çatısına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Farklılıkları bir zenginlik olarak görmemiz gerekiyor. Ve bunu tesis edebilmek için muazzam bir insanî çabaya, dikkate, özene ihtiyacımız var.

Fakat bu, bütün farklılıkları olduğu gibi kabul edip, “iyilikte yarış” idealinden vazgeçmek anlamına gelmiyor. Farklılıkları kabul edeceğiz diye doğruyu emredip, yanlıştan men etme misyonumuzdan vaz geçemeyiz. Aksi halde çokluğun ve çoğulculuğun bütün ahlâkî ilkeleri rölativize ettiğini, yani anlamsızlaştırdığını zımnen kabul etmiş oluruz.

Hem Türkiye’deki hem de Batı’daki çoğulculuk tartışmalarında bu hassas nokta genellikle gözden kaçırılıyor. Batı’da çoğulculuk genellikle “batı-içi çoğulculuk” olarak tanımlanıyor. Yani çoğulculuk ve hoşgörünün sınırları Batı dışı din, kültür ve toplumlarda bitiyor. Örneğin dinler arası ilişkiler toplantılarında genellikle yahudi-hıristiyan diyalogu öne çıkarken Avrupa’daki sayıları 20 milyonu aşan müslümanlar genellikle bu sürecin dışında görülüyor.

Türkiye’de de bir müddettir çoğulculuk tartışmaları devam ediyor. “Farklı yaşam tarzlarına saygı”, “siyasi merkeze oturma”, “cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkma”, vs. adına adeta ilkesi, hedefi, çerçevesi, helal ve haramı olmayan bir çoğulculuk felsefesi üretiliyor. Herkesi ve her şeyi kucaklayacağız diye temel ilkeler tartışma ve pazarlık konusu yapılıyor. Saygı duymak, kavga etmemek ve eleştiri hakkını kullanmak birbirine giriyor. Birini yapınca diğerinden feragat etmek zorundaymışsınız gibi bir durum ortaya çıkıyor.

FARKLILIKLARI KUCAKLARKEN...

Farklılıkları kucaklamak adına iki şeyde ısrar etmek zorundayız. Birincisi bütün farklılıkları aşan, onların üstünde ve ötesinde bir referans çatısının olması gerektiği yönünde ortak bir iradeye ihtiyacımız var. Böyle bir ortak çatı olmadığında toplumsal kaosun, ahlâkî çözülmenin kaçınılmaz olduğunu görmemiz gerekiyor.

Bu temel referans çerçevesini belirlemek, güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için hepimizin büyük bir özveriyle gayret sarfetmesi gerekiyor. İkinci olarak bu çerçeveyi belirlerken kendi tezlerimizde, tabir yerindeyse kendi inanç ve değerlerimizin “biricikliğinde” ısrarcı olmamız gerekiyor. Aksi halde birilerinin ilkesiz ve amaçsız bir şekilde belirlediği bir çerçeveye taraf olmak, bizi etken değil, edilgen yapar. Senaryo yazıcısı değil, bir figüran yapar. Böyle bir ahlâkî çerçevede İslâm’ın, Kur’an’ın ve Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in örnek yaşamının yol gösterici olması kaçınılmazdır.

Bu, toplumsal farklılıklarımıza despotça ve baskıcı bir şekilde yaklaşmak demek değildir. Biz yıllardır bu korkuyla en temel ve açık seçik doğ- ruları bile ifade etmekten kaçındık. Gerek Türkiye’deki gerekse Türkiye dışındaki tartışmalarda ürkek, utangaç, çekingen, ezik bir edayla “acaba ne derler” kaygısını taşıdık. Bu kaygıyı bugün bile pek çok yerde ve platformda görmek mümkün.

Çoğulculuk despotizmine karşı direnmenin yolu, yüksek bir ahlâkî referans çatısında buluşmak, farklılıkları bu referans çatısına göre hoşgörmektir. Yoksa ne İslâm ne de akıl, “ne olsa gider” türünden bir çoğulculuğa ve hoşgörüye tahammül edebilir.

Farklılık dinamizmdir. Daha iyiyi üretmek, iyide yarışmak için bir fırsattır. İslâm tarihinin en parlak başarıları, farklılıkların olduğu şehirlerde, kültür havzalarında elde edildi. Üstelik biz farklılıklarla yaşamayı, onlarla zenginleşmeyi bilen bir medeniyetin vârisleriyiz.

Bugün bu mirasa günümüz şartlarında yeniden hayatiyet kazandırmak zorundayız. Bunu yaparken aşırılıklardan kaçınmak ve orta yolu bulmak bize düşüyor. Farklılıkları kucaklamaya, herkesi saygı ve hoşgörüyle kucaklamaya evet. Farklılıkları bir zenginlik olarak görmeye de evet. Ama aynı zamanda ortak bir referans çatısına da evet. Temel ahlâkî değerlerin hayatımıza yön vermesine de evet.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bir Arada Yaşama Ahlakı
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:53:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bir Arada Yaşama Ahlakı rüya tabiri,Bir Arada Yaşama Ahlakı mekke canlı, Bir Arada Yaşama Ahlakı kabe canlı yayın, Bir Arada Yaşama Ahlakı Üç boyutlu kuran oku Bir Arada Yaşama Ahlakı kuran ı kerim, Bir Arada Yaşama Ahlakı peygamber kıssaları,Bir Arada Yaşama Ahlakı ilitam ders soruları, Bir Arada Yaşama Ahlakıönlisans arapça,
Logged
17 Mayıs 2017, 21:27:49
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 17 Mayıs 2017, 21:27:49 »

Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri islamın ışığında yaşayan kullardan eylesin inşallah.Rabbim razı olsun paylaşımdan...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

18 Mayıs 2017, 00:47:31
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #2 : 18 Mayıs 2017, 00:47:31 »

Ve Aleyküm Selam. Mevlam bizleri islam yolundan hiç ayırmasın ve hakkıyla gidenlerden eylesin inşâAllah..

Allah Razı olsun...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Eylül 2019, 12:58:51
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #3 : 01 Eylül 2019, 12:58:51 »

Ve Aleykümüsselam Rabbim kalplerimizi ve davranışlarımızı İslam'da sabit kılsın Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Eylül 2019, 21:12:00
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #4 : 01 Eylül 2019, 21:12:00 »

Esselamu aleyküm. Rabbım razı olsun bizlere bu bilgileri sunan kardeşimizden....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes