> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Avrupa da müslüman olmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Avrupa da müslüman olmak  (Okunma Sayısı 609 defa)
06 Eylül 2010, 19:47:50
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 06 Eylül 2010, 19:47:50 »



Avrupa’da Müslüman olmak

Bir ucu İskandinav ülkelerinden Tarifa açıklarına kadar giden, diğer ucu da Ural dağlarına kadar varan ve bugün 27 ülke ilâ 450 milyon insanı barındıran Avrupa kıtası, diğer adıyla ihtiyar kıta, çok kültürlü ve çok çeşitli dinlere ev sahipliği yapsa da umumen 35 milyon Müslümanın yaşadığı bu toplumun temel değerleri, Hrıstiyan ve Musevî değerlerine göre lâik bir çerçevede düzenlenmiş bir toplum değerleridir.


Bu sebeple Avrupa’da Müslüman olarak yaşarken bazı hususlara dikkat etmek, ilâhî tebliğ mesuliyetinin de bir gereğidir. Dolayısıyla, dikkat edeceğimiz hususların en başında içinde bulunduğumuz toplumu, her türlü sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi açıdan bilmek, tanımak ve bu toplumun hassasiyetlerini göz önünde bulundurmak, İslâm Tarihinin bize verdiği öğretilerdendir.


Evet, bu ihtiyar kıta dediğimiz Avrupa Kıtasının Müslümanlarla tanışmasını 20.yüzyılın başlarına indirgemek sosyolojik açıdan elbette gayet yanlış olur. Tarihe bir göz attığımızda, bu ilişkilerin çok daha eskilere dayandığını hemen görmek mümkün olacaktır.
Bundan 7 asır önce, Fransa’nın komşusu olan, bugünkü adıyla İspanya olarak anılan bu ülkede, bir İslâm medeniyeti var idi. Bu medeniyet Endülüs Medeniyetiydi. 7 asır boyunca Birlikte yaşamın en güzel örneklerini veren bu medeniyet; her çıkışın bir inişi olduğu gibi, iç çekişmelerin, İslâm’ın ana hatlarından uzaklaşmanın neticesi olarak 1492 yılında tarih sahnesinden silindi.


Bu, Avrupa‘nın İslâm’la ilk tanışması ve ilk tecrübesi idi. Tarifi imkânsız bir acı ile nihayet buldu.
İkinci tanışma ise Balkanlarda, ecdâdımız Osmanlı’ların gelişiyle yaşandı. Ve 20. yüzyılın başlarına kadar devam etti.


1930’lu yıllar ise dünyamızın en kritik sosyal ve ekonomik krizlerinin yaşandığı tarihler oldu. Bu krizler, Avrupa‘nın göbeğinde, çok yakınımızdaki, bize komşu ülke olan Almanya’da ırka dayalı bir ayrımcılığın doğmasına ve 2. Dünya Savaşının çıkmasına sebep oldu. Nazi Almanya’sı bu yıllarda başlattığı ayrımcılık politikasının neticesi olarak İnsanlığı, bu dünya savaşıyla büyük bir felakete götürerek 15 milyon insanın telef olmasına ve bu sayının içinde ise 6 milyon musevînin katledilmesine sebep oldu.
1945 yılında, içinde yaşadığımız ihtiyar kıtanın manzarası ise, insanlık açısından kabul edilmesi zor bir manzara. Zira, savaşın akabinde bütçeleri sıfırlanmış ülkeler, açlık ve yokluk içinde bir toplum, milyonlarca anasız babasız çocuklar, evsiz barksız bir millet!


Ama, aynı zamanda sanayileşmenin gereği olarak iş ve işçi ihtiyacının hat safhaya çıktığı bir dönem! İşte bu dönem bizim, hepimizi ilgilendiren, Avrupa Müslümanlarını hassaten ilgilendiren bir dönemdir. Avrupa, bu dönemle, Müslümanlarla ilişkileri açısından tarîhî 3. dönemini yaşamaktadır.
Yarım asırdan fazladır devam eden bu ilişkiler, ve sayıları her geçen gün artan bu mevcudiyetin, Avrupa’nın her yerinde, farklı anlayış ile inanışa sahip yepyeni bir toplum gerçeğini ortaya koymaktadır.


Bu gerçek nedir? Bu gerçek,


a- 30 milyonun üzerinde Müslüman, Avrupanın % 15‘ini oluşturmaktadır.
b- İslâm ülkelerinden Avrupa’ya göç hala devam etmektedir.
c- Avrupa’lı Müslümanların doğal artışları var
d- İslâmı din olarak seçen Avrupa’lılar var
e- Doğu Avrupa ülkerlerindeki Müslümanların varlığı ve,
f- Türkiye’nin de AB’ye gireceğini hesaba katacak olursak
2040’lı yıllarda Avrupa’da Müslüman nüfusun % 35’lere ulaşacağı bir GERÇEK !
Ancak bu gerçeğin algılanmasında ve kabullenilmesinde karşımıza bir hayli farklılıklar çıkmaktadır.


Bunlar kısaca :


1- Çok kültürlü toplumlarda dîn özgürlügü meselesi,
2- Avrupa’yı rönesansa götürmede İslâm ve Arap felsefesinin boyutları,
3- İslâm dînî’nin Avrupa’da entegrasyonu,
4- Siyasî bir faktör olarak İslâm,
5- Avrupa’nın değişik ülkelerinde yaşanan banliyö tipi İslâm,
6- İslâm’ın okullarda karşılaştığı sorunlar,
7-İslâm’ın Avrupa ülkelerinde resmen tanınması hakkındaki çalışmalar ve temsilcilik meselesi,
8- İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, ispanya, İsviçre ve İtalya da İslâm,
13- Medyanın İslâm’a bakışı, belli başlı genel sorunları yansıtan başlıklardandan birkaçıdır.


Bu sorunlara, hristiyan veya musevî gözüyle bir bakacak olursak: İslâm ve Müslümanın tarifinin hiç bir formata uymadığını görmek mümkündür. Buna göre, İslâm ve Müslümanlar bir problematik olarak ortaya konulmakta, bir başka deyişle İslâm, Avrupa’da, cumhuriyet içinde bir kara kedi gibi algılanmaktadır. Bunun içindir ki bu ihtiyar kıtada Müslümanların kendilerini kabul ettirebilmeleri noktasında bir hayli ve ciddi çaba göstermek zorunluluğu bulunmaktadır.


Hâlbuki, bugünkü Avrupa’nın ve Bizans Kültürü‘nün önünün açılmasında Müslümanların ön ayak olduğu, felsefi alandaki çevirilerinin bir temel oluşturduğu, özellikle Endülüs Emevî İslâm Devleti’nin buna bir vektör olduğu, inkar edilemez bir gerçek olduğu halde, Müslümanlar, maalesef 11 eylül 2001 tarihindeki ikiz kuleler hadisesinden sonra İslâm = terörizm, Müslüman ise terörist gibi algılanmaya başlanmıştır.


Bu farklı farklı algılanma ve yeni küresel konjonktürün neticesi olarak önümüze şu tablo çıkmaktadır :


-İslâm Avrupa’da demokratik eşitsizliğe maruz kalmaktadır


-Komünizmin çöküsüyle İslâm’ın hedef alındığı, dolayısıyla İslâm, Avrupa’lının mabeyninde negatif bir olgu halini almaktadır.


-Sivil hayatın en küçük birimlerinde dahi Müslümanların ayrımcılığa maruz kalması, yeretmiş olan önyargılara işaret etmektedir.


-Müslümanların entegrasyon problemlerinden bahsedilmekte ancak öneriler getirilmemektedir. İslâm’ın entegrasyonu için Avrupa devletlerinin anayasalarında buna engel teşkil eden unsurların bulunduğu ve bu konuda bir çalışma yapılmamaktadır.


-Siyasî partilerin İslâm hakkındaki görüşlerinin net olmaması Müslümanların entegrasyonunu güçleştirmek-tedir.
-Müslümanlara atfedilen Terörst ibaresinin kriterler konusunda gerçek ne derece gerçektir.
-Avrupa’da ortaya çıkan yeni İslâmofobya dalgası, yarının Avrupa’sını nereye götürecektir ?
-İslâm, coğrafya olarak Orta-Doğu’ya mı aittir? Diğer dinlerin evreselliğinden kabulle bahsedilirken İslâm’ın bu özelligi niçin kabullenilemiyor? Yoksa yerinden küreselleşme akımı içerisinde kültürlerin ve dinlerin sınırları mı bulunmaktadır?


-1595 tarihinde Kral Henri IV, protestanlara Nantes Fermanı adında bir fermanla dînî özgürlüklerini vermiş. Bunun benzer bir antlaşma Concordat adı altında bir pakt, Napolyon zamanında Yahudi cemaatiyle yapılmıştır. Acaba bugün buna benzer bir kayıt Müslümanlarla yapılamaz mı?


Aslında bütün bu saydıklarımız bir yerde varolan bir iletişim eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bunun yanında diğer dinlerin bu konulardaki açıklamalarından bahsetmek te mümkün olabilir. Ancak İslâm’ın bir problematik olarak sunulmasından sonra atılacak olan bir diyalogla, herşeyden önce insanlar, kendilerini anlatabilme imkanını bulabilecekleri, ortak olan gerçekleri tesbit ederek mekanizmanın yürümesine, yani barış ve huzur içerisinde bir dünyanın kurulmasına gayret gösterilmelidir.


Medyaya düşen en büyük görev ise artık İslâm’ı ve Müslümanları birer canlı bomba gibi görmekten vazgeçip, bölünmüş, çok kültürlü toplumlar yerine, karma kültürün hakim olduğu, iyilerin kabul, kötü ahlakın reddedildiği bir toplum düzeninin kurulmasına yardımcı olmalıdır. Bu bağlamda:


- Herkes herşeye açık olmalıdır
- Olgular universel olabilir ve bununla birlikte eleştirilebilinir olduğunu kabul etmek
- Herşeyde bir farklılığın olduğunu kavramak
- Tarihin tekerrürden ibaret olduğunu düşünerek geçmişteki hataların yapılmamasına ihtimam göstermek
- Herhangi bir şey hakkında kararın peşinen verilemiyeceğini düşünmek
- Herşeyin değişebileceği mentalitesini kavramak
- Herkes aynı eşit dengelerde tartılmalıdır
- Sahip olduğumuz kültürün izafilikten kurtarılmasını temin etmek
- Özgürlük ve insan haklarını tesis ve teminini sağlamak, olmazsa olmaz şartların arasında bulunmaktadır


Bu kadar kronikleşmiş ve her geçen gün daha da ağırlaşan şartlar içinde, Müslümanların madden de daha zayıf olduğu bir durumda bütün bu işleri kimler, nasıl yapacak?

Başta da da ifade ettiğim gibi bu meseleyi halledecek olan % 15’lik Müslüman kitleden başkası değildir. Ancak bu kitlenin elbette ki yapılanmaya ve organize olmaya ihtiyacı vardır.


Madden zayıf gibi görünse de manen bitmez tükenmez bir imana sahip olan bu kitle, bu cemaat, tarihten gelen ananevi tecrübe ile hasbelkader bulunduğumuz bu topraklarda İslâmı hakkıyla yaşamak ve temsil etmek suretiyle zihinlerde yer etmiş önyargıları kırarak yeni bir neslin, yeni bir medeniyetin inkişafına vesile olacaktır inşâallah.


Bu hedefe müteallik çalışmalarda, meselenin sıhhati açısından faaliyetlerin 2 ana çerçevede sürdürülmesinde azami faide vardır.
Bu 2 ana hususun ilki, İnsana müteallik olan kısmıdır. Diğeri ise; kurumsallaşma’ya bakar.


Kurumsallaşma’dan maksadımız şunlar olmalıdır :


1- Eğitim kurumlarımız
2- Camii ve külliyelerimiz
3- Üniversite camiâmız
4- Vatandaşlık haklarımızda hangi seviyede olduğumuz
5- Diğer İslâmi teşkilatlarla olan ilişkilerimiz
6- Diğer dinlerin mensuplarıyla olan münasebetlerimiz, diyaloglarımız ve ortak çalışmalarımız...


Kurumsallaşma’yı gerçekleştirecek olan İnsan olduğuna göre, ve İnsanlar içerisindeki meselemiz İslâm olması hasebiyle; Müslüman insan, Müslüman bir ferdin bu toplumsal yapılanmadaki hususiyetleri azami derecede önem arzetmektedir:


B...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Avrupa da müslüman olmak
« Posted on: 20 Nisan 2024, 13:11:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Avrupa da müslüman olmak rüya tabiri,Avrupa da müslüman olmak mekke canlı, Avrupa da müslüman olmak kabe canlı yayın, Avrupa da müslüman olmak Üç boyutlu kuran oku Avrupa da müslüman olmak kuran ı kerim, Avrupa da müslüman olmak peygamber kıssaları,Avrupa da müslüman olmak ilitam ders soruları, Avrupa da müslüman olmak önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes