> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Bilim ve ahlak ilişkisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bilim ve ahlak ilişkisi  (Okunma Sayısı 1066 defa)
16 Eylül 2010, 18:01:57
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 16 Eylül 2010, 18:01:57 »



Bilim ve Ahlak İlişkisi

Giriş
İnsan topluluklarını "toplum" ve kişileri de "birey" yapmaya yetebilecek güçte altyapı oluşturan etik; iyi, kötü, yararlı gibi sorunları inceleyen, ahlaki bir davranış kuralı ortaya koyan, neyin yapılması gerektiğini, hangi davranışın iyi olduğunu, yapılan işe neyin anlam kazandırdığını gösteren bir ahlak bilimidir. (Felsefe Sözlüğü, M. Rosenthal, P. Yudin)

Etik, pratik felsefenin bir bölümü olarak, insan eylemleri ve onların ürünlerini konu almaktadır. Yunanca bir kelime olan ve son zamanlarda sıkça kullanılan "etik" kavramı, daha çok özel gruplar için geliştirilmiş belirli davranış kural ve normları içermektedir. Bilimi de içine alacağımız örneklendirmede, akademik etik kurallar yanında, iktisadi ve ticari etik kurallar, yazılı ve görsel medya etik kuralları, sermaye piyasası etik kuralları, araştırma etik kuralları, sağlık etik kuralları, spor etik kuralları... gibi farklı alanlarda etik kurallar konulmakta ve ortak paydası olan insanların bu kurallar dahilinde iş görmeleri istenmektedir. Ahlaki kurallar toplumdan topluma değişiklikler gösterse de, etik kurallar sınırları belirli alanlarda kaldığı için, daha global kurallar olarak algılanmaktadır. Ahlak, etik kurallarını kapsarken, etik kurallar ahlakın yalnızca bir bölümünü oluşturabilir. Bu anlamda biz, bu makalede dışsal etkilerle oluşan "etik kurallar" kavramını kullanmak yerine, yine Latince kökenli "moralitas-morality" kelimesinin karşılığı olan; İslam literatüründe yer alan, toplumumuzca da benimsenmiş olan ve içsel istekle yaşanabilir olan "ahlak" kelimesinin kullanımını tercih etmekteyiz.

"Bilim ve ahlak" kavramları ise, toplumsal ahlakın oluşmasında ve şekillenmesinde etkin bir role sahiptir. Medeniyetler incelendiğinde, onları zirvede tutan iki temel direğin olduğu görülmektedir. Bunlardan birincisi, bilimi, kendi içinde geliştirme, toplumsal hizmet için kullanma ve gelecek kuşaklarda devam etmesini sağlama; diğeri ise, bireysel ve toplumsal hayatta ahlakın yaşanıyor ve yaşatılıyor olmasıdır. Medeniyetlerin yıkılışlarındaki temel etkenin de yine bu iki direkten birinin ya da ikisinin birden çökmesinde olduğunu görmekteyiz. Bir toplumu medeni yapan yalnızca bilim ve teknolojide ilerlemek değil, aynı zamanda bilim ve teknolojiyi birey ve toplumun yaşama ve mutlu olma haklarını kullanabilmesini sağlamada, ahlakın yaşanması ve korunmasında bir araç olarak kullanabilme başarısındadır.

Bilim ve etik birbirinden asla ayrılamayan iki bileşendir. Bilginin keşfi ve yönetilmesi olarak bilim, farklı insan düşüncelerini içine alan bir bilgi disiplinidir. Etik ise, insan karakterini ve yaşama biçimini ifade eden değerler bütünüdür. Bilim; gerçekler, prensipler ve yöntemlerle ilgilenir. Etik ise, kültürün de katkısıyla oluşan sosyal davranışlar bütünüdür.

Bilim ve etik arasında iki düzeyde ilişki vardır: Birincisi mantıksal düzey, ki, ahlaki değerler olmadan bilimin insan lehine, iyi niyetle kullanımı oldukça zordur. Yani temel bileşimde ikisi birlikte olmak zorundadır. İkincisi, uygulama düzeyi, ki, ahlakın bilim üzerindeki kontrolüdür.

Time dergisi, 31 Aralık 1999 tarihli sayısında, yüzyıla damgasını vuran ilk iki şahsiyeti şu şekilde belirlemişti: Albert Einstein ve Mahatma Gandhi. Einstein'ın bilime olan katkısı ve ulaştığı zirve yanında, onun inanç ve ahlaki değerlere verdiği önem, üzerinde durulması gereken noktalardır. Gandhi'nin ise, ülkesinin İngiliz işgalinden kurtulup bağımsızlığa kavuşması için verdiği mücadelede, ahlaki değerlerden asla vazgeçmediğini görmekteyiz.

İnsan türü, sosyal tarihinin son döneminde, şimdilerde, "özgürlük ve mülkiyet" dönemini yaşamaktadır. Bediüzzaman Said Nursi'nin tanımladığı "Vahşet, bedeviyet, kölelik, esirlik ve ecirlik" dönemlerinde, insan türünün ahlaki normları, sosyal davranış kuralları, ceza ve mükafatları dışsal emir ve yasakla belirleniyordu. Şimdi ise doğru-yanlış hemen her türlü normların bireylerin içsel düşünce ve duygularıyla geliştiği ve bunun da çok hızlı bir şekilde "birden bine çıktığı" özgürlük ve mülkiyet dönemini yaşamaktadır. İnsan türünün sabık dönemlerinde, kuralları efendilerce belirlenmiş bir ahlaki yaşayış yerine, özgürlükler döneminde, içsel ahlakın bilimsel verilerle desteklendiği bir ahlaki diziler egemenliği hükümran olmaktadır. Bu durum, kişilerde doğruyu bulma, hak ve hakikati araştırma eğiliminin sonucu olarak, yaratılışın gayesini anlamasıyla son bulan bir serüven olacağa benzemektedir. Kainatın küçük bir örneği olan insanın bu serüveni, bilimin desteğiyle, bilimin pederi ve efendisi olan İlahi sununun yer aldığı Kur'an hükümlerine tabi olmasıyla son bulacaktır.

Bilim ve Ahlak

Bilim ve davranışların kaynağı


Bediüzzaman Said Nursi'ye göre, insanın davranış, eylem, hal ve hareketleri kalbinin ve duygularının eğilimlerinden çıkmaktadır. Aslında, o eğilimler de insan ruhunun ihtiyaçlarından kaynaklanmaktadır. Bedenimizle sınırlı kalan ruhumuz, bu sınırları zorlar. Ruh yeryüzünde dolaşmak, farklı mekanlar ve farklı insanlarla karşılaşmak, iletişim kurmak, sosyal ve bireysel ihtiyaçlarını karşılamak ister. Ancak bedenimiz sınırlıdır ve üstelik ruh hızında asla olamayacaktır. Oysa ruh, bedeni kendi hızına doğru iter. Beden yine de hızlanamaz, ancak beyin ve diğer yetenekleri yardımıyla kendine araçlar oluşturup ruhun hızına yetişmek ister. Bilim aracını kullanır örneğin. Doğadaki varlıkları taklit ederek göklerde, denizin fersahlarca altında ve yerin dibinde dolaşmaya çalışır. Teknolojiyi keşfeder mesela. Hayatı kolaylaştıran ve eski çağların insanlarına göre, yüz binlerce yıl içinde yaşanabilecek her şeyi birkaç dakikada yaşama sonucuna varabilir. Görüldüğü gibi ruh, bedenin kendi hızına asla razı değildir. Adeta bedeni, kendi hızına yetiştirmek için kalp, his, duygu, düşünce ve eğilimlerle kışkırtır. Sonuçta, harekete geçen düşünce, kalp, his ve duygular, merkezleri olan beyindeki Hipokampuste ortaya çıkardıkları sonuçları, onaylanmak üzere kortekse sunarlar. Üst beyin (insani) olan korteks tarafından onaylanan davranışlar eyleme dökülür, davranış olur. Bu eylem iki türlü sonuç verebilir; bilimsel anlamda doğru-yanlış, dini anlamda hayır-şer, sosyal anlamda iyi-kötü tanımlarıyla tanımlanırlar.

Bediüzzaman Said Nursi'ye göre, özellikle son asrın bilimsel ve teknolojik gelişmeleri, insanın saltanatı ve medeniyette ileri gitmesinin nedeni, ruhunu barındırmaktan aciz kalan bedeninin zaafı, aczi, fakrı, cehli, ihtiyacıdır. Yoksa, bir gözsüz akrep ve ayaksız bir yılan gibi haşerata mağlûp olan insana bir küçük kurttan ipeği giydiren ve zehirli bir böcekten balı yediren, onun iktidarı değil, aksine, onun zaafının bir meyvesi olan Rabbani bir teshir ve Rahmani bir ikramdır. (Sözler, 296)

Bediüzzaman Said Nursi'ye göre bilim ve ahlak ilişkisini şu alt başlıklarda ele alabiliriz:

Fen bilimleri ve ahlak


Bediüzzaman Said Nursi, her bir bilimin, evrende, özellikle dünyadaki varlık sistemlerini ve evrensel tasarımı incelediğinden söz eder. Ona göre, evrensel sistemin külliyeti olan bir düzeni gösterir. Bilim, tabiatı bir laboratuar olarak değerlendirir ve incelediği varlıklardaki sistematiği ortaya koyarak kendi disiplininde sonuçlar elde eder. Sonra, bu sonuçları insanların sosyal yaşamlarında bir yarara dönüştürür. Bunların bir kısmı "Mühendislik" alanlarından topluma, beslenme, sağlık, ulaşım, barınma, korunma ve güvenlik gibi güncel hayatımızın birer parçası şeklinde yansırken; diğer taraftan insanın sosyal yaşamına doğrudan değil de dolaylı olarak etki eden uzay bilimleri ve nükleer çalışmalar da bilimin kendi sistematiği içinde yer alır.

Bediüzzaman'a göre, bilimsel etik, incelediği sistemin ve evrensel tasarımın Sahibini, Yaratıcısını, Malikini, Düzenleyicisini, Tasarımcısını tanımakla mümkündür. Kastamonu'da zorunlu ikametinde kendisini ziyarete gelen liseli gençlerin "Muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar, bize Yaratıcımızı tanıtır mısın?" sorusuna o, "Okuduğunuz her bir fen kendi yaratıcısından bahsetmektedir. Siz onlar dinleyiniz!" diyerek, bilimsel ahlakın ve onu öğretmenin etik kodlarını dile getirmektedir. (Asa-yı Musa, 6. Mesele)
Bediüzzaman, evreni inceleyen bilimin onun Yaratıcını ve Tasarımcısını bulması konusundaki pozitif ve negatif tutumlarını anlattığı 12. Söz'de, "mana-yı ismi" ile, yani, varlığa yalnızca madde gözüyle bakan bilimin ahlaki olmadığını; "mana-yı harfi" ile bakmak, yani onun Yaratıcısını bulmak amacıyla bakması gerektiğini düşünür. Madde gözüyle bakan bir bilimcinin gözünde bu evren süslü nakışlardan ibarettir. Oysa madde ötesinde ona bir mektup gözüyle bakan bilimci için evren manidar Rabbani bir mektuptur.

Bediüzzaman Said Nursi'nin Külliyat'a dağıtılmış pek çok yazısından anlaşıldığına göre, bilimin ahlaki sınırları, ancak, bilime verilmesi gereken anlamın; Yaratıcısını bilmek ve tanımakla mümkün olarak çizilebilir. Yoksa, Bir Allah'ı reddedip, tesadüf, tabiat ve sebeplere dayandırılan bir yaratma serüvenini savunmak ahlaki ve insani değildir. Hatta eşeğin muzaaf bir eşek olup sonra insan şekline dönüştükten sonra bile yine kabul etmeyeceği kadar 'divanece bir hurafe', 'hayvandan yüz derece daha hayvan'ca ve aptalca olabilir (23. Lem'a; Tabiat Risalesi).

Bediüzzaman'ın, bilimin doğru yorumlanması yolundaki çabasının temel sonucu, bilime o gözle bakanların, insanın sosyal yaşamına da aynı karmaşa, tesadüf ve kaos gözüyle bakacakları endişesidir. Çünkü insanın düşünce yapısı sosyal ilişkileri ve toplumsal iletişimi de aynı yönde etkileyecektir. Varlıklar arasındaki yardımlaşmayı müca...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bilim ve ahlak ilişkisi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 02:10:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bilim ve ahlak ilişkisi rüya tabiri,Bilim ve ahlak ilişkisi mekke canlı, Bilim ve ahlak ilişkisi kabe canlı yayın, Bilim ve ahlak ilişkisi Üç boyutlu kuran oku Bilim ve ahlak ilişkisi kuran ı kerim, Bilim ve ahlak ilişkisi peygamber kıssaları,Bilim ve ahlak ilişkisi ilitam ders soruları, Bilim ve ahlak ilişkisiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes