> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Düşün ve şükret
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Düşün ve şükret  (Okunma Sayısı 691 defa)
20 Kasım 2010, 16:49:35
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 20 Kasım 2010, 16:49:35 »



Üzülme - 2 ‘Aid El-Karani'


DÜŞÜN VE ŞÜKRET

Yüce Allah’ın nimetlerini hatırlayacaksın. Çünkü onlar üstten ve alttan seni kuşatmışlardır. Allah’ın nimetlerini saymaya kalkarsanız sayamazsınız. Beden sıhhati, vatanında emin olarak yaşamak, yiyecek ve giyecek, hava ve su bunların bir kısmıdır. Dünyanın tüm nimetleri önüne serilmiştir. Ama sen farkında değilsin. Hayata sahipsin ama bunu bilmiyorsun. Yüce Allah, gizli ve açık olarak size nimetlerini bol bol vermiştir: İki gözün, bir dilin, iki dudağın, iki el ve iki ayağın vardır. Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz? Budanmış ve kısaltılmış olduğu halde iki ayak üzerine yürümen, büküldüğü halde iki bacak üzere durman kolay bir şey midir? Acı, birçok kişinin uykusunu kaçırırken horul horul uyuman, türlü hastalıkların yemeklerin tadını kaçırdığı, içecekleri içilmez kıldığı kişiler varken lezzetli yiyecekler ile mideni doldurman reva mıdır? Kulağını bir tefekkür et, sağırlık illetinden afiyettesin. Gözünü düşün, körlükten salimsin. Cildine bak, cüzzam ve türlü deri hastalıklarından kurtulmuşsun. Aklını düşün,  başında olmasıyla nimetlendirilmiş ve delilik faciasına duçar olmamışsın.

Tek bir gözüne karşılık bir dağ altın ister misin? İki ova dolusu gümüş karşılığında bir kulağını satmak ister misin? Dilsiz olacak şekilde dilini verip parıltılı sarayları satın almak ister misin? Ellerini yakut ve pırlantalar ile trampa eder misin? Genel nimetler ve büyük faziletler içindesin, fakat sen bunların farkında değilsin. Sıcak yiyeceğin, soğuk içeceğin, kolay uykun ve yoğun afiyetin varken hala hüzünlü, kederli ve gamlı yaşarsın. Elde olmayanı düşünür, mevcut olana şükretmezsin. Mutluluğun anahtarı ve kantarlarca iyilik ve nimetler elindeyken mali kayıplardan dolayı sıkılırsın. Düşün ve şükret. Kendi nefsinizdeki nimetleri görmez misiniz? Kendini, aileni, evini, işini, sağlığını, dostlarını ve etrafındaki dünyayı düşün. İnsanlar Allah’ın nimetlerini bilirler ama sonra onları inkâr ederler.   

GİDEN GİTMİŞTİR.

Geçmişi hatırlamak, onunla uğraşmak, şimdiki zamana getirmeye çalışmak, elem ve kederleri için üzülmek ahmaklık ve deliliktir. İradeyi öldürmek ve hazırdaki hayatı boş yere harcamaktır. Geçmişin dosyası akıllıların yanında dürülmüştür. Rivayet edilmez. Unutkanlık zindanında ebediyen kapısı kapanmış ve kilitlenmiştir. Bir daha çıkmamak üzere sağlam iplerle bağlanmıştır. Çünkü geçmiş ve bitmiştir. Ne üzüntü onu tekrar geri getirecek, ne gam çekmek onu düzeltecek ne de keder onu ihya edecektir. Çünkü o bir yokluktur. Geçmişin kâbusunda ve gidenin gölgesinde yaşama. Geçmişin hayalinden kendini kurtar. Nehri kaynağına, güneşi doğduğu yere, çocuğu annesinin karnına, sütü göğse, yaşı göze tekrar geri döndürmeyi mi, istiyorsun? Geçmişle uğraşman, tedirgin olman, onun ateşiyle yanman ve onu suçlamaya atılman kötü, korkunç ve ürkütücü bir durumdur.

Geçmişin defterini okumak, hazırı harcamak, çabayı parçalamak ve şimdiki anı savurmaktır. Yüce Allah, geçmiş ümmetlerden ve yaptıklarından söz etmiş sonrada şöyle buyurmuştur: Onlar geçmiş bir topluluk idiler. Öyleyse iş bitmiştir. Zamanın cesedini tekrardan ortaya atmanın, tarihin tekerleğini geri döndürmeye çalışmanın bir faydası yoktur.

     Geçmişe geri dönen, öğütülmüş olan unu bir daha öğüten, ağaç talaşını biçen kişi gibidir. Geçmişteki olaylar için ağlayana eskiden beri şöyle derler: Ölüleri kabirlerinden çıkarma.

Bizim musibetimiz hazırımızda acziyete düşüp geçmişle uğraşmaktır. Güzel saraylarımızı ihmal edip, çürümüş kalıntıların yasını tutmaktır. Bütün insan ve cin geçmişi geri getirmek için bir araya gelseler buna güçleri yetmeyecektir. Çünkü bu, muhal bizatihidir.

İnsanlar geriye bakmamalı ona iltifat etmemeliler. Çünkü rüzgâr öne doğru yönelir, su öne doğru akar ve kafile öne doğru yürür. Öyleyse sen de hayatın kanununa muhalefet etme.

 

GÜNÜN BUGÜNDÜR

Sabahladığında akşamı bekleme. Ne iyiliğiyle veya kötülüğüyle giden dünü ne de hala gelmeyen yarını, sadece bugünü yaşayacaksın. Güneşi seni ısıtan, gündüzü sana ulaşan gün, sadece o senin günündür. Ömrün bir tek gündür. Sanki bu günde doğmuş ve bu günde ölecekmişsin gibi hayatı bu günde ebedi kıl. Öyleyse, hayatını geçmişin saçmalığı, kederi, gamı ve geleceğin beklentisi, korkunç hayalleri arasında kaydırma. Yoğunlaşmanı, önemsemeni, üretim gücünü, sıkı çalışmanı ve çabanı sadece bugüne yönelt. Bu gün için huşulu bir namaz kılmalı, düşünerek Kur’an okumalı, huzuru kalp ile Allah’ı anmalı, işlerde dengeli, ahlakta güzel, paya düşene razı olmalı, görüntüne ve vücuduna önem vermeli ve kendini başkalarına faydalı olmaya hazırlamalısın.

İçinde bulunduğun bu günü böleceksin. Dakikalarından seneler saniyelerinden aylar edeceksin. Bu günde hayrı ekecek, güzeli vereceksin. Allah’ı anacak, göçe hazırlık yapacaksın. Bu günü sevinç ve neşe, emniyet ve huzur ile yaşayacaksın. Sana verilen rızka, eşe, evlatlara, göreve, eve, ilme ve seviyene razı olacaksın. Sana verileni al ve şükredenlerden ol. Bu günü hüzünsüz, acziyetsiz, kinsiz ve hasetsiz yaşayacaksın.

Kalbinin levhasına ve kütüphanene şu tek cümleyi yazacaksın: Günün Bu Gündür. Bugün sıcak ve iştahlı bir yiyecek yersen, dünkü kuru ve iştahsız veya yarınki bilinmeyen yiyecek sana zarar verir mi? Bugün içimi kolay ve tatlı bir su içtiğinde neden dünkü acı ve tuzlu suya üzülürsün veya yarınki hafif tuzlu ve sıcak suyu önemsersin.

Şayet sen kendi nefsine karşı kesin ve çelik gibi bir iradeyle davranırsan onu o güne kadar yaşamam teorisine boyun eğdirirsin. İşte o zaman her anı, özünü oluşturmada, eldekini nemalandırmada ve işlerini düzeltmede harcarsın. Şöyle dersin: Sadece bu gün, sözlerimi seçeceğim, kötü, boş, sövme ve gıybet olan şeyler konuşmayacağım. Sadece bu gün, evimi ve kütüphanemi düzenleyeceğim. Artık karışıklık ve dağınıklık yok. Bilakis tertip ve düzen olacaktır. Sadece bu gün, yaşayacağım ve vücudumun temizliğine, görüntümü güzelleştirmeye, yürüyüşümde, sözlerimde ve hareketlerimde dengeli olmaya itina göstereceğim.

Sadece bu gün, yaşayacağım ve Rabbime itaat etmeye, en güzel şekilde namazlarımı eda etmeye, nafilelerle beslemeye, Mushafıma alışmaya, kitaplarımı okumaya, faydalı şeyler öğrenmeye çaba göstereceğim.

Sadece bu gün, yaşayacağım, kalbime fazileti dikeceğim ve ondan kibir, gurur, gösteriş, haset, kin, aldatma ve kötü zan kökleriyle birlikte kötülük ağacını söküp atacağım.

Sadece bu gün yaşayacağım ve başkalarına faydalı olacak, güzelliği ulaştıracak, hastayı ziyaret, cenazeye iştirak edecek, yol bilmeyene yol gösterecek, açı doyuracak sıkıntılı olandan sıkıntısını gidereceğim. Mazlumun yanında yer alacak, güçsüze yardımcı olacağım. Âlime ikram edecek, küçüğe şefkat, büyüğe saygı göstereceğim.

Sadece bu gün yaşayacağım. Ey giden ve biten geçmiş ve batan güneş! Sana hiçbir zaman ağlamayacağım. Bir an bile olsun seni hatırlamak için durduğumu görmeyeceksin. Çünkü sen bizi terk ettin. Bizden ayrıldın ve bir daha asla bize geri gelmeyeceksin.

Ey gelecek! Sen gayb âlemindesin. Ben ise rüyalarla iş yapmam. Kendimi evhamlara satmam. Olmayan bir şeyin doğmasında acele etmem. Çünkü gelecek daha yaratılmadığı ve hatırlanmadığı için bir hiçtir.

Ey insan! Günün bu gündür. Hayatı en güzel şekliyle yaşamak isteyenlere mutluluk ansiklopedisindeki en kıymetli söz budur.

 

GELECEĞİ GELİNCEYE KADAR BIRAK

Allahın emri gelecektir. Acele etmeyin. Olayların önüne geçme. Yükü daha tamamlanmadan mı taşıyacaksın? Meyveyi olgunlaşmadan mı koparacaksın? Yarın kayıptır. Gerçeği yoktur. Ne varlığı ve tadı ne de rengi vardır. Kavuşup kavuşmayacağımız veya bizimle onun arasında bir engelin olup olamayacağını bilmeden neden kendimizi onunla meşgul edelim. Musibetlerine kaygılanalım. Olaylarını önemseyelim. Sıkıntılarını bekleyelim. Belki de karşılaştığımızda tam tersine sevinç ve neşe olacaktır. Önemli olan onun hala gayb âleminde olması ve yeryüzüne kavuşmamasını bilmektir. Bize gereken daha bir köprüye gelmeden onu geçmemizdir. Kim bilir? Belki köprüye gelmeden önce duracağız veya biz gelmeden köprü yıkılacaktır. Bazen de köprüye gelip üzerinden selametle de geçeriz.

Zihne, geleceği düşünecek kadar geniş bir alan vermek, gayb kitabını açmak sonra da beklenen sıkıntıları için ağlamak şer’an caiz değildir. Çünkü bu uzun emeldir. Oda aklen yerilmiştir. Çünkü gölge ile güreşmek gibidir. Bu dünyada birçok kişi, geleceğinde açlık, çıplaklık, hastalık, fakirlik ve musibet beklemektedir. Bunların tümü şeytan okulunun tespitlerindendir. Şeytan size fakirliği vaat eder ve kötülüğü emreder. Allah ise kendi indinden mağfiret ve fazileti vaat eder.

Yarın aç kalacaklar, hasta olacaklar ve yüzyıl sonra evren yok olacak diye ağlayanlar çoktur. Ömrü başkasının elinde olan kişi yokluk için rehine alması doğru değildir. Ne zaman öleceğini bilmeyen kişinin olmayan bir şeyle uğraşması caiz değildir.

Gelinceye kadar yarını bırak. Yarının olaylarını sorma. Ordusunu bekleme. Çünkü sen bu gün ile meşgulsün.

Hayret edeceksen şuna hayret et: Mazide kalanı, güneşi doğmayan, aydınlığı görünmeyen bir günde ödemek için gamı ve kederi para olarak borç alırlar. Uzun emelden sakınmak gerek.


Devam edecek…

 
Tercüme: Selahattin Yıldırım
 
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Düşün ve şükret
« Posted on: 05 Mayıs 2024, 03:26:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Düşün ve şükret rüya tabiri,Düşün ve şükret mekke canlı, Düşün ve şükret kabe canlı yayın, Düşün ve şükret Üç boyutlu kuran oku Düşün ve şükret kuran ı kerim, Düşün ve şükret peygamber kıssaları,Düşün ve şükret ilitam ders soruları, Düşün ve şükretönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes