๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 23 Eylül 2010, 22:45:46



Konu Başlığı: Bilmenin üç seviyesi akletme müşahede yakîn
Gönderen: Sümeyye üzerinde 23 Eylül 2010, 22:45:46
BİLMENİN ÜÇ SEVİYESİ: AKLETME, MÜŞAHEDE ve YAKîN

GİRİŞ

"Hakîkat Araştırması" en başta, 'hakîkat'in araştırılmasında "küllî (holistik) bir 'usûl'ün (metodoloji) gerekliliği" ön kabûlüne dayanmaktadır. Bütün geleneksel din ve düşünce akımlarında bu "küllî usûl" hâkimdir. Diğer bir ifadeyle; kâinat (gerçeklik, şehâdet âlemi) ile Mutlak Hakîkat'in (Allah cc) isimleri (Esmâ) arasında tam bir mutabakat, denklik ve bunların tecellilerinin kâinâta yansımasında bir âhenk, bütünlük ve gayelilik vardır (Hikmet). İşte, bu mutabakat ve bütünlük, küllîliğin araştırılması, bilinmesi, yine küllî bir bakış, ilmî ifadeyle, bir "küllî usûl" gerektirmektedir.

Çin, Hind, Fars, Yahudi ve Hristiyan inanç ve düşünce geleneklerinde olduğu gibi, İslâm kültür ve medeniyeti geleneğinde de, "Tevhîd Akidesi" temeline dayalı "hakîkat araştırması usûl'ü diyebileceğimiz bir anlayış ve arayış hâkim olmuştur. "Diyebileceğimiz" diyoruz, çünkü bu isimlendirme, henüz tam olarak şekillenmemiş olan ilmî ıstılâhımıza (literatür) yerleşmemiş, bu konuda mutâbakat sağlanamamıştır.

Daha açık belirtmek gerekirse, bizim "hakîkat araştırması" mefhumuna yüklemeye çalıştığımız mânâ; hem İslâmî ilimlere (özellikle; fıkıh usûlü, usûlü'd-dîn) ve tasavvuf ilmine (ma'rifet, yakîn..) dayanan, hem de modern Batılı bilimin (epistemoloji, metodoloji) tecrübesinden istifade etmek isteyen bir anlayışa sahiptir. Bu düşüncemiz de; bir yandan İslâmî ilim ve düşüncenin ihyâ ve inşâsını gerçekleştirmeye çalışmak; bunu yaparken de mevcut beşerî bilgi birikiminden, bu arada zamanımızda tesirli olan modern Batı kaynaklı metodoloji ve felsefenin, 'doğru veya 'yanlış' ('zararlı' veya 'zararsız'), tecrübelerinden, özellikle de düştüğü hatalardan kaçınıp 'hakikat'e uygun olanlarını bilmenin ('almanın' değil) gerekliliği düşüncesine dayanmaktadır. Kısaca; eklektik (seçici) olmayan, aksine 'kendini inşâ eden' bir 'düşünce usûlü'nden yana olduğumuzu ifade etmemiz gerekiyor.

Yukarıda verdiğimiz -özet- kanaat ve fikirlere şunu da ekleyerek asıl konumuza geçebiliriz: Bizim bu yazıda sunmaya çalıştığımız nazarî bilgi seviyelendirmesi, sadece -Batılı ıstılahtaki- bilgi felsefesine (epistemoloji) karşılık gelmemektedir; ayrıca, hakîkat mesleğinin tasavvufî ıstılâhı ile birleştirilmiş bir 'usûl denemesi' (mülâhaza)'dir. Bu yüzden 'denememiz', kısmen veya tamamen 'hatalı' veya 'bâtıl' olabilir, ancak, konu üzerinde yapılan tartışmalara az da olsa bir katkısının olabileceğini ümid ediyoruz.

BİLME'NİN ÜÇ SEVİYESİ

Bir 'bilgi'yi; akletmenin, müşahede etmenin ve tam bir idrâkle (yakîn) öğrenmenin, üç seviyesi (kategori) vardır. O halde, -buna paralel olarak- herhangi bir 'nazariye'yi, 'mefhum'u bir zihnî durumu (state of mind) veya ilmî bir mes'eleyi (problem; konu) araştırmanın ve derinlemesine 'bilme'nin de -buna göre- üç aşaması vardır:

1- Öğrenme, akletme (akla mâletnıe), tefekkür, bilgi ile bilme, (ilme'l-yakîn):

Ele alınan konuya ait; temel bilgi ve düşünceleri (ansiklopedik bilgi), bunların farklı literatürlerde (ıstılah) ne anlama geldiğini (kavram ve literatür bilgisi) ve sahanın uzmanlarının eserlerinde aktardıkları veya vaz'ettiklerini (kitabî bilgi); okuma, dinleme veya mütalâa ve tartışma yollarıyla öğrenmek. Fakat bu öğrenme, Öğrenilen şeye karşı tavırsız (nötr), yani başka herhangi bir şey katmaksızın yapılmalıdır. Sadece ve sadece o kişi veya kaynağın ne gibi bilgi ve düşünceleri aktardığını öğrenmek gayesiyle yapılmalıdır.

Burada anlatmak istediğimiz, "araştırmacının 'objektif (tarafsız) olması gerektiği" fikri değildir. (Bu noktada, kısaca, ölçünün 'hakkâniyet' olması gerektiğini belirtmekle yetinelim). Çünkü, 'araştırmacı'nın zaten belirli bir 'dünya görüsü' / 'hayat felsefesi' vardır veya olmalıdır.

Tekrar konumuza dönecek olursak, öğrenilmiş malûmâtın (şuur haline gelmiş bilgilerin) akla mâl edilmesi, üzerinde tefekkür (reflection, derin düşünce) edilmesi ile mümkündür. (Burada tefekkürden Önceki; tasavvur, tahayyül gibi safhalar üzerinde durmayacağız.) Tefekkür ise, kısaca; aklın, 'bilinenden bilinmeyene varma faaliyetidir ve malûmâtın 'bilgi' haline getirilmesi sonucunu verir. Batılı felsefenin tesiriyle, zannedildiği gibi tefekkür neticesinde 'yem , 'orijinal' (insan zihninin ürettiği varsayılan) 'fikir'ler elde edilmez. Bilâkis; bilinenler arasında; benzerlik, farklılık, tezatlık gibi bağlar kurarak Kâinat'taki şeyler hakkında 'bilgi' edinmemizi sağlayarak 'yakın ilim" e, oradan da 'Hakikate varma" ameliyemizin birinci safhasını tamamlar.

Bir hatırlatmada bulunacak olursak, tefekkür için lâzım gelen ve 'öğrenme' ile elde edilen bilgi, tabiî olarak, 'kaynağa ait bilgi', 'devralınmış' / 'hazır bilgi'dir; kaynağa göre 'mamûl' (işlenmiş), bize göre ise 'ham' (işlenmemiş) bilgidir. Buradan hareketle; kaynak, semâvî (nass) veya beşerî olabilir. "Semâvî Bilgi'nin beşerî bilgiden farkı, araştırmacıya 'mutlak me'haz' (temel-bağlantı; referans) teşkil etmesidir."

Bu birinci seviyedeki bilgilenme, bilme, 'bilgi' ile ve 'bilgi' seviyesinde olduğu için -tasavvuf ıstılâhındaki karşılığı- 'ilme'l-yakîn'dir. Fakat, bu bilgi 'yakın' ifade etmez, çünkü doğruluk derecesi ve 'hakikat"a (gerçeklik değil, 'Mutlak Hakikat' manâsında) uygunluğu henüz test edilmemiş, sadece akıl ile öğrenilmiş, bilinmiştir. Semâvî kaynaklı bilgi, bizzat (kaynağı Hakk'a ait olan) hakîkattır, ancak biz bu seviyede onun hakkında müşâhede ve yakîn sahibi olmadığımızdan, bize, 'bizim şu anki anlayışımıza göre' yakînî değildir. Diğer bir ifadeyle, bundan sonraki test etme işi, semâvî bilgi için değildir; bizim 'anlayışımızın doğru/ hakîkata uygun olup olmayışının test edilmesidir.

2- Deneme, müşâhede ile bilme (ayne'l-yakîn)

Birinci aşamada elde edilen bilginin; doğru-yanlış, tutarlı-tutarsız, (hak-bâtıl) olup olmadığını belirlemek için; deney, dış görme/gözlem (görme organı ile, dış dünya/gerçekliğin müşahedesi) ve iç görme/ gözlem (ruh, kalp, hisler, lâtifeler gibi manevî aletler ile, iç dünyanın müşahedesi; introspection) usullerini kullanmak gerekir. Bu, ele alınan bilgiye göre iki şekilde yapılır:

a- Amelî (pratik) bilgi için fen bilimlerinde kullanılan, deney, (dış) gözlem (müşâhede) ve sonuçların değerlendirilmesi işlemleri (mantıkî/aklî kıyas, tümevarım, tümdengelim vs.) yapılır. (Bunların uygulanması ilgili eserlerde mevcuttur.)

b- Nazarî (teorik) bilgi için de; insan hafızasındaki, önceki -aynı türden- bilgilerle karşılaştırma (aklî kıyas) ve hakîkat değerini ölçmek için 'temel ölçüler'e uygunluğunu (ontolojik olarak kabul edilmiş/îmân edilmiş 'gerçek''/''doğru'lar, 'nass') test etmektir. Fakat, anlaşılacağı üzere, burada sözkonusu olan 'nazarî müşâhede'dir. 'Nazarî müşâhede' ise insanın manevî boyutu (ruh; mind, karşıtı: beden; body)nun bir faaliyetidir ve bunun merkezi ve yönlendiricisi olarak kalp kabul edilmektedir. Ve kalbin 'nazarî müşâhede'ye ehil hale gelebilmesi için; zikir, fikir, riyazet vs. gibi, tasavvuf ehlinin manevî mücahede usulleri takip edilerek, kalbin 'selim akıl'a ulaşması gerekir. 'Selim akıl'da, ele alman bilgi/konunun 'nefsü'l-emir'deki gibi, yani hakîkatıyla müşâhede edilerek 'ayne'l-yakîn bilinmesini sağlar. Bu ise 'iç müşâhede' veya 'nazarî müşâhede' usulü ile 'bilgi'nin sıhhat derecesinin (hakîkat değeri) testi neticesini verir.

3- Hakikatini bilme, yakînî bilme (hakka'l-yakîn):

Hakkında temel bilgilerin öğrenildiği, bu bilgiler üzerinde tefekkür edilerek akledildiği ve dış ve iç müşahede yollarıyla doğruluk değerinin test edildiği bilgi, aslında insanoğlunun erişebildiği -çoğu defa- son noktayı oluşturur. Yani buraya kadar aktarmaya çalıştığımız safhalar, insanın -belirli bir miktardaki- çalışmasına, kesbine bağlıdır. Fakat, bir bilgi veya konunun hakîkatını bilme, yine insanın kesbiyle bildiklerinin üzerine, Alîm olan Allah'ın (cc) bildirmesi (ilham) ile mümkündür. Konumuzla bağlantı kurarak ifade etmek gerekirse, hakkında hiçbir şüphe duyulmayan yakînî bilginin elde edilmesi, bilgi'nin tek ve gerçek kaynağı olan, gerçekliği/kâinatı Yaratan'ın bize o bilgiyi ulaştırması, kalbe ilham etmesi ile gerçekleşebilir. Kalbe gelen ilhamın tam olarak anlaşılması ve araştırılan konuya tam tatbikî ise meselenin çok önemli bir başka buududur.

Buraya şöyle bir mülâhaza eklemek -belki- mümkündür: Selim akıl, kazandığı 'semavî meleke' sayesinde, karşılaştığı bilgileri, -yine Yaratıcı'nın yardımıyla- bir tür 'manevî hakîkat testi'ne tâbi tutabilir ve bir şekilde 'tasdik edilme' derecesine çıkarabilir ki bu durum yine bir seviyeye kadar kesbî, bundan sonra da 'vehb veya 'kesbe bağlı vehb olarak isimlendirilebilir.

BİR İZAH ve HİMMETE DAVET

Bu mülâhazamızda, insanın (araştırmacı), bilemez (agnostisizm'den) olduğunu değil, aksine bilebileceğini, fakat bu bilmenin nereye kadar kendi gayreti ile (kesb) ve nereden sonra da ancak kendisine 'bildirilmesi' (vehb-ilhâm) ile mümkün olabileceğini kısaca göstermeye çalıştık.

Araştırma usûlü ve düşüncesi (felsefesi) çalışmalarında, ıstılah (terminoloji) olarak, tasavvufî ıstılâhı kullanmaya ihtiyaç duyduğumuzda ise 'modern' ve yaygın karşılık ve kullanımlarına yer veriyoruz. Bir deneme çalışmasının sınırlan içinde, zannımızca, takip edilmesi gereken yol da budur. Konu üzerinde çalışmalar yaygınlaşır ve yeni bir ıstılah oluşursa bu gibi mahzurlardan ve kısıtlamalardan kurtulabileceğimiz aşikârdır. Zira ne dünya çapında ne de memleketimizde Müslüman mütefekkir ve ilim adamlarının sürdürdüğü çalışmalar, henüz ortak bir (İslâmî) terminoloji ortaya koyamamıştır.

Diğer taraftan, aktardığımız bilme safhalarını Modern Batı Felsefesi ile karşılaştırdığımızda; birinci safha, rasyonalizm (akılcılık), ikinci safha da empirisizm (deneycilik)'e karşılık gelmektedir. Fakat bu felsefî ekoller, yukarıda görüldüğü gibi, inşa edilmeye çalışılan 'hakikat araştırma usûlü'nden önemli noktalarda ayrılmaktadır.

Ayrıca, yine giriş kısmında sözünü ettiğimiz 'inşa etmek' meselesi, hayatî bir ihtiyaç olarak görülen 'İslâmî dünya görüşü'nün bütün ilmî ve fikrî çalışmalara me'haz teşkil edecek ilmî bir temele oturtulması meselesidir. İslâmî ilim ve/veya 'bilim' üzerine fikir beyan eden eserler, bu ihtiyacı en iyi şekilde vurgulamaktadırlar.

Bizim burada yapmaya çalıştığımız şey, hakikatin araştırılması meselesini, 'okuduğumuz eserler ve ilim ve fikir erbabının sohbet ve mütalâaları'nı -Rabbimizin bize lütfettiği kadarıyla- kendi anlayışımız ve ifademiz ölçüsünde biraraya getirerek okuyucuya sunmaktır. Mevzunun düzenlenmesi ve 'bilme'nin 'hiyerarşi'si kaynaklarımıza ait olmakla birlikte, bu hiyerarşik yapının detaylandırılması ve farklı yorumların tahlil edilerek irtibatlandırılması bize aittir. Ve elbette doğru (hak) olan kısımlar sahih kaynaklarımıza, eksik ve yanlış (bâtıl) olanlar bize ve bizi yanlış yönlendirmiş olabilecek kaynaklara aittir. Bize düşen cehlimizi ikrârdır.

Bunun ötesinde, bu hayâtı mes'elede, bütün hakikat ve hikmet ehlinin, himmet ve gayretlerini de -hakikat ehli adına- istirham ettiğimizi de bir kere daha ifade ediyoruz.



SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA

1 Açıkgenç, Alparslan; Bilgi Felsefesi, İnsan Yay. İst. 1992.
2 Alan, Yusuf; Lisan ve İnsan; TÖV Yay. İzmir, 1994.
3 Attas, M. Nakib; Modern Çağ ve İslâmî Düşünüşün Problemleri, terc. Erol Kılıç, İnsan Yay. İst. 1989.
4 ; 'İslam and the Philosophy of Science" , İslâmî Araştırmalar, v.3., n.4,, (pp. 165-187), 1989.
5 Aydın, Selim: Bilgi Çağında İnsan, TÖV Yay. İzmir, 1994.
6 Aune, Bruce; "Thinking" Encyclopedia of Philosophy, v.8., Mc Millan and Free Press, New York, 1967.
7 Blanshard, Brand; The Nature of Thought (II.v.), George Allien and Unwin. London, 1964.
8 Capra, Fritjof; Batı Düşüncesinde Dönüm Nokrası, terc. Mustafa Armağan, İnsan Yay. İst. 1989.
9 Copletson, Frederİck, S.J.; History of Philosophy, Image, New York 1963.
10 Descartes, Rene; Metod Üzerine Konuşma, terc. Mehmet Karasan, Kültür Bakanlığı Yay. Ankara 1962.
11 Fakhry, Majid; History of Islamic Philosophy Columbia University Press, New York 1983.
12 Faruki, İsmail R.; Bilginin İslâmîleştirilmesi, terc. Fehmi Koru. Risale Yay. 1985.
13 Gazzali, (Zeynü'd-Din); İhya-u Ulûmi'd-Dîn, terc. Ahmed Serdaroğlu, Bedir Yay. İst.
14 ----; Dalâletten Hidayete, haz. ve terc. Ahmet Suphi Furat, Şamil Yay. İst. 1978.
15 Guenon, Rene; Modern Dünyanın Bunalımı, Trc. Mahmut Kanık, Risale Yay. İst. 1986
16 Guitton, Jean; Düşünme Sanatı, terc. Cevdet Perin, Remzi Kitabevi, İst. 1955.
17 Izutsu, Toshihiko; İslâm Düşüncesinde İman Kavramı, terc. Selahaddin Ayaz, Pınar Yay. 1984.
18 İbn Arabî, Muhyiddin; Nurlar Risalesi-İtühadü'l-Keyni Risalesi, terc. Mahmut Kanık, İz Yay. İst. 1991.
19 Armağan, Mustafa (Haz.); İslâm Bilimi Tartışmaları, İnsan Yay. İst. 1990.
20 Kant, Immanuel; Critiaue of Pure Reason, trans. N.K. Smith, Martins Press, New York 1965.
21 Kutluer, İlhan; İki Denizin Birleştiği Yer, Nehir Yay. İst. 1987.
22 Marmura, Michael (ed.); Islamic Theology and Philosoph, State University of New York Press, New York, 1984.
23 Nasr, S. Hüseyin; Modern Çağda Geleneksel İslâm, İnsan Yay. İstanbul 1989.
24 ----; Molla Sadra ve İlâhî Hikmet, İnsan Yayınlan, İstanbul 1990.
25 Nesefî, Azizüddin; Tasavvufta İnsan Meselesi, terc. Mehmet Kanar, Dergâh Yay. İst. 1990.
26 Nursî, B.S., Mesnevi-i Nuriye, Envar Nşr. İstanbul 1984.
27 ----; Sözler, Envar Nşr. İst. 1985.
28 ----; Mektubat, Envar Nşr. îst. 1986.
29 ----; Lem'alar, Envar Nşr. İst. 1986.
30 Paul K. Moser and Amold Vander Nat (ed.); Human Knowledge, Oxford University Press. New York, 1987.
31- Qadir, C.A.; Philosophy and Science in the Islamic World, Routledge, London 1990.
32 Fazlurrahman; Major Themes of the Qur'an, Menneapolis, Biblioteka Islamica 1989.
33 Russel, Bertrand; History of Western Philosophy, George Ailen and Unwin, London 1961.
34 Sardar, Ziyauddin; An Early Crescent, Mansell Publishing, London 1989.
35 ----; İslâm Medeniyetinin Geleceği terc. Deniz Aydın, İnsan Yay. İst. 1986.
36 Schumacher, E.F.; Aklı Karışıklar İçin Kılavuz, terc. M. Özel, İz Yay. İst. 1992.
37 Sharif, M.M.; A History of Müslim Philosophy, v.2., Otto Harrassowtz, Wiesbaden 1966.
38 M. Fethullah Gülen; Kalbin Zümrüt Tepeleri, Nil Yay. İzmir, 1994.
39 ----; İnancın Gölgesinde, C. I, TÖV Yay. İzmir, 1991.
40 Sühreverdî, Ebu Hafs Şihabuddin; Tasavvufun Esasları, terc. haz. Kamil Yılmaz, İrfan Gündüz, Erkanı Yay. İst. 1990.
41 Türkdoğan, Orhan; Bilimsel Değerlendirme ve Araştırma Metodolojisi, MEB Yay. İst. 1989.
42 Uzunoğlu, Selim (Haz.); İlim ve Bilim, TÖV Yay. İzmir, 1992.
43 Ünal, Ali, Kur'ân'da Temel Kavramlar, Beyan Yay. İst. 1986.
44 Ünal, Taha F.; Yolların Ayrılış Noktası, Işık Yay. İzmir 1993.
45 Yıldırım, Cemal; Bilim Felsefesi, Remzi Kitabevi, İstanbul 1985.



Süleyman Kırmızıgül