๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 31 Aralık 2010, 10:46:44



Konu Başlığı: Başkasına yük olan alçalır
Gönderen: Hadice üzerinde 31 Aralık 2010, 10:46:44
Başkasına yük olan alçalır


Dünya lezzetlerine aldanmayan, Cennet nimetlerine kavuşur. İki âlemde aziz ve muhterem olur. Aksi olursa, insan zelil olur. Zira hazret-i Ömer, bir hadise üzerine; “Biz aşağı, bayağı insanlardık. Acem şâhlarının elinde esir idik. Allahü teâlâ Müslüman yapmakla bizleri şereflendirdi. Allahü teâlânın verdiği bu izzetten, bu şereften başka şeref ararsak, Allahü teâlâ bizi yine zelil eder. Her şeyden aşağı eder. İzzet, İslam’dadır. İslam’ın ahkâmına uyan, aziz olur. Bu ahkâmı beğenmeyip, izzeti, huzuru, saadeti başka şeylerde arayan zelil olur” buyurmuştur.

Dinimiz, almayı değil vermeyi, yük olmayı değil, yük çekmeyi emir ve tavsiye etmektedir. Peygamber efendimiz; (Veren el, alandan yüksektir) buyurmuşlardır.

Bir şeyler koparabilmek, dünyalık ele geçirmek, insanların zaaflarından istifade ederek onların sırtından geçinmek için yaltaklanmak yani temelluk etmek, kötü bir huydur. Zira hadis-i şerifte; (Temelluk, Müslüman ahlakından değildir) buyurulmuştur.

Mevlanâ Celaleddin Rumi hazretleri, başkalarından bir şey istemeyi talebelerine yasak ederek; "Başkasına el açıp bir şey isteyen, bizim talebemiz değildir. Ona dünyada da ahirette de şefâat etmeyiz ve ondan uzak dururuz. Biz, talebelerimize daima vermeyi, ihsan ve ikramlarda bulunmayı, herkese karşı tevazu üzere bulunmayı, tatlı sözlü, güler yüzlü olmayı tavsiye ediyoruz. El açıp istemek bizim yolumuzda yoktur" buyururlardı.

Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri de; "Tasavvuf, herkesin yükünü çekmek ve kimseye kendi yükünü çektirmemektir" buyurmuştur.

İzzet ve şerefi, Allahü teâlânın dinine uygun olmayan hâllerde arayan kimseyi, Allahü teâlâ, hor-hakir ve zelil eder. Peygamber efendimiz, Müslümanı; (Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir) buyurarak tarif etmişlerdir. Ayrıca Resulullah efendimiz; (Kendin için istediğini, insanlar için de istemek, kendin için istemediğini insanlar için de istememek) buyurarak, nasıl olmamız gerektiğini bildirmişlerdir.

Senâullah-i Pâni püti hazretleri; "Ne istersen yap, fakat, insanlara eziyet ve sıkıntı verme yolunu seçme. Çünkü dinde bunun gibi büyük günah yoktur" buyurmuştur.

Seyyid Emir Hazma hazretleri, hocası Mevlanâ Ârif hazretlerinden naklederek buyuruyor ki:
“Yükünüzü çekecek bir dost isterseniz, bu çok az bulunur. Eğer yükünü çekeceğiniz birini ararsanız, bütün dünya size dosttur."

Mevlanâ Hâlid-i Bağdâdi hazretleri de talebelerine ve sevenlerine hitaben buyurur ki:
"Size önemle sünnet-i seniyyeye yapışmanızı; cahiliye âdetlerinden ve pek aşağı olan bid'atlerden sakınmanızı; gösterişe kapılmamanızı; halktan, bedeni beslemeye çok ehemmiyet verenlere, kendilerinden bir şey beklemek suretiyle makam ve mevki sahipleri ile görüşmeyi terk etmenizi tavsiye ederim. Çünkü bu şekilde onlarla görüşmek, onların lekelendiği şeylerle siz de lekelenmiş olursunuz. Şunu iyi biliniz ki, sizin bana en sevgiliniz; dünya ehline alakası en az olanınız, başkasına yük olmayanınız, fıkıh ve hadisle meşgul olanınızdır."

Hâris el-Muhasibi hazretleri, nasihat isteyen bir talebesine; “Hiç kimseyi incitme. İster az ister çok olsun veya ihtiyacın olsun yahut da olmasın hiçbir halde kendi yükünü kimseye yükleme. İnsanlardan hiçbir şey bekleme ve sahip oldukları hiçbir şeye göz dikme!” buyurmuştur.

Hayırlı insan, ailesine ve çocuklarına faydalı olandır. Her hayır ve fayda ise, İslamiyet’in içindedir. Dinimiz de, insanların sıkıntısını, yükünü çekmemizi emretmektedir. Buna uyan, rahat eder. Dünyada da, ahirette de aziz olur. Allahü teâlânın kullarına hizmete edene, onların yükünü alana, Cenab-ı Hak yardımcı olur.

Seyyid Emir Hazma hazretleri, kendisinden nasihat isteyen birine şöyle buyurur:
“Bizi sevenler, Resulullah efendimizin sünnetine uyarlar. Yani İslamiyet’e uyarlar. Haram işlerden ve haram yemekten sakınırlar. İnsanların yükünü çekip, kimseye yük olmazlar. Şöhretten sakınırlar. Müslümanlara acıyarak, onlara yumuşak davranırlar. Daima Allahü teâlâdan korkarlar ve günahlarının affedilmesi için yalvarırlar. Gıybet etmezler. Dünyaya, dünyanın rahatlığına ve ziynetine güvenmezler. Salihlerin ve Eshab-ı kiramın yolunda ve onların ahlakı üzere olurlar. Büyükleri inkâr etmezler ve bid'at ehline uymazlar.”

Para, şan şöhret insanı rahatlatmaz. İslamiyet ile kontrol altına alınmazsa, insanı dünyada ve ahirette perişan eder. Yanan bir evden birini kurtarmak çok büyük sevap olduğu halde, Cehennem ateşinden kurtarmak yanında hiç kalır. Bir kişi daha yanmaktan kurtulsun diye uğraşmalı. Hiç kimse yanmasın düşüncesinde olmalı. Dünyada iken, Allahü teâlânın dinine razı olduğu şekilde doğru hizmet edenler, Allahü teâlânın kullarının müşküllerini halledenler, mahşerde, tahtlar üzerinde, kürsülerde, gölgelerde oturacaklardır.

Dünyada ve ahirette aziz olmak isteyen, kimseye sıkıntı vermez, yük olmaz; herkesin sıkıntısını ve yükünü çekmeye, gücü nispetinde gayret gösterir. Kısacası:
“Yük çeken aziz, yükünü çektiren ise, zelil olur.”


Osman ünlü