> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Batılı gözüyle islam ve medeniyeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Batılı gözüyle islam ve medeniyeti  (Okunma Sayısı 883 defa)
18 Eylül 2010, 13:42:10
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Eylül 2010, 13:42:10 »



BATILI GÖZÜYLE İSLAM VE MEDENİYETİ

Bugünkü batı medeniyeti sadece kendi kültür birikiminin neticesi olmayıp, bilhassa ilim ve teknoloji sahasındaki gelişmelere temel teşkil eden düşünce itibariyle İslâm medeniyetinin büyük nisbette tesiri altında kalmıştır. Bu duruma bazı İnsaflı batılı bilim adamları da işaret etmektedirler. Meselâ, R. V. Bodley şöyle der: "Rönesansı İslâmiyete borçluyuz."
Charles Seignebos ise "Şarklılarla temas ile garplılar medenileştiler. Bu medenileşmenin suret-i vukuu, tamamen malum değilse de, bizim (garplıların) Müslümanlara borçlu olduğumuz şeylerin hesabı çok uzundur" demektedir.
John Davenport "Hz. Muhammed ve Kur'ân-ı Kerim" isimli eserinde şöyle der: "Müslümanlar arasında, fen ve san'at 600 senelik bir müddet yükseliş hayatı geçirmiş olduğu devrede, bizim Hristiyanlarımız arasında en kaba barbarlık olduktan başka edebiyat dahi sönük yaşıyordu".
Gustave Le Bon diyor ki: "Avrupa'nın bütünüyle karanlık bir vahşet devri yaşadığı sıralarda İslâmın hâkim olduğu iki büyük şehirde, Bağdat ve Kurtuba'da yeryüzünü parlak ışıklarıyla aydınlatan iki medeniyet sürüyordu."
Maurice Bucaille de "Kitab-ı Mukaddes, Kur'ân" (Bucaille, 175) isimli eserinde şu satırlara yer verir: "Müslümanların yükseliş çağı olan Miladî 8. ve 12. asırlar arasında, bizim hristiyan ülkelerde bilimsel gelişmeye kısıtlamalar uygulanırken, İslâm üniversitelerinde dikkati çekecek kadar bilimsel araştırmalar ve buluşlar gerçekleştiriliyordu. O dönemde kültürün görülmemiş ve yeni imkânlarının bulunduğu yer, İslâm dünyasıdır. Kurtuba'da Halife'nin kütüphanesi 400.000 cilt kitap ihtiva ediyordu."
G. Rivoire ise bu hususta "Kuzey Afrika ve Endülüs medeniyeti zirveye tırmanırken bencil ve karamsar bir kısım kilise, hastalığı İlâhî bir ceza olarak kabul ettiklerinden fizikî rahatsızlığı ortadan kaldırmayı hedef alan tıp ilmine karşı takındıkları tavır gibi" demektedir.
H. G. Vells (Keskioğlu, 63-64) "Kısa Dünya Tarihi" eserinin 162. sayfasında: "Müslümanların her fethettikleri ülkede bilim gelişti. Sekizinci yüzyılda, müslüman olmuş bütün ülkelerde öğretim ve eğitim teşkilatı mevcuttu. Dokuzuncu yüzyıl İspanya'dakİ Kurtuba mektebindeki bilginler, Kahire, Bağdat, Buhara ve Semerkand'daki bilginlerle muhabere ediyorlardı. Aristo'nun ve İskenderiye medresesinin saçtığı, fakat pek uzun bir zaman kısır kalmış olan tohumlar şimdi filizleniyor, meyvelerini vermeye başlıyordu. Matematik, tıp ve fizik bilimleri alanlarında büyük ilerlemeler oldu. Biçimsiz Roma rakamlarının yerini bugün hâlâ kullandığımız Arap rakamları aldı. Sıfır işareti ilk defa icad edilip kullanılmağa başlandı. İslâm düşüncesi, Fransa'nın İtalya'nın ve bütün Hristiyan âleminin ortaçağ felsefesine yeni bir hayat kazandırmıştır."
Fransız Rosenthal ise İslamiyetin İlime nasıl iyi bir zemin oluşturduğunu şöyle açıklıyor: "İslâm'da olduğu ölçüde hiçbir inanç sisteminde din—ilim kaynaşması ayrılmaz bir şekilde gerçekleşmemiştir."
Aldo Micli "La Science arabe" isimli eserde "Endülüste birçok hristiyan öğrenci okumakta idi. Doğudan mühim kitaplar getirtiliyordu. İslâm ilim ve felsefesi 9-11. yüzyıllar arasında olgunlaştı ve 12. yüzyıldan başlayarak Sicilya ve Endülüs yolundan batıya geçmeye başladı. Böylece batıda büyük bir tercüme devri açıldı " cümlelerine rastlıyoruz.
Philip K. Hitti ise "İslâm Tarihi" (Hitti, 3/919) isimli eserinde batının İslâm medeniyetinden etkilenişini şu şekilde açıklıyordu: "Gerçekten de bu bilgi akımı, onikinci asırda o kadar kuvvetli ve canlı bir hale dönüşmüştü ki, Endülüs üzerinden Avrupa'ya taşmaya başlamıştır."
Corci Zeydan "İslâm Medeniyeti" İsimli eserinde görüşlerini şu şekilde açıklar: "Eski medeniyet, İslâm Tarihi ile biter, halihazır medeniyet ondan meydana gelir." Yine aynı yazar İslâmiyetin medeniyet teşkili için ne kadar müsait bir zemin oluşturduğunu şu cümlelerle açıklar: "Yunanlılar, İranlılar devlet teşkilinden hayli asırlar sonra âlem-i medeniyete isbat-ı vücud edebilmişlerdi. Halbuki müslümanlar devlet teşkil ettikten yalnız bir asır sonra medeniyetlerini, faaliyet-i akliyelerini âleme göstermişlerdir. İkinci ve üçüncü asırlarda ise, İslâm Düşüncesi bütün cihanı istilâ etmiş idi."
Sigrid Hunke de (Hunke, 18) "İslâm Güneşi" unvanlı kitabında takdirlerini şu şekilde sergiliyor: "İşte bu çağda müslümanların Batı ile 750 yıl kadar devam eden yakın komşulukları esnasında, dünyanın kültür nakleden bir camiası olduğunu, Yunanlılara nazaran beşer kültürünü en az iki misli geliştirip Batı'ya birçok mevzularda doğrudan doğruya tesir ettiklerini kim söyleyebilmekte, bundan kim bahsedebilmektedir?" Yine aynı yazar (Hunke, 125) "Rönesansımızın üstadları, onun için Yunanlılar değil, bilakis müslümanlar oldular" Sİgrid Hunke batının doğudan etkilenişini şu cümlelerle belirtiyor: "Yasaklara ve resmi husumete rağmen Batı, teknik, sağlık, hijyen ve devlet organizasyonu bakımından İslâm medeniyetinin umumi kültür varlıklarına yakınlık peyda etti. Yavaş yavaş onun zihnî mirasını eline geçirdi. Bu sayede asırlarca süren bir uyuklama ve uyuşukluk devresinden kurtularak, nihayet kendi kanaatleriyle emsalsiz bir yükselişe doğru harekete başladı. Tabiatiyle Batı, İslâm medeniyetinden yalnız ilim sahalarında değil, bu arada hayatın bütün sahalarında ve san'atta da yaşayışını daha zengin, daha güzel, daha sıhhî daha mes'ut yapan sayısız küçük fakat mühim ilhamlar aldı." (Hunke, 461)
Cl. Sanchez Albornoz "Espagne et L'İslâm" isimli eserinde şunları söylemektedir: "Tabiatiyle artık bugün ortaçağın karanlığından bahsetmek yersizdir. Fakat gittikçe düşmüş, bahtsız Avrupa'dan bahsetmek yerinde olur. Bunun karşısında müslüman İspanya'nın o harikulade medeniyetini koymak lazımdır. Arapların İspanya'daki faaliyetleri hakkında incelemeler yapan büyük üstadlar Mağrib — İspanyol kültürünün genişliği, derinliği, parlaklığı konularında bize yeni ufuklar açıyorlar. Bu kültürün felsefe, bilgi, edebiyat, hülasa Hristiyan Avrupa kültürünün bütün kollarının gelişmesinde büyük bir tesiri olduğunu gösteriyorlar. Onlar bu tesirlerden ortaçağ düşüncesinin şâhikaları sayılan Saint Thomas ve Dante'nin bile kurtulamadığını ifade ediyorlar. Hiç şüphe yok, Pirenelerin iki tarafında veya Akdeniz sahillerinde pek çok kimseler, bu önemli tesiri kabul etmekten bir çeşit tiksinti ile çekiniyorlar. Bugün elde bulunan deliller, bu iddiaları kabule bizi mecbur bırakıyor ve hemen hergün bunlara yeni vasika ve delillerin eklenmesi mümkün oluyor. Rönesans hareketinin doğmasından asırlarca evvel, Kurtuba'da coşup akacak büyük bir medeniyet nehrinin ilk menbaları kendini gösteriyor. Bu medeniyet yeni dünyaya antik düşüncenin temellerini aktaracaktır."
R.Sediltot ile ayni ismi taşıyan Sedillot: "Histoiregenerale des Ara bes" isimli kitabında batının nankörlüğünü şöyle anlatır: "Müslümanları ve onların bütün Ortaçağ boyunca yeni medeniyet üzerine icra ettikleri tesiri unutulmaya mahkum etmekte herhalde hususi bir kasd olsa gerektir."
Batının nankörlüğü Prof. E.F. Gautier'in "Moeurs et coutumes des Musulmans" isimli eserinde şu şekilde anlatılıyor: "Rönesansın ilk kekeleme anları öyle bir devre tesadüf etti ki, barbarlıktan uyanmakta olan Avrupa, İslâm medeniyetine bitkin bir hürmetle bakmaktaydı: Taklidine imkân olmayan bu örnek karşısında cesaretini kaybeden Garb'ın kolları sarkıyor. Herhalde biz bugün de tamamiyle aksine bir ifrata düşüyoruz. Irkî dalaletlere dayanan bu sersemce nankörlüğümüzden dolayı kendi kendimizi ne kadar ayıplasak yeridir." Yine aynı eserin 282. sahifesinde: "Bizim rönesansımız İslâm medeniyetinin hatırasını çabuk unuttu; halbuki ona karşı çok büyük minnetleri vardır."
Humbolt "Cosmos" isimli eserde: "Müslümanlara bugünkü anlamında telakki etmeğe alışık olduğumuz ilimlerin gerçek kurucuları gözüyle bakılmalıdır. Onlar, eskilerin hemen hiç bilmedikleri fennî ve İlmî tecrübelerde bulunarak çalışmak seviyesine ulaşmışlardır" demektedir. (A. Rıza, 141-42)
Auguste Comte (A Rıza 142) da bunu teyid eder: "Müsbet ilimleri Avrupa'ya sokan müslümanlardır" der ve ilave eder: "Fethettikleri ülkelerde, ilmî araştırma eğitimi yapacak mektepler kurar kurmaz, umumi bir şevk, üstün seviyedeki seçkin aydınları, bu yeni ışığa doğru sevketti. Müsbet ilimlerin ehemmiyeti daha başlangıçta papalık tarafından dahi hissedildi ki, ruhbanın birçok kıymetli ileri gelenleri ve bu arada iki papa bile eğitimlerini tamamlamak için Kurtuba'ya gidip İslâm müderrislerinden ilmî müşâhede ve araştırma usulleri eğitimi gördüler."
Diğer taraftan Draper şunları yazar: "Müslümanlar ilmi geliştirip yazarken, hatta yeni ilimler geliştirirken, Avrupa bugünkü Güney Afrika zencilerinin olduğu kadar medeniydi. Müslümanların felsefede, matematik ve astronomide, kimya ve tıbda elde ettikleri, askerî başarıları ile sağladıklarından daha büyük ve daha devamlıydı." (A. Rıza, 142)
Dr. Gustave Le Bon da eserinde şu satırlara yer verir:"Müslümanların ilmî çalışmaları ve buluşları incelendiğinde, hiçbir milletin, bu derece kısa bir zamanda bu kadar fazla sayıda keşifte bulunmadığı ve verimli olmadığı görülür." İslâmın müsbet ilim metodu, tecrübe ve müşâhede etmektir. Kitaplarda okumak ve üstadların nazariyelerini tekrarlamak ise Ortaçağ Avrupa'sının metodu olmuştur. Aradaki fark fevkalâde esaslıdır." (A. Rıza, 142)
Meşhur Fransız matematikçisi Montucla "Histoire des Mathematiques" isimli kitabında hayranlığını şu şekilde anlatır:"Müslümanlar uzun zaman ilmin yegâne sahipleriydi, 11. Yüzyılın karanlıklarını dağıtmaya gelen ilk ışıkları onlara borçluyuz. Bu dönem içinde matematikde şöhret kazanabilmiş herkes ilimlerini Müslümanlardan elde etmişlerdir." (A, Rıza, 170)
Viardod da "La Civillisation des Arabes" ünvanlı kitabında Müslümanların medeniyete temel teşkil ettiğini şu cümlelerle anlatır: "Dante, Petrarque ve B...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Batılı gözüyle islam ve medeniyeti
« Posted on: 08 Mayıs 2024, 18:54:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Batılı gözüyle islam ve medeniyeti rüya tabiri,Batılı gözüyle islam ve medeniyeti mekke canlı, Batılı gözüyle islam ve medeniyeti kabe canlı yayın, Batılı gözüyle islam ve medeniyeti Üç boyutlu kuran oku Batılı gözüyle islam ve medeniyeti kuran ı kerim, Batılı gözüyle islam ve medeniyeti peygamber kıssaları,Batılı gözüyle islam ve medeniyeti ilitam ders soruları, Batılı gözüyle islam ve medeniyetiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes