> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Ah Bu Gaflet Uykusu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ah Bu Gaflet Uykusu  (Okunma Sayısı 939 defa)
28 Nisan 2010, 16:15:30
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 28 Nisan 2010, 16:15:30 »



Ah Bu Gaflet Uykusu

Gaflet, insanın Hakk’a körleşmesi, gerçeklerden uzaklaşmasıdır.

Aklının ve kalbinin karışması, ebediyeti unutması, bir bakıma gözü açık uyuması...

Bu aldanışın en büyük sebebi dünya ve dünyalık nimetlerdir. Özellikle çağımızda...

Maneviyat büyükleri bu bakımdan insanları üç gruba ayırıyor:

• Sırf dünyaya çalışıp ahireti terk edenler,
• Ahirete yönelip dünyayı terk edenler,
• Dünyayı da ahireti de ihmal etmeyen denge insanları.

Akıllı, uyanık bir insan üçüncü gruptadır. Diğer iki hal ise gaflettir.

Bir ip yumağının ardından koşup oynayan küçük bir kedi yavrusunun bu neşeli hali insanları eğlendirir ama düşündürücü bir yanı da vardır. Kediciğin o endişesiz ve masumane tavırları, yiyip içip oynamaktan başka bir derdinin olmayışı dikkat çeker. O an için tek hedefi yuvarlanan yumakla oynamaktır. Bütün dikkatini ona vermiştir. Hayatın kaygıları, hüznü ve düşündürücü yanları onun için anlamsızdır. Ekonomik sıkıntılar, doğal afetler, ölüm, ahiret, geçmiş-gelecek gibi şeyler de bu sevimli yaratığı hiç mi hiç alakadar etmez.

Gaflet nedir?

Ömrünü gaflet içinde geçiren insanın hali biraz bu kedinin hali gibidir. Bütün dikkatini dünya ve içindekilere sarf eder. Dünyanın nimetlerinden ve hayatın zevklerinden istifade etmekten başka bir şey düşünmez. Onun ötesindeki düşünceler, mesela Allah’ın emir ve yasakları, ölüm, ahiret, hesap gibi ciddi konular ilgi alanına girmez. Hatta bu gibi düşüncelerden sıkılır. Unutmak için elinden geleni yapar, kendisini oyun ve eğlenceye verir.

İşte tam bu noktada, kedi yavrusunda son derece sevimli olan, izleyenlere yaşama sevinci veren oyun ve oyalanmanın insanda hiç de sevimli durmadığını fark ederiz. Hatta böyle bir hayat algısını taşıyan insanın ilkesizliği ve vurdumduymazlığı tedirginliğe sebep olur.

Diğer taraftan böyle bir kaygısızlık hali insanı bir kedi yavrusundan bile aşağı düşürür. Çünkü o masum hayvancağız Rabbini zikretmekten geri durmaz. Tatlı mırmırlarıyla minderin üzerinde uyurken bile hal diliyle Allah’ı zikreder. Diğer varlıklar da böyledir. Kur’an-ı Kerim’de bu hakikat şöyle anlatılmaktadır: “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz, onların tesbihlerini anla­mazsınız.” (İsra, 44)

İşte böyle ayetlere, kâinat kitabından gürül gürül okunan delillere rağmen Cenab-ı Hakk’ı kâle almayıp değersiz şeylerle uğraşmaya, nefsin heva ve arzularına uyup Allah’ı ve emirlerini unutmaya “gaflet” denir. Diğer bir ifadeyle kalbin Allah’tan kopuk oluşu ve bunun davranışlar üzerindeki olumsuz tesirleridir. 

Bir mukayese

Bir ülkenin cumhurbaşkanı emrinde çalışan memura kendi şahsi işleriyle ilgili önemli bir vazife verse, o memur bir büyüğe hizmet etmenin onuruyla verilen görevi severek yapar. Kendisine bir faydası olmadığı halde görevi aksatmamak için tam bir dikkatle çalışır.

Peki, ya insan niçin Rabbi’nin emirlerini aynı hassasiyetle yerine getirmez? Allah Tealâ’nın büyüklüğü ve yüceliği -hâşâ- o zattan daha mı aşağıdır ki, İslâm dininin emirlerine uymaz. Bu noktada iki ihtimal düşünülür:

1. Kişi Allah’ın zatına, emir ve yasaklarına inanmadığı için böyle davranmaktadır.

2. İnandığı halde Allah’ın emir ve yasaklarına yeterince önem vermediği için yerine getirmemektedir. Bu durum, bir bakıma O’nu ve emirlerinin büyüklüğünü makam mevki sahiplerinden aşağı görmektir. Her iki sebeple de Allah’a kulluk yapmamak çirkindir. İmam Rabbanî Hazretleri k.s. bu hakikati bir temsille anlatarak şöyle demektedir:

“Çokça yalan söyleyen biri; ‘Bu gece düşman baskın yapacak’ dese, akıl sahibi idareciler ihtiyat için haberi ciddiye almazlar mı? O kimsenin yalancı olduğunu bildikleri halde yine de tedbiri elden bırakmayıp muhtemel tehlikeye karşı vaziyet almazlar mı? Elbette ki alırlar.

Hal böyleyken nasıl olur da Muhbir-i Sadık (doğru haber veren), doğruluğu dillere destan Hz. Rasulullah s.a.v.’in tekrar tekrar haber verdiği ahiretteki azaba inanmazlar? İnansalar da tedbir alıp kurtulma yollarını düşünmezler? Halbuki O kurtuluş yollarını da göstermiştir. Muhbir-i Sadık Hazretleri’nin sözlerine bir yalancının sözleri kadar önem vermemek nasıl bir imandır?”

Bu soru tehlikenin boyutlarına dikkat çeken gayet ciddi bir sorudur. Zira gaflet bir perdedir, kalbin nurunu örter, söndürür. Her gafletin içinden küfre kadar giden yol vardır.

Hayalinizi söyleyin, size kim olduğunuzu söyleyeyim, diyor psikologlar. Bir gafilin hayalleri tamamen dünya ve dünyanın geçici zevklerine yöneliktir. Mal-mülk, makam-mevki ve şöhret sahibi olmayı; yiyip, içip, gülüp oynamak suretiyle dilediği gibi yaşayıp mutlu olmayı arzu ederler. Elde ettikleri imkânlarla başkalarına tahakküm etmekten zevk duyarlar. Böylece kendilerini başkalarından üstün görerek önemli adam olduklarını düşünürler.

Dünya tuzağında çırpınır

Gafiller bu sayılan şeyleri elde etmek için hırsla çalışır didinirler. Hep daha çok kazanmak ve daha iyi yaşamak için gayret eder, kazandıklarını biriktirirler. Oyalanıp durdukları şeyleri ellerinden alabilecek her türlü ihtimali şiddetle bertaraf etmek için ellerinden geleni artlarına koymazlar. Kendilerini çok beğendikleri için ona buna üstünlük taslamaktan, gizli açık, yüze karşı veya ardından başkalarını taşlayıp incitmekten, onlarla eğlenmek­ten geri durmazlar.

Kur’an-ı Kerim bunlar hakkında şöyle buyurur: “Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip kaş göz işaretleriyle alay eden kimsenin vay haline!” (Hümeze, 1-2). Şayet istedikleri şeyleri elde edemezlerse yıkılır giderler, bunalıma, depresyona girerler. İsyanları katmerleşir, hayata ve insanlara küser, hatta varlıklı insanlara büyük bir kin ve nefretle bakarlar.

An’ı yaşamaya kilitlenmiştir 

Her geçen gün ölüm kendilerine yaklaşırken onlar, dünyanın süs ve eğlencelerine biraz daha fazla gömülürler. Yaklaşmakta olan Allah’ın azabını ise hiç hesaba katmazlar. Oysa Allah’ın azabı pek şiddetlidir. Cehennemi tasvir eden bir ayette şöyle buyrulmaktadır: “Oraya atıldıkları zaman, onun kaynarken çıkardığı korkunç homurtusunu işitirler. Nerede ise öfkesinden patlayıp çatlayacak! Her bir topluluk içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: Size bir uyarıcı gelmedi mi?” (Mülk, 7-8)

Oysa insan akıl ve şuur sahibi bir varlıktır. Geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanla alakasını bilir. Geçmişte vefat eden yakınlarını, gelecekte kendini bekleyen kabri, şimdiki zamanda üzerine düşen vazifeleri görmekle hayvanlardan ayrılır. Buna rağmen gafletinin esiri olup başını kuma sokar. Avcıyı görüp de başını kuma sokan devekuşu misali, ortada olan koca gövdeyi unutur. Daha doğrusu unutmaya çalışır.

Ahireti hatırlamak istemez

Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı ya da inandığı halde yakîne ulaşmadığı için, gayet sisli bir perdenin ardından bakar. Kendisi için birinci derecede önemli olan dünyanın peşin zevklerini bırakıp da, uzak bir ihtimal olarak gördüğü ölüm ve ahiret gerçeğine aldırış etmez. Zira nefsin bunun için de her zaman bir mazereti vardır: “Dünyaya bir daha gelecek değilim ya! Hayatımı yaşayayım. Nasılsa ileride tövbe eder ahiret işlerine de bakarım.” der. Kulluk vazifesini sürekli erteler. Vicdanını rahatlatmak maksadıyla senede bir mevlit okutmayı, kimi zaman bayram ve hatta Cuma namazına gitmeyi de ihmal etmez. Ancak Allah’ın dinini kendi kafasına göre yorumlayıp, bazı meseleleri inkâr etmekten ya da hafife almaktan da geri durmaz.

Nihayet bir gün hiç beklemediği bir anda ve hiç beklemediği yerde ölüm gelir çatar: “Belki aniden gelecek de onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çeviremezler, kendilerine mühlet de verilmez.” (Enbiya, 40). Şayet inkâr ile gittiyse vaziyeti ölüm anında bile korkunçtur: “Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nice olur?” (Muhammed, 27)

Ölümü sonsuz mahrumiyet görür

Bunlar için ölüm bir “ayıran”dır. Dünyevî zevklerinden, malından, makamından, şöhretinden, sevdiklerinden ayıran bir bitiş ve tükeniştir. O bakımdan ölümü hatırladıkları zaman tüyleri diken diken olur. Bir taziyeye gittikleri ya da bir yakınları vefat ettiği zaman “Eh ne yapalım ölenle ölünmez ki, Allah sabırlar versin...” türünden sözlerle ölüm düşüncesinin şokunu atlatmaya ve mümkün olduğunca en kısa süre içinde kendilerini bekleyen gaflete tekrar başlarını gömmeye gayret ederler.

Sanki sırf neşe ve eğlence için yaratılmışlardır. Üst üste eğlence partileri düzenler, her türlü eğlence etkinliklerini günü gününe takip ederler. Bunlara entelektüel bir boyut ekledikleri, birkaç batılı müzisyen ve artist hakkında malumat sahibi oldukları zaman, kendilerini sanatsever kültürlü insanlar olarak takdim ederler. Böyle şeylerle uğraşmayan, bu işlerle ilgilenmeyen kimselere “cahil halk yığını” nazarıyla baktıkları için bunları insan yerine bile koymazlar. Lüks ve konfor içinde yaşamak, kendileri gibilerine gösteriş yapmak onların en büyük tutkularındandır.

Marazi bir özgürlüğe sığınır

Kur’an-ı Kerim’de “mütrefîn” adı verilen bir grup daha vardır ki; bunlar hiçbir insanî değer, dinî, vicdanî hüküm ve kayıt tanımazlar. Ne edep ne de hesap endişesi taşırlar. Bütün görüşlerini hayvanî içgüdülerine göre tanzim eder, ahlâk gibi kavramların göreli, şahıstan şahısa değişkenlik arz eden şeyler olduğunu iddia ederler. Böylece yerine göre zinaya “cinsel özgürlük, aşk, arkadaşlık, flört, filanla çıkmak” gibi isimler takar...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ah Bu Gaflet Uykusu
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:21:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ah Bu Gaflet Uykusu rüya tabiri,Ah Bu Gaflet Uykusu mekke canlı, Ah Bu Gaflet Uykusu kabe canlı yayın, Ah Bu Gaflet Uykusu Üç boyutlu kuran oku Ah Bu Gaflet Uykusu kuran ı kerim, Ah Bu Gaflet Uykusu peygamber kıssaları,Ah Bu Gaflet Uykusu ilitam ders soruları, Ah Bu Gaflet Uykusuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes