๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 10 Haziran 2011, 16:37:11



Konu Başlığı: Benim bilmem yetmiyor muydu?
Gönderen: Sefil üzerinde 10 Haziran 2011, 16:37:11

   
Benim bilmem yetmiyor muydu?

İhlâs, kulun yaptığı şeyi sadece Allah istediği için yapması ya da terk ettiğini de sırf O istemediği için terk etmesi demek. Kulluk, hayatın omurgasını oluşturuyorsa, bu omurgayı eğmeden bükmeden dik tutma gayretinin adı ihlâstır.

Araya sıkışan riya, süm'a, ucub gibi sinirler omurgada fıtık meydana getirirler. İhlâsı elde etmek öyle kolay değildir. Büyük bir mücadele, yorulmak bilmeyen bir cehd ister.

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'ye göre doğru, samimî, katışıksız, dupduru; riyâdan uzak olma ve kalbi bulandıracak şeylere karşı kapalı kalma, kapalı yaşama ihlâsın olmazsa olmazlarından. Kalbi hiçbir şekilde kirletmeme, gönlü tam bir saflık içinde tutma, Allah'la münasebetlerde dünyalık beklentilerden olabildiğince sıyrılma, onu elde etmek için ulaşılması gereken seviyeyi ifade ediyor Hocaefendi'nin beyanında.

İhlâslı olmak, "sadık" olmaktan geçiyor. Sadakat, ihanetin zıddıdır. Nasıl ki gözüne başka birinin hayalini koyan, sevdiğine ihanet etmiştir. Aynen öyle de ibadetine başka duygular, düşünceler, niyetler bulaştıran da Rabb'ine ihanet etmiş sayılır. O halde ihlâsı elde etmek için, sarsılmaz bir sadakate sahip olmak gerekiyor. Çünkü sadakat, ihlâsın gerçek kaynağıdır.

Sadakat, Peygamber vasfıdır. Onlar, doğuştan sadakatle serfiraz olmalılar ki gözleri O'ndan başka bir şey görmesin. Peygamber mirasına talip olanlar da bu mirasa liyakat kazanmak için sadık olmalılar. Çünkü ihlâs ve sadakat, gönüllerde iman nurunu tutuşturmaya azmetmiş babayiğitler için hava ve su kadar ehemmiyetlidir.

İhlâs, Allah tarafından temiz kalblere bahşedilmiş, azları çok eden, sığ şeyleri derinleştiren benzersiz bir iksirdir. Aynı zamana o, sınırlı bir şekilde eda edebildiğimiz ibadet ü tâatimizi sınırsızlaştıran sihirli bir kredidir. Bu ihlâs kredisiyle insan dünya ve ahiret pazarlarında en pahalı nesnelere talip olabilir. Hayatını hep ihlâs yörüngesinde yaşamış Nebiler Sultanı (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde, "Dinî hayatında ihlâslı ol, az amel sana yeter." (el-Beyhakî, Şuabü'l-îmân 5/342; ed-Deylemî, el-Müsned 1/435.) buyurur. Buradan, az amel işlesek de yeter gibi bir netice çıkarmak doğru olmaz. Zaten amelin kendisi değildir bizi Rahmet'e layık kılan. Esas olan ameldeki ihlâstır. İbadette istikameti korumak, nefsin bütün itirazlarına rağmen ısrarcı olmak gerekir. Nefsin boynunu kırmak adına çok secde etmek, gözyaşı dökmek ve bunu tenhada yapmak önemlidir.

Bir gece ibadetle meşgul olmak şeytanı çıldırtmaya yeter. Bu, aynı zamanda şeytanın çeşitli hücumlarına davetiye çıkarmaktır. İnsan, ibadetini yaparken, yola döşenmiş mayınları, kurulmuş tuzakları aklından çıkarmamalı ve gerekli tedbirleri almalıdır. Bu tuzaklardan en kolay düşüleni, yaptığımız şeylerden birilerini haberdar etme dürtüsüdür. Gece teheccüde kalktığını anlatmak isteyen biri, bunu doğrudan değil de "dün gece saat üç gibi uyanıktım, birden bizim evin önünde bir gürültü duydum" gibi masum (!) ifadelerle dile getirir. Maksat, dinleyenin zihninde "vay be, adam gece üçte teheccüde kalkmış" fikri uyandırmaktır.

Böyle bir düşünce Rahmet'ten mahrumiyete sebep olur. Zerre miktar iyiliğin ve kötülüğün hesabının görüleceği o dehşetli günde "Benim bilmem yetmiyor muydu, neden yaptıklarını başkalarına da duyurdun?" sorusunun cevabını bulmak oldukça zor olacaktır.

Mana âleminin büyüklerinden Bâyezid-i Bistamî şöyle der: "Bütün gayretimle Cenâb-ı Hakk'a tam otuz sene ibadet ettim. Sonra gaybdan: 'Ey Bâyezid, Cenâb-ı Hakk'ın hazineleri ibadetle doludur. Eğer gâyen O'na ulaşmaksa, Hak kapısında kendini küçük gör ve amelinde ihlâslı ol' sesini duydum ve tembihini aldım..." Demek ki ihlâs, amelin canıdır, kanıdır. Cansız cesedin kıymeti ne kadarsa, ihlâssız amelin değeri de o kadardır.

Efendimiz (aleyhi's-salâtü ve's-selâm) bir başka hadislerinde kullukta ihlâsın ne kadar hayatî bir değere sahip olduğunu bize şöyle hatırlatır: "Her zaman amellerinizde ihlâsı gözetin; zira Allah, sadece amelin hâlis olanını kabul eder." (ed-Dârakutnî, es-Sünen 1/51; el-Beyhakî, Şuabü'l-îmân 5/336)

İşin doğrusu ihlâs, kul ile Mâbud arasında bir sırdır ve bu sırrı Allah, sadece sevdiklerinin kalbine koymuştur. İhlâsı yakalamış bir insanın nazarında, övülmek ya da yerilmek, saygı görmek ya da görmemek veya yaptığı işlerin bilinip bilinmemesi hiç önemli değildir. Zira o, gözünü sadece O'na ve rızasına dikmiştir. Peki, ihlâsı elde etmek için ne yapmak gerekir? İnşaallah onu da önümüzdeki hafta anlamaya çalışalım.

Süleyman Sargın


Konu Başlığı: Ynt: Benim bilmem yetmiyor muydu?
Gönderen: Ekvan üzerinde 15 Mayıs 2012, 14:47:56


   İhlası elde etmek son derece zor,kaybetmek ise an meselesi..Rabbim hakiki ihlasa bizi muvaffak kılsın,inşaallah..


Konu Başlığı: Ynt: Benim bilmem yetmiyor muydu?
Gönderen: Hadice üzerinde 14 Haziran 2012, 23:07:31
İşin doğrusu ihlâs, kul ile Mâbud arasında bir sırdır ve bu sırrı ALLAH, sadece sevdiklerinin kalbine koymuştur.

Rabbimin sevdiği kulların olmak ümidiyle